Dolar

34,8956

Euro

36,6577

Altın

3.010,32

Bist

10.058,63

Talimatla manşet atanlar şimdi nasıl eleştiriyor...

Afyonkarahisar’daki patlama sonrası Genelkurmay Başkanı’nı eleştirenlere cevap veren Erdoğan, “10 yıl önce kolaysa bir köşe yazarı böyle yazsaydı. Askere el pençe divan duranlar şimdi niye eleştiriye başladı” dedi. Erdoğan ayrıca, Afyon'daki cephanelik patlamasıyla ilgili olarak, 'Merak saikiyle ele alınan bir el bombasının patlaması ihtimali üzerinde duruluyor' dedi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-14 09:19:36

Talimatla manşet atanlar şimdi nasıl eleştiriyor...
BAŞBAKAN ERDOĞAN: EMİR ALANLARI, TALİMAT ALIP BAŞLIK ATANLARI ÇOK İYİ BİLİYORUZ

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan gezisinin ardından geçtiği Ukrayna’nın başkenti Kiev’de kendisini takip eden gazetecilerin sorularını cevapladı. Başbakan Erdoğan, Afyonkarahisar’daki patlamanın ardından yaşanan tartışmalarla ilgili, “İşin içinde olanlarla işin içinde olmayanların söylediği birbirinden çok farklı. 10 yıl önce kolaysa bir köşe yazarı çıksa böyle bir yazı yazsaydı. Yazabiliyor muydu? Şimdi yazıyor” diye konuştu.

Alman yapımı el bombası olabilir

Kendisine Genelkurmay Başkanı’nın verdiği bilgiyi aktaran Erdoğan, “Bu olayın şahidi olarak dinlenebileceklerin hepsi şehit... Üç çeşit el bombası var. İkisi MKE üretimi, diğeri Almanya’dan ithal. MKE yapımı bombalarda fünye ve bomba aynı sandık içinde ama ayrı. Almanlarınki ise, fünye ile el bombası bütün. Serçe parmağı ile kavranıp, kullanılabiliyor. Tahminler dönüyor. Ya merak saikiyle ele alınan bir el bombasının patlaması ihtimali üzerinde duruyorlar ki, daha çok Almanlardan ithal edilenin üzerinde duruluyor. El bombasının patlamasıyla süreklilik arz eden patlamalar meydana geliyor. Bu Genelkurmay başkanı ve arkadaşlarının deneyimleri ve teknik ekipleriyle vardıkları noktadır. Şu anda 4 askeri personel farklı yerlere tayin edildi. TSK, 657’ye tabi değil. Bu tür atamalarla yer değişir. Nereye kadar? Askeri yargı kararını verene kadar” dedi.

Ne zaman kontrol memuru oldular

Başbakan Erdoğan, Afyonkarahisar’daki patlamanın ardından Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in hedef alınmasına ilişkin de, “Bazı köşe yazarlarının yazılarına baktığımızda hükümete yalakalıktan, kabiliyetinin olmadığından bahsediyorlar, çok gayri ciddi yaklaşım tarzları. Bu insan 45 senedir TSK çatısı altında görev yapıyor. Terörle mücadele ediyorlar, bu tür hakaretlerle bu insanların doğal olarak morali bozuluyor. 10 yıl önce kolaysa bir köşe yazarı çıksa böyle bir yazı yazsaydı. Yazabiliyor muydu? Şimdi yazıyor. Elini başının arasına alıp ‘biz 10 yıl önce bunu yazamıyorduk şimdi nasıl yazar hale gelebildik’ diye sorması lazım. Şimdiye kadar kalkıp askere zerre kadar eleştiri yapamayanlar şimdi niye başladılar. El pençe divan duranlar niye başladılar? Bu noktada elimizde çok şey var. Dosyalar var. Emir alanları filan iyi biliyoruz. Falan kişiden talimat alıp başlık atanları biliyoruz. Ama bu dosyaları açmak istemiyoruz” diye konuştu.

İSRAİL KONUSUNDA ARABULUCULAR KENDİNİ YORMASIN

ERDOĞAN, Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç ile eşbaşkanlık yaptığı Türkiye-Ukrayna Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyi Toplantısı ardından Yanukoviç ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ortak basın toplantısı düzenleyerek, gazetecilerin sorularını cevapladı. ABD’de yayımlanan filmin ardından İslam dünyasındaki tepkiler ve Libya’daki ABD büyükelçisinin öldürülmesiyle ilgili, “ABD büyükelçisinin öldürülmesi konusu çok kaygı verici. Bunu şiddetle kınıyorum. İnanıyorum ki bu hadise, Libya’daki demokratik dönüşüme yönelik atılan adımları engellemeyecektir” dedi. Erdoğan, “Türk-İsrail ilişkilerini normalleştirmeye yönelik arabuluculuk gayretlerinin olduğu doğru mu?” sorusuna da şu cevabı verdi: “İsrail ile ilgili bizi bugüne kadar arayarak bizimle bu konuda görüşmek isteyenlere verdiğimiz cevap bellidir. Birincisi özürdür, ikincisi tazminattır, üçüncüsü Filistin’de ambargonun kaldırılmasıdır. Bunlardan herhangi birisi olmadığı sürece normalleşmenin olması mümkün değildir. Eğer bu üçünü garantiye, sağlama alacak varsa arabulucuya biz ‘evet’ deriz. Yoksa arabulucuların yorulmasına gerek yok.”

YAŞANANLARI İLERİDE KALEME ALACAĞIZ


Referandumdan sonraki şartlara askerin değil sivillerin intibakının zor olduğunu ifade eden Erdoğan, “Necdet Özel paşa ile TSK’da yeni bir dönem mi başlayacak? Zincirin bu ilk halkasını mı koparmak istiyorlar?” sorusuna şu cevabı verdi: “Biz devlet yönetiyoruz. Herşeyi, her zaman, heryerde söyleyemeyiz. Ama Allah izin verirse biz bunları ileride kaleme alacağız. Balyoz’da CD’leri filan biliyorsunuz. Acaba Cumhuriyet yürüyüşleri niye yapıldı? Buralardan çıkan karanlık tablolar var. Ama söyleyemem. Kamuoyunun bildiğinden daha karanlık tablolar var.” Erdoğan, “Yargıya intikal eden olaylar var mı?” sorusuyla ilgili de, “Balyoz’un içinde var” dedi.

BDP sine-i millete değil dönse dönse sine-i PKK’ya döner

Kimsenin OHAL’i geri getirmeyi düşünmediğini belirten Erdoğan, “Böyle birşey gündemimizde yok. Yol kesmeler var. Bu yolları kontrole almayacak mıyız? Bu tedbiri alınca, hemen terör örgütü ‘OHAL geliyor’ propagandası yapıyor. Viranşehir’deki o araç durdurulmasa, kim bilir nereyi bombalayacaktı? Terörle mücadele sadece güvenlik boyutuyla yürümez. Sosyo-ekonomik iyileştirmeler, yatırımlar, kültürel adımlar var. Kürtçeyi seçmeli ders yaptık yeterli bulmuyorlar. Neymiş zorunlu olmalıymış. Kusura bakmasın o kadar da değil. Bizim dönemimizde ne ret ve de inkar politikaları var. Ama acımasız hakaret ve eleştiri bombardımanı var” dedi.

Parlamento yol geçen hanı değil

Erdoğan BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili tartışmalara dair de, “Son tabloyu gördünüz. Teröristle kucaklaşacak, milletin gözüne baka baka fotoğraf verecek, bu tür densizlikleri yapacak kadar bu ülkeden kopmuşlar. Yargı görevini yapar. Parlamentoya gelince biz de gereği neyse yapacağız. Arkadaşlar bu parlamento yol geçen hanı değil. Ya demokratik sisteme, haklara, özgürlüklere riayet edersin. O zaman siyasetle müzakereyi yaparım. Ama bunlara uymazsan iki tercihten birini yapacaksın. Ya Kandil’e ya Meclis. ‘Dokunulmazlık kalkarsa sine-i millete döneriz’ diyorlar. Bunların sine-i milletleri var mı? Bunlar sine-i PKK’ya dönerler. Çünkü milletin sinesinde bunlara yer yok” diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığının adı koyulmalı

BAŞBAKAN Erdoğan, “Başkanlık sistemi tartışması açıldı ama arkası gelmedi” sorusuna şu cevabı verdi: “Ben daha önce Özal ve Demirel’in dile getirdiği tezleri tekrar gündeme getirdim. Ama Tayyip Erdoğan getirince kıyamet koptu, ülke elden gidiyor diye yansıtmaya kalktılar. Ben ne dedim? ‘Başkanlık sistemi, yarıbaşkanlık sistemi, partili cumhurbaşkanı ne getirir, ne götürür bunu tartışalım’ dedim. Çift parlamentosuyla koskoca Amerika var. Ben tamamıyla Amerika’daki başkanlık sistemi de olsun demiyorum. Bizim sistemimizden oraya monte edeceğimiz şeyler de olabilir. Yarı başkanlık sisteminden aktaracağımız yönler de olabilir. Ya da partili Cumhurbaşkanı. Bir cumhurbaşkanının sırtını dayadığı bir partisi ya da ona gönül verenlerin olduğu organize kitle yoksa o Cumhurbaşkanı zayıf kalır. Sembolik olur. Sembolik olmakla icraat yapılamaz. Bizde yarı başkanlık sistemine benzer bir durum var. Tabi bir de seçimde geliyor. Halkın oylarıyla gelecek bir cumhurbaşkanı olacak bunun adını koymak lazım.”

Kabinenin iskeletini bozmayacağım

30 Eylül’de gerçekleşecek kongre sonrası kabinede bir değişiklik gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine dair soruya da Erdoğan, “Takımın iskeletini bozmayacağım ama... Hiçbir siyasi partinin yapmadığı parti içi çalışmayı biz yaptık. Ne yaptık? Tüm MKYK üyelerinin eline milletvekillerinin, kurucu üyelerin ve 50 kişilik liste verdik. ‘Dışarıdan da tavsiye edecekleriniz olabilir’ dedik. ‘Bize isimler teklif edin’ dedik. ‘Ona göre kongrede listemizi oluşturacağız’ dedik. Bazıları herşeyi birbirine karıştırıyor. Partimizin MKYK’sında ve il yönetiminde 3 dönem uygulaması yoktur. Bu uygulama Genel başkan, il ve ilçe başkanları ve milletvekilleri içindir. Aradan bir dönem geçtikten sonra yeniden seçilme hakları vardır. 2011’de milletvekillerinin yüzde 69’u değişti. Burada durum farklı. Oturmuş bir yönetim ekibimiz var. Çoğu işlevlerini yerine getiriyor. Tabi hücre tazelenmesi de çok çok yerinde olur” cevabını verdi. Erdoğan, 12 Eylül darbesiyle ilgili yürüyen davanın sembolik olmadığını da sözlerine ekledi.

Düşürülen uçakla ilgili raporu açıklayacağız

ERDOĞAN, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın Suriye’de düşen Türk uçağının füzeyle vurulduğu yönündeki açıklamasına dair sorulara da, “29 ana parçayı denizin dibinden çıkardık. İlgili laboratuvarlarda incelemeye alındı. Bunlarla ilgili en son incelemeyi Adli tıp yaptı. Adli tıp raporunu Silahlı Kuvvetlere gönderdi. Onlar da Eskişehir’deki Hava Kuvvetleri laboratuvarlarına incelesin diye gönderdiler. Eskişehir’deki raporda tamamlansın, kamuoyuyla paylayacağız. Beşir beyiin söyledikleri kesin, nihai rapor değil. Gelince paylaşacağız. Ana muhalefet lideri ‘MİT’in elinde’ diyor. Kimden akıl alıyorsa. Kılavuzu karga olan meselesi. MİT’ten iyi biliyor” cevabı verdi.
SON VİDEO HABER

Annenin uyuşturucu isyanı: 'Oğlumu kurtarın, artık kafayı yedim!'

Haber Ara