Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Cemaatten dershanelerin kapatılmasına tepki

İbrahim Öztürk, Erdoğan'ın dershaneleri kapatma hamlesini '28 Şubat'ın yapamadığını hükümet mi yapacak?' diyerek ağır eleştirdi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-13 13:11:05

Cemaatten dershanelerin kapatılmasına tepki
Zaman yazarı İbrahim Öztürk, Erdoğan'ın dershaneleri kapatma hamlesini "28 Şubat'ın yapamadığını hükümet mi yapacak?" diyerek ağır eleştirdi.

Cemaatten dershanelerin kapatılmasına tepki

Zaman yazarı İbrahim Öztürk, Erdoğan'ın dershaneleri kapatma hamlesini "28 Şubat'ın yapamadığını hükümet mi yapacak?" diyerek ağır eleştirdi. Dershanelerin kapatılmasıyla öğrencilerin terörün kucağına düşeceğini savunarn yazar, bu kararın düşünülmeden verilmiş bir karar olduğunu ileri sürdü.

MİT krizinin ortaya çıkmasıyla, hükümet ve cemaat arasında kriz yaşandığı iddiaları medyada geniş yer bulmuştu. Başbakan’ın dershanelerin kapatılacağını açıklamasıyla birlikte herkesin akıllarına Türkiye’de orta halli ve muhafazakar kesimin tercih ettiği Gülen Cemaati’ne bağlı dershaneler geldi. Türkiye’nin 81 il ve 950 ilçesinde bulunan cemaat dershanelerinin bundan sonra ne yapacağı merak konusu oldu. Bu dershanelerde üniversiteye hazırlığın yanı sıra manevi bilgileri içeren sohbetlerin de yapılıyor olması akıllara Erdoğan cemaatin önünü kesmeye mi çalışıyor sorusunu da getirdi.

Erdoğan, bu radikal kararını “Kimler gücenirse gücensin. Kusura bakmasınlar. Bu benim halkımın ortak kararıdır talebidir. Eğitim öğretime hizmet vereceksiniz, okullaşın okullar kurun” diyerek dershanecilere rest çekmişti.

Zaman yazarı İbrahim Öztürk, dün ve bugünkü yazılarında Erdoğan’ın bu kararını sert bir dille eleştirdi. Bu kararı “Devlet inatla, refleksle ve tepkisellikle yönetilemez” diyerek Erdoğan’ın bu kararını altyapısı oluşturulmadan verilmiş bir proje olarak adlandırdı.

Dershaneleri kapatmak (II)

İbrahim Öztürk'ün yazısı-Zaman

Lise çıktısı, üniversite girdisi ve çıktısı zincirleme bu kadar kalitesiz bir eğitim sisteminde çözüm için ilk adımı dershaneleri kapatarak atmak netice vermez.

Siz sınavları kaldırsanız ve lise başarı puanını esas alsanız da bütün kurumlar bir çeşit kendi elemesini, kendi sınavını yapacak. Arz-talep dengesizliği bu kadar derinken, eğitim sektörünün çıktısı olan öğrencilerin kalitesi yerlerde sürünürken, lise başarı puanına geçmek fikri de fantezi. Bu durumda öğretmenler, idareciler yerel mahalle baskısı altına alınacak. Torpil, rüşvet, iltimas, şişirilen notlar, kavga, gürültü alıp başını gidecek. Eğitim camiasının tecrübeli isimleri var, çağırsın, bir dinlesinler bakalım. Milli Eğitim Bakanı ile eğitim ordusu arasında zerre kadar duygusal ve psikolojik bir bağ kalmadı ki. Ordusuz komutan gibi yapayalnız ilerliyor.

Çok geçmeden zaten hiçbir kurum lise başarı puanını kaale almayacak, kendi sınavını yapacak. Yani, diyeceğim odur ki; sınav var olacaksa, bu sektör de yer altına inecek, tümüyle kayıt dışı olacak. Çocuklarımızı hangi ortamlarda kimlere emanet ettiğimiz bilinmemiş olacak. Devlet vergi kaybı yaşayacak, insanlar işini kaybetmiş olacak.

Mevcut düzende dershaneler haksızlık değil, bilakis sosyal adaletin kaynağıdır. Zenginler, kolejlerde, özel hocalarla, sonrasında parayla özel üniversitelere sokarak, yurtdışına göndererek çocuklarının yolunu açıyor. Bizim gibi fakir çocuklar ancak dershanelere giderek açıklarını kapatarak yarışta yer alıyor. Dershane ücretleri de oldukça makul. Çünkü rekabet var. Hele fakir ve başarılı çocukları bu kurumlar zaten bedava alıp destekliyor. Bu yolu kapatırsanız, Anadolu'yu budamış, en iyi ortamları zengin çocuklarına terk etmiş olursunuz.

Anadolu demişken, ülke çapında Güneydo-ğu'da, büyük şehirlere akıp gelen umutsuz, çaresiz ailelerin oluşturduğu gettolarda, gecekondularda, binlerce öğrenci 'okuma salonlarına' bedava alınıyor. Terörün, arsızın, uğursuzun elinden alınıp millete, devlete kazandırılıyor. Derdiniz ne? Bu ülkede teröre karşı devletin vurmak-kırmaktan öte gitmeyen sert, acımasız yüzü hiçbir şeyi çözmüyor. Bu okullar umutsuz yüz binlerin başının okşandığı, onurlu milletimizin hayırsever 'harçlıkları' ile ayakta duran kurumlar. 28 Şubat'ta yapılamayanı, şimdi kalkıp bu hükümet mi yapacak?

100 bin kişilik istihdamı, 2 milyar dolarlık sektörü batırmayı 'milletim öyle istiyor' diye meşru kılacaksınız, öyle mi? Millet kim? Alanlarında tekelleşen ve milleti inleten bir avuç komprador burjuvazi küçük esnafı ve tüketiciyi inletiyor, 'milleti' orada da hatırlamak lazım. Dünyanın en pahalı benzini bu ülkede tüketiliyor ve bunun sebebi adaletsiz vergiler. Milleti orada duymuyor musunuz? Haklı olarak çek takanlara hapis ve evinde haciz cezası kalktı. Ancak dengeleyici mekanizma konulmadığı için ödenmeyen çekler yüzünden nakit döngüsü duran ve batanlar da millet. Liste uzayıp gider, topu taca atmaya gerek yok.

Son olarak bir de işin üniversite ayağından bir manzara. Kazara üniversiteden mezun olanlarının piyasada diploması çoktan itibarsız olmuş bile. Hükümetin son gece yarısı tek ayak üstü geliştirdiği uygulama gereği artık üniversiteden atılmak yok. Üniversite harcı yok. Rekabet de yok. Milletin sırtından yan gel yat. Üniversiteler masrafsız ve devlet destekli bir militan yatağına dönüşecek. Bunu unutmayın. Bu bir milli güvenlik olgusuna dönüşecek. Fakir fukaranın başarılı çocuğuna her türlü yardımı yap. Ancak zengin çocuğu ile asalak ve militan adama neden bu beleşçilik? Buna sosyal devlet, eğitim eşitliği filan denmez. Buna düpedüz 'popülizmin dibine vurmak' denir. Niteliksizlik üzerinde nesli oyalama taktiği bunlar.

Evet, attığın taş, ürküttüğün kurbağaya değmeli. Milli Eğitim yerlerde sürünüyor. Cin Ali projeleri ile mimarisiz ve stratejisiz sürdürülen, 'ben dedim oldu' türü sözde eğitim reformu tam bir komediye dönmüş durumda. Ama dershanelerin kapatılmasının arkasında başka projeler varsa, onu bilemem.
SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara