Maliki'nin Irak politikası neyi hedefliyor?
İslamtoday Sitesi’nde yayınlanan bir analiz yazısında demokrasi, adalet ve eşitlik getirildiği iddia edilen Irak’ta Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık El Haşimi’ye kadar uzanan idam kararları değerlendirildi. Analizde Maliki hükümetinin aşırı yanlı tavırlarına dikkat çekildi. İşte o yazıdan önemli kesitler:
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-09-12 13:34:59
‘Maliki, Irak’taki Sünnileri yok edecek ve onları ülkedeki tüm rollerden uzaklaştıracak şeylerden hiçbirini yapmakta tereddüt etmedi. Bu uğurda yaptıklarının sonuncusu da Iraklı Sünnilerden birçoğu hakkında idam kararı çıkarıp onaylaması oldu. Dayanak ise her zamanki gibi hazır: Terörle ilgili 4. madde!
Bugünkü; Irak diktatörünün yönettiği, yetkililerini Iraklı Sünnilerin üzerine musallat ettiği, orman kanunlarının geçerli olduğu devlet, kendisine mezhepçi hedeflerine ulaşabilmesi için kanunu istediği gibi kullanma hakkı veriyor. Iraklı milletvekillerinden takipçileri Iraklılara karşı bir suç işleyen cezalandırılmalıdır, diye haykırıyor.
Bu noktada belki de bu iddia bulunanlara şunu demeliyim: Eğer siz suçlu bir kimse hakkında bir kanunu uyguluyorsanız size karşı çıkmıyoruz. Ancak bugün Irak’ta olan, yargının kararla yürütmeye bağlı olmasıdır. Hatta o derece ki bugün Iraklı yargıçlar, tutuklanan kimselerden işlemedikleri suçları itiraf etmelerini istiyor. Aksi takdirde mahkumlar en büyük ceza ile karşı karşıya bırakılıyor. Kendilerine fiziksel ve manevi işkenceler uygulandığı gibi ‘kadınlarının’ tutuklanmasıyla tehdit ediliyorlar. Bazen de kız kardeşleri ya da eşleri ya da kızları getirilerek gözlerinin önünde tecavüz edecekleri tehditleri savuruyorlar. Bu uydurma bir söz değil. Aksine Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği gibi uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından ispatlanmıştır. Zira raporlarında bugün Irak’taki tutuklulara karşı yapılan ihlalleri doğrulamışlardır.
Irak’ta bugün mezhepçi bir nefis hakimdir. Irak İslam Partisi’nden ismini vermek istemeyen bir üye Tarık El Haşimi’nin kendisine İbrahim El Caferi’ye ait bir ses kaydı teslim ettiğini ve El Caferi’nin bu kasette şöyle dediğini açıkladı: ‘Zehra’nın şerefi üzerine yemin ederim ki eğer Irak’ta iktidara gelirsem Bağdat’ta hiçbir Sünni bırakmayacağım!’
Yazıda bu ayrımcılığa daha iyi bir şekilde dikkat çekmek için şöyle ekleniyor: ‘İdam hükmünün uygulanması için mahkumlar mahkeme salonuna sokulduğunda Sadr grubunu temsilen Meha Ed Duri ve Beha El Araji salona girerek haklarında kesin olarak idam kararı verildiği halde 3 Şii şahsı salondan çıkardılar. Daha sonra da Irak hükümetinin mezhepçi olmadığı söyleniyor!
Irak bugün idam edilen şahısların sayısı açısından dünyada Çin’den sonra ikinci sırada geliyor. Irak’ta her hafta yargı kararıyla 10 kişi idam ediliyor ve hepsi de Sünni. Çin’in nüfusu milyarlarla sayılırken Irak nüfusunun 34 milyonu aşmadığı da unutulmamalıdır.
Haklarında idam kararı çıkan Iraklı sanıkların avukatı Bedi Arif İzzet, mahkumların hepsi olmasa da büyük kısmına çeşitli fiziksel işkenceler yapıldığını, bunun tıbbi raporlarla sabit olduğunu, ayrıca psikolojik işkencelere de maruz kaldıklarını ifade ederek şöyle dedi: ‘Ben şu anda başbakana ve yardımcılarına, insan hakları kuruluşlarına, kamuoyuna, BM genel sekreterine, Uluslararası Af Örgütü’ne, Human Rights’e ve tüm hayırseverlere hareket etmeleri için sesleniyorum. Sevgili ülkem Irak’ta olanlara seyirci kalmasınlar. Elleri kolları bağlı beklemesinler… Ülkem Irak’ta olanların durdurulması için kendilerinden seslerini yükseltmelerini talep ediyorum.’
Geçtiğimiz ayın sonunda gerçekleştirilen idamlara ve idam kararının ardından hapishanelerde mahkumların başlattığı genel greve de atıfta bulunulan analizde şöyle devam ediliyor:
Kaynaklar önümüzdeki günlerde idam edilecek mahkumların sayısının yaklaşık 300 olduğuna işaret etti. Aralarında Iraklıların yanında Suudiler ve Tunus, Libya gibi başka ülkelerden Araplar da bulunuyor. İçlerinden 254’ünün ismi açıklandı.
Maliki’nin hapishaneleri bugün Iraklı Sünnilerle dolu! Suçlama ise hazır: terör ya da teröre destek. Mahkumların büyük kısmı Şii militanlar tarafından kaçırılıyor. Ailelerinden fidye istendikten sonra ya öldürülüyorlar ya da içişleri kuvvetlerine ve orduya teslim ediliyorlar.’
Mahkumların işkence altında işlemedikleri ‘büyük suçları’ itirafa zorlandıklarının vurgulandığı yazıda ilginç bir olay şöyle anlatılıyor: ‘Irak’ta bugün olan garip şeylerden biri şudur: Irak’ta; Azamiye şehrine yakın Es Sarafiye köprüsü havaya uçurulduğunda Sünni bölge olan Azamiye’nin evlatlarından birçoğu tutuklandı. Tutuklananlar arasında sonradan Sünni olan bir şahıs da vardı. Kendisine şöyle dediler: İtiraf et, köprünün sütunlarıyla gövdesi arasındaki bağları sen çözdün değil mi?!
Bu zavallının elektrik şokundan üzerinde sigara söndürülmesine, pervanelere asılmasından kükürtlü suyun içine atılmasına kadar maruz kaldığı işkencelerden sonraki halini bir düşünelim. Herhalde böyle bir durumda sadece Es Sarafiye köprüsünü itiraf etmez Irak’ın tüm köprülerini ben havaya uçurdum, der!
Suçu ise Sünni olmak!’
Bu makale Defne Bayrak tarafından TİMETURK için tercüme edilmiştir.
Haber Ara