Dolar

34,8800

Euro

36,8224

Altın

3.049,96

Bist

10.104,20

Alevilerin Esed'e desteği ideolojik

Alevi Enstitüsü eski başkanı Prof. Cengiz Güleç, Anadolu Alevilerinin Suriye'deki son gelişmelerde Esad rejiminden yana tavır almalarını 'Mesele sadece inançsal değil, ideolojik. Alevilerin çoğu sol ideolojiye yakındır. Baas da sol renkli bir rejim. Filistin konusunda da en çok direnen ülke. Bence de Ortadoğu'da anti emperyalist son kaleyi yıkıyorlar' sözleriyle özetliyor

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-10 08:22:33

Alevilerin Esed'e desteği ideolojik
Satır arası...
Suriye'de olanlara Türkiye'nin müdahil olma biçimi ülkede kutuplaşma yaratan konular arasında üst sıralarda. Meselenin siyasal boyutu kadar mezhepsel boyutu da son derece hassas. Zira hedefteki Nusayri rejimi olunca bizdeki Alevilerde farklı bir endişe oluştu. Bu süreçte Malatya'da Alevi bir ailenin Ramazan davulcusuyla yaşadığı gerilim, 'Alevi evleri işaretleniyor' haberleri ve en son olarak da Pendik Cemevi'ne giden bir sivil polisin 'Hepinizi yakmak gerek' tehdidi savurduğu iddiaları da dikkat çekici. 'Bu işin bu kadar kaşınmasının nedeni ne?' sorusunu Alevi Enstitüsü eski başkanı, DSP eski milletvekili ve psikiyatri profesörü Cengiz Güleç'e sordum.
 
Şenay YILDIZ'ın haberi
 
Alevi Enstitüsü eski başkanı Cengiz Güleç'le Aleviliği ve Alevileri etkileyen konuları konuştuk:
 
- Anadolu Aleviliği'nin öne çıkan ayırıcı özelliği nedir diğer ülkelerdeki varyasyonlarına göre?
Hem Batıda hem bizde Alevilik çalışan herkes ağırlıklı olarak Anadolu Aleviliği üzerinden çalışılıyor. Fakat bugün İran, Irak, Suriye, Bulgaristan Deliorman'da, hatta Budin eski Macaristan'da ve Arnavutluk'da Alevilik olgusu yaşıyor. Dolayısıyla Alevilik denilince Ortadoğu ve Balkanları da katarak düşünmek lazım. Alevilik olgusuna 'Anadolu'da Türkmenlerin özel bir halk dini' şeklindeki bakış artık neredeyse geçerliliğini kaybetti. Bu 1930'larda Fuat Köprülü'nün açtığı bir çığır.
 
- Ne kastediyorsunuz?
Aleviliği bir Türk inanç sistemi diye iddia etmek, onların Türkçü tezleriyle barışık bir anlayış. 1920-30'larda Kemalist ideolojiyle Türk Devrimi diye adlandırılan, değişik alanlarda yapılan sözde reformlarla birlikte kavim anlamında bir Türkleştirme politikası güdülüyor. O dönemde etnologlar bir taraftan ciddi bir şekilde kafatası ölçerken, bir taraftan da yaptıkları kültür araştırmaları çerçevesinde Anadolu'da Alevilik ve Bektaşilik meselesini fark ediyorlar. Sanki temel kurucu oymuşçasına Hacı Bektaş
Veli üzerinden bir Alevilik tanımı ve Hacı Bektaş Veli'yi de büyük ölçüde Ahmet Yesevi'ye, yani Türklerin ata yurdu Horasan ve Türkmenistan'a bağlama çabası var. Bir anlamda 'Anadolu'da yapacağımız Türkleştirme için model Türk kimdir?' sorusuna yanıt ararken, karşılarında birdenbire Bektaşileri ve Anadolu Alevilerini buluyorlar.

- Neden Alevi-Bektaşiler öne çıktı?
Çünkü Osmanlı'nın dayanağı olan kültür ve uygarlık temellerinden kopma temel planlardan biri. Seküler, laik, İslami hassasiyetleri gevşek, Cumhuriyet'le uyum içinde, Türk kökenli bir inanç sistemi ve kültürel yapının varlığı yaratılmak istenen ideal Türk için müthiş bir tipoloji. 1930'lardan itibaren Alevi-Bektaşimeselesine ilginin arkasında böyle ideolojik bir kaygı da var.
 

- Bir yandan 'model Türk' olarak görülürken, Dersim nasıl meydana geliyor?

Zaten Türklük temelli Alevilik anlayışının tökezlediği yer de burası. 37-38'de Dersim'de ayaklanmalar çıkınca fark ediliyor ki Alevilerin tümü Türk, Türkmen değil. Dersim yöresinde, Elazığ, Erzincan, Maraş, Elbistan, Pazarcık... ve dede ocaklarında bir de Kürt Aleviler var. Bu nedenle 38-40'lara doğru Alevilik algılarında bir farklılaşma oluyor. Eskiden Aleviler için 'Yüzde 85'i Türkçe konuşan, yüzde 10-15'de Kürt ve Arap' denirdi. Arap'tan da Nusayriler kast edilir. 

Nusayriler daha katı

- Nusayrilerle Anadolu Alevileri arasındaki fark nedir?

Nusayrilerin yaklaşık nüfuslarının 1 milyon civarında olduğu varsayılır. Ağırlıklı olarak Tarsus, Adana, Samandağı, Mersin, Antakya'da yaşarlar ve kendilerini daha has Alevi kabul ederler. Arap soyundan geldikleri ve Hz. Ali de Arap olduğu için, Ehlibeyit soyundan gelme ve seyitlik meselesinde daha doğrudan bir ata ilişkisi kurarlar. Nusayrilerde kutsal silsile, hiyerarşik yapı daha katı. Cemlere katılım orijinali itibariyle yabancıya kapalıdır ama bugün bizde artık yabancı da Cem'e giriyor. Oradaki cemlerde kadın ve erkek ayrı ayrı; bizde değil. Nusayrilik'te sır meselesi çok önemli. Bu Bektaşilik'te 4 kapı 40 makam meselesinde de var. Yani sadece Alevi ana babadan doğmak yetmiyor. Bir toplulukta yetişkin bir Alevi kabul edilmek için tarikat kapısına girmeniz gerekir. O inançta kamilleştikçe olgunlaşma düzeyine uygun sırlar da mürşitler tarafından verilir. Nusayrilikte bunlar daha sıkı tutuluyor. Sünni İslam'la ortak fikir ve inançları daha sıkı, daha yaygındır. Mesela Nusayriler arasında Sünni İslam'ın oruç, namaz, hacca gitmek gibi ritüellerine sıkça rastlarız. Anadolu'da Türkmen Sivas'ta, Isparta'da, Burdur'da, Balıkesir'de Alevi köylerinde 'Dem' adı altında dedenin desturuyla belli dozda alkollü içki içilir. Nusayrilerde bu kesinlikle yok. Hz. Ali figürünün önemi açısından da büyük bir fark var. 

HZ. ALİ TANRISAL

- Nasıl bir fark var Hz. Ali bakımından?

Irak'ta da, Suriye'de de 'Aliullah', yani 'Ali Allah' kavramı var. Anadolu Aleviliği'nde Ali çok önemli olmakla beraber, Allah'la özdeş bir figür değil. 'Hak, Muhammed, Ali' üçlemesi, birlik/tevhit diye bilinir. Bizim için Ali velidir, velayet makamının piridir. Nusayrilerdekiyse tanrısallaşmış bir figürdür. Bu Irak ve Kakailerde de böyledir. Sonuçta, temel teolojik konularda farklılıklar olmakla beraber –etnik aidiyeti ne olursa olsun- Alevilikte 3 ortak ilke var: Eline, diline, beline sahip çık.

- Alevilik neden bu kadar farklılık gösteriyor?

Bizim bugün Alevilik dediğimiz inanç topluluklarının homojenize olması neredeyse 16'ncı, 17'nci yüzyıldan sonradır. Atalarına, öncülerine baktığınız zaman Melamilik, Kalenderilik, Haydarilik gibi Hıristiyan heteredoks grupların da dahil olduğu- çok değişik heteredoks gruplardır. Osmanlı'nın son dönemlerinde Anadolu'ya baktığınız zaman bugün bizim İslamcıların iddia ettiği gibi bir yapı değil; heterodoks inanç gruplarını görürsünüz. Anadolu halk İslam'ı son derece gevşekti. Bu nedenle Alevi ve Sünni köyleri yan yana yüzyıllarca yaşayabildi. Bugünkü Diyanet'in veya radikal İslamcıların temsil ettiği İslam'la hiçbir ilgisi yoktu. O nedenle Anadolu Müslümanlığı diye farklı bir İslam türünden bahsetmek bile mümkün. Anadolu 12, 13'üncü yüzyıldan Cumhuriyet'in ortalarına kadar heteredoks topluluklar cennetidir.
 
- Alevilerle İran Şiileri arasında nasıl bir ilişki var?

Ehlibeyt, Hz. Ali, 12 İmam meselesine bağlılık dışında Anadolu Alevilerinin Şiilikle hemen hemen hiçbir ortak noktaları yoktur. Biz bugün Vahabilik veya Selefilik gibi Sünniliğin en Ortodoks yorumunu rahatsız edici buluyorsak, Şiiliğin yorumu da bundan farklı değil. Şiiliğin temel dayanağı imam meselesidir. İmamlara da tanrısallık atfedilir, Hz. Ali ve onun soyundan gelenlerin siyasal erk sahibi, hüküm verici olma iddiası, arzusu 7'inci yüzyıldan beri vardır ve bunlar dönem dönem İran'da yaşamıştır. Şu anda da o tarihi geleneğin bir parçasını görüyoruz. Anadolu Aleviliği'nde siyaset ve din arasında böyle bir ilişki yoktur.
 
ŞAM ANTİ EMPERYALİST'TİR

- Ortadoğu'da yaşananların biraz mezhepçi algı oluşturduğu ve Türkiye'deki Alevilerde rahatsızlık yarattığı biliniyor. Aleviler Suriye meselesinde homojen bir tavra sahip mi?

Bence bu işin şöyle bir yönü var. Anadolu Alevilerinin sekülerizme, modernizme, Cumhuriyet ideolojisine ve demokrasiye daha açık oldukları bir gerçek. Bu kavramlarla birlikte Anadolu'daki Alevilerin büyük çoğunluğu neredeyse son 50 yıldır büyük çoğunluğu sol hareketlerin içinde yer aldı. Bu durum sol ideolojiyle de çok alakalı.

- Nasıl bir alakası var solla?

Suriye Ortadoğu'da anti emperyalist –anti Kapitalist demiyorum- yani süper güçlerin Ortadoğu'yu dizayn etmesi, özellikle İsrail'in güvenliğini garantiye almak üzere yürüttükleri her politikada ve Filistin sorununda tek direnendir. Baas daha sol renkli bir siyasal ideoloji ve Filistin meselesindeki duyarlılığı da gayet açık. Dolayısıyla, Nusayri olmayan Alevilerin de Suriye duyarlılığı göstermelerinin altına biraz da bu var. Ben de açıkçası aynı fikirdeyim: Ortadoğu'daki anti emperyalist tek kaleyi yıkıyorlar. Burada İsrail'in güvenliği meselesidir asıl olan. Suriye'ye sadece inanç değil, tarihsel işlevi, sol, anti-emperyalizm ve Filistin desteği açısından da bakmak lazım. 

MODERN HALİFELİK

- Kim yapıyor bunu?
Dış güçler vesaire gibi bir komplo senaryosuna gerek yok. İçimizde böyle fanatik, dogmatik gruplar var zaten. Ben dindarlara hep saygılıyım, dindarlığı da önemserim ama dinciliğe hiçbir sempatim yok. Ve bunu AK Parti ile birlikte çok ciddi bir şekilde desteklendiğini, nemalandığı ve toplumun da bundan çok ciddi fırsatçılık yaptığını görüyorum. AK Parti'nin oyu yüzde 50 ama bunların hepsi AK Parti'nin dünya görüşünü paylaşıyor anlamına gelmiyor. 'Bu siyasal güç üzerinden Türkiye'nin tüm renklerini tek tipleştireceğim' iddiası zaten var mevcut iktidarda. Arada bir hoşgörülü, barışçıl balkon konuşmalarını Sayın Başbakan yapıyor ama icraat hiç de öyle değil. Dini referanslarla siyasal erk bir arada gittiğinde orada hoşgörülü, demokratik açılım falan katiyen olmaz. Bu cemevi meselesi bile çözülemiyor işte. Tüm bu iç meseleler sürerken sen kalk bir de Suriye, Libya, Cezayir'le uğraş. Bu akıl alacak bir şey değil! Çünkü bu bir tür Müslümanlar ve İslam dünyasına lider olma ve neredeyse, modern halifelik iddiası. Sayın Başbakan'ın alttan alta bir modern halifelik isteği, iddiası, arzusu olduğunu düşünmeye başladım. Bir de çok Ortodoks, sekter bir dindarlık ve dinci bir dünya görüşüne sahipseniz çok kolaylıkla senden olmayanı ötekileştirme ve ötekileştirmekle kalmayıp, gayri insanileştirip, 'Katli vaciptir' fetvasına zemin hazırlıyorsunuz. Bu tarih boyunca var zaten, oldu. Bugün neden olmasın? Bugün olmamasını garanti edecek pek bir şey görmüyorum ben. 

Şiilik'le barışık değil

- Alevilerin İran konusunda da böyle bir blok tavırları olur mu?
İran'a karşı böyle bir kuşatma açıldığında Anadolu Alevilerinin İran yanlısı bir blok olacağını kesinlikle düşünmüyorum. Çünkü Şiilik Anadolu Aleviliği ile çok barışan bir şey değil. İran'ın kendi içindeki 3–4 milyon Alevi topluluğa ne yaptığını zaten biliyoruz. Arap Baharı diye sanki 'Demokratik Araplar kendi diktatörlerinden kurtulmaya çalışıyor' gibi bir hava estiriliyor ama... Suriye'de diğer Arap ülkelerindeki gibi halkına gerçekten baskı kuran bir şeyhlik yok. Bu sonradan yaratılan bir problem. Yanlış anlaşılmasın, 'Suriye halkının Esad rejiminden hiçbir şikayeti yoktu' demiyorum. Ama son provokasyonlarla ortalık karışana kadar Suriye halkında büyük bir rahatsızlık yoktu. 

Sünnilerle çatışma riski

- Malatya'daki Ramazan davulcusu, Alevi evlerinin işaretlendiği iddiaları... Bunları üst üste koyunca nasıl bir okuma yapıyorsunuz?
Son 40-50 yıl içinde sol, sosyalist mücadele, Emek siyaseti tarumar edilip, neredeyse yok edildikten sonra geriye toplumsal muhalefet diyebileceğimiz iki temel odak kaldı: Bir Kürt siyasi hareketi ve bir de Alevi demokratik hareketi. Bu ikisinin ittifakı önleniyor. Çünkü Türkiye'nin barışçıl, demokratik, farklı aidiyetlerle bir arada yaşayabileceği sahici, çağdaş bir ülke olmasını istemeyen çok ciddi gruplar var. Son 30 yıl içerisinde tüm olan bitene rağmen bir Kürt-Türk iç hesaplaşmasının olmaması bir şans. Bunu geçmişte denediler, yapamadılar. Şimdi aynı şeyi Alevilik üzerinde tekrar deniyorlar. Maraş, Çorum, Gazi olayları... Bunları tekrar ortaya çıkarıp, ortalık karıştırılmak isteniyor. Buna uygun bir zemin de var üstelik. Gitgide bu mezhep ve inanç farklılıklarının vurgulanması, ön plana çıkarılması, günlük hayatın içerisinde tartışılması... Bir süre sonra birbirleriyle komşuluk ilişkilerini, bir arada yaşamalarını zorlaştıracak. Ben gerçekten böyle bir tehlike görüyorum.

AKŞAM

Haber Ara