Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Müslüman STK'lar Kürt sorunu için toplandı

“Kürt Sorunu”na İslami temelde yaklaşmak ve çözüm arayışlarına bulunmak maksadıyla yaklaşık üç yıldır çalışmalarını sürdüren Doğu-Batı Kardeşliği Platformu iki gündür İstanbul'da sorunu bütün yönleriyle masaya yatırdı.Platform, bugün günü saat 13.00 de geniş katılımla Fatih Saraçhane Parkın'da sonuç bildirgesini açıklayacak

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-09 09:10:09

Müslüman STK'lar Kürt sorunu için toplandı

TİMETÜRK / Haber Merkezi

“Kürt Sorunu”nu adalet, özgürlük ve kardeşlik temelinde müzakere etmek ve çözüme yönelik ortak bir dil geliştirmek üzere İslami duyarlılık sahibi sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirmeyi hedefleyen ve daha önce bu amaçla Bursa, Diyarbakır ve Ankara Buluşmalarını gerçekleştiren “Doğu- Batı Kardeşlik Platformu“ bu kezde İstanbul’da  biraray geldi. İnsani Yardım Vakfı İHH binasında iki gün boyunca bir araya gelen 55 STK temsilcisi "Söylenecek sözümüz var" dediler

“SÖYLENECEK SÖZÜMÜZ VAR”

Kürt sorunu ve çözümüyle ilgili “ Söylenecek Sözümüz Var ” ana teması Cuma günü  İHH Genel Merkezinde başlayan "İstanbul Buluşması", 5 Oturum halinde gerçekleştiriliyor. 1. oturumda Platformun amacı, yapısı ve bugüne değin yaptığı çalışmaları değerlendirildi. 2. Oturumda ise Kürt Sorununda gelinen sürecin Müslüman camia açısından anlamı, sorunun çözümünde muhataplar ve engeller tartışıldı. 3. oturumda da kısa, orta ve uzun vadede sürdürülebilir model ve stratejilerin müzakere edildi. İstanbul Buluşmasının 4. oturumunda hedef, model ve yöntem çerçevesinde platformun yeniden yapılandırılması konusu masaya yatırıldı. 09 Eylül 2012 Pazar günü tüm oturumların kritik edileceği 5. oturumun ardından aynı gün saat 13.00. da model ve yol haritasını içeren basın açıklaması ile İstanbul buluşması sona erecek.

Doğu-Batı Kardeşlik Platformunun yaklaşık üç yıldır sürdürdüğü Kardeşlik buluşmalarına ülkenin dört bir yanından STK temsilcileri ve aydınlar davet ediliyor. “İstanbul buluşması”, kardeşlik buluşmalarının “final” toplantısı olacak ve toplantı yaklaşık 55 il’den STK temsilcisi ve aydınların katılımıyla gerçekleşti.. “Buluşma toplantıları” sürecini “İstanbul buluşması” ile tamamlamayı planlayan platformun bundan sonra yeni bir yol haritası ile yoluna devam etmeyi amaçlıyor.
Platform, yeni dönemde Kürt Sorununun çözüm süreciyle ilgili daha etkin bir rol üstlenmek istiyor.

"KÜRT SORUNU ÜMMETİ PERİŞAN EDEN BİR SORUNDUR"

Platform Sözcüsü Hasan Ünal yaptığı konuşmada Kürt Sorunu için Müslümanların söyleyecek sözü olduğunu ifade ederek, "Kürt sorunu, ümmeti perişan eden bir sorundur. Bizim sorunumuzdur. Asla ve kat’a Müslüman toplumun ürettiği bir sorun olmamakla beraber şaşırtıcı bir şekilde ümmetin arasına nifak sokan derin bir sorundur. Ancak kabul etmek gerekir ki; bu sorunun derinliği biraz da bizim feraset ve duruşumuzla yakından ilgilidir. Biri yerli, diğeri uzak bir coğrafyadan gelmiş olmasına rağmen kalplerimizi birbirine ısındıran kardeş yapan İslam inancı olmuştur. Peki bugün bize ne oluyor ki; Allah’ın birleştirdiği kalplerimiz birbirinden uzaklaşmakta ve onun yerini kin ve nefret alabilmektedir? Allah taksiratını affetsin Ümmetin bundan yaklaşık iki yüz yıl evvel II. Mahmud’u gavur padişah diye nitelemesinin üzerinde yeterince düşünüyor muyuz? Fransız ihtilalinin ırkçı ve sözde eşitlikçi rüzgarları karşısında batıya yelken açan yöneticilerimiz Tanzimat fermanı ile bu toplumun içinden acaba hangi damarı söküp aldılar da bugün birbirimizden nefret eder hale geldik? İttihatçı kafa Şerif Hüseyin ve avanesinin kabile kafasıyla ihanetini gerekçe gösterip ümmetin önemli bir azası olan Arap kavminin tamamını ümmetten koparıp batılıların kucağına atarken Tanzimat’la sökülüp atılan İslam damarının yerine acaba kendini hangi batılı nazariyeye dayandırıyordu? Cumhuriyet döneminde üretilen Kemalist ideoloji aynı yoldan yürüyerek Müslüman Kürt toplumuna aynı muameleyi reva görmedi mi?

Ya da tüm bu yapılanları görmezden gelinerek bugün hala Kürtlerin çok azına etki eden PKK örneğine bakılarak tüm Kürtler olup-bitenden sorumlu tutulabilir mi? Veya aynı mantıkla Tanzimat ve ittihatçı kafa ile Kemalist ideolojinin kendilerine yapıp ettiklerine bakarak Kürtler bütün Türkleri sorumlu tutabilirler mi?" dedi.

"Kemalsitler Türkçülüğe-PKK Kürtçülüğe çağırıyor"

Kemalist ideoloji herkesi Türk olmaya ve Türkçülüğe çağırdığını ifade eden Ünal: "PKK ise Kemalist ideolojiye öykünerek Kürtleri Kürt olmaya ve Kürtçülüğe çağırıyor." diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Sen Kürtsün, Kürt gibi düşün, olaylara Kürt gibi bak” diyen PKK kafasıyla, “Ey Türk övün, sen Türksün, Türk gibi düşün, Türk gibi yaşa, Türkiye Türklerindir, her şey Türklük için,” diyen bir devlet kafası arasında ne fark vardır ki biri diğerine alternatif olabilsin.

Peki tüm bu çevreler kol gezerken toplumu İslam’a, hak ve adalete çağıran var mı? Yok. İşte sorunumuz bu.
Elbet, toplumun bu kafalardan çıkacak çözüm ve barış çabalarına bel bağlaması mümkün olamayacaktır. Bunu Bilmek için kahin olmak gerekmiyor ki.

Esas kendileri sorun olan bu kafalar, elbet bu sorunu çözemezler.
Madem İslam ve Ümmet İradesi dışında başka saiklerle hareket eden ideolojik devlet ve sözde karşıt örgütlenmeler bu sorunu çözemezler o halde bunların geliştirdiği argümanları içselleştirerek kendimizi taraf durumuna getirmenin ve birbirimizden uzaklaşmanın mantığı olabilir mi? o halde sormak gerekmez mi nerede kaldı bizim “adalet” ve İslam eksenli alternatif çözüm önerilerimiz?

Esasen ne Türklerin olaya İslam ve adalet ekseninde bakmayan PKK üzerinden Kürt sorununu tahlil etmeye hakkı vardır, ne de Kürtlerin aynı şekilde Kemalist ideoloji üzerinden sorunu “Türk sorunu” diye adlandırarak işin içinden sıyrılmaya hakları vardır.
Sorun Müslüman toplumun inandığı ilkeler doğrultusunda tüm taraflardan bağımsız olarak kendi çözüm paketini topluma sunamaması ve bu yönde bir inisiyatif geliştirememesidir.

Şüphesiz Buda bizi edilgen bir konuma sürüklemekte ve sürekli farklı kulvarlara savrulmamıza neden olmaktadır.
Herhalde bizim sorunu üreten ve çözemez dediğimiz sistemle aynı kafa yapısına sahip şiddet ve ötekileştirmeye dayalı zorba yapıların sahnede sergiledikleri oyunun etkisi altında kalmadan doğusuyla batısıyla yani yekpare bir ümmet olarak İslam ve adalet eksenli bir perspektifle toplumu ve bu mevcut yapıları değiştirip dönüştürmemiz gerekir.
Yani bu ve benzeri zeminlerde mutlak surette kendi yol haritamızı inşa etmeliyiz." dedi.

Platform Fatih Saraçhane Parkı'nda saat 13.00 de sonuç metnini kamuoyu ile paylaşacak.

Haber Ara