Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Ağabeyini örgüt, oğlunu devlet aldı

Polis kurşunuyla ölen Emrah Barlak'ın babası, korucu olan kardeşinin de yıllar önce PKK tarafından öldürüldüğünü söylüyor.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-04 07:51:58

Ağabeyini örgüt, oğlunu devlet aldı
İsmail Saymaz'ın haberi:

“Dağ gibi adam gitti... Bunun hesabını kim verecek! Hangi devlet verecek! Devlet ve polis bunu yapıyorsa kimi güveneceğiz!” Bir yokuşun solundaki, bahçesi hurdalarla doldurulmuş tek katlı gecekondunun salonunda patlayan bu çığlık, bütün İzmir Limontepe’de duyuluyor. Burası, 12 Ağustos’ta polis tarafından açılan ateşle öldürülen Emrah Barlak’ın evi... Salondaki yatakta, Emrah’ın iki yaş küçüğü olan Erhan yatıyor. Aynı tabancadan çıkan dört kurşunlayaralanmış. Sakat kalma ihtimalinden bahsediliyor. En küçükleri, Ercan, hırsından tırnaklarını yiyor. Anne ve abla usulca ağlıyor.

Baba Nusrettin, bu acının benzerini 1992’de de yaşamıştı. İddiaya göre, ağabeyi Mehmet Zeki ve köylüleri PKK ’nın baskısına dayanamayıp koruculuğu kabul etmişti. Bir köy baskını sırasında ağabeyi, bir subayı korumak isterken kurşunlara hedef oldu. Kendisi öldü, eşi sakat aldı. Ve 20 yıl sonra bugün oğlu Emrah’ı, polis kurşununa kurban veren Nusrettin, “Adamı zorla dağa çıkarırlar” diyor ve devam ediyor: “Silahı vermişler, demişler ki, ‘git adam yaşat’, dememiş ‘öldür’. Bundan sonra, adalet hakkından geldi geldi, gelmedi, dağ usulü...”

Kurşun yağdırdı

Kanepeden bozma yatakta, 22 yaşındaki ortanca oğlu Erhan yatıyor. Erhan, Mekke ve Hazreti Ali resimlerinin altında boylu boyunca uzanmış, omzunda ve kasıklarındaki dört kurşun yarasını gösterirken, bir yandan da ‘tetikten önce’yi anlatıyor. Erhan’a göre o gün araçla seyir halindeyken, Merkez Kahveler denilen kavşakta, polis İ.K.’nin kullandığı polis aracına hafif şekilde çarptı. Trafik ekipleri çağrıldı. Ağabeyi Emrah, 18 yaşındaki kardeşi Ercan ve komşuları Faruk Karhan da yardıma koştu.

Bu arada trafik ekibi gelince polis İ.K., sert konuşmaya başladı. Erhan da sesini yükselterek, itiraz etti. Faruk Karhan, olan biteni izliyordu:

“Erhan, arkası dönük şekilde trafik polisiyle konuşurken, polis İ.K., telsizle kafasına vurdu. Çocuk düştü. Düşerken bir hamle daha yaptı. Kolunu tuttum, ‘Ne yapıyorsun?’ dedim. Komiser de yanındaydı. Dedim, ‘Komiserim görmüyor musunuz, hakkı var mı böyle!’ Polis telsizi beline taktı, biber gazını çekti. Sıkınca su geldi. Attı yere, silahı çekti. Emrah’a ‘Kaç’ dedim. O kendini kahveye attı, ben sandviççiye. Silahı Emrah’a doğru tuttu, patlamadı. Ben bağırıyorum; ‘Komserim adam silah çekti’ diyorum. Kafasını çevirdi, direkt ayağıma vurdu, düştüm. Ben düşünce Emrah, ‘Ne yapın lan şerefsiz, sık lan, beni de öldür’ dedi. Emrah’a da sıktı. Erhan koştu, ‘Ne yaptın?’ dedi. Ona da üstten 4-5 el ateş etti.”

‘Kovanı ben verdim’

Polis İ.K., adeta şarjör boşaltıyordu. Kurşunlardan biri yoldan geçen H.K.’ye, diğeri kahvehanenin demirine isabet etti. Küçük kardeşleri Ercan, ağabeylerine yardıma koşmak isterken, bir polis tarafından kenara çekilip yüzüne gaz sıkıldı ve tartaklandı. Polisler, “Ambulans çağırın” bağrışlarına aldırmıyor, yalnızca yeni ekiplerin gelmesini istiyordu. İki mahalleli bir araç getirerek, Emrah ve Erhan’ı hastane götürmeye çalışınca engellendi. Neyse ki direnç kırıldı. İkinci araç, ayağından yaralı Faruk Karhan’ı götürdü. 24 yaşındaki Emrah, kurtarılamadı.

Polis İ.K. ve arkadaşları mı? İddiaya göre, kovanları toplamayıp, bir kısmını kanalizasyona fırlatıp karakola döndü. Baba Nusrettin, “Bir kovanı emniyete ben verdim” diyor.

Neusrettin Barlak, yalnızca vurandan değil, polise engel olmayanlardan ve amirlerinden de şikayetçi olduğunu vurguluyor:
“Biri, bakıyorum, mezarlıkta. Biri, yatakta. Elinde silah, sopa, bıçak olsa, neyse. Bunlar da yoktur. Bu ne demek? Sen şarjörü boşaltıyorsun. Bir de kovanları atıyorlar kanala. Buna nasıl dayanırım?

Benim ne uykum var, ne elim ayağım tutuyor, ne de bir iş yapıyorum. Ben daha ne duruyorum? Gece millet dağıldığı zaman, bu (küçük oğlu Ercan’ı gösteriyor) üst tarafta ağlıyor, kendini cama vuruyor. Anası bir tarafta... (Yataktaki oğlu Erhan’ı gösteriyor) Bu zaten bundan hastadır. Resmen insanı dağa çıkarıyorlar. Açık açık söylüyorum; adalet hakkından geldi geldi; gelmedi, dağ usulü, haydi eyvallah!” Salonu dolduran mahalleli, homurdanarak, polisin diğer gençleri ‘dağa’ kaldırıp dövdüğünü öne sürüyor.

Polisin ‘bıçaklı’ saldırı iddiası

Olayda yaralanan Erhan Barlak’ın, Katip Çelebi Üniversitesi Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi’nde polislerce sorgulandığı; ‘darp ve bıçakla yaralama’ iddiasıyla ifadesinin alındığı ortaya çıktı. Barlak, Radikal ’e şunları söyledi: “Acil Servis’te kendimde değildim. İki polis görüyorum. Gözlerim kapanıyor. Soru soruyorlar.

Cevap veriyorum, tekrar gidiyorum. Kağıdı imzaladım mı, ne ifade verdim, bilmiyorum.” Görüntülerde, Barlak’ın sandalye kaldırdığı fakat vurmadığı, polis İ.K.’nin bıçaklanmadığı, ateş ettikten sonra yürüdüğü telefonla konuştuğu görülüyor. Ailenin avukatı olan ve Mazlum-Der İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Aykut Dikencik, bıçak iddiasıyla ilgili “Muhtemelen polisin kendini suçtan kurtarmak adına düzenlediği bir mizanrsendir” diye konuştu. (radikal)

Haber Ara