El İbrahimi de görevinde başarısız kalacak
Gazeteci-yazar Seyyid Ebu Davud son makalesinde Kofi Annan’dan sonra El İbrahimi’ninde Suriye’deki görevinde başarısız kalacağını savundu. Yazar, El İbrahimi’nin görevindeneden başarısız kalacağını ve Annan’ın neden başarısız kaldığını değerlendirdi. Bununlabirlikte devrimin kazanması için asıl yapılması gerektiğine inandığı noktaları sıraladı. İşte Ebu Davud’un yazısından bazı önemli kesitler:
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-08-28 15:45:02
‘Haftalar ve aylar hatta bir seneden fazla süre geçmesinin ardından 15 Mart 2011 tarihindebaşlayan büyük ve tarihi Suriye halk devrimi herkese tek ve kesin bir gerçeği kanıtlamaktadır.O da Halk devriminin Suriyelilerin kendileri tarafından afiş ve sloganlarıyla başladığı vedünya kendilerini yalnız bıraktıktan; dahası devrimleri üzerine komplolar kurduktan sonrayine Suriyelilerin iradesiyle biteceğidir.’
Ebu Davud devrimin kazanması için asıl gerekli olan şeyin devrimcilerin silahlandırılması olduğunu ise şu ifadelerle dile getirdi: ‘Suriye devriminin kazanması kanlı Beşşar rejimine İran, Rusya ve Çin’den gelen yardımlara, Batı’nın rahatlığı ve kayıtsızlığına ya da yine Batı’nın Suriye’deki İsrail menfaatine emellerine bakmamaktadır. Suriye’de devrimin kazanması devrimcilerin uygun silahlarla; özellikle de uçaksavarlarla donatılıp desteklenmesine, Uluslararası Toplum’un sivillerin korunması için güvenilir bir bölge icat etmelerine, Baasçı rejimin savaş uçaklarını uçurtmamaya mecbur etmeye bağlıdır. Bunun dışındaki tüm sözler ve eylemler boştur, hiçbir kıymeti bulunmamaktadır.’
Yazar, Suriye Başbakan Yardımcısı Kadri Cemil’in birkaç gün önce Moskova’da muhaliflerleşartsız müzakerelere hazır olduklarını açıklamasının da hiçbir öneminin olmadığını, Suriye rejiminin Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyi tarafından gönderilen uluslararası kesimlere karşı da aynı tavırları sergilediğini ancak hakikatinde kiminle, hangi tarafla olursa olsun hiçbir görüşmeye önem vermediğini dile getiriyor.
İslamtoday sitesi yazarı Suriye Başbakan Yardımcısının Moskova’daki ‘Suriye’ye dış askeri bir müdahale imkansız! Çünkü bu ülke sınırlarını aşan bir çatışmaya neden olur’ sözleri üzerinde de durmak gerektiğine işaret ederek şöyle devam ediyor:
‘Suriye rejimi İran, Rusya ve Çin’den gördüğü büyük yardımlar, Amerika ve Batı’nın kayıtsızlığı, Arapların korku ve hareketsizliği nedeniyle çatışmada ipleri kontrolünde tuttuğundan kesin emin. Bunun için Batı müdahale ederse İran ve İsrail’in de çatışmaya karışacağı ve o vakit tüm bölgenin tutuşacağı sinyalleri veriyor. Bu, aslında böyle bir korkutmaya ihtiyacı olmayan Batılı kesimleri korkutmaktan başka bir şey değil. Çünkü Batı zaten müdahale etmek istemiyor. Zira Esad kendileri için benzeri olmayan bir servet, İsrail için de stratejik bir hazinedir.’
Yazar, ABD Başkanı Barack Obama’nın son tehditlerine işaret ederek ABD’nin kimyasal silahlar ve bu kimyasal silahların Suriye rejimi dışında bir kesime geçmemesi konusu dışında başka bir şeyle ilgilenmediğini de dile getiriyor. Ardından Özgür Suriye Ordusu’nun silahlandırılmasının zorunlu olduğunu, Suriye devriminin başarılı olmasının buna bağlı olduğunu, Suriye devriminin başarılı olmasının buna bağlı olduğunu ancak Amerika’nın da buna yanaşmadığını vurguluyor. Gerekçesinin ise Suriye’de kurulacak özgür bir rejimin Suriye’nin çıkarlarını gözeteceği ve İsrail ile gerçek bir barış denklemi arayışı içine gireceği olduğunu belirtiyor.
Suriye’deki çatışmalar üzerine çeşitli senaryolardan da bahseden Ebu Davud son olarak ise Arap Birliği ve BM’nin yeni temsilcisi El Ahdar El İbrahimi’nin görevi konusuna değinerek kesinlikle başarısız kalacağını ifade ediyor.
Yazar şöyle diyor: ‘Arap Birliği ve Birleşmiş Milletlerin Suriye’deki yeni temsilcisi El Ahdar El İbrahimi görevinde başarısız kalmaya mahkum. Çünkü bu görev, daha önce BM Eski Genel Sekreteri Kofi Annan’a verilen ve vahim bir şekilde başarısız kaldığı görevin yeniden türetilmesinden başka bir şey değil.
Herkes İbrahimi’nin, Annan’ın başarısız kaldığı bir görevde başarılı olamayacağını biliyor. Bu da Güvenlik Konseyi üyeleri arasında bir birliğin söz konusu olmamasından, Rusya ve Çin’in Suriye rejimini görevden ayrılmaya ya da Suriye halkının iradesine boyun eğmeye zorlayacak herhangi bir karar karşısında veto hakkını kullanmasından kaynaklanıyor.
’Ebu Davud daha sonra İbrahimi’nin göreve hiç de güven verici bir şekilde başlamadığını, onun bu görevinin ancak Suriye rejiminin ömrünü uzatacağını, Rusya, İran ve Çin’den daha fazla lojistik destek almasını, daha fazla ev yıkmasına, Suriyelilerden daha fazlasını öldürmesine ve yerlerinden yurtlarından etmesine yarayacağına dikkat çekiyor.
İbrahimi’nin başarısız kalmasında etken olacak noktalar arasında muhalefetin Esad’ı istifaya çağırmadığı yönündeki eleştirilerini reddetmesini, Esad’ın istifasının gerekli olup olmadığına dahi karar verememesini, Suriye halkının akan kanını ve kaderini belirlemedeki hakkını görmezden gelmesini sıralıyor.
Ardından ise şöyle ekliyor: ‘Suriye rejimi Annan’ın planını açıkça kabul etmediğini beyan etmeden- pratik olarak başarısız kıldı. Hakikatinde planı tamamen reddetmektedir. Bunu ve bundan önceki girişimleri –Arap girişimi gibi- kabul etmesi ise ancak Rusya’nın uluslararası toplumun çözümü dışında görünmemek için yaptığı baskı nedeniyledir. Sonra da Rusya ve Suriye Batı’nın krizin uzamasına izin verdiği ölçüde arkadan yapacağını yapıyor. Bu şekilde Suriye kendini Uluslararası Toplum’la işbirliği yapmıyor gibi de göstermiş olmuyor. Aynı zamanda askeri durumu lehine değişiklikler yapabilmek ve devrim evlatlarından daha fazla sayıda öldürebilmek için de zaman kazanıyor.
Annan göreve geldiğinden beri çözümün Beşşar Rejimi’nin varlığı ile söz konusu olacağı ve krizin çözülmesi adına yapılacak bölgesel ya da uluslararası görüşmelerde Suriye halkı İran’ı çatışmanın bir tarafı olarak gördüğü halde- İran’ın da katılımcı olmasının zorunlu olduğu yönündeki görüşlerini ortaya koydu.
İran, Annan’ın önderlik ettiği Uluslararası Toplum çözümünde nasıl da tarafsız olarak katılımcı olabilir?
İşte Annan’ın başarısız kalmasındaki sebeplerden biri bu idi. Çünkü yanlış şekilde başladı ve mefhumlarını yanlış temeller üzerine kurdu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara