Cübbeli Hoca'nın bayram mektubu
Cübbeli Hoca, bayram dolayısıyla bir mektup gönderdi.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-08-27 17:47:05
Kendisiyle ilgili yargılamada suç işlendiğini ifade eden Cübbeli Hoca, ellerinde başka deliller de olduğunu söyleyerek “uydurma suçlamalarla kendisine zulmedenlerin beddualardan da korkmadıklarını” belirtti.
Cübbeli Hoca’nın mektubundaki ilgili bölüm:
a) Bana isnat edilen suçlar özel yetkili mahkeme alanına girmezken Karagümrük çetesine destek palavrasıyla beni bu mahkemeye dâhil ettiler ama onlardan kimseyi tutuklamak bir yana ilk mahkemede onlardan ifade bile almayarak “Mahkeme bitmeden gidebilirsiniz” dediler.
Ben savcıya ve mahkeme heyetine “Onlarla kayınbiraderlerim görüştü, şahit olarak onları dinleyin” dediğim halde, ortalığı ayağa kaldırdıkları bu konuda sekiz buçuk aydır hâlâ onlardan ifade almadılar.
b) Yakalanan kızlardan sadece polis ifade aldı, 45 gün bekletildiler, benim tutuklanacağım gün deport (sınır dışı) edildiler, tercümeyi polis yaptı, avukatsız ifade alındı, savcı onları bir gün daha tutup ifadelerini almadan beni tutukladı.
Hâlbuki birinin tutuklanmasını icap eden durumlarda savcı ile yetinilmeyip bir de hâkime ifade aldırılmalıydı. Yanlarında avukat bulunmadan sırf kızların poliste alınan ifadesiyle tercümeyle beni tutukladılar.
c) Barış’ı gözaltına aldıklarında organize şubenin adamları “Biz hocayı rezil edeceğiz” diyerek onu iki gün ifade vermeye zorladılar ve imza atıp kendisini kurtarmasını söylediler. Böylece organize kendini mahkeme yerine koymuş olduğunu göstermiş oldu.
d) Şimdi yeni bir şey zuhur etti, mahkemenin Fas’tan ifadesini beklediği kız kendi avukatı aracılığıyla benim avukatım Fatih Bey’e Fas’tan resmi bir yazı gönderdi, bu yazı şu anda mahkemeye sunuldu, bu yazıya göre o kız, Ahmet Mahmut Ünlü diye birini tanımadığını ancak Barış’ı tanıdığını fakat kendilerine nezarete attıklarında kendi hazırladıkları evraka imza atmaları için onları çok zorladıklarını, illâ Ahmet Mahmut Ünlü ile nikâhlandıklarını söylemeleri gerektiğini, avukat istediklerinde sivil biri yanlarına girip birinin boğazını sıkarak “İmzayı at, yoksa güneşi bir daha göremezsin, avukat hakkın yok” dediğini, bu yüzden mecburen imza attığını, şimdi internette çıkan haberler yüzünden ailesinin kendisini öldüreceğini, Türkiye’deki insan haklarının ve adaletin böyle mi olduğunu feryatlar içinde yazmış.
Görüyor musunuz neler olmuş neler?! Bayramdan evvel bu resmi evrak mahkemeye verildi ancak tahliye talebimizi reddettiler. Elimizde lehimize delil teşkil edecek diğer bazı belgeler de mevcut ama bunları şu anda açıklamam uygun olmaz.
Uygun bulunan bir zamanda avukatım Fatih Oğuz geniş bir basın toplantısı yapacak ve bir basın bildirisi yayınlayacak, onu çok iyi dinler ve her yere ulaştırırsınız. Eğer tahliye olursam o zaman kendim televizyona çıkıp olan biteni bizzat açıklarım inşâallâh.
Memleketin kan gölüne döndüğü, her gün bunca şehit verildiği şu hassas günlerde birlik ve beraberliğe, bizim gibi vatansever insanların telkinlerine son derece ihtiyaç duyulduğu bu dönemde, benim gibi bir insana bu kadar uydurmalarla bunca zulüm ve işkencenin reva görülmesi gerçekten birilerinin bana düşmanlıkta sınır tanımadıklarını, beddualardan hiç korkmadıklarını ortaya koymaktadır.
Ama benim içeri girmemden bir iki ay sonra birçoğu tayin edildiyse de biz onları inşâallâh hukuk önüne çıkarmadan bırakmayacağız, çünkü ifade alırken işkence yaparak imza attırmak, avukat çağırmamak, sadece emniyette bulunan ev içi görüntülerini medyaya dağıtmak gibi birçok suça bulaşanlar elbette adalete er ya da geç hesap vereceklerdir. Allâh zalimlerin belasını versin, evlerini ocaklarını dağıtsın, dünyalarını ahiretlerini harap eylesin. Âmîn! (Haber5)
SON VİDEO HABER
Haber Ara