Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün sağlık durumu, son günlerin en çok merak edilen konularından. Zaman Gazetesi yazarı Mustafa Ünal, Gül'ün sağlığı ile ilgili en ayrıntılı bilgileri paylaştı.
Mustafa Ünal'ın "Gül'ün sağlığı" başlıklı yazısı:
"'Cumhurbaşkanı ameliyat oldu' veya 'işitme cihazı takılacak' gibi haberler gerçeği yansıtmıyor. Sağlığı gayet iyi. Hastaneye ilk geldiği gün gibi değil. Her geçen gün düzeliyor. Morali yerinde. Fırsat buldukça kitap okuyor. Hafta sonunu hastanede geçirecek. Büyük ihtimalle pazartesi olmazsa salı günü taburcu olması bekleniyor.
Bişkek dönüşü doğrudan hastaneye gitti. Neden hastanede bu kadar uzun kaldığı sorulabilir. İlaçlı tedavi ancak hastane şartlarında mümkün. Ve istirahat iyileşmenin ilacı. Görebildiğim kadarıyla Cumhurbaşkanı Gül çok kısa sürede aramıza dönecek. Mesaisine kaldığı yerden devam edecek. Rahatsızlığı performansını etkilemeyecek. Ankara programlarında bir değişiklik yok.
Hipodrom'daki 30 Ağustos törenlerine katılacak. Yurtdışı programları mı? Onlar o günün şartlarına göre tekrar değerlendirilecek. Doktorları birkaç ay uçak yolculuğu yapmasını istemeyebilir. Sebebi sadece uçağın içinde maruz kalınan yüksek basınç değil. Yoğun tempo ve stresli ortam. Rahatsızlığı tetikleyen faktörler tek değil.
Bişkek seyahatini ertelemesi de öncesinde konuşuldu. Çünkü Suudi Arabistan gezisi çok yorucu geçmişti. Klimalı ortamların daha doğrusu ani sıcak soğuk geçişlerinin vücudun dengesini bozmaması mümkün değil. En sağlıklı insanı bile sarstığını biliyoruz.
Gül'e Bişkek'teki Türk Konseyi Zirvesi'ne gitmemesinin sağlığı açısından daha uygun olacağı söylendi. Ama 'Hayır' dedi, "Biz gitmezsek Zirve'nin anlamı olmaz"... Başından beri Türk dilini konuşan ülkeler toplantısına Türkiye öncülük yapıyordu.
Türkiye'nin yokluğu sadece eksiklik değil, zirvenin havasını da çok olumsuz etkileyecekti. Cumhurbaşkanı Gül sağlığını riske attı. Rahatsızlanmayı göze aldı. "Türkiye için Bişkek'e gitmemiz lazım." dedi. Burada 'devlet adamlığı' sergilediğini söylemek gerekir. Türkiye'nin menfaati için sağlığını hiçe saydı.
Ve zor bir gezi güzergahı izlendi. Uçak önce, ağustos sıcağının nefes almayı bile zorlaştırdığı Gaziantep'e indi. Orada hastaneye gitti, yaralıları ziyaret etti. Acılarını paylaştı. Ardından bombalı eylemde hayatını kaybedenlerin cenazesine katıldı.
Cenaze namazına 'çocuk niyetine' diye duruldu. Sıra sıra tabutların arasında küçük çocuklar da vardı çünkü. Bu tablodan etkilenmemek, duygulanmamak mümkün değil. Gül'ün ne kadar etkilendiği sonrasında açıklamalarına yansıdı. Çocuklardan söz ederken hislendi. Rahatsızlığın nüksetmesinde Gaziantep'te yaşadıkları da önemli rol oynadı. Duygulandı, gözleri nemlendi, üzüldü...
Havadan Kırgızistan'a doğru yol alırken bir meslektaşımız uçakta "Efendim rahatsız görünüyorsunuz, sesiniz pek iyi değil." dedi. Bişkek'e iner inmez de kulak rahatsızlığı nüksetti. Buna rağmen Türk Konseyi Zirvesi'ne katıldı. Rahatsızlık haliyle gitti, uzun ve etkili bir konuşma yaptı. Zirve planlandığı gibi sonuçlandı. Üç önemli anlaşmaya imza attı. Ki kâğıt üzerinde kalmayacak ve ileride sonuçları olacak anlaşmalar.
Sağlığını hiçe sayarak yola çıkmasını, hasta haliyle toplantıya katılmasını 'devlet adamlığının' yansıması olarak görmek ve hakkını teslim etmek lazım. Türkiye'nin çıkarlarını kendi sağlığının önüne koydu. Gül'ü siyasete ilk girdiği günden beri tanırım. Bazı özelliklerini yakından bilirim. Devlet işlerinde sergilediği bu fedakârlığa dikkat çekmeyi görev saydım.
Umarım işler yolunda gider ve aramıza bir an önce döner. Türkiye'nin ona ihtiyacı var çünkü. Hele içinden geçmekte olduğumuz kritik süreç dikkate alındığında... Sadece doktorlar değil dua da etkili ilaç. Sadece temennilerimiz değil, dualarımız da bir an önce iyileşmesi için..."
