55 bin Suriyeli’nin masrafı henüz 300 milyon dolar

Oktay, AFAD Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, özellikle Halep ve Azez bölgesinde ekmek kuyruğundaki insanların dahi öldürüldüğü bir sürecin yaşandığını söyledi.

Bunun kabul edilemez bir durum olduğunu ifade eden Oktay, bugün itibarıyla Türkiye’de misafir edilen Suriyeli sayısının 66 bini aştığını kaydetti. Oktay, Suriyelileri misafir olarak gördüklerini ifade ederek, onları imkanlar ölçüsünde rahat ettirmeye çalıştıklarını belirtti. Şu anda 8 çadır kent ile bir konteyner kentin faal olduğunu bildiren Oktay, 4 ilave kampın da inşa çalışmalarının sürdüğünü, bunların 10 gün içinde tamamlanacağını söyledi.
Suriye vatandaşlarına dünya standartlarının çok ötesinde hizmet sunduklarını dile getiren Oktay, “Buraların hepsi ayrı ayrı bir şehir. Ayrı ayrı 10 bin kişilik ilçelerimizi düşünün. İlçelerimizin kaç tanesinin 10 binin üzerinde olduğunu düşünün” dedi.

“KENDİMİZİ ELEŞTİRELİM AMA…”

Altyapı noktasında en iyi hizmeti sunmayı istemelerine rağmen bazen kısa dönemli sıkıntıların yaşandığını anlatan Oktay, bunların zaman zaman şehirlerde dahi yaşandığına dikkati çekti.

Oktay, şöyle devam etti:

“Su sıkıntısı bir ara Türkiye’nin gündemine oturdu. AFAD olarak anında müdahil olduk. Ben de dahil, gittik, incelemelerde bulunduk. Her türlü problemin tespiti noktasında gece 12′ye kadar oradaydık. Gördük ki bir ihmalden, kapasiteden ziyade bir arızadan kaynaklanan olay, ama çok daha sıkı tedbirler alarak, o günden itibaren bu sorunlarımızın çözüldüğü bir yapıdan bahsediyoruz.

BM, ısrarla aynı şeyi söylüyor. Farklı ülkelerin büyükelçiliklerinin bizleri ziyaretlerinde söylediği de ortak. ‘Bizim standartlarımızın ve dünyada gördüğümüz standartların çok çok üzerinde bir hizmet sunuyorsunuz.’ Kendimizi eleştirelim ama kendimizi eleştirirken de dışarıya resim verme anlamında krediyi de alalım diye düşünüyorum.”

Eleştirilerin yapıcı boyutta tutulması gerektiğini belirten Oktay, “Ancak Türkiye’ye dışarıdan verilen kredinin haklı gururunu da yaşıyor olmamız lazım. Diğer bölgelerde, illerdeki mülki idarelerdeki arkadaşlarımızla işbirliği içinde elimizden geleni yapıyoruz ve iyi iş çıkardığımızı da düşünüyoruz” dedi.

“MALİYET 300 MİLYON DOLARA YAKLAŞACAK”

Suriyelilere sunulan hizmetin Türkiye’ye maliyetinin yeni kamplarla 300 milyon dolara yaklaşacağını belirten Oktay, son bir buçuk aydır Dışişleri Bakanlığı kanalıyla uluslararası yardımlar için ihtiyaçların bildirildiğini söyledi.

Asıl maliyetin, kampların kurulumu, altyapılarının hazırlanması ve toplam aylık işletme giderleri olduğunu dile getiren Oktay, şunları kaydetti:

“BM’den ve son olarak ABD’den belirli yardımların geleceği konusunda açıklama oldu, ancak şu ana kadar henüz girmiş bir şey yok, vaatler, sözler var. Türkiye’nin farkı burada öne çıkıyor. Türkiye olarak biz özellikle uluslararası boyutta çok hızlı karar veren, hızlı hareket eden bir yapıdayız. İhtiyaca cevap vermeyle ilgili, diğer ülkeler boyutunda, BM’deki mekanizmaları da düşündüğümüzde, onun çok ötesinde bir boyuttayız.”

Suriyelilere yardım konusunda uluslararası kamuoyuna da seslenen Oktay, “Bu Türkiye’nin ötesinde bir olaydır, herkesin elini taşın altına koyması gerekir” dedi.

“Türkiye’nin bu noktada yalnız kaldığını düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine Oktay, olaya asla duygusal boyutta yaklaşmadıklarını ve yalnız kaldıklarını da düşünmediklerini söyledi.

Oktay, “Yalnız mıyız? Hayır öyle bir serzenişimiz yok. Öyle bir duygusal boyutumuz da yok. Çünkü bu iş duygusallığı kaldırmıyor. Bu, cerrah gibi bir olay. Masadaki hastaya duygusal yaklaşırsanız hastayı kaybedersiniz. Dolayısıyla iş yapma noktasında duygusallığımız yok” diye konuştu.

KİMYASAL SALDIRIYA HAZIRLIK

“Geçen hafta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton bir görüşme yaptı. Sizin de katıldığınız görüşmede, Suriye’den gelebilecek kimyasal silah tehdidine karşı ortak önlemler de konuşuldu mu?” sorusunu Oktay, şöyle yanıtladı:

“Bu, siyasi bir konu olduğu için AFAD olarak bir açıklama yapmamız doğru olmaz. Bu konuda doğru kaynak Dışişlerimizdir. Ben farklı bir şekilde cevap vereyim soruya. Olabilecek kimyasal boyuttaki tehlikelere karşı sivil boyutta halkımızın ve etkilenebileceklerin korunması noktasında bizim çalışmalarımız var. Sadece bizim değil, ilgili tüm kurum ve kuruluşlarımızın da bu noktada çalışmaları var. Özellikle sınır bölgelerimizde, ekip ve ekipman noktasında hazır hale geldik. O çalışmalarımız sürekli devam ediyor. Biz, olayın sivil boyutundayız. Halkımızın korunması noktasında üzerimize düşen çalışmaları yapıyoruz.”