Sadakataşı Derneği:'Çalışmalarımız Ramazan ile bereketlendi'
Sadakataşı Derneği Başkanı Kemal Özdal, Derneğin kurulduğu tarihten bugüne kadar yaptığı faaliyetlerden, özellikle de Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı ve birçok zulme uğradığı Myanmar'dan izlenimlerini Timeturk'e anlattı.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-08-15 15:08:52
Sadakataşı Derneği Başkanı Kemal Özdal İle röportaj ;
Sadakataşı derneği hakkında bilgi verir misiniz?
Biz Sadakataşı Derneği olarak 2010 yılından beri çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bildiğimiz gibi sadakataşları; geçmişte ecdadımızın yaygın olarak kullandığı bir yardımlaşma biçimiydi. Bu sadakataşları camilerde, köprü başlarında ve insanların sıkça vakit geçirdiği çarşılar gibi yerlerde bulunmaktaydı. İnsanların buralardan geçerken sadaka niyetiyle bıraktığı, ihtiyacı olan kişilerinde sadece ihtiyacı kadar ihtiyacını giderdiği bu hayır eserleri bir fazilet abideleri olarak geçmişte yaygın şekilde kullanılmış bir yardımlaşma ve dayanışma biçimiydi.
İnsani yardım çalışmalarının yaygınlaştığı ve yardım derneklerimizin ülkemiz olmak üzere birçok bölgede çalışmalarını sürdürdüğü günümüzde, köklü bir geçmişi yani sadakataşı geleneğini sürdürmek üzere sadakataşı yardımlaşma ve dayanışmasını kurumsallaştırdık ve faaliyetlerimize başladık.
En yakınımızdan başlayarak dünyanın en ücralarına ulaşmayı ve bu yardımlaşma bilincini tüm dünyaya yaymayı amaçlıyoruz.
Tıpkı sadakataşlarının mantığında olduğu gibi veren el ile alan el arasında bir gönül köprüsü kurmayı planlıyoruz. Alan eli hicaptan veren eli gurur ve riyadan alıkoyma ilkesiyle çalışmayı amaçlıyoruz.
Başta da belirttiğimiz gibi temel felsefemiz en yakınımızdakileri gözeterek ihtiyaçlara ve imkanlara göre ulaşabildiğimiz kadar insana ulaşmayı planlıyoruz.
Tabii ki karşımıza çok ciddi problemler yaşayan bölgeler çıkıyor. Bunlardan; savaşlar, işgaller, ve doğal afetlerle başa çıkmaya çalışan İslam coğrafyası bölgelerini önceliyoruz.
Bunlarla beraber en çok mülteci kamplarının bulunduğu yerleri teyit edip, enerjimizi, gücümüzü bu bölgelerde kullanmaya çalışıyoruz. Çünkü bu bahsettiğimiz kriz ve sorunlar en çok mülteci kamplarında yaşamı zorlaştırıyor. Bunların içinde kimsesizler, yetimler, dul kadınlar ve sakat kalarak ailesinin geçimini sağlayamayacak insanlar öncelik taşıyor. Dolayısıyla bahsettiğimiz bu bölgelerde öncelikle bir fizibilite araştırmasıyla bu bölgelerin ihtiyaçlarını tespit ediyoruz.
Yardıma ihtiyacı olan bölge ve ülkeleri belirledik, tek tek buraları ziyaret ettik ardından tüm bu ülkelerde kardeş aile çalışmasını başlattık. Bugün itibariyle kardeş aile çalışması başta Irak, Afganistan, Pakistan, Somali, Suriye ve Arakan bölgelerinde başlatılmıştır.
Genç Müsiad işbirliğiyle birçok bölgede su kuyuları açıyorsunuz. Bu kuyuların sayısı kaçtır? Bu su kuyuları açıldığı yerlerde su ihtiyacını karşılıyor mu ve bu kuyular açılırken ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Yapacağımız tüm işleri projeler belirleyerek yapıyoruz. Ekiplerimizle yapılanları inceliyor, yapılacak olanları belirliyoruz. Ekiplerimiz öncelikle o bölgede yapılacakların fizibilitesini yapıyor ardından belirlediğimiz projelere başlıyoruz.
Ziyaretlerimizde gördük ki kamplarda yaşam oldukça zor, şartlar çok ağır. Bunlarla beraber muson yağmurları alan bir bölge olduğu için bu iklimin o kamplardaki yaşamı daha da zorlaştırdığını ve temiz su ihtiyacının daha fazla olduğunu gördük
Çalışmalarımızın sonucunda aslında çok basit işlemlerle su kaynağından kuyu oluşturulabileceğini belirledik. Bu ihtiyacı bazen su kuyularıyla bazense oluk oluk akan çeşmelerle gidermeye çalıştık. Bangladeş-Arakan bölgesinde 10 adet su kuyumuz var. Somali’de de su kuyusu açma çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Somali’de Kuran Kursu kurma projeleriniz var. Bu kurslarda ne gibi çalışmalarda bulunuyorsunuz ve kaç öğrenciniz var?
Geçen yıl olan kuraklık sebebiyle Somali bölgesine ilk ulaşan yardım kuruluşlarından birisi olduk. Hem Somali’de hem de çevresinde çalışmalarımız hala sürdürmekteyiz. Çalışmalarımız sırasında Somali’de çok ilginç bir ihtiyaçlarla karşılaştık. Bu ihtiyaçlardan birisi Kuran Kurslarının eksikliğiydi. Öyle ki Somali nüfusunun %70’i hafız olduğu gerçeğiyle karşılaştık. Somali; Afrika bölgesinde nüfusunun tamamı Müslüman olan tek ülke. Ve bu ülke aslında Müslümanların hicret ettiği ilk bölgedir. Bu bölge Etiyopya, Eritre, Cibuti ve Somali gibi ayrılmıyorken, Habeşistan adını alıyordu. Ashab bu bölgeye fazlasıyla önem vermiş, irşadi ve ilmi birçok çalışma yapmış. Dolayısıyla bu bölgede olağanüstü bir hafızlık kültürü ortaya çıkmış.
Bu hafızlık oranının doğru olup olmadığını bu bölgenin en büyük yardım kuruluşu ve bizimde partnerimiz olan Zemzem Fondation başkanı olan Şuayip kardeşimizden öğrendik. Kendisinin ve 9 kardeşinin de hafız olduğunu söylerken, birçok ailede hafız sayısının çok fazla olduğunu belirtti.
Somali’de hafızlık müessesesine olan ilgi karşısında, ‘Doxi’ adı verdikleri, etrafı ağaçlarla çevrili, üstü tenekelerle kaplı, zemini toprak olan ve çocukların eğitimini burada verdikleri 10 metrekarelik bir alanda bu eğitimi gerçekleştiriyorlar. Bu yürekleri burkan manzara karşısında hemen bölgede ki yetkililerle irtibata geçtik ve buralarda daha güzel kursların yapılmasına başladık. İlk Kuran kursumuzun açılışını gerçekleştirdiğimizde burada olan gönüllülerimiz ihtiyacın çok fazla olduğunu ve hemen bir kursa daha gerek duyulduğunu bize aktardılar. Onunun yapımı içinde çalışmalara başladık ve Ramazan ayının başında ikinci Kuran kursumuzu da açtık. Bu iki kursumuzda toplam 150 öğrenci eğitim görmektedir. Ve Somali’nin ihtilaflı olan güney bölgesinde de bir diğer kursun yapımı için çalışmalara başladık.
Bu kurslar dışında çalışmasını yürüttüğünüz birçok camii projeniz var. Bunlardan bahseder misiniz biraz? Bu camiiler nerelerde hizmet vermekte?
Bu yardım çalışmalarında camii, medrese, ilim ve irfan yuvalarının açılması oldukça önem arz ediyor.
Ramazan çalışmaları münasebetiyle gittiğimiz bölgelerde klasik çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmaları zenginleştirmek ve daha dolu dolu bir Ramazan ayı geçirmek amacıyla birçok açılışımızı Ramazan ayına denk getirmeye çalıştık. Bu bağlamda Bosna-Hersek’te Hırvat bölgesinde Müslümanların sosyo-kültürel alanda daha zayıf olduğu, maddi ve manevi birçok alanda sıkıntılı olduğu Kiselyak bölgesinde uzun zamandır tamamlanamamış bir camiinin bitirilmesini sağladık. Bununla beraber geçtiğimiz aylarda Srilanka’da önceki yıl yaşanan sel felaketinde zarar görmüş bir camiiyi onardık. Bildiğimiz gibi Srilanka Müslümanların azınlık olarak yaşadığı bir bölge. Bu bölgede camiinin yapılması ve bunu başka ülkeden giden Müslümanların yapması onlar için büyük bir sevinç ve övünç kaynağı olmuş. Buraya giden gönüllü kardeşlerimiz açılışını yaptıktan sonra sanki Mescid-i Aksa’da namaza kılmış kadat sevinçliydiler. Buda çalışmalarımızın güzel bir sonucudur. Arakan’da da yapılacak olan bir camii için çalışmalarımız sürmektedir.
Bu camii ve yardımları yaparken, gittiğiniz bölgelerde ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz?
Bazı bölgelerle engellemeler ve sıkıntılarla karşılaşıyoruz. Bu bölgelerde olan partner kuruluşlarımızın yardımıyla buralarda şartlar ve çalışmalar olgunlaştığında projelerimize başlıyoruz. Çalışmalarımızın başlarında süreyi uzatarak bize engel olmaya çalışsalar da bu sorunları aşmaya çalışıyoruz. Mesela Bulgatistan’dan örnek vermek istiyorum. Ramazan ayı başı itibariyle burada çalışmalarımıza başladık. Karşımıza çok önemli sorunlar çıktı. Bunlardan bir tanesi oradaki camiilerin yetersizliği ve tadilatsızlığıydı. Bakımsız camileri onaracağız, ihtiyaç olan bölgelerde camii yapımında bulunacağız ve yıllardır değinilmemiş Bulgaristan sorununa çözüm arayacağız Sadakataşı Derneği olarak.
Bulgaristan sorunu nedir? Bu sorunu biraz açar mısınız? Müslümanların orada karşılaştıkları sorunlar nelerdir?
Geçmişten bu yana gelen bir asimilasyon politikası yürütülmektedir bu bölgede. Geçmişte birçok kardeşimiz buralardan Türkiye’ye iltica etmek durumunda kalmıştır. Halen ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören Müslüman kardeşlerimiz doğal olarak bu sürecin getirdiği sorunlarla karşılaşıyorlar. Hem kişilik kimliklerinde hem de dini kimliklerinde sıkıntılar ortaya çıkıyor.
Oraya giden arkadaşlarımızın çok değişik durumlarla karşı karşıya kalmışlar. Örneğin; orada ki Müslümanlara dinini sorduğunuzda tereddütsüz İslam diyorlar fakat peygamberini sorduğunda Hz. İsa cevaplarıyla bile karşılaştığınız oluyor. Bu bölgelerde yardım çalışmalarının dışında bilinçlendirme çalışmalarına da başlayacağız inşallah.
Birazda ülkemizden bahsetmek istiyorum.
Samsun da Sinop’ta yaşana doğal felaketler, Ve Van’ın başından büyük bir afet geçti. Bunlar gibi acil afet durumlarında neler yapıyorsunuz?
Biz dernek olarak kendimizi aktif ve heyecanlı olarak değerlendiriyoruz. Yurdumuzda veya yurt dışında bir hadise meydana geldiğinde hemen o bölgeyle ilgili bir kriz masası oluşturuyoruz. Ulaşım ve ilk yardım yani acil müdahalelerle ilgili konum belirlemesi yapıyoruz. Samsun ve Van felaketlerinde de aynı şekilde olmuştur. Mesela Van depreminde bölgeye gidecek olan ilk uçakta bizimde yardım ekiplerimiz vardı.
Samsun’da yaşana bu afette, bölgeye acil ihtiyaç yardım malzemelerini dağıttık. Aynı şekilde de Sinop’ta da bu çalışmalarımızı başlattık. Hatta Ramazan münasebetiyle Sinop’ta 380 aileye, Avrupa’dan bir yardım kuruluşunun sponsorluğunda kumanya dağıtımları olacak. Bunlarla beraber Van’da kumanya dağıtımına başladı. En başlara Van’da ki arama kurtarma çalışmalarına ekiplerimizle katılmıştık. Halen 12 ilimizde Ramazan çalışmalarımız devam ediyor.
Gönüllü çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Ne gibi çalışmalarınız ve faaliyetleriniz oluyor? Gönüllüler Sadaka taşı derneğinde ne gibi çalışmalarda bulunabilirler?
Bilindiği üzere insani yardım derneklerine ve vakıflarına en büyük katkıyı gönüllüler sağlamaktadır. Biz gönüllüleri bir ordu olarak değerlendiriyoruz. Allah’ın izniyle bu iyilik ordularıyla dünyanı ve Türkiye’nin birçok sorununu halledebileceğimize inanıyoruz.
Gönüllüler olmadan bir STK’nın ayakta kalması beklenemez. Bunda dolayı bizde gönüllülerimiz için birçok çalışmalarda bulunuyoruz. Bunlardan en önemlisi gönüllülerimize insani yardım çalışmaları hakkında kurslar veriyoruz. Özelliklerde Üniversiteli olan kardeşlerimize insani yardım çalışmaları konusunda hem teoride hem de pratikte kullanabilecekleri bilgiler veriyoruz. Bir insani yardım vakfı nasıl kurulurundan tutunda yardım çalışmaları ve tanıtımları nasıl yapılıra kadar birçok konuda eğitim vermekteyiz. Bunlarla beraber tanıtım organizasyonlarında bir araya geliyoruz ve projeler hakkında toplantı ve seminerler tertip ediyoruz. İsteyen herkes derneğimizde yetenekleri dahilinde çalışabiliyorlar.
Ramazan ayının da yürüttüğünüz çalışmalar nelerdir?
Bu Ramazan’da her yıl olduğu gibi planlar çerçevesinde programlar yapıyoruz. Bu yılda ‘Ramazan’da kardeşlik bir sofrada’ düşüncesiyle bu çalışmaları gerçekleştirdik. Dünyanın 19 ayrı bölgesinde bu çalışmaların başlangıcını yaptık. Ramazan çalışmaları münasebeti ve bereketi ile birçok bölgede açılışlarda bulunduk. Cad’da 6 tane su kuyusunun eş zamanlı olarak açılışını gerçekleştirdik. Somali’de 2. Kur’an kursumuzu açtık. Filistin’de Mescid-i Aksa2nın avlusuna gölgelik projesini hayata geçirdik.
Mescid-i Aksa’nın avlusunda gerçekleştirdiğiniz gölgelik projesinden bahseder misiniz?
Mescid-i Aksa’nın içinde bulunan Kıble Mescidi, Mervan Mescidi ve Hz. Ömer camiisi olarakta bilinen Kubbetüs Sahra dediğimiz bu 3 ibadet mekanının sadece kapalı alanları 15 bin kişi alabilmektedir. Ancak Cuma namazı, bayram namazı ve diğer mübarek günler ve gecelerde Mescid-i Aksa’ya ziyaretçi akını oluyor. Kapalı alanlar dışında avluda yüzbinlerce kişi o sıcağın altında ibadet ediyor. Bizde avlunun bir kısmında gölgelik projesini hayata geçirdik. Ramazan’ın 2.cuması açılışını iftar programıyla yaptığımızda hanım kardeşlerimizde yoğun bir katılım gösterdi. Bu gölgelikler yaz boyunca yani ay kadar avluda hizmet verecekler. Bunlarla beraber Arakan’da su kuyuları açılışını yaptık. Dolayısıyla normal çalışmalarımız Ramazan ayıyla birlikte daha da bereketlendi.
Önceliğinizin mülteci kamplarında olduğunuzu söylediniz. Suriye halkının zor günler geçirdiği şu zamanlarda Suriyeli mülteci kamplarında ne gibi çalışmalarda bulunuyorsunuz?
Ürdün ve Lübnan gibi Suriyeli mültecinin en fazla olduğu alanlarda çalışmalarımız durmaksızın devam ediyor. 17 ay öncesinde, bu olayların en başında Sadaktaşı derneği olarak bölgede yardımlarımızı sürdürüyoruz.
Lübnan’da 70bin kadar mülteci barınmakta iken Ürdün’de bu sayı yaklaşık 200bin mülteciyi buluyor. Geçtiğimiz yıldan beri bu bölgelerde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Mülteci kamplarında ki hayat gerçekten zor şartlar altında yaşanıyor. Biz yardım çalışmalarımızla bu şartları kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Yardım çalışmalarından ziyade orada yaşayan çocuklarımıza kırtasiye yardımında bulunacağız. Ve İdlip tarafında Ramazan dolayısıyla sıcak yemek dağıtımında bulunuyoruz.
Son olarak şunu sormak istiyorum; Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ve Emine Erdoğan’ın Arakan ziyaretini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu gibi ziyaretler doğru planlandığında, hedefler ve ihtiyaçlar tesbit edildiğinde olumlu sonuçlar elde edilir. Ancak bu çalışmalar yapılırken stratejik hataların kesinlikle yapılmaması gerekiyor. Bu bölgeyi iyi tanıyan STK’lar ve diğer kuruluşlarla hareket edilmeli. Örneğin biz, o bölgede aktif olarak bölgeyi iyi tanıyan bir dernek iken bu çalışmadan haberimiz olmadı. O bölgede yaptığımız çalışmalar ve gerek Dışişleri bakanlığına gerek TİKA’ya gerekse ALFA’ya kurulduğumuz günden beri sunduğumuz raporlar ortada. Bölgede sağlam bir alt yapımız ve fizibilite çalışmalarımız var. Bu çalışmadan haberdar olmayı ve elimizden gelen yardımı yapmayı isterdik. Bu ziyaretin sonuçlarını ilerleyen günlerde göreceğiz.
SON VİDEO HABER
Haber Ara