Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bu kadar da olmaz dedirten terbiye

Abdulhamid Haznevi Efendi'nin çocuk yetiştirme konusunda bu kadar da olmaz dedirten terbiye çizgileri. Ve Seyyid ailelerin çocuk yetiştirme hassasiyetleri

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-08-15 14:17:35

Bu kadar da olmaz dedirten terbiye
Beyaz sakallı, açık renk cübbeli ve takkeli yaşlı bir zat zaman zaman Mihrişah Valide Sultan Sibyan Mektebi'nin kapısına kadar geliyor, selam veriyor ve içeri girmeden gidiyordu. Bir yere yetişecekmiş gibi bir hali vardı ki bu, onun, vaktinin kıymetini bilen birisi olduğunu gösteriyordu.

Dr. Mehmet Emin Hocamla dostluğu olan bu nur yüzlü zatın sadece görüntüsü bile sıradan birisi olmadığını belli ediyordu. İnsanları ilk bakışta etkileyen tarifsiz bir güzellikti bu... Hal ehli dedikleri kişilerden olsa gerekti.

Bir gün Sibyan Mektebi'ne orta yaşlarda bir adam gelmişti. İyi bir insan görüntüsü vardı ancak konuşmalarından ateist olduğu anlaşılıyordu. Ama bir din düşmanı değildi. Seviyeli ve iyi niyetli bir yaklaşımı vardı. Ben onunla sohbet ederken o beyaz sakallı zat yine kapıya kadar gelmiş ve selam vermişti. İçeriye davet ettim. Şöyle bir durdu, içerideki misafiri gördü ve içeriye girmeye karar verdi. Onun içeriye girmesi ile birlikte odanın atmosferi sanki birdenbire değişti. Çok konuşmaya hacet yoktu, bu ikisini buluşturmakta muhtemeldir ki bir hayır vardı.

Duruşuyla gönülleri yumuşatan bir zat
Molla tavırları olmayan, duruşuyla gönülleri yumuşatan bu zat, o ateist adam ile sohbete başladı. Onu dine ısındırmaya çalışan, şefkatli, yumuşak ve samimi laflar etti. Fakat onun dinden uzak bir kişi olduğunu bilmeden bunları söylüyordu. Daha doğrusu ateist adam pek fazla konuşmamıştı ama o zat onun halini anlamıştı. Doğrusu onun bunu sezeceğini ben de tahmin etmiştim; çünkü bu zatın bakışlarındaki derinlik bunu gösteriyordu.
Her zaman içeriye girmeyen ve çok acelesi olan bu zat ilk defa içeriye girmişti ve misafirimizle hiç acelesi olmadan sohbet ediyordu. Sohbette dine dair şeyler söylüyordu ancak tasavvufa dair hiçbir mesele özel olarak zikredilmemişti. Ateist adamın da bu zata karşı saygılı bir yaklaşımı vardı. Yaklaşık yarım saat sonra adam kibar bir üslupla izin istedi ve ayrılmak üzere kalktı. Adamın ardından bu zat da pek fazla oturmadan ayrıldı.
Haznevi şeyhlerindenmiş
Dr. Mehmet Emin Bey sadece "arkadaşım" diyordu bu zat için. Başka da bir şey söylemiyordu. Bunun üzerine bu mekânda bir müddet çaycılık yapan Umut Bulut adlı arkadaşıma bu zatın kim olduğunu sordum. Umut Bulut bu zatın meşhur Haznevi sülalesinden gelen seyitlerden Nakşibendi şeyhi Abdulhamit Haznevi olduğunu söyledi.
Bundan bir iki hafta sonra bu zat tekrar Sibyan Mektebi'ne geldi. Dr. Mehmet Emin Hocamı sordu. "Yarım saate kadar gelir" demem üzerine içeriye girdi. İçeride ondan başka kimse yoktu. Bu süre içerisinde geçen sefer konuşma imkânı bulamadığım bu zatla usulünce tanıştık. Bir önceki görüşmemizden fazla bir hürmet göstermedim, çünkü onun bir şeyh efendi olduğunu bilmeden önce de yeteri kadar saygı göstermiştim. Zaten bazı sofilerin aşırı saygı ifade eden hallerini ise oldubitti abartılı ve yapmacık bulurdum. Saygı, boyun bükmenin ötesinde çok daha derinden olmalıdır diye düşünürdüm.
Menzil'in elektriği çoktur
Sanki özel olarak ayarlanmış bu buluşmada kırk dakika kadar kendisi ile sohbet etme imkânı buldum. Menzil tarikatı ile geçmişten bir bağı olduğunu bildiğim Haznevilerin menzil ile arasındaki ilişkileri sordum. Menzil tarikatının da, Haznevi tarikatının da elektriğinin yani etki alanın yüksek olduğunu söyledi. Sözlerinde övünmeye dair, kibre dair en ufak bir amere yoktu. İki cümlesinden birisi mutlaka dua idi. "Çok şükür", "elhamdülillah", "inşallah" kelimelerini de ağzından hiç düşürmüyordu.
Seyit ailelerde hassasiyetler olur
Seyit ailelerin bazı hassasiyetleri olur. Özelikle evlat yetiştirme konusunda bazı prensipleri vardır. Bu ailelerin bu anlayışları bildiğim kadarı ile pek işlenmiş, yazılmış bir konu değildir. Bu, geleneksel olarak, sözlü olarak nesilden nesle intikal eden bir hassasiyet şeklindedir. Yani meselenin özü şudur ki bilinçli seyit aileler çocuklarını; "Aman ha evladım, sen çok özel bir aileden geliyorsun, davranışlarına dikkat et" şeklinde yetiştirirler. İbadetleri yapma konusunda, günahlardan kaçma konusunda bu ailelerde yetişen çocukların farkı hemen kendisini gösterir.
Şeyh Abdulhamit Haznevi Efendi bana bu hassasiyetlerin bir kısmından bahsetti. Menzil'deki seyit ailesi ile Haznevi ailesinin bu gün bile sürekli kız alıp verdiklerini söyledi. Neden bu iki aile sürekli hısım oluyordu? İşte az önce bahsettiğimiz hassasiyetten dolayı... Yani seyit ailelerinin çocukları özenle yetiştirildiği için...

Annesi namaz kılmıyorsa onu almayın
Abdulhamit Haznevi Efendi'ye daha çok çocuk yetiştirmek ile ilgili sorular yönelttim. Çünkü sohbet esnasında onun bu konudaki disiplinli tavrının ipuçlarını yakalamıştım. Anlayanlar için kim bilir bu zatta ne hazineler vardı. "İyi bir çocuk yetiştirmek için ne yapmak lazım?" diye sordum. "Çocuk yetiştirme konusu evlilikten başlar" dedi ve şöyle devam etti: "Kız alırken babası helal çalışan, helal kazanmış birisinin kızını almak... Evlenirken bir kızın annesi beş vakit namaz kılmadıktan sonra kesinlikle almayın. Yüzü aydınlık da olsa onu almayın."

Bu zatların kıymetini bilmeyenler bu öğütlerin de kıymetini bilmeyebilir ancak bu söyledikleri gerçekten de önemlidir. İyi bir çocuk yetiştirmek için iyi bir anne babaya ihtiyaç vardır. Çünkü çocuk en fazla aileden etkilenmektedir. Abdulhamid Efendi bu meseleyi şöyle açıkladı: "Torunum Abdullah iki yaşında... Ezan okununca ellerini açıyor, dua ediyor. Kimden görmüş? Babasından... Onun için aile çok önemli... Çok dikkatli olun. Çocuklarınızın yanındaki davranışlarınıza çok dikkat edin. Çocuk sizden güzel şeyler öğrensin. Yatarken seslice bir euzü besmele çekersin, çocuk onu senden görür ve o da öyle yapmaya başlar."

Çocuğun yanında pijamayla dolaşmayın
Abdulmuttalip Haznevi Efendi, çocuk yetiştirme konusunda çocukların yanında dikkat edilmesi gereken iki hususa değindi. Birincisi, onların yanında giydiklerimize dikkat etmek... Kendisinin çocuklarının yanında pijama ile durmadığını, onların yanında yanlış bir oturuş tarzı ile oturmadığını söyleyen Abdulhamid Efendi, bu konunun üzerinde fazlaca durdu. Özetle; "Baba pijamayla çocuğunun huzuruna çıkarsa, onlar şortla onun huzuruna çıkar" diyerek konunun ehemmiyetini anlattı. Bu satırları okuyunca bazılarının; "Bu kadar da hassas olmaya gerek yok" dediğini duyar gibi oluyorum. Serbest tarzda yetişen insanların bu hassasiyetleri anlayamaması aslında bir ölçüde normaldir de... Zaten bu tür hassasiyetleri göstermek sıradan insanların da harcı olmasa gerektir.

Çocukların yanında tartışmayın
Abdulhamid Efendi ikinci olarak çocukların yanında konuşulan şeylere de dikkat etmemiz gerektiğini söyledi. Bunu da şöyle ifade etti: "Bir de çocukların yanında boş konuşmamak lazım... Bu çok önemli... Çünkü onların bilgisayarı daha kuvvetli... Onlar hemen işliyorlar. 'Babam ha ha ha güldü, ağzını bu kadar açtı, ben de açayım' diye düşünür. Oysa Peygamberimizin gülümserken dişleri görünmedi. Bir de çocukların yanında tartışmamak... Eğer tartışırsan çocuğa huzur vermezsin, o zaman o da arsız olur..."

Ailede mutluluk için eşine yardım et
Son olarak; "Ailede mutluluk için bir tavsiyeniz var mı?" diye sordum. Bu soruma da şöyle cevap verdi: "Eşine yardımcı olmak... Yorganı silkele, katla, nasıl dolaba yerleştirdiyse sen de aynı öyle yerleştir. Yastığın köşesini nasıl öyle düz koymuşsa sen de öyle koy... Eğer öyle düz olmazsa, o senden sonra tekrar çıkartır, onu düzeltir. Bu sefer ona yardım etmemiş olursun. Yine aynı zahmeti vermiş olursun."(dünya bülteni)

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara