Arakan/Rohang Ve Hint Müslümanlığı
Yenişafak Yazarı Müfid Yüksel zulmün devam ettiği Arakan'ı ve Hint Müslümanlığını yazdı
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-08-11 03:55:16
Arakan, son aylardaki toplu sürgün ve katliamlarla yeniden kamuoyunun gündemine girdi.
Bu bölge Myanmar'ın diğer Müslüman bölgesi olan Kachin ile birlikte 70 yıldır aralıksız olarak büyük trajedilere, katliam ve sürgünlere maruz kalmıştır. Bu bölgeye İslâmiyet daha İslam tarihinin ilk yüzyıllarında, Hint altkıtası ve Çin Hindi'nin diğer sahil bölgelerinde olduğu gibi Arap ve İranlı Müslüman tüccarlar aracılığı ile girip yayılmıştır.
Tarihimizde Arakan/Rohingya Müslümanları hep Hint Altkıtası müslümanlarının bir parçası/uzantısı ve kaderleri Hint Müslümanlarının kaderi ile ortak olagelmiştir. Arakan/Rohingya Müslümanlarının sorunları 1784'te bölgedeki Müslüman Krallığın topraklarının Rangun'daki Budist krallığı tarafından zaptedilmesi ile başlasa bile, asıl trajedinin kaynağı İngiliz sömürgecilik dönemi ve bu süreçte Hindistan'ın parçalanması olmuştur. Bugün, parçalanmış bir Hindistan ve parçalanmış bir Pakistan, Hint kıtasının diğer Müslüman bölgelerinde olduğu gibi Arakan/Rohang bölgesi Müslümanlarının yaşadığı trajedinin kaynağını teşkil etmektedir. 18 ve 19. yüzyılda Hint kıtasını adım adım işgal edip, sömürgeleştiren İngiltere Myanmar'ı 1937'de Hindistan'dan ayrı bir entite haline getirmiş ve 1948'de bağımsızlık vermiştir.O günden bu yana ise, Birmanya ve Arakan Müslümanlarının acı ve sıkıntıları sürekli katlanarak devam etmiştir. Bağımsızlık sürecinde Hindistan'ın parçalanarak Hindistan ve Pakistan diye iki ayrı devlete dönüşmesi; en son 1971 yılı Aralık ayındaki Hindistan-Pakistan savaşı ardından, 21 Aralık 1971'de Doğu Pakistan'ın Hindistan'ın işgal ve desteği ile, Avâmi Partisi lideri Muciburrahman tarafından Bengladeş adı ile bağımsız bir devlete dönüştürülmesi, Hint Altkıtası Müslümanlarının, Keşmir ve Arakan, başta olmak üzere son yüzyılda yaşadığı acı ve trajedilerin ana sebepleridir. Hint kıtasındaki parçalanma sürecinde bugüne değin hep müslümanlar zararlı çıkmıştır. Oysaki Hint Müslümanlığı İslam dünyasının çok önemli bir varlığıydı.
Hint Altkıtası; masallarıyla, zengin mitolojisiyle, dini motifleriyle, tarihi misyon ve eserleriyle ünlü bir alt kıt'adır.Hint Alkıtası dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusunu barındıran bölgedir. İslam'ın henüz ilk asırlarında Basralı, Yemenli ve İranlı müslüman tüccarlar aracılığıyla İslam Hint yarımadasına ulaşmış ve sahil kesimlerinden başlayarak yayılma eğilimi göstermiştir. Hicri 92 yılında Muhammed bin Kâsım Es-Sakafî öncülüğündeki kuvvetler Sind bölgesine girmişlerdir. Gazneliler zamanında ise Gazneli Mahmud'un (388-428) düzenlediği seferler sonucu Hindistanın çeşitli bölgelerinde İslam hakimiyeti sözkonusu olmuştur. Daha sonra Delhi'de kurulan İslam-Türk hanedanıyla Müslümanların idaresi kökleşmiştir ,ta ki Portekiz ve İngiliz tasallutuna kadar. Daha sonra gelen, M. Zahiruddin Baburşah (1483-1530) ile başlayan Babürlüler hanedanı ve Evrenigzib Alemgir döneminde Müslüman Timurlu-Babürlü egemenliği zirveye çıkmıştır.
Zaman içinde Abbasiler devrinden başlayarak Hint altkıtasından Sünbül bin Abdullah El-Hindî'den başlayarak bir çok meşâhir-i İslam çıkmış, bir hayli ulema, meşayih ve mutasavvıf yetişmiş, hatta İslam aleminin çeşitli yerlerine dağılmış, bu ulema ve meşayih çoğunlukla Hicaz bölgesine yerleşmişlerdir. Hintli olan birçok müfessir, muhaddis, kelamcı, fakih ve irfan ehlinin eserleri hala kütüphanelerimizi süslemektedir. Meşariku'l-Envar sahibi Radiyuddin Hasan bin Muhammed bin Hasan Es-Sağâni (Sağânî 577/1181-650/1252 yılları arasında yaşamıştır. 2099 Hadis-i Şerif rivâyetini ihtivâ eden Meşâriku'l-Envâr'ın bilinen en eski yazma nüshalarından biri özel kütüphanemizde mahfuzdur.), Kenzu'l-Ummâl müellifi Alauddin El-Hindi El-Burhanpuri, (Allâme Alauddin Ali El-Muttakî bin Husamuddîn El-Hindî, Kenzu'l-Ummâl Fi Süneni'l-Akvâl Ve'l-Ef'âl adlı 18 ciltlik ünlü hadis külliyatının musannifi ve müellifidir.Vefatı 975/1563.) Hint kökenli en büyük muhaddislerdi.
Kelile Ve Dimneler, Sindbad hikayeleri, Binbir Gece Masalları, Tutinâmelerden başlayarak Hindistan İslam kültüründe ve medeniyetinde köklü ve önemli bir yere sahip olmuştur. Hindistan; Iran, Irak Ve Maveraunnehr'in yanı sıra en önemli İslam medeniyet merkezlerinden biri haline gelmiştir. Eskiden beri Hint medreseleri Ehl-i Sünnet ekolünün en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Hindistan'da; Deobend, Bombay, Kalküta, Bhopal, Caypur, Gaziabad, Haydarabad, Gücerât, Karaçi, Ravalpindi, Siyalkut, Panipet, Çittagong, Lahor,Eski Delhi, Feridabad, Ahmedabad, Azimabad, Devletabad, Muradabad, Milyan, Sind, Srinagar, Ayodha, Amritsar, Turpüşt,Keşmir, Sirhind, Burhanpur,Agra, Binares, Sultanpur, Leknev (Lucknow), Bihar, Saidpur İslam kültür ve medeniyet merkezleriydi.
İmam-ı Rabbanî Ahmed Farukî Es-Sirhindî'den (971/1564-1034/1624) başlayarak Nakşibendiliğin Müceddidiye kolunun merkezi Hindistan'dı. Hindistan'ın çoğu yerinde idareciler, yöneticiler ekseriyetle müslüman'dı. Müslümanlık ön planda durmaktaydı. Hindistan'ın diğer İslam memleketlerinden pek farkı yoktu. Hicaz, Bağdat, Şam, Mısır, Şiraz, Isfahan, Tebriz gibi ilim ve medeniyet merkezlerinde bir hayli Hint kökenli ulema ve meşayih bulunmaktaydı. Özellikle Hicaz'da (Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere) Hanefi kadıları yüzyıllarca, Hintli alimler arasından çıkmıştır.İstanbul'da, biri Fatih--Horhor'da, diğeri de Üsküdar Solak Sinan mahallesinde olmak üzere Kâdirî tarîkına mensup ve meşihatının Hintlilere meşrut kılındığı iki Hindîler kalenderhânesi/tekkesi yer almaktaydı. Bunun yanısıra, Bursa, Konya, Şam ve Kudüs'te de birer Hindîler kalenderhânesi/tekkesi bulunmaktaydı.İstanbul,Bursa (Hindîler Kalenderhânesi) ve Konya'daki (Söylemez) Hintli tekkeleri, tekke ve zâviyelerin 677 sayılı yasa ile kapatıldığı tarih olan 1925'e kadar faaliyetlerini sürdürmüşlerdi.
Devam Edecek
Haber Ara