İşte İran'ın Esed'i desteklemesinin sebebi
İslam Devrimi Muhafızları Eski Bakanı Muhsin Refikdust, Mukaddes Savunma yıllarında İran-Suriye ilişkilerine dair anılarını Fars Haber Ajansı’na verdiği röportajda anlattı.Röportajda İran'ın Beşar Esed'i neden desteklediğinin tarihi perspektifi var.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-08-09 12:49:01
Fars Haber Ajansı'nda yer alan röportajın metni:
"Suriye, dönemin cumhurbaşkanı Hafız Esed vasıtasıyla Irak-İran savaşı yıllarında İslam Cumhuriyeti’nin yanında yer almış ve askerî açıdan İran’a en büyük yardımları yapmış sayılı ülkelerden biridir.
Füze konusunda hiçbir tecrübeye sahip olmadığı dönemde Devrim Muhafızları Ordusu Füze Birliği’ni eğitmesi ve silah alımında yaptığı yardımlar Suriye’nin İran’a sağladığı desteklerden bazılarıdır.
Her ne kadar İran İslam Cumhuriyeti’nin Batı kaynaklı fitne dalgası karşısında Beşşar Esad yönetimine verdiği desteğin kaynağı İslam Devrimi’nin emperyalizm karşıtlığı ve özgürlükçü tavrı olsa da emperyalist dünyanın Irak’taki Baas rejiminin yanında yer alıp İslam İnkılâbı’na karşı durduğu yıllarda Suriye’nin İran’a yardımlarını hatırlamakta fayda var.
Aşağıda Mukaddes Savunma yıllarında Devrim Muhafızları Ordusu Bakanı olan Muhsin Refikdust’un Fars Haber Ajansı muhabirleriyle yaptığı röportajın metnini okuyacaksınız.
Savaşın ilk yıllarında Suriye adına silah satın alırdık
Suriye’nin İslam İnkılâbı’dan sonra İran’ı resmen tanıyan ilk ülkelerden biri olduğunu ifade eden Muhsin Refikdust, “İnkılâb’ın ilk yıllarında üç ülke İran bağlamında etkiliydi: Suriye, Libya ve Kuzey Kore. Savaşın başlamasından hemen sonra Suriye, Irak’a komşu olmasına rağmen bizi desteklemişti. Savaşın sonuna kadar da, bendeniz o zaman İslam Devrimi Muhafızları Ordusu’nun lojistik sorumlusuydum, defalarca Suriye’nin çeşitli yardımlarından faydalandık” diye konuştu.
Savaş zamanında hava taşımacılığı açısından İran’ın büyük sorunlar yaşadığına değinen Refikdust şöyle devam etti: “Ben o zaman Şam’a gittim. Hafız Esed Şam Havaalanı’nda bir deponun bize tahsis edilmesini emretti. Satın aldığımız şeyleri orada toplar, uygun zamanda bir uçak gönderip onları İran’a getirtirirdim.”
Devrim Muhafızları Ordusu Eski Bakanı şöyle konuştu: “Doğu ülkelerinin dahi bize silah ve mühimmat satmadıkları dönemde biz birkaç kez Bulgaristan’a, Macaristan’a ve Polonya’ya gitmiş ve Suriye adına silah satın almıştık. Gemiler yüklendikten sonra Suriye yerine İran’a hareket ederdi.”
Suriye’nin Fav hattının düşmesini önlemedeki rolü
Refikdust konuşmasını şöyle sürdürdü: “Suriye bir defasında bize bir yardımda bulundu. Bu yardım belki nicelik açısından önemsizdi ama zamansal açısından çok önemliydi. Fav Operasyonu başlamadan önce biz Çin’den kırk elli bin parçadan oluşan mühimmat alımı yapmıştık. Mühimmatı taşıyan gemi bilinmeyen sebeplerden dolayı gecikti. Mühimmatımızın dört beş kalemi tükenmişti. Mühimmat 48 saat içinde elimize ulaşmazsa Fav’ı kaybedecektik. O gece Suriye’yi aradım. Telefon görüşmesinden birkaç saat sonra Şam’a art arda on uçuş gerçekleştirdik ve mühimmatın ihtiyacımız olan bin parçasını İran’a getirdik. Bu, bizim on günlük ihtiyacımızı karşıladı. Sonrasında gemi ulaştı ve sorun tamamen çözüldü. Suriye’nin sağladığı mühimmatın maliyeti 10-20 milyon dolar civarındaydı ama zaman açısından Fav’ı elimizde tutmamızı sağladı.”
Mukaddes Savunma yıllarında Suriye’nin İran’ı himaye ettiğine şahit olduğunu ifade eden Muhsin Refikdust, “Savaş boyunca Hafız Esed’le yaptığım görüşmelerde o bizi hep açıktan destekledi. Savaş zamanında 11 ayrı ülkeden esir vardı. 30’dan fazla ülkeden de ganimet elde etmiştik. Ama Suriyeli ve Libyalı esirimiz hiç olmadı” dedi.
Suriye’nin İran’ı iki sebepten ötürü desteklediğini söyleyen Refikdust şöyle konuştu: “Birinci sebep birbirine yüzde yüz muhalif iki Baas partisinin varlığıydı. Bunlardan biri Suriye’de diğeri Bağdat’ta hâkimdi. Hafız Esed Suriye Baas Partisi’nin lideriydi ve Bağdat Baas Partisi’ne şiddetle muhalifti. Birbirleriyle çatışır, tartışırlardı. Saddam’a muhalif olması çok doğaldı. İkinci sebep ise Hafız Esed’in şahsî özellikleriydi.”
Hafız Esed’in İmam Humeyni hakkındaki ilginç tabiri
Devrim Muhafızları Ordusu Eski Bakanı şöyle konuştu: “Savaştan önce bir gün Hafız Esed’in yanına gittim. İmam hakkında şunları söyledi: ‘Son yüzyıllarda dünyaya İmam Humeyni gibi bir şahsiyet gelmemiştir. İmam dostlarının âşık olduğu, düşmanlarının ise saygı duyduğu bir şahsiyet.’ O, İmam Humeyni’nin hükümet ettiği ülkeyi himaye etmesi gerektiğine inanıyordu.”
Sovyetler Birliği savaş sırasında bize bir mermi dahi satmadı
Refikdust konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bize silah satan ilk ülke Kuzey Kore’ydi. Sonra Bulgaristan, Macaristan, Polonya ve Yugoslavya bize silah sattı. Sovyetler Birliği savaşın sonuna dek bize bir mermi dahi satmadı. Savaş bittikten sonra Haşimi Rafsancani’nin Sovyetler’e gitmesiyle alışveriş başladı. Savaşın başlamasından iki üç yıl sonra komünist Çin devreye girdi. Çin bize silah satmaya başladıktan sonra durumumuz düzeldi. Kerbela 4 Operasyonu’ndan sonra biz ülke içinde üretime başladık; durumumuz iyice düzelmişti.”
İsviçre üzerinden Batı’dan mühimmat alımı
Tarafsız İsviçre devletinin savaşın başından itibaren İran’a silah sattığını belirten Muhsin Refikdust şöyle konuştu: “Savaşın başından itibaren bize silah satan ülkelerden bir diğeri tarafsız İsviçre devletiydi. Batı üretimi mühimmat ihtiyacımızı İsviçre üzerinden karşılıyorduk. Bir dönem de Arjantin bize silah sattı; çünkü dövize ihtiyacı vardı. Ülkelerinde döviz açığı olduğunu ve bize silah satabileceklerini söylediler. Biz de onlardan silah teknolojisinde bize yardımcı olmalarını istedik, bir yere kadar yardımcı oldular.”
Devrim Muhafızları Ordusu Eski Bakanı şöyle devam etti: “Bütün bu ülkeler savaşın sonuna dek bize silah satmaya devam ettiler. Fakat biz alımları yavaş yavaş azalttık ve üretime geçtik. Savaşın sonuna kadar satın almaya devam ettiğimiz tek şey füzeydi. Başta Libya’dan hediye olarak birkaç füze aldım, sonra Kuzey Kore’den ve Çin’den füze satın aldık.”
İran SA-6 aldı Şahin verdi
Libya’dan aldığı füzelerle ilgili olarak Refikdust şunları kaydetti: “Biz Libya’dan üç kez füze aldık. Haşimi Rafsancani’nin Libya seferinde Libya’dan bir dizi SA-6 alınması, karşılığında bir dizi Şahin verilmesi kararlaştırılmıştı.”
Savunma Bakanı ve Devrim Muhafızları Ordusu Bakanı dışında kimse silah alışverişine müdahale etmedi
Refikdust şöyle devam etti: “Silah ve mühimmat alımı için genellikle yabancı ülke elçilerini çağırırdık. Onlarla bizzat ben görüşürdüm. Dışişleri Bakanlığı kimi zaman görüşmelerin gerçekleşmesi için yardımcı olurdu. Ama savaş yıllarında Savunma Bakanı ve Devrim Muhafızları Ordusu Bakanı dışında hiç kimse silah alışverişine müdahale etmezdi. Savaş başladığında silah tüccarlarının elinde listeler olduğunu gördüm; ihtiyaçlar onlara bildirilmişti. Ama ben görevim süresince tüccarlardan bir kurşun dahi almadım. Muhafızlar Ordusu’nda bunu yasakladım ve Ordu yetkililerini bu konuda uyardım, onlar da uyarımı dikkate aldılar. Tüccara ihtiyacımızı bildirdiğimizde düşmana yardım etmiş oluyorduk. Ben o zaman dört “n” formülünü geliştirmiştim. Silah tüccarı neye ihtiyacınız var? diye sorduğunda , “Neyin var? Ne kadar var? Ne kadara satıyorsun? Nasıl veriyorsun?” deyin diyordum. Böylelikle bilgilerimiz korundu.”
Silah alımında doğrudan hükümetlerle görüşürdük
Devrim Muhafızları Ordusu Eski Bakanı Refikdust konuşmasını şöyle sürdürdü: “O zaman ülkeler bizimle silah alışverişi konusunda güçlük çıkarıyorlardı. Biz de doğrudan hükümetlerle görüşürdük. Öte yandan her istediğimizi alabileceğimiz kadar döviz rezervimiz de yoktu. 1986’da Batı petrol fiyatını 8 dolara çıkardı. İran’ın petrol geliri 6,5 milyar dolardı ve bunun yalnızca 2 milyar doları savaş için ayrılmıştı. İhtiyaç duyduğumuz mühimmatın değeri ise 3 milyar dolardı. Paramız olsaydı bile bütün o mühimmatı tedarik etmemiz bir yılı bulurdu. Ambargolar ihtiyaç duyduğumuz mühimmatı üretmemize sebep oldu, sonra da kendimize yettik.”
Kuzey Kore devlet başkanının gözünden İran’ın emperyalizm karşıtlığı
Konuşmasının bir bölümünde Kuzey Kore devlet başkanının İran’ın emperyalizm karşıtlığına dair sözlerine değinen Devrim Muhafızları Ordusu Eski Bakanı şöyle konuştu: “Devrim’in ilk yıllarında Kim Il Sung ile görüşmek için Kuzey Kore’ye gittim. Bana ‘Biz yoksul bir ülkeyiz ama sahip olduğumuz her şeyi size vermeye hazırız, çünkü biz burada yıllarca Amerika ile savaştık ve onun sadece ayak bileğine darbe indirebildik; zedelendi, sonra da iyileşti. Ama siz İmam’ınızla birlikte Amerika’nın kalbini hedef aldınız ve vurdunuz. Dünya üzerindeki her özgürlük hareketi sizi desteklemelidir’ dedi. Hafız Esed’in görüşü de buydu.
Suriye adına gece dürbünü alımı ve Hafız Esed’in yardımı
Devrim Muhafızları Ordusu Eski Bakanı Refikdust şöyle konuştu: “Hafız Esed’e bir Batı ülkesinden Suriye adına gece dürbünü aldığımızı ve Şam’a getirilmesi gerektiğini söyledim. Hafız Esed özel kalemini çağırdı ve ona havaalanında bir depo tahsis edilmesi için gerekli yerlere talimat verilmesini söyledi. Suriyeli bir subayı da bize yardım etmesi için görevlendirdi.”
Muhsin Refikdust şöyle devam etti: “1984’te Suriye ve Libya’ya yapacağım resmî geziden önce savaş komutanı olarak önce Haşimi Rafsancani’yle görüştüm, sonra da İslam İnkılâbı Rehberi’nin huzuruna çıktım. Rafsancani, füze temin edip edemeyeceğimi araştırmamı istedi. Kaddafi ve Esed’e yazılı mesajlarını almak için de Ayetullah Hamanei’nin huzuruna çıktığımda kendisine Rafsancani’nin önerisini söyledim. Ayetullah Hamanei, ‘Eğer bunu yaparsan büyük bir iş başarmış olursun’ dedi.”
Suriye tarafından İran askerlerin eğitilmesi
Şehid Hasan Tahrani Mukaddem tarafından kurulan Devrim Muhafızları Ordusu Füze Birliği’ne de değinen Devrim Muhafızları Ordusu Eski Bakanı şunları söyledi: “O zaman füzemiz yoktu. Libya ve Suriye gezisinde bana eşlik edenlerden birisi de Tahrani Mukaddem idi. Önce Suriye’ye gittim. Esed’den bize füze vermesini istedim. İsrail’le ateşkes imzaladıklarını, füze ambarlarının Suriye yönetiminin elinde olmadığını, Rusların kontrolü altında olduğunu, fakat birliğimizi eğitebileceklerini söyledi. Biz de füze edinmeyi beklemedik. Orada merhum Tahrani Mukaddem’i görevlendirdim. Füze birliği için kaç kişiye ihtiyaç olduğunu sordum. 34 kişi gerekir dediler. Biz de Suriye’ye 34 asker gönderdik ve orada eğitildiler.”
Kaddafi’nin Irak’a füze fırlatılmamasını emretmesi
Muhsin Refikdust konuşmasını şöyle sürdürdü: “Libya’dan füzeleri getirdik. Füzelerle birlikte füzeleri fırlatacak bir grup asker de gelmişti Libya’dan. Merhum Tahrani Mukaddem’e Suriye’de eğitim gören askerlerin de getirilmesini söyledim. Bu sayede pratik de yapmış olacaklardı. Birkaç ateşlemeden sonra Kaddafi, benim emrim altındaki General Süleyman’a şimdilik Irak’a füze fırlatılmamasını emretti. Biz de bizim açımızdan sorun olmadığını söyledik ve General Süleyman’ı oteline götürdük. O otelde dinlenirken Suriye’de eğitim gören askerler füzeleri ateşlediler. Suriye’deki eğitimin faydasını işte burada gördük.”
Suriye halkı Hafız Esed’i desteklerdi, bugün de Beşşar Esed’i destekliyor
Devrim Muhafızları Ordusu Eski Bakanı Muhsin Refikdust Fars Haber Ajansı’na verdiği röportajın devamında Suriye’deki mevcut durumu ele alarak şunları kaydetti: “Görev icabı zamanında Suriye’ye sık sık gittim. Suriye halkıyla irtibatım oldu. Rahatlıkla Suriye halkının çoğunluğunun Hafız Esed’i desteklediğini söyleyebilirim. Nitekim bugün de Suriye halkı Beşşar Esed’i destelemektedir. Her ülkenin yönetimini halkın çoğunluğu belirler. Öte yandan Suriye stratejik olarak ordu sevkiyatı açısından önemli bir Arap ülkesi. Kudüs işgalcisi rejimle mücadelede de ön safta yer alıyor.”
Muhsin Refikdust şöyle devam etti: “Suriye Arap ülkeleri arasında Mısır ve Lübnan’dan sonra en gelişmiş ülke. Arap-İsrail Savaşı’ndan bugüne değin Suriye Siyonizm’le mücadelede hep ön safta yer aldı. İsrail’i yenilgiye uğratan Lübnan Hizbullah’ı Suriye’nin işbirliği olmadan vücuda gelemezdi.”
Suriye’nin 33 Gün Savaşı’nda Hizbullah’ı, 22 Gün Savaşı’nda ise Hamas’ı desteklediğini hatırlatan Devrim Muhafızları Ordusu Eski Bakanı Muhsin Refikdust şöyle konuştu: “Suriye bugün İsrail’e karşı duran tek güçlü Arap ülkesidir. Biz de İmam’ın fetvasıyla birlikte Siyonist rejimle mücadele eden Filistinli mücahidlere destek verdik. Bugün bütün dünyanın bir araya gelip Suriye’de yönetimi değiştirmek istemesinin asıl sebebi budur. Bugüne değin Mısır, Batı’nın ve Siyonist rejimin üssü olduğundan Suriye’ye ihtiyaç duyulmadı. Şimdi Mısır’ı kaybettiklerinden Suriye’de yönetimi değiştirmek istiyorlar. Suriye’de Siyonist rejimi destekleyen bir hükümeti işbaşına getiremezlerse emin olun ki İsrail’in sonu gelir.”
Suriye’yi savunmak emperyalizme karşı özgürlüğü savunmaktır
Muhsin Refikdust konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bugün İsrail’den geriye göçün başladığına dair çok sayıda haber okuyoruz. Hepsi işgal altındaki Filistin’den kaçıyor. Sadece Eritre ve Sovyetler’den oraya göç eden yoksul insanlar kalmaya devam ediyor. Biz Suriye’yi emperyalizm karşısında mantığı, düşünceyi, özgürlüğü savunduğumuz için savunuyoruz. Suriye de bizi savunduğunda aynı mantıkla hareket etti.”
Katar ve Suudi Arabistan, Beşşar Esed kalırsa İslamî uyanış dalgasının kendi ülkelerine de ulaşacağını biliyor
Devrim Muhafızları Ordusu Eski Bakanı şöyle devam etti: “Hafız Esed İslamî İran’ın bütün egemen güçlere karşı savunulması gerektiğine inanıyordu. Ben Beşşar Esed’in Suriye’de kalacağına inanıyorum. Katar ve protestoların yavaş yavaş Riyad’a kadar ulaştığı Suudi Arabistan Esed muhaliflerini destekliyor. Onlar Beşar Esed kalırsa İslamî uyanış dalgasının kendi ülkelerine de ulaşacağını biliyorlar. Elbette Esed başladığı işi bitirmeli ve Suriye devletinde halkı memnun edecek köklü reformlar yapmaya devam etmelidir.”
Refikdust konuşmasına şöyle devam etti: “Öte yandan binlerce kilometre uzaklıktaki Amerika Esed muhaliflerini destekliyor. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’nu ihya etmeyi hayal eden Türkiye ve kendilerini tehlikede hisseden bölge yöneticileri de Esed muhaliflerini destekliyor. Ama Beşşar Esed özgüveni ve Çin’in, Rusya’nın ve İran’ın destekleri sayesinde kalmaya devam edecek ve muhaliflerin önünü alacak.”
Türkiye’nin Suriye muhalefeti artarsa hükümet tehlikeye girer
Türkiye’nin Suriye tavrına da değinen Devrim Muhafızları Ordusu Eski Bakanı Muhsin Refikdust şunları kaydetti: “Türkiye Suriye’ye karşı muhalefete başladığından beri Türk halkının iktidardaki partiye ilgisinde düşüş oldu. Muhalefet artarsa Türkiye hükümeti de tehlikeye girer. Halk yönetici partiyi İslamcı olduğu için destekledi. Eğer Amerika’nın menfaatleri doğrultusunda hareket ederse sorun yaşar. Öte yandan bu durum Suriye için bir tehlike arz etmez. Suriye son 10-15 yıl içerisinde sanılanın aksine çok güçlendi.”
SON VİDEO HABER
Haber Ara