Dolar

35,4856

Euro

36,4774

Altın

3.091,70

Bist

9.977,94

Alevi-Sünni kardeşliği derinleşirken

Zengin bir inanç ve kültür mirasına sahip Anadolu'muzun önemli inanç gruplarından birisi de kuşkusuz Alevîlerdir. Geçtiğimiz günlerde Meclis'te cemevi açılması talebi sonrasında tetiklenen 'Alevîliğin ayrı bir din olup olmadığı' konusu birçok TV kanallarında tartışıldı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-08-06 08:51:20

Alevi-Sünni kardeşliği derinleşirken
Öncelikle Alevîliğin İslam'ın içinde bir yol olduğunun altını çizelim. Alevîlik, İslam dini içerisinde tarihten günümüze süregelen bir yorumdur. Bazılarının Alevîliği alevden türeterek İslam dışı olarak ifade eden anlayışları hiçbir bilimsel temele dayanmamaktadır. Kendilerini daima İslam'ın içinde gören Alevîler, cem ayinlerinde; "Hak, Muhammed, Ali" aşkını en samimi söyleyişleriyle dile getirirler. Bugün Alevîlik içinde önemli bir konuma sahip olan inanç önderleri Alevî dedeleri de bunu ısrarla dile getirmekte ve Alevîliği İslam'ın özü kabul ettiklerini açıkça ifade etmektedirler. Bu bakış, tarihî süreç içerisinde de hiç değişmemiş, İslam üst kimliği içinde varlıklarını sürdüren ve kendilerini ifade eden Alevîler, hiçbir zaman farklı bir din iddiasında bulunmamışlardır. Alevî Bektaşi kültürünün uluları özellikle Balkanlar'da İslam'ın yayılmasında bayraktarlık yapmışlardır. Ayrıca gerek yurtiçi gerekse yurtdışında yapılan anketlerde Alevî halkımızın çok ciddi bir çoğunluğunun da aynı kanaate sahip olduğunu görmekteyiz.

Ramazan'ın ilk haftasında Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu ve bazı Alevî derneklerinin temsilcilerinden oluşan bir grup, Polat Renaissance'ta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de katılımı ile bir iftar yemeği düzenlediler. İftarın ev sahipliğini Alevî kimliği ile tanınan İbrahim Polat ile Seyyid ailesine mensup Dr. Zeynel Abidin Erdem yaptılar. İftarda Cumhurbaşkanı'nın yanı sıra bakanlarımızdan İdris Naim Şahin ve Faruk Çelik, ülkemizdeki ruhani liderler, Arnavutluk'tan Bektaşi Dedebabası Edmond Brahimaj, Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, Caferi inanç önderi Selahatttin Özgündüz, Anadolu Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Cengiz Hortoğlu, Anadolu'nun değişik yerlerinden gelen Alevî inanç önderi dedeler, dernek başkanı ve mensupları, işadamları, aydınlar, sanatçılar, spor adamları ve medyadan birçok değerli ismin katıldığı gece, bu çeşitliliğiyle anlamlı bir tablo oluşturdu.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Farklılıkları ayrılık olarak değil, bu ülkenin sahibi" olarak gördüklerini belirterek, "Bu ülke hepimizindir, hepimizin öz yurdudur. Dolayısıyla yapılacak tek şey şudur; ayrılık, gayrılık değil hep beraber olmak, birbirimize saygı göstermek, birbirimize sevgi göstermek ve ülkenin bütün kurallarını hepimizin eşit bir şekilde onlara aynı mesafede olduğumuzu düşünüp, hepimize aynı şekilde uygulandığını görmek zamanıdır." diyerek, birlik ve beraberliğin önemine işaret etti.

Anadolu Alevi ve Bektaşi Federasyonu Başkanı Cengiz Hortoğlu, Cumhurbaşkanı'nın programa katılmasının Alevî-Sünnî kardeşliğine büyük katkı sağlayacağını belirterek, "Bu büyük sofrada arzu ettiğimiz şey daha çok muhabbet, daha çok diyalog, daha çok inançlara saygı ve daha çok sevgi. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu birlik ve beraberliği tesis etmek ve buradan çıkacak fotoğrafı tüm Türkiye'ye dağıtabilmektir." şeklinde konuştu.

Adnan Polat, "Birbirimizin farklılıklarını zenginlik olarak görüp, birbirimize hoşgörü ve tahammül ile yaklaşıp geleceğimizi daha iyi inşa etmek için uğraş vermemiz lazım. Bugün salonda Türkiye'nin küçük bir örneği, bir modeli vardı. Biz kimsenin kimseyle bir derdi olmadığına, varsa da problemlerimizin belli bir zaman içinde diyalogla, kaynaşmayla çözüleceğine inanıyoruz." dedi.

Zeynel Abidin Erdem ise, "Biz kardeşiz. Aynı kanı, aynı canı taşıyoruz. Biz, fikirlerimizi birbirimize açınca barışa daha da yaklaşacağız. Biz ayrı düşünüp fikirlerimizi gizlediğimiz zaman düşmanlığımızı derinleştiriyoruz. Cumhurbaşkanı'mızın böyle bir toplantıyı teşrifi Cumhuriyet tarihinde bir ilktir. O yüzden Cumhurbaşkanı'mıza da müteşekkiriz." şeklinde konuştu.

İftar davetine elbette ülkemizdeki bütün Alevî-Bektaşî federasyonları ve dernekleri katılmadı. Alevî inancında "Yol bir, sürek binbir" ilkesi vardır. Dolayısıyla farklı yollara mensup olanların olması tabiidir. Bu iftar kutsal Ramazan ayında Alevî ve Sünnîlerin gönüllerini ve duygularını aynı masada buluşturdu. "Kardeşliğimizi derinleştirmeye doğru" temasıyla gerçekleştirilen bu program, hiçbir siyasi ve ideolojik bir amaca hizmet etmeden farklılıkları zenginlik görüp ortak tarih, ortak coğrafya ve ortak değerlere dikkat çekti.

Son yıllarda Kerbelâ'da Hz. Hüseyin'in şehadeti vesilesiyle Alevî-Sünnî halkın birlikte düzenlediği mevlid ve anma programları, Sünnî vatandaşların Muharrem ayında cemevlerinde oruç açma programına katılmaları, birlikte sofraya oturup lokma paylaşmaları, Hz. Hüseyin'in şehadetine ve ehlibeyte yapılan zulme birlikte gözyaşı dökmeleri her iki inanca sahip toplulukları birbirine yaklaştırması, kaynaştırması sebebiyle anlamı ve önemi büyük etkinliklerdir.

Ayrıca Cumhurbaşkanı'mız Abdullah Gül'ün Tunceli'de cemevine ziyarete gitmesi, Alevî vatandaşların evine konuk olması, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın Muharrem ayında düzenlenen oruç açma programlarına katılması, geçtiğimiz dönemdeki hükümetin 'Alevî açılımı' adıyla başlattığı bu süreçte bazı Alevî inanç önderleriyle görüşülmesi, görevlendirmelerin yapılması, Madımak Oteli ile ilgili yapılan uygulamalar dikkat çekicidir. Yine devlet bakanlığı düzeyinde koordine edilen Alevî çalıştaylarının düzenlenmesi her ne kadar beklentiler uygun somut sonuçlar getirmemişse de Alevîlerin ve uzmanların devlet yetkililerine problemleri ve çözüm önerilerini ifade etmesine imkân sağlaması açısından önemlidir.

Demokratik açılım süreciyle toplumumuz için bazı benzetmeler yapılıyor. Mozaik deniyor, kubbe deniyor, aşure deniyor. Bizler de Türkiye'yi bir kilime benzetiyoruz. Bu güzel yurdun her deseninde her tür etnik yapı ve inanç sahibi insanımızın bir ilmik olarak bu desene renk kattığı düşüncesindeyiz.

Geçmişte yaşanan provokatif talihsiz hadiseler dolayısıyla bazı yörelerde Alevi-Sünni ilişkileri maalesef gergindir. Son günlerde Malatya'da yaşanan küçük bir hadise bir kıvılcım gibi kısa sürede infiale sebep olabilmektedir. Bu hassasiyeti de göz önüne alarak düzenlenen iftar vesilesi ile derinleşen Alevî-Sünnî kardeşliğini, birlik ve beraberliği canlı tutmak Alevî-Sünnî her iki kesime ait kişilerin ortak sorumluluğu ve görevidir. Mevcut önyargıları kırmak için ortak değerler vesilesi ile ısrarla ve düzenli olarak bir araya gelinmelidir.

Aynı kader birlikteliği içinde önemli birçok ortak değerlerin yanında insan olmanın gereği farklı bakış açılarının bulunması tabii bir durumdur. İnançların değişik algılama ve uygulamalar şeklinde toplumdan topluma bazı farklılıklar şeklinde görülmesi olağandır. Fakat bu farklılık hiçbir zaman ayrışmaya dönüşecek nitelikte değildir. Hacı Bektaş-ı Veli'nin ifade ettiği gibi zaman "Bir olma, iri olma, diri olma" vaktidir. Doç. Dr. Hüseyin ÖZCAN / Zaman

Haber Ara