Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Çelik: Suriye'ye girebiliriz

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Türkiye'nin Suriye'ye yönelik askeri seçeneğe yöneltecek iki durumu saydı...

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-08-04 09:56:11

Çelik: Suriye'ye girebiliriz
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'ye dönük bir fiili tehdit olması ya da PKK varlığının fiili bir yönetim kurması durumunda askeri seçeneğin devreye gireceğini söyledi.

NTV Ankara Temsilcisi Nilgün Balkaç'ın konuğu olan Ömer Çelik, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı Kuzey Irak ziyareti ve gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin Suriye'deki Kürtlerin statüsüne karşı olduğu yönündeki eleştirilere Çelik, "Suriye'nin kuzeyinde bulunan terör örgütlerinin fiili durum yaratmasını tehdit olarak algılarız. 'Suriye'deki Kürtlerin statü sağlamasına mı karşısınız?' deniliyor. Hayır, her hangi bir statü sağlıyor olmasına karşı değiliz. Bu zaten Suriye halkının vereceği bir karardır. Ama orada fiili defakto bir yönetim oluşturup ta PKK'nın ve PYD'nin varlık göstermesi, bizim tam olarak karşı olduğumuz bir şeydir." diye konuştu.

Irak'ın kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetiminin lideri Mesut Barzani ile görüşmelerinde bu hassasiyetin paylaşıldığını aktaran Çelik, Barzani'nin de kendileri ile şunu paylaştığını ifade etti: "Biz de Suriye'deki Kürtlerin hak ve hürriyetlerini savunuyoruz ama orada her hangi bir şekilde terörist faaliyetinin olmasına biz de müsaade etmeyiz. Türkiye'ye her hangi bir tehdit oluşturması bizim de tasvip etmeyeceğimiz bir şeydir."

"Türkiye ile Kuzey Irak arasında ortak payda, bölgenin refahı"

Barzani'nin bu mesajlarına rağmen Kuzey Irak'tan terörist grupların geçmesi ve eğitilmesinin söz konusu olduğu yönündeki iddialara, Barzani'ye güvenip güvenilmemesine ve ortak paydanın ne olabileceğine ise Çelik, şöyle cevap verdi: "Ortak paydamız şu; Kuzey Irak'ta Barzani'nin yönetimini sağlamasından sonra o günden bugüne milli geliri neredeyse 10 kat artmış durumda. Türkiye'deki istikrar, Türkiye'deki ekonominin büyümesi, Türkiye'nin dış politikadaki vizyonunun büyümesi, Kuzey Irak'a da zenginlik ve istikrar olarak dönüyor. Dolayısıyla ortak çıkar bölgenin zenginliği, bölgede refahın artması ve bölgede istikrarın olmasıdır. Her türlü terörist faaliyet Türkiye'yi rahatsız ettiği gibi aslında en fazla Kuzey Irak'taki zenginliği ve refahı tehdit eder. Geçmişte de bunu yaşadık. PKK, Saddam ile olan ilişkisine bir benzerini bugün Esad ile yapıyor. Saddam Hüseyin'e karşı Irak halkı ayaklandığı zaman Saddam'ın yanında yer almıştı. Bugün olduğu gibi Saddam da PKK'ya silah vermişti. Hatırlayın Kuzey Irak'ta PKK varlığı yüzünden PKK güçlerinin ilk saldırdığı Barzani güçleri olmuştur. O zaman bizim ordumuz ile Barzani'nin güçleri birlikte PKK'yı söküp atmıştı. Özellikle bugün PKK'nın varlığı, Türkiye'den çok oradaki Kürtleri rahatsız ediyor. Güçsüz bulduğu bölgede kendisine muhalif olduğunda saldırdığı ilk Kürtler olacaktır."

Barzani ile ortak paydanın ne denli güven verdiğini değerlendiren Çelik, "Bugüne kadar şöyle bir şey vardı, bu ilişkileri başlatmadan önce. İşte bu bir Peşmerge lideriydi onun için güvenemeyiz. Şimdi biz dış politikada, neticede Irak'ın anayasası itibari ile Kuzey Irak'ta farklı bir statü ortaya çıkmıştır. Sayın Barzani de oranın başkanıdır. Resmi bir statüye sahiptir, anayasal bir statüye sahiptir. Dolayısıyla bizim burada gösterdiğimiz, Irak anayasasının gösterdiği statüye gösterdiğimiz saygıdır. Ortak stratejilerle bugüne kadar geldiğimiz yoldur. Bugüne kadar şu görülmüştür, Türkiye'nin istikrarı Kuzey Irak'ın istikrarıdır. Bugüne kadar bu istikrara karşı hasmane bir tutum sergilememişlerdir. Ama noktasal olarak yapmaları gereken şeyler konusundaki görüşmeler tabi ki devam ediyor. Kendileri ile istihbarat paylaşılıyor. Coğrafi koşulları nedeni ile kontrol edemediği alanlar da kendi hükümdarlıkları içerisinde olsa bile ortaya çıkan durumlar tabi ki paylaşılıyor. Türkiye gerek Irak, gerekse de Kuzey Irak yönetimi ile bu çerçevede tam bir işbirliği içindedir." diye konuştu.

Suriye'nin kuzeyinde bir Kürt devletine doğru gidilmesi halinde Çelik, Türkiye'nin tavrını şu sözlerle anlattı: "Bu Suriye halkının karar vereceği bir şeydir. Yani biz, bizim buradaki meselemiz PKK ve PYD gibi terörist faaliyetlerin himaye edilmesi ile ilgilidir. Ama orada Suriye halkı karar vermiş, demiş ki ben Suriye'nin kuzeyine şöyle bir anayasal statü tanıyorum. Suriye'nin birlik ve bütünlüğü içerisinde burada şu adımı atıyorum. Bu bizi ilgilendiren bir mesele değil ki. Burada bir fiili yönetim oluşturulup, teröristlerin himaye edilmesine karşı hasmane bir tutum içerisindeyiz. Yoksa Suriye Kürtlerinin durumuna Suriye Kürtleri ile Suriye halkı birlikte karar verecektir. Türkiye'nin Irak ve Suriye'nin kuzeyinde bu bahsettiğim çerçevede Kürtlerin bir statü elde etmesi ile ilgili bir sorunu yoktur."

"Barzani, 'Türkiye'ye karşı hasmane tutum içinde olan örgütlere izin vermeyiz' dedi"

Çelik, Barzani ile görüşmelerinde en somut söylemin, "Türkiye'ye karşı hasmane bir tutum içinde olan terörist gruplara karşı tam işbirliği ve bunlara müsaade edilmemesi, bunlara hiçbir şekilde hayat hakkı tanımaması konusunda Türkiye ile tam işbirliği içindeyiz." söylemi olduğunu aktardı.

Tampon bölge oluşturma ve Türkiye'nin Suriye'ye bir müdahalede bulunması koşullarını da açıklayan Çelik, "Askeri müdahale meselesi çok kolay konuşuldu şimdiye kadar. Askeri müdahale hiçbir zaman bir devletin istemeyeceği bir şeydir. Bu bir seçenek değil, bu bir zorunluluk hissedilirse ancak söz konusu olabilecek bir enstrüman." ifadelerini kullandı.

Askeri müdahaleye doğru bir gidişin olup olmadığına ise Çelik, "Türkiye'nin varlığına dönük, Türkiye'ye dönük bir tehdit algısı fiili olarak ortaya çıktığı zaman tabi ki Türkiye kendini koruyacaktır ve müdahale edilecektir. ya da bugün bir şey yapıyor Esad rejimi, bakın Türkiye'den bazıları da PKK ve PYD'nin elde ettiği kazanımları Kürtlerin kazanımları gibi sunmaya çalışıyor. Onun Kürtlerin kazanımı ile alakası yok. Orada Esad silah veriyor, PYD ve PKK da Esad rejimi ile işbirliği yaptı. Bugüne kadar Esad'a karşı hiçbir şekilde bir tutum almadılar. Esad, silah veriyor, o bölgeleri de boşaltıyor. Özellikle Afşin ve Kobali'de Esad'ın güçleri ile PKK tam bir işbirliği içinde. Dolayısıyla bu zaten Türkiye'ye dönük olarak, Esad'ın oluşturmaya çalıştığı tehdit mekanizmasının PKK ile PYD eliyle hayata geçirildiğini gösteriyor. Ama Türkiye'ye dönük bir fiili tehdit durumunda ya da orada PKK varlığının fiili bir yönetim kurması durumunda tabi ki askeri seçenek devreye girer." diye konuştu.

Tampon bölge meselesinin de bunun daha çok BM inisiyatifinde olmasa gereken bir şeyin olduğunu vurgulayan Çelik, "Tabi tampon bölge gibi meseleler çok riskli meseleler. Biz daha önce insanı koridor meselesini gündeme getirdik ama tampon bölgesini gündeme getirmedik. Bir tampon bölge Suriye'nin yapısı gereği Esad'ın B planını uygulamasına yol açabilir. Esad'ın B planında Lazkiye merkezli bir Nusayri devleti, Sünni Arap devleti ve Kürt devleti şeklinde Suriye'yi paramparça etmek, Suriye'yi Ortadoğu'daki kaosun bir tetikleyicisi etmek gibi bir çaba da var. Biz bunun Suriye için bir felaket olacağını, bölge için de doğru olmayacağını düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.(cihan)

Haber Ara