Budistlerin Müslümanlara karşı işlediği suçlar!
El Hamali Bedrettin Arap Online sitesinde yayınlanan makalesinde, Afganistan’daki Buda heykeli yıkıldığı vakit nasıl da ayağa kalkışı ile Budistlerin Burma Müslümanlarına karşı işlediği korkunç suçlar karşısında sessiz kalışını kıyasladı. Bedrettin, barış temsilcisi Batı’yı bu çifte standartınd
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-08-03 17:05:30
2001 yılında Taliban Hareketi’nin Afganistan’daki Buda heykelini yıktığında bütün dünyanın nasıl da ayaklandığını hepimiz hatırlıyoruz. Uluslararası kuruluşlar ve Batı medyası bu eylemi kınamış ve lanetlemişti! Müslüman alimler bile uluslararası baskı altında kalıp; sırf Müslümanların putperestlik bile olsa diğer dinlerle ideal hoşgörü anlayışı korunsun diye, Taliban Hareketi’ni korunan putu yıkmak için aldığı şer’i kararını uygulamaktan vazgeçirmek için gerekçeli şer’i deliller bularak Afganistan’a akın etti. Bamyan Dağı’nda insanlık mirasını temsil eden işlenmiş bir taşı korumak için!!
İşte bugün Burma Müslümanlarının etleri parçalanıyor, kanları dökülüyor, namusları kirletiliyor, evleri yıkılıyor, gruplar halinde ve tek tek ülkelerinden göç ettiriliyorlar. İşte dünya; özellikle de -büyük devletleri, barış sponsoru Amerikası ve Amerika’sının tarihi karar sahipleri; Birleşmiş Milletler ve şanlı Güvenlik Konseyi gibi çığırtgan uluslararası kurumları, bu kurumların Fransa, İngiltere, Rusya ve Burma’ya komşu Çin gibi büyük üyeleri, insanlık, merhamet, azınlıkların haklarının savunulması ve uluslararası kanunun uygulanması çağrısıyla övünen UNESCO’suyla- Batı dilsiz, sağır ve kör kesiliverdi. Korkunç bir sessizliğe büründüler. O zavallıların kurtarılması ve diktatör, zalim Myanmar hükümetinin haddini bilmesi, bu hükümete Müslümanlara ettiği zulümlerden ötürü uluslararası yaptırımlar uygulanması için ne bir kimse hareket ediyor ne de çağrıda bulunuyor! Yoksa onlar Müslüman olduğu için diyetleri yok mu? Ya da Müslüman oldukları için Batı ve Batı’yı dost edinenlere, Budistlere ve taştan putlarına göz aydını olsun diye kanları mübah, sonları yok edilme mi kılındı?
İşte bizler ey Müslümanlar! Bir kez daha olanlardan gözleri dehşet içinde faltaşı gibi açılmış, elleri kolları bağlı şekilde duruyoruz. Hiçbir çözüm yolu bulamıyoruz. Ne gücümüz var ne kuvvetimiz! Neden? Çünkü İslam ve Arap devletlerimiz, uluslararası düzeyde söz hakkına sahip değil. Ne sesi ne itibarı ne de prestiji var! Hatta kardeşlerimizi soykırım ve toplu katliamın boyunduruğunun sıkıntısından, darlığından ve şiddetinden kurtarabilmek için hareket etmeye parası, potansiyeli ve vesileleri olanımız bile akan kanı ve kurbanları Rohingya Müslümanları olan cinayeti durdurmak için müdahale edemedi.
Askeri, diktatör Myanmar hükümeti Müslümanların, topraklarından köklerini kazımak için hiçbir fırsatı kaçırmadı. Aksine, İslam dininden intikam almak için fırsatı değerlendiren radikal Budist çetelerin de katılımıyla kendilerine karşı çeşit çeşit öldürme ve işkence yöntemleri uyguluyor. Dini ve etnik kinlerini, kurbanlarının kadınlar, çocuklar ve silahsız Müslümanlar olduğu barbarca ve vahşice işledikleri katliamlarla dışa vurguyorlar.
İlk kurbanları Rohingya Müslümanlarından 10 alimdi. Umreden dönüyorlardı. Üzerlerine 450’den fazla radikal Budist saldırdı. Ayaklarını ve ellerini bağladılar. Sonra da şehit düşene kadar kendilerini sopalarla dövdüler.
Ardından Myanmar hükümetinin desteğiyle tutucular tarafından Müslüman köylere ve mahallelere düzenlenen saldırılar ve katliamlar birbirini izledi. Tüm bu kör şiddetin kökü, Myanmar hükümetinin 1962 yılından beri Rohingya Müslümanlarına karşı sürdürdüğü çirkin ırkçı siyasete dönmektedir. Öyle ki kendilerini vatandaşlık, devlette okuma ve dini ibadetlerini uygulama haklarından mahrum etti. Onlara yabancı muamelesi yaptı. Ülkenin yerli halkından olmadıkları bahanesiyle Bangladeş’e sürdü. Bu da Budistlerin putçu kinlerini artırdı. Kendilerini, caydırıcı bir unsurun yokluğunda korkmadan katliamlarını işlemeye teşvik etti.
Bugün Müslümanların, Burma Müslümanlarını kurtarmak ve kendilerine yardım etmek, radikal Budistlerin aşırı saldırılarına ve Myanmar hükümetinin izlediği etnik temizlik politikasına karşı savunmasız bırakmamak için acilen harekete geçmesi gerekir. Bu da gerek birey gerek devlet bazında her türlü çabanın harcanması, tüm yollara başvurulması ve 55 milyon nüfuslu Myanmar’ın yüzde on beşini oluşturdukları tahmin edilen Rohingya Müslümanlarının maruz kaldığı yoketme savaşı ve kanın durdurulması için mümkün her vesilenin kullanılması ve de daha önce Müslümanların sessizliği, aşırı derecede ihtiyaçları olduğu halde yardım elini uzatmaması neticesinde işlenen; özellikle Asya’daki bazı Müslüman azınlıkların ancak isimlerinin kalmasına yol açan hataların tekrar işlenmemesiyle olur.
SON VİDEO HABER
Haber Ara