Avrupa'da sağcı hükümetlerin Müslümanları ötekileştirdiğini vurgulayan Muiznieks, Müslümanların entegrasyon çabasının siyasetçiler ve yasalar yoluyla engellendiğini savundu. Fransa, Belçika ve İsviçre gibi ülkelerde İslam korkusunu sadece aşırı sağ siyasetçilerin değil, iktidar partilerinin de suistimal ettiğini söyledi. İtalya'da burkanın eski terörle mücadele yasalarından faydalanarak yasaklandığını hatırlatan İnsan Hakları Komiseri, Müslüman karşıtı duyguların bizzat hükümetler tarafından beslendiğini vurgu yaptı. Muiznieks, "Artık Müslümanların Avrupa toplumlarının ayrılmaz bir parçası olduğunu, itibar ve eşitliği hak ettiğini kabul etmeliyiz. Önyargı, ayrımcılık ve şiddet sadece entegrasyona mani oluyor. Irkçılık ve hoşgörüsüzlüğü yenebilmemiz için kendi 'Avrupa Baharı'mızı gerçekleştirmemiz gerekiyor." dedi.
AB ülkelerinde yaşayan Müslümanların 3'te birinin son bir yılda ayrımcı muameleye maruz kaldığını hatırlatan Muiznieks, bilhassa Müslüman kadının başörtüsüyle ilgili kısıtlamalar nedeniyle iş bulmakta zorlandığını belirtti. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, 2011 yılında Avrupalı Müslümanların yüzde 25'inin polis tarafından durdurulduğunu hatırlatarak, güvenlik güçlerinin etnik ve dini ayrımcılığı körüklediğine dikkat çekti. 11 Eylül'den bu yana Müslümanların terörle ilişkilendirildiğini kaydeden Muiznieks, "Ancak, Almanya'daki neo-nazi cinayetleri ve Norveç'te Utoya katliamı gibi korkunç eylemler Müslümanları hedef alan aşırı sağcı ideolojiler tarafından besleniyor. Artık Avrupa'nın aşırı sağ akımların doğurduğu tehlikeyi ve terörün farklı ideolojilerden beslenebildiğini anlaması gerekiyor." dedi