Oral Çalışlar'dan Türk soluna PKK eleştirisi
Radikal gazetesi yazarı Oral Çalışlar 24 ekranlarında Elif Çakır'ın sorularını yanıtladı.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-07-24 10:53:17
İŞTE ÇAKIR'IN SORULARI VE ÇALIŞLARI'IN YANITLARI:
Çakır: Annenizi kaybettiğinizi mi yoksa ondan ayrıldığınızı mı hissediyorsunuz?
Çalışlar: Aslında ikisi de geçerli benim için. Ama tabi ayrılık olarak baktığınızda bir geri dönme durumu oluyor bu da söz konusu olmadığı için birincisi daha geçerli oluyor. Anneniz öldüğünde artık sizi kollayan birisi kalmıyor hayatta.
Çakır: Anenizin kaldığı yayla evine gittiğinizde neler hissetiniz? Siyasi görüşlerinizin şekillenmesinde ailenizin katkısı oldu herhalde...
Çalışlar: Babam çok iyi bir CHP'liydi. Annemin babası ise Demokrat Partiliydi. Ailem çok siyasi bir aileydi. Babam siyasi kitaplar okurdu, annem ise daha çok roman tarzı kitaplar okurdu.
Çakır: Nasıl bir çocukluk yaşadınız?
Çalışlar: Çok haylaz bir çocuk olduğum için annemden çok dayak yemiştim. Kötü bir öğrenciydim, Amerikan Koleji'ni kazandım, okuyamadım normal okula geçtim, ODTÜ'yü kazandım orada sorunlar yaşadım. Çok yaramaz bir çocukluk yaşadım.
Çakır: 14 yaşında Adnan Menderes'in asılmasına sevinmişiniz. Nasıl bir çocuk böyle düşünebilir?
Çalışlar: Demokrat Parti'ye muhalif olan tüm yayınlar bizim evimize gelirdi. Bugün nasıl AK Parti konusunda muhalif olan bir kesim var. "Bunlara her şey mübahtır" diyen. O dönemde de böyle bir muhalefet vardı. Tabi bu görüşler benim üzerimde çok etkili oldu. AK Parti'ye yapılan bu muhalefeti görünce aklıma geçmiş dönem geliyor. Annem Menderes'in asılmasına çok üzüldüğünü söylemişti.
Çakır: Menderes asıldığında aileniz ne konuşurdu evde?
Çalışlar: "Saidi Nursi'nin elini öptü, laiklik gelden gidiyor" gibi laflar ediliyordu. Bir de Amerikancılıkla suçluyorlardı Menderes'i. Reşat'la tarih dersi çalışıyorduk bir gün bana döndü "Ya bu Türkler'in haksız olduğu bir savaş yok mu?" diye sormuştu bana. Aldığımız Kemalist eğitim insanları yönlendirmeye çalışıyordu. Bu eğitim sisteminin hala devam ettiğini düşünüyorum. Benim kuşağım büyük badireler atlattı. Bir çoğu idam edildi, işkence gördü, tesadüfen hayatta kaldığımı düşünüyorum. Mendereslerin asıldığında "Neden 3'ü asıldı da 15'i asılmadı" diye konuşulan bir kültürden geliyorum. Ben yazdığım kitapta insanlar bir daha böyle şeyler yaşamasın amacıyla düşüncelerimi ifade ettim. Benim dönemin insanlarının hayat hikayeleri çok da kişisel değildir. Ben Tarsus'u çok anlatırım kitaplarımda, yazılarımda. Tarsus'un nüfusunun yüzde 33'ü Arap'tı. İki tane Giritli mahallesi vardı, Afgan mahallesi vardı. Kürtler ve Ermeniler vardı.
Çakır: Babanız mı Kürt'tü. Bu Kürt sorununuza bakışınızı etkilemiş olabilir mi?
Çalışlar: Babamın babası Kürt'tü o nedenle etkilemmiş olabilirim. Kürt Hüseyin denilen dedemi ben görmedim. Annem bir Türkmen olduğu için biz genelde Türk kültürü ile yaşadık. Tarsus'ta Tarsus Amerikan Koleji gibi bir okul var. Dünyanın öbür ucundan gelen ve bamşbaşka bir dünya bakışı. Türkiye'de tekdir o okul. Bu okulun müthiş bir kütüphanesi vardı ve bütün bunlar benim yetişmemde etkili oldu.
Çakır: Annenizle ilgili ne hatırlıyorsunuz? Sizi en çok etkileyen nedir?
Çalışlar: Benim annem karşısında çok ezik bir tarafım vardı. Çünkü benim o hayatıma rağmen hiç şikayet etmedi. Deniz Gezmişler nedeniyle bizim ev basılmış, ben kaçağım ve en sonunda kabak annemin başına patladı. Annem çok güçlü bir kadındı. Annem 7 kardeşin ortancasıydı. Ailenin en akıllısıydı. Ailenin sorunları ile sürekli o ilgilenirdi. Birisi dışlandığında hemen müdahale ederdi.
Çakır: Ailenizde CHP'lilik ve Demokrat Partili taraflar var, peki TİP'e nasıl geçtiniz?
Çalışlar: Babam CHP üyesiydi ve çok faal çalışıyordu, annemde kadın kolları üyesiydi. Babamla çok fazla köy gezmiştik, seçimler için. Bir köye gittik hiç bir köylü bizimle ilgilenmedi. Babam da kızdı "Neden gelmiyorsunuz" dedi. Yaşlı bir adam "O sağır mareşal öldüğünde müzik çaldırdı radyoda insanlara göbek attırdı" dedi. O dönemde Mareşay Fevzi Çakmak ölmüş ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü radyorlarda müzik çaldırmış. İşte benim CHP'yle ilgili ilk sorgulamalarım o dönemde başladı. Politik bir ailede yaşadığım için sürekli örgüt kurmakla suçlandım. O dönemde ne TİP var, ne solculuk var ama ben suçlandım. Üniversiteye gelince Türkiye İşçi Partili oldum. Ailem çok açıktı o nedenle siyasi görüşlerim üzerinde bir baskı olmadı. Babam bize açıktan Nazım Hikmet'ten şiirler okurdu. Sonra öğrendim bunların Nazım'ın olduğunu. Daha sonra tüm ailem TİP'li oldu. Sonra ben Aydınlıkçı oldum, DEV-GENÇ'li oldum.
Çakır: Türk solunun geldiği yeri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çalışlar: Kemalist ideoloji ile sosyalist ideoloji çok benzeşiyor. Toplum geridir, onu zorla dönüştürmek gerekir diyen Jakoben mantığı ikisinde de çok yaygın. O nedenle Kemalizm'den Sosyalizm'e çok kolay geçtik.
Çakır: Sol bir yandan devleti eleştiriyor ama, bir yandan darbelere destek çıkıyor.
Çalışlar: 27 Mayıs'ta solcu bir darbe olduğu için desteklendi. 12 Mart'ta sağcı bir darbe olunca onu desteklemedik. Sağcı darbe solu ezdi ve sol buna karşı mücadele etti. Türkiye solu da Türkiye sağı da devletçilik konusunda çok benzeşiyor. Biz Amerikan 6. Filosu'na müdahale ederken Mehmet Şevki Eygi de "Vurun solculara" diyordu. Ben altta kalan halkların haklarını savundum. Daha sonra ideoloji bizim üzerimizde baskı oluşturdu ve bizi o özgürlükçü alandan dışarı çıkardı.
Çakır: 12 Eylül referandumunda sol kötü bir sınav verdi.
Çalışlar: Evet haklısınız. AK Parti'nin bir çok yanlışı var ama, 12 Eylül referandumu toplumun önünü açtı. O dönemde "Yetmez ama evet" dediğim için çevremden büyük tepki geldi bana. AK Parti'yi beğenmeyebilirsiniz ama, AK Parti'yi düşman olarak görürseniz hata yaparsınız. Çünkü hepsi bu toprakların ürünü.
Çakır: Belki Kemalist zihniyetin etkisinden çıkamanın bir sonucu bu...
Çalışlar: Türkiye küçük bir azınlığın etkisinde olmaya alışmış. "Nerden çıktı bu Kasımpaşalı" diyorlar. Bunu hazmedemiyorlar ve AK Parti'ye düşman oluyorlar.
Çakır: Solun PKK'ya desteğin ne diyorsunuz? Burada AK Parti'ye olan düşmanlıktan kaynaklanan bir tutum mu var?
Çalışlar: Burada iki mesele var. AK Parti'yi baş düşman gördüğünüz zaman buna karşı destek ararsanız bu sonuca varırsınız. Aslında Türk solu şiddetle yüzleşmedi. Kendi yaşadığı şiddetin sonuçlarıyla hesaplaşılamadı. Biz silahla bu ülkeye getiririz diyen bir mantık vardı. Ama şiddeti kullandığınızda siyaset daha çok kirlenmeye başladı.
Çakır: Türk solu kendini toparlayabilir mi? Daha özgürlükçü olabilir mi?
Çalışlar: Ben neden solcu oldum, hakkı yenenler için. Türkiye'de hala haksızlıklar devam ediyor. Kadınlar hala dayak yiyor. Ben bu dünyayı değiştirmek için solcu oldum. Solcu arkadaşlarıma diyorum ki "Gelin bunlara karşı mücadele edelim" diyorum. AK Parti düşmanlığının gidebileceği bir yer yoktur.
Çakır: Türk solunun Kürt halkının sorunları çözümü konusunda öneri getirmesi başka bir şey PKK'yı direkt olarak savunulduğu zaman ortaya başka bir şey çıkıyor...
Çalışlar: Türk solu daha özgürlükçü baktı Kürt meselesine. Ama ben Türk sağını Kürt sorunu konusunda daha eksik görüyorum. Bu nedenle AK Parti ve CHP önemli. AK Parti Kürtler'in bakışını etkileyebilen bir parti.
Çakır: Kendinizi şu anda siyaseten nerede tanımlıyorsunuz?
Çalışlar: Ben kendimi demokratik sosyalist olarak görüyorum.
Çakır: Oğlunuz kendini nasıl tanımlıyor?
Çalışlar: Bazen çok daha özgürlükçü olabiliyor ama, Reşat bazen kadın hakları konusunda daha tutucu olabiliyor. O nedenle onunla çatışdığımız oluyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara