Rusya seyirci kalmayacak
Suriye, dünya politikasının belirlendiği bir coğrafyada Rusya'nın son müttefiki. Moskova gelişmeler karşısında nasıl tepki verecek? Son müttefikini de kaybetme ihtimali Rusya için ne anlama geliyor?
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-07-23 14:57:38
Başkent Şam'a kadar yayılan Suriye'deki iç savaşta rejim muhaliflerinin hedefindeki kentler arasına Halep de katıldı. Pazar günü bu iki büyük kentte hükümet kuvvetleri ile isyancılar arasında şiddetli çatışmalar cereyan etti. Suriye'nin ekonomik merkezi sayılan Halep'te silahlı isyancı gruplar gizli servis merkezine saldırdı. Başkent Şam'ın bazı bölgelerine savaş helikopterleri tarafından ateş açıldı. Hükümet kuvvetlerinin muhalif güçleri kısmen Şam'dan püskürttüğü bildiriliyor.
"İkinci Libya" istenmiyor
Rusya'nın, BM Güvenlik Konseyi'ndeki katı tutumunu sürdürmesi ABD'nin sert tepkisine yol açtı. Alman siyaset bilimcisi ve Rusya uzmanı Alexander Rahr Deutschlandfunk Radyosu'na Rusya'nın Suriye politikasını değerlendirdi.
“Ruslar davranışlarının doğru olduğunu ve hatanın ABD ile diğer Batılılar tarafından yapıldığını söylüyorlar. Moskova ikinci bir Libya serüvenine destek olmak istemiyor, NATO'nun dünya jandarması sıfatıyla diktatörlerin halkı ezdiği ülkelere müdahale etmesine karşı. Kısacası Rusya, 300 yıldır dünya politikasının önceliği sayılan devlet egemenliğinin yıpratılıp, insan haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle barış harekâtları düzenlenmesine sıcak bakmıyor.”
Alexander Rahr, Beşar Esad'ın muhalefetle uzlaşmayacağını müdrik olan Rusya'nın, Komünizmin yıkılmasından bu yana ağırlığını arttıran Batı'nın dünya politikasındaki pozisyonunu güçlendirmesine seyirci kalamayacağını belirttikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rusya gibi Çin de, NATO'nun Ortadoğu devletlerinde düzenleyici rol üstlenmesine karşı. Suriye, Rusya'nın dostu değil. Ama Rusya'nın, dünya politikasının belirlendiği bir coğrafyadaki son müttefiki olduğu unutulmamalı.”
Rusya'nın çıkarları
Rusya uzmanı Alexander Rahr Deutschlandfunk Radyosu editörünün, “Rusya'nın bölgedeki çıkarları nelerdir?”, şeklindeki sorusunu şöyle yanıtladı:
“Suriye'de üssü bulunan Rus donanması Akdeniz'de rol oynayamaz. Rusya bu anlamda süper güç olmaktan çoktan çıktı. Ama Moskova bu bölgede dünya politikasının şekillendirildiğinin bilincinde. İsrail faktörü var. İran faktörü var. Avrupa ve Asya'ya bu bölgeden petrol sevk ediliyor. Eski müttefik Irak'ın kaybedilmesinden ve İran'ın izolasyona sürüklenmesinden sonra kala kala bir tek Suriye kalıyor. Son müttefikini de kaybetmesi Rusya'nın bölge üzerindeki nüfuzunun ortadan kalkması anlamına gelir.”
Alman bilim adamı Rusya'nın tutum ve çıkarlarına Batılı devletler tarafından yeteri kadar anlayış gösterilip gösterilmediği şeklindeki soruyu yanıtlarken, görüş ayrılıklarının Soğuk Savaş'ın 20 yıllık bir aradan sonra yeniden başlayabileceği endişesini taşıdığını söyledi:
“Rusya ve Çin'in dünya düzeni vizyonları Batı ile uyuşmuyor. ABD ile Avrupalı müttefikleri, diktatörlerin olmadığı bir dünya düzeni istiyorlar. Peki kime diktatör deneceğini kim tayin ediyor? Bence dünya politikasını bekleyen en büyük problemlerden biri de bu. Libya ya da Suriye'deki insan haklarının durumu Çinlilerin ve Rusların umurunda değil. Batıda ise kamuoyu bu konunun üzerinde hassasiyetle duruyor. Rusya kendi pozisyonunda ısrar edip dünya politikasındaki ağırlığını arttırmak istiyor. Bunun için de Batı ile karşı karşıya gelmeyi göze alıyor.”
SON VİDEO HABER
Haber Ara