Osmanlı‘da Ramazan sofraları
11 ayın bir sultanı diye anılan Ramazan ayının kendine özgü pek çok töresi vardır. Biz burada sadece bu törenin sofrasından söz edebileceğiz. Ramazan günlerinde de sofraların her gün iki türlüsü kurulur. Biri iftar sofrası, öbürü sahur sofrası. İftariyelikler bir nevi orucu açmak ve diğer yemeklere hızla başlamamak için hazırlanmış çerezdir.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-07-20 12:10:38
Akşam namazının sırasıdır. İsteyenler ezanla gelen sese uyarak akşam namazını kılar. Sonra, yeniden hazırlanmış olan sofranın başına oturulur.
Çorbadan sonra araya giren yemek normal sofralarda pek olmayan yumurtalı pastırmadır. Yalnız pastırma da olabilir. Bu pastırmanın pişiriminde bazı özellikler vardır. Soğanla pişmesi gibi.
Saray sofralarında hemen her ramazan günü var olan pastırma evlerde her gün olur muydu bilemiyorum. Sonra gelen yemekler etle başlar ve genel olarak güllaçla biter.
Belli saatlerde yenen sahur yemeği ikinci ve orucu karşılama yemeğidir. Sabaha karşı yenir. Bu yemeğin misafiri olmaz. Ev halkı arasında yenir.
Gündüz, inşam susatmayacak, ama tok tutacak yemekler yapılır. Sahur sofrasında mutlaka hoşaf olur. Pilav, makarna, börek türleri bu yemeğin tutucu yemekleri olur.
Bayram günleri gibi sayılı özel günlerde hanımların özel bir yemeği vardnyo da pişirilir.
Ama her zamanki yemek listelerinden seçmeler yapılır. Özel gün yemekleri ve tatlıları içinde dikkati çeken en önemli yemek helvadır.
Helva acı günde de, mutlu günde de Türk kültürüne yerleşmiş daima yapılan bir tatlı çeşididir. Yemek bitince buhur suyu denilen, içinde öd ağacı, misk, sandalağacı ve çiçek suyu bulunan çok güzel kokulu bir su hazırlanır ve eller bununla yıkanır.
Haber Ara