Esed, Nusayri bölgesine kaçmış olabilir
Ortadoğu uzmanı gazeteci yazar Ahmet Varol, Suriye’de Savunma Bakanı Davud Racha’nın öldüğü saldırının ardından bu ülkede ne tür gelişmeler olabileceğini anlattı.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-07-18 16:57:13
Suriye’de bugün gerçekleşen ve intihar saldırısı olup olmadığı net olmayan büyük bir patlama oldu. Savunma Bakanı Davud Racha ve Esed'ın eniştesi Asıf Şevket öldürüldü. Bu olay Suriye yönetimi ve muhalifler açısından çok büyük bir kırılma. Bu konuda neler söyleyeceksiniz acaba?
İntihar saldırısı deniyor, olabilmesi mümkündür. Çünkü biliyorsunuz bu olaydan hemen önce Suriye Savunma Bakanlığı Şam’ın her tarafında tehdit bildirileri attı. “Şam’ı boşaltın, buraları bombalayacağız. Her tarafın altını üstüne getireceğiz” diye tehditte bulundular. Aynı şeyi daha önce Kaddafi de son sıkışma döneminde yapmıştı. Dolayısıyla bu adamların böyle bir tehdit yapması karşısında direnişin de onları tasfiye anlamında böyle bir saldırı düzenlemiş olması muhtemeldir. Suriye’deki katil Baas rejimi artık Suriye halkına yönelik olarak yapmadığı şiddeti bırakmadı. Yani en son bütün Şam’ın altını üstüne getirmekle tehdit etti. Ama biz önce diyoruz ki, Allah’ın izniyle bunlar artık tükenmiştir. Son nefeslerini sayıyorlar. Bütün bunlar son nefeslerini sayıyor olmalarının çırpınışları. Zaten Beşar Esed’in Şam’dan çıkmış olma ihtimali de var. Bu henüz net değil. Kaddafi’nin son günlerinde de bu şekilde dedikodular olmuştu. Bu olayla birlikte aslında Suriye’deki rejimin ciddi bir yara aldığına inanıyoruz. Daha önce de kopmalarla birlikte rejim ciddi kayıplar vermişti. En yakınındaki adamlar bile kaçtı. Bunlar niye kaçıyorlar? Bunlar direnişten yana oldukları için mi kaçıyorlar? Bunlar, aylardan beri direnişe karşı savaştı da, bugün köşeye sıkışınca direniş yanlısı mı oldu? Hayır. Bunlar ölümden kaçıyor. Yenilgi artık kapıya dayandı, onun için Beşar Esed’i bırakıp gidiyorlar. Menfaati, çıkarı neredeyse oraya gidiyorlar. Onun için Şam’daki Baas rejimi artık tükeniyor. Son noktasına geldi. Birleşmiş Milletler Teşkilatı, güya bu Annan Planı’nı zorla uygulamak için karar alma görüşmeleri yapıyor. Bugün de bir oylama yapacaklardı, ertelendi. Cuma günü yapılması düşünülüyor. Suriye’de Baas rejimi bu kadar insanı katlederken Annan Planı’nı zorla uygulamadı da, Baas rejimi son nefesini verirken mi zorla uygulanıyor. Bunlarınki açıkça terbiyesizliktir.
Beşar Esed, Şam dışına çıkmış olabilir dediniz. Esed Şam dışına çıktıysa nereye gitti?
Bu kesinleşmiş bir şey değil. Kaddafi’nin son zamanlarında da böyle söylentiler vardı. Sonra adam bir borunun içinde çıktı biliyorsunuz. Şimdi çıktı mı bilmiyoruz ama çıktıysa Nusayrilerin bölgesine gitmiş olabilir. Bu da tabi ki bir tahmin. bu önümüzdeki günlerde netlik kazanabilir, şu anda bir şey diyemeyiz. Çıktıysa dediğim gibi Nusayri bölgesine gitmiştir.
Bu saldırıda Türkiye’nin parmağı olduğu iddiası da var. Jet krizinden sonra böyle bir şey de konuşuluyor. Bunun gerçekliği ile ilgili ne söyleyebilirsiniz?
Öyle bir şey olamaz! Direnişin Türkiye’nin parmağına ihtiyacı yok. Böyle bir şey yapacaksa, zaten kendi gücünü kullanabilecek seviyeye gelmişse yapar. Bir de Türkiye’nin böyle bir taktiği kullanacağını hiç kimse iddia edemez. Bunu iddia edebilmek için kesin, net bir bilgi ortaya koymaları lazım. Çünkü burada bir itham var, yani ağır bir itham var. O ithamı delilsiz, rastgele tahminle söylemek tatmin edici olamaz. Buradan, “Türkiye bir intikam saldırısı gerçekleştirdi, Türkiye’nin Baas rejiminin saldırısından dolayı aldığı bir yara var. O yaranın karşılığında böyle bir şey yapmış olabilir” diye sadece bir yorum, bir komplo teorisi var. Onun için bu içi boş iddialar, onun bunun yorumları tasdik edilebilecek şeyler değildir. Bu tür iddiaların mutlaka kuvvetli delille ispat edilmesi gerekir; çünkü burada ciddi bir itham var ve bu ithamın belli bir muhatabı var. Eğer ki bu ithamın hedefindeki devlet böyle bir taktiği, böyle bir siyaseti uygulamış mı, yani geçmişinde bu tür bir siyaset var mı yok mu, onun da ayrıca tartışılması lazım. Bu ağır bir ithamdır. Eğer geçmişinde şöyle şöyle örnekleri varsa o zaman sadece bir şüpheden ibaret olur. Siyasetinde zaten bu yoksa, şüphe de olmaz. Ama siyasetinde bu varsa sadece bir şüpheden ibaret olur. Yine de ispat edilmiş olamaz.
Lübnan Hizbullah’ının saldırıda ölenler için üç gün yas ilan ettiği açıklandı. Bu olay Ortadoğu’daki dengeleri sarsacak bir süreci tetikledi. Hizbullah o yüzden mi yas ilan ediyor?
Yani bu Hizbullah’ın ayıbı. Burada bu kadar insan katledilirken yas ilan etmiyor, o kadar suçsuz köy ahalisi çoluk çocuk Şebbiha çeteleri tarafından katledilirken, “Bir şey olmamıştır, siz abartıyorsunuz…” falan derken bugün kalkıp Baas rejiminin katilleri için yas ilan ediyorsa o bunu artık kendi defterine yazıyor.
Bu saldırıda Esed’in eniştesi, Suriye istihbaratının başkanı Asaf Şevket’in de öldüğü iddia edildi. Asaf Şevket’in daha önce de zehirlenerek öldürüldüğü söylenmişti. Suriye istihbaratının halka karşı çok sert olduğunu biliyoruz. Asaf Şevket öldüyse eğer, bu Esed’e büyük bir darbe olmuş olmaz mı?
Bu adamın daha önce bir zehirlenme olayında öldüğü söyleniyor. Ondan sonra epey bir süre ortalıkta görünmedi zaten. Bu adam sağ mıdır, bombalama olayında öldürüldü mü, orası biraz karanlık. Belki gerçekten bu zehirlenme olayında ölmüş de olabilir, çünkü görünmüyordu ortalıkta. Bu zehirlenme olayında ölmediyse bombalama olayında ölmüş de olabilir. Bu kısmı henüz karanlık. Burada asıl olan Savunma Bakanı’nın öldürülmesi. Baas rejimi Savunma Bakanı’nın öldüğünü itiraf etti. Bütün bu vahşi saldırıların, hatta Şam’ın altını üstüne getirme tehditlerinin icrasından sorumlu olan Savunma Bakanı’dır. Savunma Bakanı’nı tasfiye ettilerse direnişçiler, bu Baas rejimi için ağır bir darbedir. Baas rejiminin beli kırıldı demektir.
Siz yakın zamanda Suriye için nasıl bir gelişme bekliyorsunuz?
Suriye’de artık Baas rejiminin tükendiğine inanıyorum. Allah’ın izniyle önümüzdeki günlerde bu rejim tasfiye edilecektir. Fakat bundan sonra asıl önemli olan merhale bundan sonra başlıyor. Şu an uluslar arası güçler, Rusya, Amerika ve diğer muhtelif güçler Birleşmiş Milletler kanalıyla Suriye’de gidişata el koymaya çalışıyor. Yani Mart 2011’den beri sürdürülen vahşi saldırılar karşısında sopasını göstermeyen Birleşmiş Milletler Teşkilatı, şu an Annan Planı’nı uygulamak için sopasını göstermeye hazırlanıyor. Onun için asıl bundan sonra Birleşmiş Milletler’in taktik ve oyunlarına karşı direnişin bileğinin güçlendirilmesi lazım. Birleşmiş Milletler’in oyunlarının Suriye’de icra edilmesine fırsat verilmemesi lazım. Çünkü Birleşmiş Milletler Suriye’deki direnişin burada hayata geçirilmesini istemiyor. Malum olduğu üzere Mısır’da, Hüsnü Mübarek rejiminin devrilmesinden sonra Siyonist işgalcilerin önemli tampon güçlerinden birisi devrildi. Suriye’de de direnişin zaferinin taçlanması durumunda Siyonist işgalciler bayağı bir sıkıntı içerisinde yaşayacaklar. Suriye aslında diğer Arap ülkeleri için de belirleyici bir etken olacaktır. Burası bir kilit noktasıdır. O kilit noktasının açılması söz konusu olacak. Ondan dolayı uluslararası güçler Suriye’deki gidişata el koymaya çalışıyorlar. Asıl riskli merhale bundan sonrasıdır. Bunu nazar-ı dikkate almak lazım. ( Engin Dinç / Onbeşyirmibeş)
SON VİDEO HABER
Haber Ara