İstanbul Sarıyer’e bağlı Garipçe köyüne piknik yapmaya gelen baba oğul serinlemek için denize girdi. Bir süre sonra oğlunun dalgalar arasında çırpınmaya başladığını gören baba, oğlunu kurtarmak istedi. Bunu başardı ancak kendi dalgalara yenik düştü. Tekirdağ’ın Kumbağ Beldesi’nde, denizde boğulma tehlikesi geçiren kardeşini kurtarmaya çalışan ağabey boğularak öldü. Bursa’nın Mudanya ilçesinde serinlemek için denize giren genç boğuldu. 29 yaşındaki gencin cesedi yaklaşık 1 saat sonra 70 metre uzakta vatandaşlar tarafından bulundu. Evli olduğu belirtilen genç 2. derece yüzücü belgesi sahibiydi. Örnekler o kadar çok ki.
Yaz aylarında ülkemiz ya dağlardan ya da sahillerden gelen kara haberlerle sarsılıyor. Dağdaki terör hepimizin malumu. Peki ya sahiller? Son günlerde neredeyse her gün bir boğulma haberiyle karşılaşıyoruz. Hafta sonları ise sayı yerine göre 10’ları, 20’leri buluyor. Boğulmalar ya gölette ya nehirde ama daha çok da denizde meydana geliyor. Özellikle de Marmara ve Karadeniz sahillerinde. Bu noktada da İstanbul-Kocaeli-Sakarya hattı başı çekiyor. Denize girip rahatlamak isteyenler bu hattaki plajlara akın ediyor. Peki, buralarda daha fazla ölüm olayı yaşanmasının sebebi ne? Alınan onca önleme, yapılan onca uyarıya rağmen niçin her gün bir ceset denizden çıkartılıyor? Uzmanlar Marmara ve Karadeniz sahillerinde ölümlerin yaşanmasının sebebinin çoğumuzun haberdar olmadığı hatta adını dahi bilmediği rip akıntılarından kaynaklandığını söylüyor. Rip akıntısı (içe çeken akıntı), sahile vuran dalgaların, deniz zemini ve derinlik farkı nedeniyle birleşerek dar bir bölgeden hızla geri çekilmesine deniyor.
Rip akıntısı kısaca kıyıdan denize doğru olan bir akıntının adı. Dalgalarla kıyıya ulaşan suların tekrar denize dönmesi sebebiyle meydana geliyor. Pek çok plajda bu oluşum kıyıya dik bir şekilde gerçekleşiyor. Eğer yüzmekte olduğunuz suyun rengi çevresindeki suyun rengine nazaran daha koyu ise orada rip akıntısı var. Rengin yanında ortalama derinliğin çevreye göre daha fazla olması da akıntının belirtisi. Halk arasında ‘kum kayması’ şeklinde tarif edilen olay tam da bu akıntının yaşandığın göstergesi.
Rip akıntısı aylar boyunca aynı yerde görüldüğü gibi kısa bir zaman aralığında sahile gelen dalgaların yüksekliğinin değişmesi yani aniden meydana gelen akıntılar şeklinde de olabiliyor. Kıyıya paralel bir akıntının sebep olduğu ve kıyı boyunca yer değiştiren rip akıntısı da az da olsa rastlanılan türden.
Uzmanlar rip akıntısına maruz kalındığı zaman çok sakin olunmasını tavsiye ediyor. Böyle bir durumda kıyıya doğru dik bir şekilde yüzmemek gerekiyor. Ripten kurtulmak için kıyıya paralel yüzülmeli. Uzun süre suda kalma tehlikesi olduğu için yorulmamak da önemli.
Rip akıntısı kıyıya dik gelen dalgaların kıyıdaki kayalık, rıhtım, mendirek ve hatta kalabalık hâlde yüzen insanların dalgaların yönünü kesintiye uğratması sebebiyle oluşabiliyor. Böyle durumlarda dalgalarla kıyıya yığılan sular geri dönerken denize doğru kuvvetli bir basınç oluşturuyor. Sonrasında da söz konusu dalgalar kıyının uygun bir kesiminden denize doğru dönerek rip akıntısını meydana getiriyor. Akıntı deniz tabanındaki ince malzemeleri karıştırarak çamurlu bir su görüntüsü oluşturuyor.
Uyarılara dikkat
Çok iyi yüzme bilenleri bile denizin derinliklerine çeken, zaman zaman saatte 70 kilometre hızla hareket eden bu sinsi ve çok güçlü akıntı, çok sığ plajlarda da görülüyor. Akıntıya kapılan insanlar kuvvetli bir basınç ile denize doğru sürükleniyor. Panikle birlikte karaya direkt yüzülünce yorulmayla birlikte istenmeyen sonuçlar ortaya çıkıyor. Bu konuda vatandaşı uyaran kurumların başında Sivil Savunma ekipleri geliyor. Bunun yanında İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı ekiplerin de broşürlerle halkı uyardığını belirtelim. Her iki kuruma bağlı uzmanlar vatandaşların ‘Ben çok iyi yüzerim, bana bir şey olmaz, ben zaten açılmıyorum’ düşüncesine kapılmamalarını tavsiye ediyor. Çünkü rip akıntıları tam kıyıdan ve üstelik bilek hizasından başlıyor.
Bazı kıyı bölgelerinde ‘Denize girdiğiniz bu bölge, Karadeniz’e özgü rip akıntılarının meydana geldiği tehlikeli bir bölgedir’ şeklinde uyarılar var. Ancak vatandaşların bu uyarılara aldırdığı yok. Eyüp’ün Ağaçlı köyünde birkaç hafta önce can veren ve Türkiye’yi yasa boğan 3 kız kardeş Bahar, Elif ve Narin de rip akıntısına yakalanmıştı. Üstelik kız kardeşlerin boğulduğu sahilde akıntıya karşı uyarı tabelaları da mevcuttu. Ancak aynı yerde bu uyarılara uymayanlar sadece vatandaşlar değildi. Maalesef o gün orada 5 TL karşılığında vatandaşların bu sahilde denize girmelerine tanıklık edenler de mevcuttu. İşte bu noktada yetkili kurumların yasak bölgelerde yüzülmemesi için daha ciddi önlemler alması gerekiyor.
Kontrolsüz, emniyet tedbiri alınmamış, cankurtaran ve sağlık ekibi bulunmayan sahil ve plajlarda, rüzgârlı havalarda ve denizin dalgalı olduğu durumlarda denize girilmemeli. Çocukların da kesinlikle denize yalnız girmemesine dikkat edilmeli.
Sahillerde ölümlerin yaşanmaması için tehlikeli bölgelerde yüzülmemesi, cankurtaranların sayısının artırılması, denize girilen yerlerde sahil kontrol iplerinin daha özenle gerilmesi de tedbirler arasında. Hatta daha da önemlisi okullarda yüzme eğitiminin verilmesi gerekiyor. Bunun yanında yüzlerce insan içinde birkaç kişinin bitirdiği ilk yardım kurslarının bu tür vakalar yaşandığı anda önemi ortaya çıkıyor. Çoğu boğulma olayı zamanında ve gerekli müdahalenin yapılmamasından dolayı meydana geliyor. İlk müdahale de boğulan kişinin hızlı ve dikkatlice sudan çıkarılması. Eğer sudan insan çıkarma ve kurtarma konusunda eğitimli değilseniz boğulmakta olan birini kurtarmak amacıyla suya girmeyiniz. Aksi takdirde boğulmakta olan kişi, can havliyle sizi de suyun dibine çekebilir. Acil bir durumda 112 Acil Sağlık’a haber vermeyi de unutmamak gerek.
Rip akıntılarının yanında, deniz, gölet ve nehirlerden izinsiz alınan kum ve çakılların yol açtığı ani derinlikler de ölümlere sebep oluyor. Özellikle yüzme bilmeyen kişiler aniden derinleşen suda panikleyerek hayata gözlerini yumuyor. Bunun yanında dolu mideyle yüzerken bacaklara kramp girmesi, alkollü şekilde denize girilmesi sonuncunda da boğulmalar yaşanabiliyor.
Tatil anlayışı değişmeli
Psikolog Fazilet Seyidoğlu, yasak tabelası olduğu hâlde denize girenlerin ‘deli cesareti’ne sahip olduklarını söylüyor: “Toplum psikolojisi. Herkes giriyor, biz de girelim düşüncesiyle hareket ediyorlar.” Sosyolog Nurdan Demircioğlu ise her gün boğulmaların olduğu bir sahilde denize girenlerin ‘ölüm korkusu’nu akıllarına getirmemelerine anlam vermekte zorlanıyor. Demircioğlu’na göre çözüm için insanların kafasındaki tatil anlayışının değişmesi şart. Tatili sadece denize girmek, sonrasında da mangal yapmak şeklinde algılayan kalabalık kitle bu anlayışını değiştirmezse sağlık açısından yetersiz ve tehlikeli sahillerde daha çok ölümler yaşanacak.
Rip akıntısına karşı yapılması gerekenler:
- Sakin olun, asla paniğe kapılmayın.
- Akıntı sizi derine çekmez, sahilden uzağa götürür.
- Akıntı durduktan sonra belirli mesafe yanlara doğru, sahile paralel yüzün ve akıntıdan çıkın.
- Sonra sahile doğru yüzün.
- Marmara ve Karadeniz sahillerinde genellikle 100 metreden daha fazla açığa götürmez.
- Asla çeken akıntıya karşı sahile doğru yüzmeye çalışmayın, dünya yüzme şampiyonu olsanız dahi rip akıntısına karşı koyamazsınız.
- Akıntıya karşı yüzerek gücünüzü tüketmeyin, akıntıdan değil, yorgunluktan ölürsünüz.
- Akıntının sizi götürmesine izin verin (akıntıdan derhal kurtulmak istiyorsanız sahile değil; sağa veya sola yanlara doğru yüzün).
- Bu arada seslenerek veya sadece tek kolunuzu kaldırarak yardım isteyin.
- Yüzünüz daima sahile dönük olsun.
- Akıntı sizi açığa çektikten 1-2 dakika sonra duracaktır