Özür dilemek erdemliktir
Nurettin Özgenç; Galatasaray kulübü başkanı Ünal Aysalın Trabzonspor kulübü başkanı Sadri Şener'e atfen söylediği sözlerin bir kısmına katılıyorum. Şöyle ki, "İki kulüp arasındaki dostluk ebedidir. Yönetimlerin ömrüyle ölçülmez" sözlerinde son derece haklıdır ama Burak Yılmaz'ın transferinde Galatasaray'ın etik dışı hiçbir hareketi olmamıştır" sözü ise gerçekle uyuşmamaktadır. Etik olan ise Sadri başkanın rızası alınarak transferin gerçekleştirilmesiydi. Bir örnek ile kıyaslama yapmak gerekirse, bu durum Ünal Aysal'ın işletmesinde çalıştırdığı bir personeli kendisinin haberi olmadan rakip firmanın ayartmasından bir farkı yoktur. Bu örnekten hareketle davranış biçiminin etik olmadığı gayet açık. Galatasaray Burak'ın transferi için Trabzonspor'a resmi müracaat yapması ayrı bir şey,olumsuz cevap karşısında hülle yapması ayrı bir şey. Bunların ikisini bir birine karıştırmamak lazım. Ünal Aysal "dostluklar kişilere bağlı değildir, onların yaptıkları veya söyledikleriyle sona ermemeli" diyor ama dost bilinen kulübün yöneticileri de arkadan iş çevirmemeli! Ayrıca transfer konusunda "eğer öyle bir durum olduğunu hissetseydim bu transfere ilk önce ben karşı çıkardım" sözü ise ciddiyeti ve efendiliğiyle tanınan bir başkana ben şahsen yakıştıramadım. Bu nasıl hissetmemektir anlayan beri gelsin. Senin işletmende önemli bir görevde bulunan personeliniz "yurtdışında bir firmaya gitmek istiyorum" deyipte sizden gizlice dost bildiğin fakat rekabet ettiğin bir firmada işe başlaması gayri etik değilmidir? Gerçi olan olmuştur daha fazla üzerine gidilmemeli. Yapılan yanlışlıktan dolayı kırılan gönüllerin düzeltilmesi için özür mekanizması çalıştırılmalı. Özür dilemenin erdemlik olduğu hatırlanmalı.
Hiç kimse bulunmaz Hint kumaşı değil
Trabzonspor Genel Kurul Üyesi Nurettin Özgenç; Galatasaray'ın Burak Yılmaz'ı transfer edebilmek için hülle yapmasına hiç gerek yoktu. Basına yansıyan bilgilere göre Burak Yılmaz Sadri Şener'e gelip "Trabzon'dan ayrılmak istiyorum, yurtdışına gitmek istiyorum" dediği biliniyor. Dolayısıyla Galatasaray'a veya başka bir kulübe de gidebileceğini de söyleyebilirdi. Hiç kimsede ona "aman gitme ne olur" diye mani olmazdı. Sonuçta oda daha fazla para kazanacaktı eski kulübü'de... Bu nedenle hile ve entrika çevirmeye hiç gerek yoktu. Hiç kimse bulunmaz Hint kumaşı değil,hiç kimsede vaz geçilmez değil.
Sporcunun zeki çevik ve ahlaklısı sözünden ne anlamalıyız
Özgenç; cumhuriyet tarihimizin en karışık ve en şaibeli politikacısının yılmaz şakşakçısı olan şovmen yöneticinin, transfer sonrası işi pişkinliğe vermesi nasıl bir ahlak yapısı içerisinde olduğunu göstermektedir. Yönetici dediğin ağır olmalı ne oldum delisi olmamalı. Ahlaki kural ve kaideler sporcuları olduğu kadar sporla ilgilenenleri de kapsamalı.
Transfer hususunda ters olan ise Trabzonspor'da parlayıp değer bulan bir oyuncunun bunca yıldır ekmeğini yediği takıma böyle yanlış tutum ve davranış içerisinde olmamalıydı. Yapılan işin hoş olmayan,beğenilmeyen tarafı budur. Ayrıca bu durum spor ahlakına da aykırıdır. Atatürk, Türk sporcusunda yalnız beden kuvveti ve yetenek değil, aynı zamanda iyi ahlak ve zekanın da bulunmasını istemiş ve bu düşüncesini de; "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim" sözleriyle dile getirerek, bir sporcunun nasıl bir insan olması gerektiğini anlatmıştır.