Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Mursi'nin kaderi, Erdoğan'ınki gibi

Mısır'da seçimle iş başına gelen Müslüman Kardeşler'in temsilcisi Muhammed Mursi'nin yaşadıkları, AK Parti ve Erdoğan'ın kaderine çok benziyor.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-07-15 11:46:07

Mursi'nin kaderi, Erdoğan'ınki gibi
Milliyet yazarı Hasan Cemal Mısır'ın seçimle iş başına gelen ilk cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi'nin yaşadıkları ile AK Parti iktidarının ilk yılları ve Erdoğan arasında bir benzerlik kurdu.

Liberal Hasan Cemal, halkın oyu ile iktidara gelen İslamcı İhvan-ı Müslümin için yine de yazısında içinden gelerek "onlar olmalı" diyemedi. Sadece "denenmeli" diyebildi.

Hasan Cemal'in "köklü geçmişi"ne bakarsan, İslamcılar için bunu diyebilmesi bile çok önemli.


İşte Hasan Cemal'in yazısı:

"Meydanların gücü, kitlelerin direnişi askeri darbeyi önlüyor. Ama bu kez silahlı kuvvetler yüksek yargıyla, sivil bürokrasiyle, devlet kontrolündeki medyayla seçim sandığından çıkan iktidara taş koymaya ve kendi ‘vesayeti’ni sağlamlaştırmaya çalışıyor.

Mısır’ın güçlü adamı ve Askeri Konsey Başkanı Mareşal Tantawi, geçen Mart ayında Cumhurbaşkanı Gül’ün Kahire ziyareti sırasında şöyle bir itirafta bulunuyor:

“Darbe yapmak için her şeyi hazırlamıştık ama Tahrir Meydanı’nı dolduran kalabalıklara bakınca vazgeçtik.”
İsabetli bir karar olmuş.

Halkın gücü darbeyi önlemiş.

Ama Mısır’da asker henüz ipleri elden bırakmış değil. Mısır tarihindeki ilk demokratik seçimle iş başına gelen siyasal kadrolarla asker arasındaki iktidar mücadelesi devam ediyor.

Askeri Konsey, Mısır’ın ilk demokratik parlamentosunu bir kaç hafta önce feshetti.

Ama Cumhurbaşkanı karşı durdu.

Mısır tarihinde ilk kez demokratik seçimlerle cumhurbaşkanı olan Muhammed Morsi, Askeri Konsey kararını tanımadı ve bir kararnameyle parlamentoyu toplantıya çağırdı.

Parlamento tanklarla sarılıydı.

Silahlı birlikler nöbetteydi.

Ancak, Cumhurbaşkanı’nın çağrısı üzerine parlamentoya gelen milletvekillerine asker müdahale etmedi.

Mısır tarihinin ilk demokratik meclisi sadece 15 dakikalık simsegel bir toplantı yaptı ve dağıldı.

Bu kez yüksek yargı devreye girdi.

Tabii askerle işbirliği içinde.

Anasaya Mahkemesi hemen toplandı ve Cumhurbaşkanı’nın parlamentoyu toplantıya çağıran kararını fazla gecikmeden iptal etti.
Bu arada devlet kontrolündeki medya da Cumhurbaşkanı’na karşı sıkı bir yıpratma ve muhalefet kampanyası başlattı.
Özetlecek olursa:

Bir yanda asker-sivil bürokrasi...

Öbür yanda seçimle gelenler...

Türkiye’den çok iyi bildiğimiz, aşinası olduğumuz bir siyasal kavga ortamı...

Mısır ordusu, kendi ayrıcalıklarını ve rejimin tepesindeki konumunu devam ettirmek için ‘vesayet sistemi’ni yeniden yapılandırmanın peşinde.
Görünür gerekçesi malum:
İslamcılara karşı laikliği korumak!

Hem cumhurbaşkanlığı hem de parlamento seçimlerin kazanmış olan Müslüman Kardeşleri gemlemek, kendi dediğine getirmek istiyor.

Bunun için de yargıyla, sivil bürokrasiyle, devlet medyasıyla ve bazı siyasi partilerle de işbirliği yaparak, yeni iktidarı kendi ‘kırmızı çizgileri’yle kuşatmak istiyor.

Bir başka deyişle:

‘Milli irade’nin üzerinde Damokles’in Kılıcı gibi sallanmanın kapılarını zorluyor.

Bizde de öyle değil miydi?..

Soru:

Mısır’da seçim sandığından çıkan Müslüman Kardeşler, oyunu kuralına göre oynayacaklar mı?
Demokrasiye sahip çıkacaklar mı?

Oyla geldikleri gibi gidecekler mi?
Bu sorular da meşru sorular.

Ama bu ‘meşru’ sorular, askerin siyasete müdahalesini, siyasete tahakkümünü gerektirmiyor.
Çünkü bu siyaset tarzı tümüyle ters de tepebilir. Doğru olan sabretmektir, herkesin siyaseti kuralına göre oynamasını sağlamanın yollarında yürümektir.

Unutmayın.

Mısır’ın yeni Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yüzde 51.73 oyla seçildi. Ama buna karşılık eski rejimin, Mübarek döneminin başbakanı olan Ahmet Şefik de oyların yüzde 48.27’sini aldı.

Alternatif yok değil, var.

Bırakın, Müslüman Kardeşler yönetimi elini taşın altına soksun.

Mısır’ı bugüne kadar kavuran, yeraltındayken kendisini halkın gözünde diri tutan ve devrim sonrası iktidara taşıyan işsizlikle, yoksullukla, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele etmeye başlasın.

Ateşten gömleği giysin.

İktidar sürecinde yıpranma nedir görsün.
Yol bu.

Başka çare yok.

Askeri vesayet çare değil.

Olsa, bugüne kadar çoktan olurdu.

Öte yandan Amerika’sı, Avrupa’sı da artık kendi güvenlik ve enerji çıkarlarına değil, demokrasiye öncelik versin.
Onlar için de doğru olan bu.

Bugüne kadar hep tersini yaptılar, olmadı.

‘Arap baharı’yla seçim sandıkları, dayandıkları diktatörleri, Arap dünyasında yıllar yılı destekledikleri otoriter rejimleri devirdi.
İyisi mi artık Amerika’sı da, Avrupa’sı da, İsrail’i de ‘demokrasi korkusu’ndan sıyrılıp oyunu, yani demokrasiyi kuralına göre oynasınlar.

Demokrasi içinde çare tükenmez!"
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara