Bedelli paralarının harcanacağı yer
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, bedelli askerlikten sağlanan yaklaşık 2.2 milyar TL’nin engelliler, şehit yakınları ile gazilerimizin yararına harcanacağını söyledi ve ‘şehitlik’ projesinden de ilk kez bahsetti
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-07-14 06:32:58
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, bedelli askerlik parasının nasıl ve nerelerde kullanılacağını ilk defa VATAN’a açıkladı. “Üzerimizde çok büyük sorumluluk var” diyen Şahin, İlber Ortaylı, İskender Pala gibi önemli tarihçilerle bir araya geldiğini anlatarak, şehitliklerle ilgili bir çalışma başlattıklarını anlattı...
- Şehit aileleriyle ilgili ikinci istihdamı da sağlayan yasal düzenleme destekle Meclis’ten geçti. Size ulaşan tepkiler nasıl?
İlk çıktığında “Bu gece çok daha rahat uyudum” dedim, çok hafifledim. Çünkü üzerimizde çok büyük bir sorumluluk var, çok da zor bir alan. Ama biz bütün kelimelerimizi çok dikkatli seçtik ve paketi çok güçlü çıkardık. İstihdamın ikinci hakkı, muhtaçlık belgesinin kaldırılması, şehitlerimizin anne ve babasının, geriye kalanların maaşlarını yükseltilmesi, bekar şehitler, büyük şehirlerde terör mağdurlarının maaşa bağlanması... Ama komisyondan geçmediği için, BDP ve MHP’nin onayı gerekiyordu. Böyle stratejik bir konuda, BDP ve MHP Plan Bütçe Komisyonu adına oraya oturdular ve destek verdiler. Bazı maddelerde de görüşlerini kürsüden açıkladılar. Bence TBMM’nin büyük bir başarısıydı. Şimdi bedelli askerlerimizden gelen para da şehit yakınları ve gazilere kullanılacak.
- Nasıl harcanacak?
Ne yapacağımız üzerinde bir çalışma sürdürüyoruz. Mesela şehitliklerimizi nasıl güçlendireceğiz? Şehitlik kavramını yeni nesillere nasıl anlatacağız... Biz şimdi bu parayı nasıl kullanacağımızı hocalarımızla konuşuyoruz. Mesela geçenlerde İlber Ortaylı ile bir araya geldik. İskender Pala ile buluştuk. Bir atımlık barutumuz var, nasıl kurumsal hale dönüştürebiliriz diye çalışma yapıyoruz.
Gazilere rehabilitasyon
- Ne kadarlık bir rakam?
Yaklaşık 2.2 milyar TL. Bunun sorumluluğu çok büyük. Parayı öyle güzel kullanmalıyız ki, mağdur olan herkesi, ‘Çok güzel oldu’ dediği bir noktaya getirmeliyiz. Geleceğe bunu taşımamız lazım. Özellikle şehitliklerimizin çok daha farklı olması gerekiyor. Mesela Britanya modelini inceliyoruz. Japonya’da Ertuğrul firkateyninden dolayı Japon hükümetinin şehitlerimiz için yaptığı özel bir şehitlik var, onu inceliyoruz. Sarıkamış için bir şehitlik yapabiliriz. Kültür ve Turizm Bakanlığı orada proje çalışması yapmış. Şu an onu mali olarak biz destekleyebiliriz. Bunları da ilk defa söylüyorum. Çok özel çalışmalardan bir tanesi. Altyapısı için çalışmamız sürüyor.
- Çanakkale için yeni bir proje var mı?
Çevre Bakanımızın yaptığı ve Başbakanımızın beğendiği bir çalışma var. Gidip yerinde incelemek istiyorum. Belki onu geliştirebilir veya farklı modellerini farklı illere uygulayabiliriz.
- Ne zaman başlayacak?
15- 20 gün içinde yol haritamızın çıkacağını ve Başbakanımıza sunulacak pozisyona geleceğimizi tahmin ediyorum. Tüm Türkiye’deki şehitliklerimizi çıkarıyoruz. Nasıl bir model olacağı üzerinde çalışıyoruz. Kendi yerli modelimiz ortaya çıkacak.
- Standart bir şehitlik modelimiz yok sanıyorum...
Çok parçalı. Genelkurmay bazında yapılmış çalışmalar var. Genelkurmay başkanlarımızın yaptığı bir takım arşivler var. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak bu sorumluluk bize verildikten sonra artık sivil bir anlayışla proje oluşturmaya çalışıyoruz.
- Genelkurmay Başkanlığı’ndan görüş aldınız mı?
Tabii ki sürekli beraber çalışıyoruz ve konuşuyoruz. Her masada onlardan uzmanlarımız var.
- Sadece şehitlikler proje kapsamında değil sanıyorum?
Evet, gazilerimizin rehabilitasyon sistemlerini güçlendirmemiz lazım. Gazilerimiz rehabilitasyondan çıkınca eve gidiyor ve çok yalnız kalıyorlar. Psikolojik bakımdan çöküyorlar. Bir anda o ilgi, alaka yalnızlığa dönüşüyor. Ara kademeler oluşturmak istiyoruz. Gençlerle, çocuklarla bir araya gelmelerini, tecrübelerini, yaşadıklarını onlara anlattıkları çalışma alanları oluşturmak istiyoruz. Tamamlandığı zaman inşallah çok güzel bir çalışma olacak.
‘Tehlike anında kadın bileziğine basacak polisin haberi olacak’
- Yine gündemimizde kadına şiddet var. Sizin döneminizde önemli yasalar çıkarıldı. Hala bir eksik var mı?
Hukuki çalışmalar Türk Ceza Kanunu ile başladı 2003 yılında. 6 ay üzerinde çalışılan TCK aslında en önemli başlangıçtı. Ondan önce töre ve namus, kadına yönelik şiddetle ilgili cezalar çok hafifti. ‘Mahalle baskısı, toplumsal baskı var’ deyip, erkeğe hak veren bir bakışla TCK hazırlanmıştı. Ama o değişiklikle, nitelikli adam öldürme suçuna çevrildi. Ardından Sayın Başbakanımızın genelgesi, benim Töre Namus Cinayetleri Araştırma Komisyonu başkanlığım ve arkasından Ömer Dinçer Bey’in Başbakanlık Müsteşarı iken çıkarttığımız Başbakanlık genelgesi geldi. 2008 yılında ilk kez devlet bu sorunu gördü ve kabul etti. Çözmek için yol haritası ortaya koydu, bu çok önemliydi. Tepedeki en büyük siyasi iradenin, ‘Bu vardır ve gereği yapılmalıdır’ anlayışı o günün genelgesiyle başladı. İkinci en önemli dönüm noktamız odur. Arkasından 4320 sayılı yasa üzerinde çalışmaya başladık. Aslında 1998’de çıkmıştı ama 2003 yılında Aile Mahkemeleri kurulana kadar çalışmamış, kağıt üzerinde kalmıştı. Sonra Aile Mahkemelerine hakimler atandı ve 3- 4 yıl içinde içtihat oluştu. Ama bakıyoruz ki 4320 sayılı yasa da yeterli değil.
- Neden yeterli olamadı?
Çünkü sahada Ayşe Paşalı olayları yaşanmaya başlanıyor. Uygulamada kanunun kapsamının genişlemesi, çok daha temel bir kanunun oluşması gerektiği gözüküyor. Sonra ben göreve geldim, 6 ay bir daha çalıştık. Neler ilave edilmeli, temel mantık ne olmalı. O sırada İstanbul Anlaşması yapıldı. Bunu çok iyi anlatamadık. Şu anda dünyada İstanbul Anlaşması’nı onaylayan tek örnek ülkeyiz. AB ülkeleri mali bütçesi yüksek olduğu için “yasayı çekincesiz imzalarsak maliyeti fazla olur” deyip bekletiyorlar. Ama hiç kimse bilmiyor. Girmeye çalıştığımız AB standartlarının üstünde bir anlaşmayı çekincesiz imzaladık. Biz devlet olarak süreci hep olaylar bittikten sonra yönetiyoruz. Ama şimdi zamanın ruhunu yakalacaksak -ki bu bütün alanlar için geçerli- olmadan önlemek gerek. Koruyucu hekimlik gibi.
Eskiden 46 yıl hapis olmazdı
- Eğitimlere kesintisiz devam edeceksiniz bu durumda?
Evet. Bakın, HSYK kendi içinde eğitim başlattı, çok önemli buluyorum. Biz onları eğitime davet ettik. Sonrasında HSYK kendi içinde bir eğitim planlaması yapmış. Biz de onlara yardımcı olacağız. Çünkü binlerce karar veriliyor. N.Ç olayında yaşananlar var. Son olayda 46 yıl hapis cezası aldılar. Eskiden bunlar mümkün değildi.
- Hukuki altyapımız sağlam diyoruz ama geçenlerde bir kadın polisi, polis eşi öldürdü...
Ayrımcılık ve eşitlik anne karnında başlıyor. Renkleriyle ayırıyorsunuz, sevme şekliyle, aldığınız oyuncaklarla ayırıyorsunuz. İnsanların bütün gönlüyle eşitliğe inanması gerekiyor. Ders kitaplarında kadın ve erkek beraber okumalı, mutfağa girmeli. Erkeği elinde gazete okurken, kadını ise mutfakta gösteren fotoğraflarla eşitlik sağlanmaz.
Kadın cinayetleri artıyor mu?
- Kadın cinayetleri giderek artıyor mu? Gazetelere bakıyorsunuz neredeyse her gün bir kadın öldürülüyor...
Cinayetlerin sayısını bilmiyorduk. Töre ve Namus Cinayetleri Komisyonu başkanlığım döneminde Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma’dan veri istedim. Ellerinde veri olmadığı gibi, o zamana kadar talep de edilmemişti. Son 5 yılı taradılar. Şu anda yaptığmız çalışmada artık Adalet Bakanlığı’nın UYAP bağlantısını bizim bakanlığın bağlantısına dönüştürüyoruz. Şiddet İzleme Merkezleri kurulduğunda birey sığınma evinde mi, çıktı mı görebileceğiz.
- Pilot il seçildi mi?
Emniyet Genel Müdürlüğü ve Bakanlığımıza bağlı Bilgi Teknoloji, kadının statüsü genel müdürlüğümüz birlikte çalışıyor. Sistemi ihaleye açacağız. Sonra en çok olayların olduğu yerde denenmesi gerekiyor. Bu benim tamamen şahsi kanaatim ama pilot bölge büyük şehirin bir ilçesi olabilir.
- İşleyiş nasıl olacak?
Mesela mahkeme erkeğe evden uzaklaştırma cezası veriyor. Aynı denetimli serbestlik gibi ama onlar ayak kelepçesi kullanıyor. Bizim kullanacağımız sinyalizasyon sistemi. Kola takılacak veya boyna asılan kolye türü bir sinyalizasyon sistemi olacak. Mahkeme karar verdi uzaklaştırdı ama yanına bir polis veremiyorsunuz diyelim. Kadınlar bu kolye veya bilekliği takacak. Uzaklaştırma kararına rağmen işyerine, eve geliyorsa, yolda önüne çıkıyorsa, o sinyalizasyonla en yakın kendi bölgesinde sorumlu olan birime haber verecek.
- İşe yarar mı gerçekten?
Evet. Ben psikolojik yönünün çok daha güçlü olduğunu düşünüyorum. Mesela kamera sisteminde de ‘burada kamera var, takip ediliyorum’ yazısı insana ciddi bir otokontrol getiriyor. Bir de zorlama hapsi var. Adalet sistemine ilk kez girdi. Hakim artık, ‘Ben sana uzaklaştırma verdim. Ama sen yine yaklaşıyorsun. O zaman senin temel hak ve özgürlüğünü elinden alıyorum, 15 gün zorlama hapis cezası veriyorum’ diyebiliyor. Burada da sinyalizasyonda da işin psikolojik boyutu önemli.
VATAN
SON VİDEO HABER
Haber Ara