Zana’yı anlamak ya da anlamamak
Hakan Tahmaz, Erdoğan-Zana görüşmesi üzerinden Ak Parti ve BDP çevresinin yaklaşımlarını değerlendiren bir yazı kaleme aldı. Yazıda 'Çözüm için Ak Parti'yi zorlamak gerekiyor Zana'nın attığı adım bu anlamda olumlu bir adımdır' diyen Tahmaz bu atağın iki çevre tarafından anlaşılmadığını dile getirdi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-07-09 14:36:13
Erdoğan ve Zana görüşmesi geçtiğimiz günlerde birincil gündem konusuydu. BDP'nin tavrı Ak Parti'nin görüşme talebini kabul etmesi. Karayılan'ın görüşme üzerinden yaptığı açıklamalar bir çok farklı yorum ile beraberinde getirdi. Birgün gazetesi yazarlarından Hakan Tahmaz Erdoğan-Zana görüşmesini ve Kürt sorunu üzerinden kapsamlı ve nitelikli bir değerlendirme kaleme almış.
İşte Tahmaz'ın o yazısı ;
Kürt Meselesi’nde birçok gelişme aynı anda yaşanıyor. Bunların her biri tek başına değerlendirmeyi gerektiren ağırlıkta konular. Ben Leyla Zana’nın “sahaya inme denemesi” üzerinde duracağım.
Bütün tartışmalardan azade olarak Leyla Zana’nın “silahların susması” için elini taşın altına koyması koşulsuz desteklenmelidir. Bizim için yanan bu ateşe dökülen her damla gözyaşı da bir kova su da çok kıymetlidir. Bu sınırlılıkta, bu çabayı alkışlamak gerekiyor. Ama o kadar.
Leyla Zana’nın Hürriyet Gazetesi’nde ve Başbakan ile görüşmesinde dile getirdiği talepler, BDP çevresinin de dile getirdiği talepler. Bu konuda herkes hemfikir.
GECİKMİŞ BİR BULUŞMADA TEK BAŞINA
Tartışmayı Zana’nın “Başbakan’a güveniyorum, bu sorunu çözebilir” değerlendirmesi alevlendirdi. Hükümet çevresi bu sözlere çok sevindi. BDP çevresi de kızdı. Bu da bir yere kadar çok doğal. Ama Başbakan ve çevresi fazla aceleci davrandılar. Başbakan, BDP’de ayrılık çıkarabileceğini zannetti. Yandaşları da Leyla Zana’yı bir anda kahraman ilan ettiler.
Şimdilik “denize düşen yılana sarılır” sözünü ve Leyla Zana’nın iki ay önce “silah Kürtlerin sigortası”, “demokratik özerklik yetmez, federasyon gerek” sözlerine Başbakan'ın ve çevresinin gösterdiği tepkiyi hatırlatmakla yetineyim.
Zana, görüşmeyle ilgili düzenlediği basın toplantısında cezaevinden çıktıktan sonraki ziyaretlerine gönderme yaptı ve Başbakan ile görüşmesinin gecikmiş bir buluşma olduğunu ima etti. Sözü edilen görüşmeleri, Hatip Dicle, Orhan Doğan, Selim Sadak ve Leyla Zana yaptı. Zana, Başbakan’la görüşmeyi ise 8 yıl sonra tek başına yaptı.
CHP’den sonra Leyla’da AKP’ye yaşam öpücüğü sundu. AKP’nin Kürtler üzerindeki etkisinin zayıfladığı bir zamanda yapılması eleştiri konusu oldu. Zamanlama gerekçesiyle barış arayışının karşısında konumlanılamaz. Bazen barış tam da böylesi dönemeçlerde yakalanabilir.
ZANA HEP AYRI DURDU
Yanlış sürdürülen tartışmalardan biri de, Leyla Zana’nın bu hareketini BDP ile önceden paylaşmaması oldu. Bu tartışma üçüncü şahısları doğrudan ilgilendiren bir tartışma değil. Bu tartışmaya katılanlar kendi durdukları politik yeri unutmamalılar. Mehmet Öcalan’ın, Zana ile aynı görüşte olduğunu açıklaması ve BDP çevresinin ilk sert çıkışlarından sonra tepkide düzey düşürmelerini ve Murat Karayılan’ın düşük profilli eleştiri yapması gibi gelişmeleri hesaba katmayanlar her an duvara toslayabilirler.
Leyla Zana’nın çıkışının ardında Öcalan var sözleri yabana atılamaz. Leyla Zana’yı tanımak ve Abdullah Öcalan ile ilişkisini anlamak isteyen Faruk Bildirici’nin Yemin Gecesi ve Cengiz Kapmaz’ın İmralı Günlüğü kitabına bakmalı.Yazının devamını okumak için tıklayın
SON VİDEO HABER
Haber Ara