Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Sivas Olayları aydınlatılsın!

Özgür-Der Sivas Temsilciliği Sivas olayları üzerine bir basın açıklaması yaptı:

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-07-08 16:56:24

Sivas Olayları aydınlatılsın!
Sivas olayları ile ilgili yaşanan usülsüzlükler ve hak gaspları yıllardan beri atlanıyor. Daha önce "Sivas Olayları Kan Davasına Dönüştürülmesin!" vurgulu basın açıklamaları ile dikkat çeken Özgür-Der Sivas Temsilciliği 2 Temmuz olaylarının 19. yılında "28 Şubat Kalıntıları Temizlenirken Sivas Olayları Atlanmasın!" merkezli bir basın açıklaması yaptı. Sivas'ın Kent meydanında toplanan dernek üyelerinin "Madımak Olayları aydınlatılsın Mahkumlar serbest Bırakılsın" şeklinde hazırladıkları afiş oldukça dikkat çekti. Sivas'ta ilk kez bu çapta yapılan basın açıklaması olaysız sona erdi.







Basın Açıklamasının Tam Metni:


28 ŞUBAT’IN KALINTILARI TEMİZLENİRKEN SİVAS OLAYLARI ATLANMASIN!

Yıllardan beri söylediğimiz gerçeği bugün bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Bundan 19 yıl önce gerçekleşen 2 Temmuz Olayları’nın tek nedeni “Şeytan Ayetleri” adlı Hz. Peygamberimize ve muhterem eşlerine hakaret içeren kitabı çeviren Aziz Nesin isimli düşük bir yazarın kentimize tahrik amaçlı gelmesinden başka bir şey değildir. Allah’a, peygamberlerine ve kitaplarına inanmayan birinin sünnisiyle olmadığı gibi alevisiyle de işi olamaz. Zira peygamberimiz bütün Müslümanların peygamberi, muhterem eşleri de hepimizin anneleridir. Gün sonunda meydana gelen ölümlü olayları hiç kimse tasvip edemez, etmemiştir de. Her ne yaşanmış olursa olsun o gün orada yaşananlar Alevi-Sünni çatışması değildir.

Son yüzyıldan beri Türkiye’de yaşanan etnik ve mezhebî çatışmaların tamamı devlet kaynaklıdır, halkların kendi refleksleriyle meydana gelen olaylar değildir. Sivas’ta yaşanmış bir olay için, PKK’nın Erzincan’da, Başbağlar adlı dini duyarlılığı bilinen bir köyde 33 masumu camiden çıkarıp infaz etmesi ne anlama geliyor? Bu güne kadar sokakları dolduran onlarca dernekten bir tanesi bile; PKK terör örgütü bizi temsil etmez, bizim adımıza ne hakla intikam alır dememiştir. Aynı yıl barış görüşmeleri sürerken 33 silahsız askeri katleden örgütün bu eylemleri kimlerin talimatıyla yaptığı hâlâ belli değilse, oteli yakanlardan biri bile bulunamadıysa, içeride yatanların hiç birinin bu isnatla tutulmadığı belliyse Sivas olaylarının hiçbir tarafının aydınlatılmadığı da ortadadır.

Sivas Olayları 1993 yılında yaşandı. O yıl, Ergenekon’un en güçlü olduğu, bir cumhurbaşkanını zehirlediği, meşhur ve etkili bir yazarı havaya uçurduğu, bir generalin uçağını düşürdüğü, silahsız ve savunmasız 33 erin öldürülmesini seyrettiği bir yıl olmuştur. O yıl Kürt sorunu barıştan birden uzaklaştırılıp karmaşıklaştırılırken, Alevi-Sünni meselesi tekrar kaşınmıştır. Yapı o kadar güçlüydü ki 4 yıl sonra 28 Şubat darbesi gerçekleştirilecekti. Bu darbenin ilk mağdurları Sivas Davası’ndan içeride tutulan Sivaslılar oldu. En fazla 17 yılla yargılanan insanlar ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırıldı. Siyasallaşan yargının bu kararını imzalayıp kalem kıran Orhan Karadeniz sonraki yıllarda da Danıştay saldırısının Ergenekon’la birleşmesini istemeyerek başka bir skandala imza atacaktı. Sivas Olayları’nı “insanlığa karşı suç” olarak niteleyenler bilmelidir ki, asıl insanlık suçu dışarıda dolaşan katillerin peşine düşmemek, karar merciindeki kişilerden hesap sormamaktır.

Altını çizerek söylüyoruz: Sivas olaylarına yapılacak en sağlıklı bakış açısı, 2 Temmuz gününün başlangıcının sosyolojik olarak; sonunun ise kriminal olarak incelenmesinden geçer. 70 küsür yaşında ölen Cafer Erçakmak’ın cesedini kabrinden çıkarıp otopsi yaptıranlar, nedense Madımak Otelinde çoğu kurşunla öldürülen, bazıları da boğularak ölenler hakkında hiç kimse otopsi yapılmasını istememiştir. Hiçbir delil olmamasına rağmen insanlar suçlu ilan edilip Çağdaş İstiklal Mahkemeleri olan Devlet Güvenlik Mahkemeleri tarafından kalemleri kırılmıştır. Sivas davası hakkında bugüne kadar hep tersi yapıldı. Gösterilerin başlama nedeni olan ağır tahrik atlanarak eylemlere katılan on binlerce kişinden 125’i ihbarlarla, asılsız suçlamalarla içeri alındı. Gösteri yürüyüşüne muhalefetten ya da taksirli adam öldürme cezasından yargılanması gerekenler 28 Şubat darbesinin yargı üzerinde aktif olduğu yıllarda anayasal düzeni yıkmakla suçlanıp idamla cezalandırıldılar. Üstelik bir teki için bile oteli yakma iddiası ortaya dahi atılmamışken yaşandı bunlar. Olayların sonucu ise sosyolojik olarak incelendi ve topyekûn bir şehir zan altında bırakıldı. Ölenlerin otopsisi yapılmadı. Vurularak öldürülen insanların katilleri görmezden gelindi. Hiçbir emniyet mensubu ve asker yaşananlara müdahale etmediği gibi dönemin valisi ve kolluk güçlerinin eylemsizliğinin üzerine gidilmedi.

Yapılması gereken ilk şey, bir dinin peygamberine ve onun pak eşlerine yapılan hakaretlere tepki gösteren halkın derdini, endişesini ve duyarlığını anlamak ve amacı dışına çıkarılarak Alev-Sünni çatışması olmadığı ilan edilmelidir. İkincisi ise bu duyarlılığı kullanan ve neticesinde onlarcası içeride olmakla birlikte dışarıda da insanların ölümüyle sonuçlanan zincirleme olayları adli olarak inceleyip faillerinin ve arkasındaki azmettirici güçlerin deşifre olması ve suçsuz olarak içeride yatan mağdurların serbest bırakılması gerekir.

Unutulmamalıdır ki, Madımak’ın içinde ve dışında yaşanan acılar ve yaralar, daha fazla mahkumiyet ve intikam hisleri ile değil, statükoya eklemlenmiş İslam düşmanlığı propagandalarından sıyrılarak gerçek faillere odaklanmakla kapanır. Bu failler de o dönemin devlet adamları ve derin yapılanmalardan başkası değildir. Toplum vicdanı ancak ve ancak bu hesaplaşmayla rahatlayacaktır.


Haber Ara