Dolar

34,8675

Euro

36,6715

Altın

3.017,63

Bist

10.111,66

Altan: Vesayet demokrasi ile biter!

Prof. Dr. Mehmet Altan, Türkiye’de askerî vesayetin bitmesi için rejimin demokratikleşmesi gerektiğini vurguladı. Altan, siyasal iktidarın devletle anlaştığını ve kendisini güçlü hissettiğini belirterek, “Bundan sonra geri dönüş olmayacağını düşünüyor, çok yanılıyor” dedi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-07-08 16:48:52

Altan: Vesayet demokrasi ile biter!
Sistemin olduğu gibi durduğunu belirten Altan, “Hiçbir mevzuat değişikliği yapılamadı. 12 Eylül rejimi ayakta ve ‘Biz artık güçlendik. Söylediğimizi kabul ettirebilecek noktadayız, anlaşalım, bu rejimi dönüştürmeden mevcudun egemeni biz olduk, burada duralım’ deniyor” dedi.

Vesayet, demokrasiyle biter


Prof. Dr. Mehmet Altan, Türkiye’de askerî vesayetin bitmesi için rejimin demokratikleşmesi gerektiğini vurguladı.
104.4 frekansından yayın yapan Bizim Radyo′da Fatma Yılmaz’ın sorularını cevaplandıran Prof. Dr. Mehmet Altan, kısa süre önce gerçekleşen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’nın görüşmesini değerlendirdi.

Siyasetin kendi içindeki dalgalanmalarından ziyade Kürt sorununda bir barış lobisi bir de savaş lobisi olduğunu kaydeden Altan, “Bütün olup bitenleri Kürt-Türk diye okumaktan ziyade barış lobisiyle savaş lobisinin karşılaşması olarak belki analiz etmek lâzım. Fakat ne gariptir ki barış isteyen bu coğrafyadaki çocuklarımızın ölümlerinin artık sona ermesini isteyenlerin bu işte egemen olamayıp barışı tesis edememesi bence esas mesele.

Savaş lobisinin bu kadar etkin olması, barış lobisinin her atağının her adımının arkasından ortaya çıkıp bunu bastırmaya çalışması nihayetinde bu savaşın neredeyse 30 yıldır sürüyor olması ve bunun üstesinden gelinememesi olarak olaya bakmak lâzım” diye konuştu.

ÖLÜMLER, BELLİ BİR KESİME BÜYÜK RANT GETİRİYOR

ALTAN, barış, eğer bir ülkede herkes tarafından istenmiyorsa herkesin yararına ve çıkarına gelmiyorsa tesis edilemeyeceğini belirterek, savaşın bizim göremediğimiz anlamda çok daha büyük olduğunu söyledi.

Bütün ölümler, acılar ve kana rağmen olayların üzerinden belli bir kesime büyük rant getirdiği için bu sorunun çözüm bulamadığını kaydeden Altan, şöyle devam etti: “Bunun üzerine gidilirse bu savaş lobisinin elde ettiği rantlar çoluk çocuğu öldürerek bundan kazanılan para, pul, itibar ne ise bunun deşifre edilmesi halinde barışa belki biraz daha yaklaşılabilinir.

Yoksa insanlar üzerinden, gelişmeler üzerinden günlük ve güncel olaylar üzerinden analiz yapıldığı vakit net tablo görülemiyor. Onun için ben savaş ve barış lobisine bakıp her barış lobisinin girişiminin ardından bir savaş lobisi çığırtkanlığının meydana geldiği ve yahut insanların öldürüldüğünün ve bunun akamete uğradığını görüyorum.

Buna rağmen barışı isteyenlerin daha güçlü olduğunu bütün topluma daha faydalı olacağını göz önünde bulundurmaları halinde savaş lobisini yeneceğini düşünüyorum. Ama maalesef bugüne kadar bu başarılı olmadı.”

“27 NİSAN’I DARBE SAYMAYAN BİR TAVRI VAR”

Mehmet Altan, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını da değerlendirerek, bundan sonra yargılamalara izin alma gereği geldiğini söyledi. “Niye Başbuğ içerde de 27 Nisan’la ilgili hiçbir gelişme yok?” diye soran Altan, şöyle devam etti:
“Bunlara kim karar veriyor? Bu darbe girişimlerinin yargılanması sırasında kim etkili?

Türkiye’de niye 28 Şubat bir noktaya geldi de niye 27 Nisan’dan hiç söz edilmiyor. Bunlar çok garip. Demek ki burada rutin işlemesi gereken yani bir taraftan ‘arınıyoruz, vesayeti kaldırıyoruz’ diyoruz, ama bir taraftan bazı darbeler yargı sahasında tutulurken—kim tutuyorsa—bir kısmı belli bir oranda yargıya sevk ediliyor. Yani 28 Şubat’ın çok önemli olduğunu söylediler, ama 27 Nisan’ı darbe saymayan bir tavrı var siyasal iktidarın.

Ben 27 Nisan’ın yargılanmaması için özel bir gayret görüyorum. Özel yetkili mahkemeler bildiğini yapsa da bunun önüne geçilmiş oluyor. 28 Şubat’ın derinleştirmesini durdurdu AK Parti bu yasayla. Yani bunda 28 Şubat’la ilgili yasal süreç durur daha gelişmez.

“ASKERÎ VESAYETİN BİTMESİ İÇİN REJİM DEMOKRATİKLEŞMELİ”

ASKERLE siyasal parti arasında bir anlaşma görüyorum ben burada. Yani bunları yaptığınız zaman birisiyle anlaşıyorsunuz. Kendin etkin oldun, güçlü oldun. Burada etkin güçlü olman önemli değil burada rejimi demokratikleştirmek önemli. Kimi askerlere dâvâ vs. bunlar Türkiye açısından çok önemli olaylardı. Fakat Türkiye’de askerî vesayetin bitmesi için rejimin demokratikleşmesi gerekiyor.

Bırakın 12 Eylül rejiminin ortadan kaldırılması, soruşturmaları sonuna kadar götürmeye son veren bir adımdır bu. Bir taraftan da Sayıştay Kanununda değişiklikler yapılarak devlet harcamalarının soruşturmalarının önüne geçilmiştir. Esas kamuoyunun, vicdanlı insanların, muhalefetin bu özel yetkili mahkemelerle ilgili son değişikliklere dikkat etmesi gerekiyor.

“TÜRKİYE’NİN İHTİYACI SİYASAL ÇIKAR SİYASETİ DEĞİL, DEĞİŞİM SİYASETİ”

Mehmet Altan, siyasal iktidarın devlet ile anlaştığını, kendini güçlü hissettiğini belirterek, “Bundan sonra geriye dönüş olmayacağını düşünüyor çok yanılıyor” dedi. Sistemin olduğu gibi durduğunu kaydeden Altan, şöyle devam etti: “Hiçbir mevzuat değişikliği yapılamadı. 12 Eylül rejimi ayakta ve biz artık güçlendik. Bu işleri hiç üzerine gitmeyelim. ‘Söylediğimizi kabul ettirebilecek noktadayız anlaşalım, bu rejimi dönüştürmeden mevcudun egemeni biz olduk, burada duralım’ deniyor.

Bunun bir hata olduğu rejimi demokratikleştiremeden bir şekilde buna hakim olunacağı sanılmasının nasıl bir gaflet olduğunu hep birlikte yaşama ihtimali var. İnşallah yaşanmaz, ama çok ağır bir faturayı da ödeme ihtimali var. Yani siyaset garip bir mesele bir çıkar anlayışına dayalı. Bir değişim anlayışına dayalı değil. Bir iş değiştiriliyor gibi yapılıyor, fakat kendi çıkarları ölçüsünde hız veriliyor. Kendi çıkarları elde edildiği düşünüldüğü noktada da duruyor.

Halbuki Türkiye’nin ihtiyacı siyasal çıkar siyaseti değil, değişim siyaseti. Biz bundan epeydir çok uzaklaştık. Halkını mağdur etmeyen bir devletle birbiriyle uğraşmayan insanlardan oluşan bir toplumu inşa etme düzenleme imkânının önü çok açıktı. Maalesef siyasal iktidar kendi çıkarlar hesaplarıyla bu imkânı ortadan kaldırdı.”

Haber Ara