Dolar

34,8955

Euro

36,6907

Altın

3.011,41

Bist

10.058,63

Cezaevlerinde son durum nedir?

Mazlumder Cezaevleri Çalışma Grubu Bolu ve Silivri Cezaevlerinde yaptıkları görüşme ve gözlemlerini kamuoyu ile paylaştı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-07-06 16:23:48

Cezaevlerinde son durum nedir?
TİMETÜRK / Haber Merkezi

Mazlumder tarafından her iki cezaevinde yapılan inceleme sonrası hazırlanan kısa rapor:

Silivri Cezaevi:

“MAZLUMDER Cezaevleri Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında, 29 Haziran 2012 tarihinde, MAZLUMDER Cezaevleri Çalışma Grubu Adına Av. Kaya KARTAL Av. Okan Kadir Bektaşoğlu ile beraber, Silivri Ceza İnfaz Kurumu’ndaydık.

25 Ocak 2000 tarihinde Metris Cezaevine yapılan askeri operasyon neticesinde cezaevinde isyan ve yangın çıkartmak suçundan hüküm giyen ve cezaları zamanaşımına çok kısa bir süre kala Yargıtay’ca onanan mahpuslarla görüştük. Ekrem Demirci, İbrahim Demirci, Sinami Orhan ve Mehmet Şişmanoğlu isimli mahpuslarla yaptığımız görüşmeler sonrasında adli mahkûmlarla da görüşme imkânı bulduk.


Görüşmelerde, 28 Şubat sürecinin brifingli yargılamalarının ışığında yaşanan hukuksuzlukların halen devam ettiği hususu, Metris Cezaevinde 25 Ocak 2000 tarihinde Noel Baba adıyla yapılan, işkence, ölüm ve yaralanmaların yaşandığı operasyon ve devamındaki hukuksuzluklar, cezaevlerinde tutulanların durumları ve gündemleri, cezaevlerinin genel durumu ve yaşanan problemler ele alındı.


Ayrıca:


• Yemeklerin çok kötü olduğu, bazen yenilemeyecek dereceye ulaştığı,
• Dışarıya yazılan mektupların yerine ulaştırılmadığı,
• Dışardan gelen kolilerin 3–4 haftada ancak kendilerine ulaştığı, koli teslim gününün Çarşamba günleri olduğu ve köpek olmadığı gerekçesiyle kolilerin teslim edilmediği,
• 21 kişilik koğuşların bazen 24–25 kişiye çıktığı,
• Dilekçelere cevap verilmediği, kurum müdürü ve cezaevi savcısıyla görüşülemediği,
• Doktora çıkmak için 15 gün beklendiği, sadece Cuma günleri revire çıkılabildiği, revirden hastaneye sevk durumunda sevk işleminin 15 günü bulduğu,
• Böbrek taşı olan bir mahpusun 4 günde ancak revire çıkarıldığı hastane sevkinin ise 10 günü bulduğu ve bu süreçte hastanın böbrek taşını –su içerek, zıplayarak, voleybol oynayarak kendi kendine düşürdüğü,
• Acil bir hastanın yarım saatten kısa sürede cezaevinden çıkarılabilmesinin mümkün olmadığı hususlarını ayrıntılı olarak not ettik.


Bolu Cezaevi:
MAZLUMDER Cezaevleri Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında 25 Haziran 2012 tarihinde Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’ndaydık. Komisyon üyesi avukatlar Ahmet Kılıç, Mehmet Ali Başaran ve Mehmet İzmir’le gittiğimiz Bolu F tipinde iki grup halinde 6 mahpusla görüştük. Görüşmelerde güncel mevzular yanında özellikle cezaevlerinde tutulanların durumları ve gündemleri, cezaevlerinin genel durumu ve yaşanan problemler, F tipi uygulamasının nasıl bir tecrit ortamı hazırladığı ve en basit hak taleplerinin dahi nasıl bir güvenlik merkezli yaklaşımla görmezden gelindiği hususları üzerinde hayli hararetli bir sohbet gerçekleşti.

İki gruba ayrılıp üçer hükümlüden toplam altı görüşme yaptığımız ziyarette; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilen İrfan Çağrıcı ile müebbet hapis cezasına mahkûm edilen Rıdvan Çağrıcı, Salih Baytap, İsmail Şah Balta, Tamer Aslan ve Sabri Aktaş’la görüştük. Moral olarak gayet iyi olduklarını gözlemlediğimiz mahpusların inançlı ve kararlı duruşları dolayısıyla, yaşadıkları sıkıntıları daha ziyade bizim sorularımız üzerine konuşma imkânı bulabildik.

Görüşmelerde:

 Cezaevlerinde insanların baskılanarak, sindirilip nesneleştirilmeye çalışıldığı
 Tecrit uygulamasıyla tam bir işkencenin aralıksız sürdürüldüğü

 Operasyon şartlarından kaynaklanan yasa ve yönetmelik kısıtlamalarının halen devam ettiği

 Gardiyanların ve görevlilerin büyük kısmının aldıkları eğitim gereği mahpuslara karşı sert bir tutum içerisinde olduğu

 Aile ve ziyaretçilerle görüşme sürelerinin çok kısıtlı olduğu ve ziyaretçilerle ancak teker teker görüştürüldükleri ve bu durumun görüş süresini böldüğü,

 İçeriye daktilo, bilgisayar vb. yazma aletlerinin sokulamadığı

 Eskiyen yönetmeliğin güncellenmemesi dolayısıyla radyo ve kasetli walkman dışında mp3 çalar tarzı müzikçalarların içeriye sokulmadığı

 Fazla yer kaplamaması ve içerisinde bir şey saklanmaması için 37 ekran sınırı getirilen TV’lerin çıkan ince ekranlı TV’lere rağmen değiştirilemediği ve bu durumun göz kusurlarına neden olduğu

 F tipi koğuşlarının göz uzamının kısa olması nedeniyle göz kusurlarına neden olduğu

 Sosyal faaliyetlerin ağırlaştırılmış müebbetlikler açısından 3 kişiyle müebbetlikler açısından 10 kişiyle sınırlı olmasının tam bir yalnızlaştırma yöntemi olduğu ve insan onuruyla bağdaşmadığı, hususlarını ayrıntılı olarak not ettik.

Farklı uygulamaları olmakla beraber birçok cezaevinde yanlış veya kötü niyetli olarak uygulanan hükümlüler açısından 3 avukat sınırlandırması Bolu F Tipinde de karşımıza çıktı. Bu sınırlandırmaya göre hükümlüler vekâletnamesi olan avukatlarıyla ancak mesai gün ve saatleri içerisinde görüşebilirken vekâletnamesi olmayan avukatlarla en fazla 3 defa görüştürülüyor. Bazı cezaevleri bu sınırlamayı avukat açısından uygularken bazıları hükümlü açısından uyguluyor. Hukuka ve avukatlık mesleğinin niteliğine aykırı bu uygulamanın da ciddi bir ihlal olduğu açıktır.
Cezaevi çıkışında düşünceleri dolayısıyla, adil olmayan bir yargılama neticesinde hüküm giyen, her türlü işkence yanında Telegram adlı işkenceye de muhatap olan Salih Mirzabeyoğlu’na özgürlük adına yola çıkmış, Fikre Özgürlük Platformu tarafından düzenlenen programa da şahitlik ettik. Komite olarak Salih Beyle de görüşme talebimizi meslektaşlarımıza ileterek, bir başka Bolu Cezaevi ziyaretinde avukatlarıyla beraber Salih Mirzabeyoğlu ile görüşmek üzere sözleştik."





SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara