Hıristofyas Ankara’yı eleştirdi
AB dönem başkanlığını 1 Temmuz’da Danimarka’dan devralan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin lideri Dimistris Hıristofyas, ülkesinin dönem başkanlığı programını anlatmak için geldiği Strasbourg’da bir kez daha Türkiye’den yakındı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-07-05 10:36:51
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk AB dönem başkanlığı çerçevesinde Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Strasbourg’daki genel kurul toplantılarına katılan Hıristofyas, ülkesinin 6 aylık dönem başkanlığı süresince dört ana hedefi olduğunu söyledi.
Bu hedefleri; “Daha sonuç alınabilir ve sürdürülebilir Avrupa, “Büyümeye önem veren, daha verimli bir ekonomiye sahip Avrupa”, “Vatandaşları için daha fazla anlam ifade eden, dayanışmaya ve sosyal uyuma önem atfeden bir Avrupa” ve “Dünyada ve komşularına daha yakın bir Avrupa” olarak sıraladı. AP genel kurulunda katıldığı oturumda yaptığı ilk konuşmada, “insan odaklı” bir Avrupa’yı savunduğunu söyledi.
Hıristofyas bu ilk konuşmasında Türkiye’yle ilişkilere veya adada taraflar arasında devam eden müzakere sürecine değinmedi. Belli ki AP üyelerine “sorunlu” bir ülkenin AB dönem başkanlığını devraldığını hatırlatmak istemedi. Sadece ülkesinin “Türk işgalinden kaynaklanan bölünmüşlük sorunuyla da başa çıkması gerektiğini” ve “bu sorunun kendilerini hedeflerine erişmekten alıkoymaması için her türlü önlemi aldıklarını” söylemekle yetindi.
Ancak genel kuruldaki oturum sırasında Liberal gruptan beklenmedik bir tepki aldı. Oturumda Liberal Grup adına konuşan Britanyalı parlamenter Graham Watson, Hıristofyas’a dönüp, “Kimse sizden Suriye ve Akdeniz’deki sorunları çözmenizi beklemiyor. Ama adadaki sorunu çözün. Çözümsüzlüğün sorumlularından biri de sizsiniz” mesajı verdi. AP üyesi Rum ve Yunan parlamenterlerin Liberal grubun bu çıkışına tepkisi sert oldu. Eskiden Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri bakanlığı da yapmış olan ve bugün AP Hıristiyan Demokrat grubunda bulunan Yoannis Kasulides, sırasını beklemeksizin Watson’ın hemen ardından söz alıp, Büyük Britanya’yı adadaki çözümsüzlülüğün “sorumluları” arasında gösterdi.
Oturumun en çarpıcı yanı ise, komünist kimlikli Hıristofyas’a Kıbrıs sorunu konusunda en güçlü desteğin Türkiye’nin olası AB üyeliğine karşı çıkan aşırı sağcı ve egemenlikçi parlamenterlerden gelmesi oldu. Bu parlamenterlerden kimileri, Türk hükümetinin Kıbrıs’ın dönem başkanlığı süresince AB ile diyaloğu neredeyse askıya alan kararını katılım müzakerelerinin kesilmesi için gerekçe göstermeye çabaladı.
Oturum sonunda yeniden söz alan Hıristofyas, Kıbrıs sorunu konusunda kendisini eleştiren Liberal Grup üyesi Graham Watson’a dönüp, “Aslında siz bana değil Türkiye’ye seslenmelisiniz. Türkiye’ye Hıristofyas’la görüşmesini söylemelisiniz. Ben Erdoğan’a ‘Kabul edin, görüşelim’ diyorum. Türk halkına karşı kin beslemiyorum. Türkiye’de demokrasi ve modernleşmeden yanayım. Ama Türkiye bir işgal gücü. Kıbrıs’ın önünü kesiyor. Kıbrıs’ta yayılmacı politika güdüyor” ifadelerini kullandı.
Hıristofyas, geçmişte SSCB’de eğitim görmüş olması ve bugün de Rusya ile iyi ilişkileri nedeniyle kendisini eleştiri yağmuruna tutan Orta ve Doğu Avrupalı parlamenterler karşısında ise şaşkınlığını koruyamadı. Bu parlamenterlere “Ben komünist olmakla ve komünist kimliğimle gurur duyuyorum. Bizler faşizme karşı savaştık, barışçıl biçimde her türlü işgale göğüs gerdik. Devrim yapmaya niyetim yok, merak etmeyin” yanıtını verdi.
Rum lider, aynı konu genel kuruldaki oturum sonrasında AP başkanı Martin Schulz ile düzenlediği ortak basın toplantısında da gündeme gelince daha sert üsluplu yanıt verdi: “Görüyorum ki Avrupa kulislerinde Kıbrıs'ın bağımsızlığını yitirdiğine dair izlenim hakim. Rusya Kıbrıs’a hiçbir koşul öne sürmüyor. Faiz oranları da düşük. Kıbrıs, gerek Akdeniz ülkesi olarak gerekse Hıristiyan Ortodoksların çoğunlukta oldğu bir ülke olarak Rusya ile sıkı kültürel bağlara sahiptir.
Makaryos da geçmişte kendileriyle işbirliği yapmıştı. Bunun şu an Kıbrıs’ta komünistlerin iktidar olmasıyla alakası yok. Dahası, Rusya bir düşman değil, AB'nin ortağıdır. Biz ekonomik krize karşı elimizdeki tüm imkanları kullanmaya çalışıyoruz. Rusya’yla ilişkimiz hem Kıbrıs hem AB hem de komşuluk politikası açısından faydalıdır”.
Basın toplantısında AP Başkanı Schulz’a Ankara’nınKıbrıs’ın dönem başkanlığı hakkındaki tutumu da soruldu. Ankara’nın tavrını “kabul edilemez” olarak değrlendiren Schulz, “Bana ‘Sen Almansın seni kabul ediyoruz, sen Rumsun seni kabul etmiyoruz' denmesini kabullenemem. Şahsen hâlâ Türkiye'nin AB üyelik perspektifini destekliyorum ama bunun böyle mümkün olamayacağını söylememiz gerekiyor” dedi.
Hıristofyas ise bu ifadelerle “Türk tehdidine karşı AP’nin ilkeli tutumunu dile getirdiği için” Schulz’a “minnettar” olduğunu söyledi.
© Deutsche Welle Türkçe
SON VİDEO HABER
Haber Ara