Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Diyarbakır'da Mazlumder ve AK Parti gerilimi

Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten Diyarbakır MAZLUM-DER Şubesi Başkanı Abdurrahman AY'ın kendisine yönelik suçlamalarına sert yanıt verdi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-07-05 07:37:11

Diyarbakır'da Mazlumder ve AK Parti gerilimi
TİMETÜRK / Haber Merkezi

Cuma İçten Ak Parti Kulp İlçe Başkanı Veysel Çelik'in PKK tarafından serbest bırakılmasından sonra Diyarbakır Barosu, İHD ve MAZLUM-DER Diyarbakır Şubeler için yaptığı “Madem güçleri var diğerlerini de kurtarsınlar” şeklindeki açıklamasına 'Ak Partili vekiller hedef gösteriyor' yorumunu yapan Ay'a göndermelerde bulundu.

MAZLUM-DER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal'ın 22. Dönem Ak Parti Adıyaman Milletvekili olduğunu da hatırlatan İçten “MAZLUM-DER Diyarbakır Şubesi'nin bu eylemlerinde Genel Merkezlerinin haberinin olmadığı inancındayım. Biz şunu çok iyi biliyoruz ki, MAZLUM-DER Genel Başkanı ve üyeleri asla ülkeyi bölen bir zihniyete sahip değiller, asla da olmayacaklardır. Şube Başkanı Abdurrahman Ay ile ısrarlı bir şekilde telefon görüşmesi yapmak istememize rağmen, telefonlarımıza bakacak yüreğinin olmadığını da gördük. Doğal olarak hal böyle olunca da önüne gelen basın bildirisine imza atmasını anlamak bizler için hiç de zor olmadı” dedi.

İşte Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten'in yaptığı o açıklama…

Kısa bir süre önce çeşitli yayın organlarında çıkan, “Madem Güçleri Var Diğerlerini de Kurtarsınlar” başlıklı haberle ilgili olarak Diyarbakır MAZLUM-DER dolayısıyla Şube Başkanı Abdurrahman Ay bir basın açıklaması yapmış, “Ak Partili vekiller hedef gösteriyor” diyerek isim vermeden şahsıma tepki göstermiştir.

Diyarbakır Milletvekili olarak 1 yıldır şehrime ve milletime hizmet etmeye çalışmaktayım. Haftanın 4 gününü kentte ve sahada geçirerek sorunları çözmeye çaba göstermekteyim. Bu süre zarfında Diyarbakır'da bulunan muhafazakar yapıya sahip dernekleri 2 ayda bir de olsa kahvaltılı toplantılara davet etmekteyim. Ahlaki ve kültürel değerlerimize uyan muhafazakar yapıya sahip, halkı güzelliklere teşvik eden derneklerimizle yaptığımız toplantılarda, Diyarbakır'ın sorunlarını ve çözüm önerilerini görüşüyoruz. Bugüne kadar 6 defa Diyarbakır'da bulunan Muhafazakar Sivil Toplum Kuruluşlarıyla bir araya geldik. Bu toplantılarda hiçbir zaman partizanlık yapmadım. Milletvekili kimliğimle düzenlediğimiz programlara Diyarbakır MAZLUM-DER'i de davet etmemize rağmen Başkanı bir kenara bırakın, bir temsilci dahi göndermemiştir.

Ayrıca Ak Parti'nin, Değerli Bakanlarımızın resmi ya da gayr-i resmi düzenlediği hiçbir toplantıya da katılmadıkları gibi karşıt görüşlerle bizleri acımasızca eleştirmiştir.

Ve yine ne acıdır ki, MAZLUM-DER Diyarbakır Şubesi, Sayın Başbakanımızın Diyarbakır İl Kongresine katılmaması için Diyarbakır'da bulunan bazı sivil toplum kuruluşlarının “Biz sivil toplum örgütleri mensupları olarak, diyalogu dışlayan dil ve üsluba ortak olmayacağımızı ve kabul etmediğimizi ifade ediyoruz. Sayın Başbakan, ülkenin başbakanı olarak bu ülkede kardeşçe ve eşit haklara sahip olarak yaşamayı gerçekleştiremiyorsanız bari çocuklarımız iyi komşu kalsınlar” şeklinde yaptıkları ortak basın açıklamasına imza atmıştır.

Türkiye'den ayrılmak ve başka bir devlette yaşamak isteyen zihniyetlere rağmen artık bir dünya lideri olan Sayın Başbakanımız şehri Diyarbakır'a gelerek herkese kardeşliğin, birliğin ve dostluğun mesajını vermiştir.
Ben bu düşüncelerin MAZLUM-DER'e ait olduğunu düşünmedim ve asla düşünmeyeceğim. Bu bölücü düşünceler ancak Diyarbakır Şube Başkanı Abdurrahman Ay'ın kendisine mahsustur.

İmamlar öldürülürken, cami cemaati tehdit ve baskılar altında tutulurken, Kuran kursları, öğrenci yurtları, kadın sığınma evleri, çocuk yuvaları bombalanırken Abdurrahman Ay neredeydi?


PKK'nın zulmüyle mazlumların gözyaşlarını ve mağduriyetlerini görmeyen bir anlayış üzülerek belirtiyorum ki, Diyarbakır MAZLUM-DER Başkanının politikası olmuştur.

Demokratik Toplum Kongresi toplantılarına temsilci gönderen KESK, Baro, İHD'nin tüm basın bildirilerine MAZLUM-DER Diyarbakır Şubesi de katılmış ve birçok bildiriye imza atmıştır.

Bu bildirilerde Ak Parti ve hizmetleri iftiralarla baltalanmak istenmiştir.

İnancım odur ki, MAZLUM-DER Diyarbakır Şubesi'nin bu eylemlerinde Genel Merkezlerinin haberi yoktur. Bu imzalar atılırken ortak bir görüş alışverişi yapılmamıştır. MAZLUM-DER Genel Başkanı ve üyeleri asla ülkeyi bölen bir zihniyete sahip değil, asla da olmayacaklardır.

BDP'nin DTK'nın Baro'nun, İHD'nin tüm bildirilerine imza atan, her türlü organizasyonlarında fiili olarak yer alan, taş, Molotof, bomba atan, dağa çıkan silah kullananlara sahip çıkan, Baraj İşçilerinin ve masum insanların kaçırılarak öldürülmelerine ses çıkartmayan bu derneklerin, her türlü şiddete ve saldırılara maruz kalan masum halk için dut yemiş bülbüle dönmeleri anlamlı değil mi?

Hele ki, amacı İnsan hakları ve mazlumlar için dayanışma olan MAZLUM-DER Diyarbakır Şube Başkanının ses çıkarmayıp emekçilere, molotoflara maruz kalan masum insanlardan, esnaflardan yana basın açıklaması yapmaması düşündürücü değil mi?

Gerçi hoş, bu tamamen Abdurrahman Ay'ın şahsi düşünceleridir.

Abdurrahman Ay'ın İslami hassasiyetleri olan muhafazakar bir yapıya sahip olduğunu düşünürken, bu değerlere hakaret edenlerle aynı siyasi çizgide görünüyor olması da üzücü bir durumdur.

Şube Başkanı Abdurrahman Ay ile ısrarlı bir şekilde telefon görüşmesi yapmak istememize rağmen, telefonlarımıza bakacak yüreğinin olmadığını görünce, önüne gelen basın bildirisine imza atmasını anlamak bizler için hiç de zor olmadı.

Tüm sağduyulu insanlar gibi ben de sahabeler şehri Diyarbakır'da İslami hassasiyetleri olan zulme maruz kalan, iş adamlarına, öğrencilere, esnaflara, siyasetçilere, Kuran kurslarına, imam hatiplere, öğrenci yurtlarına, STK'lara kısaca herkese sahip çıkılması gerektiğine inanıyorum.

Diyarbakır MAZLUM-DER'in KESK, İHD, DTK, ve BDP ile isminin anılması onlarla hareket etmesi, inanıyorum ki tüm MAZLUM-DER ailesi ve üyelerini rahatsız eden bir durumdur.

Biz kendisinin bu taraflı duruştan bir an önce sıyrılması ve MAZLUM-DER'in kuruluş amacına uygun hareket etmesini beklemekteyiz.

Biz şunu çok iyi biliyoruz; ne MAZLUM-DER Genel Başkanı Sayın Ahmet Faruk Ünsal, ne de hiçbir üyesi bu şekilde düşünmez.

Çünkü MAZLUM-DER ülkede çok sayıda güzel işlere imza atmıştır. Hiçbir zaman din, dil, ırk, mezhep ve parti ayrımı yapmamıştır. Çünkü, MAZLUM-DER herhangi bir felsefî veya politik görüşün sesi değildir.

MAZLUM-DER kendilerinin açıkladığı gibi: “tüm çalışmalarında "kim olursa olsun zalime karşı mazlumdan yana" olmayı temel ilke edinmiş olup, insan haklarını ihlal edenlerin (zalimlerin) ya da hakları ihlal edilenlerin (mazlumların) dini, etnik, kültürel, cinsel ve benzeri kimlik farklılıklarına bakmamaktadır. Çünkü MAZLUMDER inanmaktadır ki, "Mazluma kimliği sorulmaz" ve kim tarafından, hangi amaçla ve kime karşı yapılmış olursa olsun "Zulme rıza zulümdür." Anlayışıyla hareket etmektedir.

MAZLUM-DER çatısı altında Emeği geçen herkese teşekkürlerimi ve minnetlerimi sunarım.

Sayın Genel Başkan Ahmet Faruk Ünsal 22. Dönem Ak Parti Adıyaman Milletvekili olarak hem partimize hem de milletine çok değerli hizmetlerde bulunmuştur. Böylesine kıymetli bir Genel Başkanın üyelerinin de değerli olduğuna inancım sonsuzdur.

Ancak şunu da belirtmeden edemeyeceğim, Diyarbakır MAZLUM-DER Şube Başkanının kuruluş amacına ters bir şekilde davranışlarda bulunması beni ve benim gibi düşünenleri son derece üzmektedir.

Bu nedenledir ki,

Diyarbakır MAZLUM-DER'in uygulamaları bir an önce tartışılmalı ve doğru olan bir an önce bulunmalıdır. Tarafsız ve mazlumdan yana olan MAZLUM-DER'in kendilerini zan altında bırakan Diyarbakır Şube Başkanının duruşunu tekrar gözden geçirmelidir.

Son olarak, insanın insan olarak yaratılması dolayısıyla doğuştan birtakım haklara sahip olduğuna ve bu hakları hiçbir gücün, hiçbir gerekçeyle ortadan kaldıramayacağına inanan MAZLUM-DER'e çalışmalarında başarılar dilerim.

SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara