Solun 'kimlik' erozyonu Roni'de dışavurdu!
Egemen otoriter aynı zamanda “faşist” algının bir tezahürü. “muhalefet”, “sistem karşıtlığı” ve “devrimciliği” kimseye kaptırmama da 7’den 70’e hemen hemen tüm fraksiyonlar aynı tepki ve algı içerisinde hareket eder.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-07-04 21:20:14
Önce Bekir Coşkun'un "Bidon Kafalı" yorumu ile karşılaşmıştık ardından Mine Kırıkkanat'tan "Göbeğini Kaşıyan Adam" Şimdi de Taraf'ta dolaşan hayaleti canlandıran Roni Margulies'ten "Kaz Kafalılar" yorumu geldi.
Türkiye'de Sol düşüncenin oluşum ve gelişim süreci ile Kemalizm arasında doğrudan bir ilişki irtibat var. Bu bağlamda Sol'unun özgün anlamda herhangi bir doktrinel altyapısı ve hareket alanına sahip olmadığını, daha çok dayatmacı bir iktidarın gölgesinde geliştirilen pragmatik ilişkilerden müteşekkil, ithal malı bir muhalefet durumunda
Sol’da kullanılan dil’in dönem dönem ulusalcı/Kemalist’ler ile benzeşmesinin bir sebebi de bu kurucu irade ile kurduğu pragmatik ilişkinin bir sonucudur.
Egemen otoriter aynı zamanda “faşist” algının bir tezahürü. “Muhalefet”, “sistem karşıtlığı” ve “devrimciliği” kimseye kaptırmamada 7’den 70’e hemen hemen tüm fraksiyonlar aynı tepki ve algı içerisinde hareket eder.
Temel retoriklerden biri olan “antiemperyalizm” vurgusunu dahi incelemeye aldığınızda bölgesel ve temsil ettiği topluluk açısından gösterilecek tepkiye büyük oranda etki eder. Nitekim Latin Amerika’da ki halk mücadelesi onurlu bir halk direnişi sayılırken Ortadoğu’da gerçekleştirilen halk ayaklanması kukla hareketler- Emperyalist politikaların sonucu şeklinde yorumlanabiliyor.
Sol’un Kemalizm üzerinden inşa ettiği dili tasavvur dünyası aşırı otoriter – egemen milliyetçi dili bunun neticesi.
Nitekim geçtiğimiz günlerde Ahmet Altan’a karşı Orhan Miroğlu’nun kaleme aldığı yazı bu durumu anlama açısından gerçekten önemlidir!
Ne demişti Miroğlu ?
Bu hükümete ve Başbakan Erdoğan'a haksızlık yapıyorlar. Kemalizm ve onun Arap versiyonu olan Baasçılık bugün tarihsel ve siyasi manada tasfiye oluyorsa, bu tasfiyede hem Erdoğan'ın hem hükümetin yaptığı tercihlerin büyük bir rolü ve önemi var.
Türkiye kendi Kemalizmini tasfiye eder, militarist modernleşme, güçlü bir demokrasi dalgasıyla tarihe karışırken, aynı Türkiye, Ortadoğu'daki Kemalizm'e yani Baasçılığa dost kalmaya nasıl devam edebilirdi?
Dost kalmak bir yana böyle bir dönemde tarafsız dahi kalabilir misiniz?
Medyanın belli kesimlerinin ve ulusalcıların hâlâ bu nostaljik dostluğun peşinde koşuyor olmasının sebeplerini anlamak o kadar zor değil. Neo-İttihatçılıktan ve Kemalizm'den beslenen ulusalcıların içerde ve dışarıda izledikleri politikayı bu bakımdan tutarlı buluyorum.
Ama sevgili Ahmet Altan gibi dostların son zamanlarda yazdığı yazılara anlam veremiyorum.
Sabah ilk işim Taraf'ı baştan sona okumaktır. İlk okuduğum yazı her zaman Ahmet Altan'ın yazısı olurdu. Olurdu diyorum çünkü epey zamandır Ahmet Altan'ın yazılarına sadece göz atıyorum. Çünkü kendisini tekrarlayan yazılar bunlar ve okunduktan sonra akılda işe yarar bir şey kalmıyor.
AYDINLIK'TA, CUMHURİYET'TE OKUNACAK YAZILAR
Ahmet Altan'ın son zamanlarda yazdığı yazılar iyi niyetli eleştiri yazıları olarak görülebilecek cinsten yazılar değil. Bu yazılar, üzülerek söylüyorum, Ancak Aydınlık ve Cumhuriyet gazetesinde okuyabileceğimiz ve ancak o gazetelerin okurlarının hoşlanabileceği nitelikte yazılar. Yazının devamını okumak için tıklayın
RONİ MARGULİES'İN "SAĞ" VE "MUHAFAZAKARLIK" YANILGISI!
Roni Margulies bugün “Sağcılık ve kaz kafalılık” adlı bir yazı kaleme aldı. “Sağcıların, muhafazakârların kalın kafalı olduğunu eskiden beri düşünmüşümdür.” Diye başladığı yazıda sağcılık ve muhafazakârlık üzerine basit düşük ve bir o kadar da aşağılayıcı bir dil ile değerlendirme yapıp sonunda bu algı içerisinde ki herkesi “kaz kafalılığa” mahkûm ediyor!
Başta da belirttiğim gibi öyle bir algı dünyasına sahiptir ki bu aşırı otoriter ve "faşist" dil iflah olmaz “devrimciliğin” oluşturduğu şablonik bir o kadar da sığ ve yavan bir dil üretmiştir. Ama ülkemizde ne yazık ki demokratlığa yoruluyor bu tavır.
Muhafazakârlığı veya sağcılığı meşru kıldığım falan yok! Öyle anlaşılmasını istemem! Bugün “muhafazakârlığın” ve “sağcılığın” Sol’un iddia ettiğinin aksine Türkiye’de ki değişimi göğüslediğini görmek lazım.
“Sol” değişimi de ilerlemeyi de bugün “ Sağ ve Muhafazakâr” kesime kaptırdı haberi yok. Hala bu düşük sığ ve o bir o kadar trajikomik olan üslup ile misyonuna önem atfetmeye çalışıyor.
Acınası bir hal gerçekten.
Bugün sağcılığı, muhafazakârlığı ve sol’u ele aldığımızda hem düşünsel hem de pratik açısından iyi objektif bir değerlendirme yapıldığında.
Sağ ve Muhafazakarlık’ın soldan daha çok “demokrat” , “halkçı” ve “devrimci” bir misyon kuşanmış durumda olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Roni’nin sağ ve muhafazakar kesimin “faşist” bir algı dünyasına sahip oldukları iddiasının aksine bu temsiliyeti “Roni Margulies” ve o dili kullanan "devrimciler" hakkıyla yerine getiriyor!
Ve aynı zamanda sağcılık ve muhafazakârlık eleştirilerinin merkezine “Müslüman”ları yerleştirdiklerini de görebilmek lazım. Burda esas amaç sağcılığın ve muhafazakârlığın içinde barındırdığı “faşist” algıyı düzeltmek değil aksine o kimliği temsil ettiklerini iddia ettikleri “Müslüman” ları buna mahkûm etmektir…
Gerçi Roni Margulies Sol'u değerlendirmek için bir ölçüt mü haksızlık mı yapıyorum acaba diye düşünmeden edemedim? Ama eğer bir ölçüt değilse bu durumu dile getirmeliler ki beri tutalım o kişileri...
Hele Kürt Sorunu ve Türkiye güncel siyasetine dair yaptığı o basit değerlendirmeleri dile bile getirmiyorum...
Bu yaklaşımın ulusalcı/Kemalist tayfanın halka karşı yaptığı 'bidon kafalı-göbeğini kaşıyan" yorumundan ne farkı var? Sanırım bir sonra ki aşama olarak da "toplu katliam" önerisi getirir sevgili Roni.
Roni Margulies'in o yazısını okumak için tıklayın!
SON VİDEO HABER
Haber Ara