Dolar

34,8713

Euro

36,6128

Altın

3.007,09

Bist

10.058,63

"Yeni Anayasada Kemalizm olmamalı"

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkan Yardımcısı Hasan Dağtekin, Türkiye'nin en büyük problemlerinden birinin 'demokratikleşme' sorunu, diğerinin ise birçok meselenin çözümünü engelleyen Kürt sorunu olduğunu belirtti. Dağtekin, "Son 2 yıl

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-26 07:50:44

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkan Yardımcısı Hasan Dağtekin, Türkiye'nin en büyük problemlerinden birinin 'demokratikleşme' sorunu, diğerinin ise birçok meselenin çözümünü engelleyen Kürt sorunu olduğunu belirtti. Dağtekin, "Son 2 yıl içinde önce Anayasa referandumunda, ardından ise genel seçimlerde kitleler, ülkedeki demokratikleşme ve Kürt sorununa ilişkin çözümün barışçıl yollarla gerçekleşmesine destek verdiklerini açık şekilde göstermiştir." dedi.

Londra merkezli faaliyet gösteren Kürt Çalışmaları ve Öğrenci Organizasyonu (KSSO) derneğinin davetlisi olarak SOAS Üniversitesi'nde konuşma yapan Hasan Dağtekin, partilerinin yeni Anayasa'da özellikle Kürt sorununa ilişkin çözüm önerilerini her platformda paylaşmaya çalıştıklarını, Avrupa ülkelerinde de bunu anlatmak için Londra'da bulunduklarını kaydetti.

HAK-PAR olarak yeni Anayasa'dan beklentilerini aktaran Dağtekin, öncelikle, 12 Eylül Anayasası'nın bir ürünü olan vesayet sisteminin sonlandırılmasını istediklerinin altını çizdi. Kürt siyasetçi, ikinci olarak ise toplumu Türkleştirme projesi olarak nitelendirdiği ve ırkçı bir anlayışı benimseyen Kemalizm ideolojisinin yeni Anayasa'da kesinlikle yer almaması gerektiğine vurgu yaptı.

Demokratikleşmenin önemli ayaklarından biri olan laikliğin, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yanlış yorumlandığına ve gerçek laiklik tanımıyla hiçbir ilgisinin olmadığına dikkat çeken Dağtekin sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizdeki laiklik, toplumdaki sadece bir grubun dini inancını kollayan çarpık bir sistem şeklinde uygulandı. Oysaki devlet tüm inançlara eşit mesafede ve tarafsız olmalı. Bu sebeple Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalı ve din dersleri zorunlu olmaktan çıkarılmalı. Yeni Anayasa'da üçüncü olarak bu değişikliğin yapılmasını da istiyoruz." diye konuştu.

Dağtekin, Türkiye'de milyonlarca Kürt vatandaşının cumhuriyetin kuruluşundan bu yana bir çok temel haktan yararlanamadığını hatırlatarak; yeni Anayasa'da ayrıca Kürtçenin Kürtlerin yaşadığı bölgelerde ikinci resmi dil olması, Kürt kimliğinin tanınması, ve şiddeti teşvik etmemek ve şiddetle amacını gerçekleştirmemek şartıyla Kürtlerin örgütlenmesine ilişkin engellerin kaldırılmasını talep ettiklerini ifade etti.

"Kürtlerin çoğunluklu olduğu bölgede kendi kendilerini yönetebilecek 'federal sistem' olarak adlandırılan bir idari yapıya izin verilmeli." diyen HAK-PAR Genel Başkan Yardımcısı, böyle bir yapıya izin verilmesi durumunda Kürt sorununun temelden çözüleceğini iddia etti.

Dağtekin, bu değişikliğin bir çırpıda olamayacağının farkında olduklarını, ancak Kürt meselesinin çözümünde en nihayetinde bundan başka bir yolun olmadığını ve bu konuda siyasi tutukluların serbest bırakılması başta olmak üzere bir takım adımların atılması gerektiğini savundu. Kürt siyasetçi, federal Kürt bölgesine yönelik atılacak adımların uluslar arası platformda Türkiye'nin elini güçlendireceğini ve örnek olarak gösterilen bir ülke yapacağını iddia etti.

"Kurulması hedeflenen bir Kürdistan devleti, Batı'nın kadimden bu yana uyguladığı 'böl, parçala, yut veya yönet' taktiğinin bir parçası olabilir mi?" şeklindeki soruya Hasan Dağtekin şöyle cevap verdi: "'Böl, parçala, yönet' tezi 80 yıldır Türkiye'de Kürt sorununun çözülmesini istemeyen derin güçlerin tezidir. Bununla, Kürt taleplerinin hiçbirinin Türkiye'de gerçekleşmesini istemezler. Türkiye'de şimdi bir araştırma yapsak, AB gibi büyük bir birlik projesine girmek isteyenlerin içinde Kürtlerin oranı 'zirve' yapar, ki ülkede genel olarak üyelik isteği azalmasına rağmen! Şimdi böyle bir ülkeden ayrılmak isteyen Kürt halkı, neden AB gibi birlik projesine 'evet' desin ve bu birliğe girmek istesin?! Bu bakımdan ben Avrupalıların da böyle bir isteklerinin olduğuna ihtimal vermiyorum. Zaten bunun, ne Kürdistan'daki Kürt halkında ne de Türk halkında bir karşılığı da yoktur. Fakat bu sorunu çözmek istemeyen statükocu Türk egemen güçlerin ve derin devletin tam 83 yıldır başvurduğu bir yoldur. 'Aman Kürtler bir talepte bulunmasın, yoksa ülke parçalanır' korkusu pompalandı hep!"
SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara