El Kaide, Gençleri Suriye'de Cihada Çağırdı
El Kaide Türkiyeli gençleri ve Suriye çevresinde bulunan ülkelerdeki Müslümanları Suriye için savaşa çağırdı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-25 17:18:45
Libyalı Ebu Yahya'nın açıklaması Suriye ile Türkiye arasındaki gerilimin arttığı bir döneme denk geldi.
Türkiyeli gençlere, "Ey Türkiye'nin erkekleri bir adım öne çıkın" diyerek seslenen Ebu Yahya " Biz buradan Müslüman kardeşlerimize ve Irak’ta, Ürdün’de ve Türkiye’de bulunan mücahid kardeşlerimizi, kardeşlerinin yardımına koşmaya, zayıfların kanlarının dökülmesine ve kadınlarımızın namusunun kirletilmesine engel olmak için canlarını feda etmeye ve sahip olduğunuz bütün değerli şeyleri onları korumak adına harcamaya çağırıyoruz" şeklinde konuştu.
PressMedya'da tercümesi yayınlanan açıklamanın tamamı şöyle:
Şam beldesindeki Müslümanların Nusayri tağutuna karşı ayaklanmasının üzerinden bir yıldan fazla bir zaman geçti. Mübarek Şam beldesindeki kardeşlerimiz Esad’ın zulmünden ve baskısından kurtulmak için çok sayıda kurbanlar sunuyorlar. Ve bütün dünya zalim rejimin askerlerinin ve Şii yardımcılarının kalplerindeki kini gösteren birçok çirkin olaya şahit oldu. Her an yaşanmakta olan trajedilerin hepsini anlatmamıza gerek yok. İnsanlar artık bu trajik görüntüleri görmeye ve haberleri duymaya alıştı. Ve Batı ve işbirlikçileri boş girişimler ile aldatmaya devam ediyor. Batı’nın bu girişmleri Şam’daki Müslüman kardeşlerimize her defasında daha fazla vahşet yaşatmak için ortam sağlamaktadır. Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor: ‘Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür.’ (Al-i İmran, 118)
Bu katillere (Batıya) tutunmuş olanların, onlara bağımlı olanların ve onların yardımını bekleyenlerin durumu Allah’ın şu ayetinde belirttiği gibidir: ‘Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklıklarını artırırlardı.’ (Cin, 6). Bu boş girişimler Şam beldesindeki Müslüman kardeşlerimize sadece daha fazla ölüm, vahşet ve felaket getirecektir. Batı’nın bu girişimleri rejimin kendilerini korumada aciz olan zayıf erkeklere, kadınlara ve çocuklara karşı işlediği cinayetleri artırmasından başka işe yaramayacaktır.
Şam beldesindeki Müslüman kardeşlerim: Bugün acımasız bir düşmana ve aldatıcı bir oyuna karşı yürütmüş olduğunuz savaşta yapmanız gereken ilk şey samimiyetle, sadakatla ve dua ile Allah’a bağlanmaktır. Çünkü Allah iman edenlerin Rabbi’dir ve doğru olanların koruyucusudur. Allah, kendisinin yardımını arayanlara ve Kendisine sığınanlara yardım edecektir ve onları hoşnut edecektir. İmanınız, dürüstlüğünüz, namazınız ve sabrınız ile Allah’ın yardımcısı olun ve Hakk’ın yanında olduğunuz ve O'nun dinine sarıldığınız müddetçe O'nun da sizin yanınızda olduğunu unutmayınız. Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor: ‘Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, artık ondan sonra size kim yardım edebilir? Müminler ancak Allah'a güvenip dayansınlar.’ (Al-i İmran, 160). Ve yine Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor: ‘Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.’ (Muhammed, 7).
Sizin direnişiniz Allah’a bağlı olarak başladı. Bunda ısrarcı olun ve sadece Allah’a bağlı olarak bitirin. Canınızla, kanınızla, onurunuzla ve paranızla verdiğiniz bunca kurbanlardan sonra teslim olup boyun eğmeyin, zayıflık hissetmeyin ve acele etmeyin çünkü Allah’ın vereceği zafer tahmin ettiğinizden daha da yakındır. Allah Rasulu şöyle buyuruyor: ‘Muhakkak (Allah'ın) yardım ve zaferi sabır ile birliktedir ve muhakkak kurtuluş, keder ve sıkıntı ile beraberdir ve şüphesiz zorlukla birlikte bir kolaylık vardır.’ (Ahmed İbni Hanbel).
Sizin için tek seçenek bu savaşınızda sabırlı olmak, kurbanlar verdiğiniz bu yolda sebat göstermek ve bu acımasız rejime karşı koymada ısrarcı olmanızdır. Allah Azze ve Celle’nin doğru işler yapanların amellerini asla boşa çıkarmayacağını unutmayın.
Şam beldesindeki Müslüman kardeşlerim: Şam’ın zalimine karşı ayaklandığınız gün sizin hareketiniz başlamıştır ve istekleriniz açıktır: Zalim rejimi devirmek, ülkeye ve insanlara huzur sağlamak. Bunun için sorumluluğu üstlenmeniz gerekmektedir. Bugün Amerika’nın başını çektiği Batı, verdiğiniz mücadelenin başarısız olması üzerine hesap yapmaktadır. Batı bu sayede zalim rejimin emri altında sivillere güvenlik sağladığını söylemektedir ve böylece zalim rejimin temelini sağlamlaştırmayı ve nefes almasını sağlamayı hedeflemektedir.
Bu sizi korumak adına gösterilen bir çaba değil size karşı hazırlanmış olan bir tuzaktır. Ne zamandan beri Birlemiş Milletler, Güvenlik Konseyi veya Amerika Müslümanların kanını düşünür oldular ve Müslümanları korumada gerçekçi oldular. Bunlar değil mi korkunç cinayetlerle Ümmet’e acı çektiren ve çektirmekte olanlar. Afganistan’da Müslümanları kim öldürüyor, Yemen’de köyleri kim bombalıyor, Somali’de yeşillikleri kim yok ediyor ve Filistin’deki Müslümanları kim yerinden ediyor. Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor: ‘Şayet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman kesilecekler, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatacaklardır. Zaten inkar etmenizi istemektedirler.’ (Mümtehine, 2)
Biz hiç bir zaman Allah’ın bize anlattığı ve kalplerinde gizlediklerine karşı bizi uyardığı kişiler hakkında olumlu düşünmedik veya onlardan bir iyilik beklemedik. Bir yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen Batı’nın girişimleri bir meyva verdi mi? Çocukların ve yaşlıların öldürülmesi durdu mu? Zalim rejimin içindeki herşey ile birlikte köyleri kökünden kazıması durdu mu? Öfkeli hayvanların temiz ve bekar bacılarımızın namusunun kirletilmesine engel olundu mu? Batılı liderlerin boş deklerasyonları Şam beldesi Müslümanlarına bir fayda getirdi mi? Batılı gözlemciler ve temsilciler Müslümanları Nusayrilerin zulmünden ve Şiilerin kininden kurtardı mı?
Bütün bunlardan sonra Batı’nın yardımını beklemek uzak bir serabın peşinden koşmak gibidir. Akıl sahibleri için bunda hiç bir şüphe yoktur.
Biz buradan Müslüman kardeşlerimize ve Irak’ta, Ürdün’de ve Türkiye’de bulunan mücahid kardeşlerimizi, kardeşlerinin yardımına koşmaya, zayıfların kanlarının dökülmesine ve kadınlarımızın namusunun kirletilmesine engel olmak için canlarını feda etmeye ve sahip olduğunuz bütün değerli şeyleri onları korumak adına harcamaya çağırıyoruz. Batılı kafirlerin ve Doğulu işbirlikçilerin Şam beldesindeki Müslümanlara daha fazla işkence, felaket ve vahşetten başka birşey getirmeyeceğini söylüyoruz.
Biz akidesi, dini, bayramları ve savaşları bir olan tek bir Ümmetiz ve bizi parçalamak isteyenlere ‘Sykes-Picot’ anlaşması veya başka anlaşmalar ile hiç bir zaman teslim olmayacağız. Çünkü Rabbimizin kitabı Hakk’ı şöyle açıklamaktadır: ‘Doğrusu bu sizin ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. O halde bana kulluk edin.’ (Enbiya, 92). Ve yine Allah Rasulu şöyle buyuruyor: "Müminler birbirini sevmede, birbirlerine karşı sevgi ve merhamet göstermede tek bir beden gibidir O bedenin bir organı acı çektiği zaman, bedenin diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateş çekerler"
(İbn Hanbel, IV, 271; Buhârî, "Edeb", 27; Müslim, "Birr", 66)
Biz zulme uğramış kardeşlerimizi sadece ağlayarak, gözyaşı dökerek ve kınama bildirileri yayınlayarak savunmayacağız çünkü bu bizim yolumuz değil ve Allah’ın izniyle hiçbir zaman olmayacaktır. Allah mazluma yardım yolunu bize şöyle gösterdi: ‘Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zâlim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?’ (Nisa, 75). Ve Allah kafirlerin gücünü kırmak ve zulümlerini durdurmanın yolunu bize şöyle gösterdi: ‘Allah yolunda savaş! Sen ancak kendi yaptığından sorumlusun. Müminleri de savaşa teşvik et. Umulur ki, Allah kâfırlerin gücünü kırar. Hiç şüphesiz ki Allah kuvvet ve kudretçe çok daha güçlü, ve cezası daha çetindir.’ (Nisa, 84). Ve Allah kafirleri zelil etmenin, gururunu kırmanın ve zafere ulaşmanın yolunu bize şöyle gösterdi: ‘Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onların cezasını versin ve onları rezil ve rüsvay etsin, yardımıyla sizi onlara muzaffer kılsın. Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandırsın.’ (Tevbe, 14).
Biz cihad ve savaş yolunun kolay bir yol olmadığını biliyoruz. Fakat cihad yolu aynı zamanda kapalı bir yol değil. Aksi halde Allah bize bu yolu emretmez ve bizi buna mecbur tutmazdı. Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor: ‘İşte o zaman Allah size iki taifeden (kervan veya Kureyş ordusundan) birini vaad ediyordu ki, sizin olacaktı. Siz ise arzu ediyordunuz ki, şanı ve şerefi olmayan şey (kervan) sizin olsun. Halbuki Allah, âyetleriyle hakkı yerine oturtmak ve kâfirlerin arkasını kesmek istiyordu.’ (Enfal, 7). Siz direnişinizin barışçıl olmasını istediğiniz halde Allah sizin için başka bir yolu yazmış olabilir. Verilen bunca kurbandan sonra barışçıl direniş hayaline boyun eğmek cihad, sabır ve fedakarlık Ümmetine yakışmaz. Allah Azze ve celle şöyle buyuruyor: ‘Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysa ki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.’ (Bakara, 216).
Ey Şam’ın kahramanları, hazır olun. Ey Irak’ın aslanları harekete geçin. Ey Ürdün’ün aslanları cihada çıkın. Ey Türkiye’nin erkekleri, bir adım öne çıkın. Çünkü kirletilen bacılarınızın ve annelerinizin namusudur, akıtılan oğullarınızın ve kardeşlerinizin kanıdır, çiğnenen akrabalarınızın ve vatanınızın onurudur. Zalim rejimin saldırılarını engellemek için kardeşlerinizin safında yerinizi alın, zalim rejimin yönetimini defedin, Rabbinizin şeriatını hakim kılın ve Allah’a tevekkül ederek ilerleyin. Şu müjdeyi hatırlayın: ‘Kim bir müminin dünyadaki bir sıkıntısını giderirse Allah da hesap günü onun sıkıntısını giderir’. Kardeşleriniz bugün büyük bir sıkıntı ile karşı karşıya. Kurtarıcı arıyorlar ama kurtarıcıları yok, yardım arıyorlar ama yardım edenleri yok. Sözlerinizle ve eylemlerinizle şunu ilan edin: ‘İşte sizin çağrınıza karşılık veriyoruz ey Şam beldesi. Bu zalim kibirlendiği müddetçe biz yaşamayacağız. Bu zalim hayatta kaldığı müddetçe biz hayatta kalmayacağız.’
Allahu Ekber. İzzet ancak Allah'a, O'nun elçisine ve müminlere mahsustur.
Ve duamızın sonu, alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd etmektir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara