Dolar

36,4935

Euro

37,8900

Altın

3.346,41

Bist

9.658,72

Türkiye Brezilya gibi IMF'ye borç veremez

Ekonomi Profesörü Korkut Boratav, Türkiye'nin Brezilya gibi IMF'den borç alan bir ülke konumundan, borç veren bir konuma geçmesinin zor olduğunu söyledi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-24 11:52:24

Türkiye Brezilya gibi IMF'ye borç veremez
Boratav ayrıca, Türkiye'nin ekonomik krizden beklenenden daha yavaş etkilenmesinin sebebinin de Türkiye'ye giren 17-18 milyar dolarında kaynağı belirsiz para olduğunu da belirtti.

BBC Türkçe'den Güney Yıldız Brezilya ile Türkiye ekonomileri arasındaki benzerlik ve farklılıları, ve ayrıca ekonomik kriz karşısında Türkiye ekonomisinin durumunu Profesör Korkut Boratav ile konuştu.

Korkut Boratav: Brezilya'nın bu eylemi, bir parça siyasi bir jesttir de. Fakat Brezilya, 2000'li yıllardan bu yana hep cari işlem fazlası vermiştir. Dolayısıyla ekonomisinin dış bağımlılığı fazla değildir. Bu konumdaki bütün ülkeler, tabi bunlar arasında en öne çıkanı Çin'dir, yani cari işlem fazlasıyla kriz ortamına giren, ekonomiler, IMF'nin istikrar ve kemer sıkma politikalarının dışında politika önerileriyle karşılaşmışlardır. Bütçeyi genişletip harcamaları artırın programı onlar için uygundur.

Dolayısıyla bu arada dış borç ve dış açık sorunu olmayan Brezilya rezervlerinden IMF'ye borç verebilecek durumdadır. Çin kadar ya da bazı Asya ülkeleri kadar değil ama bir siyasi jest yapabilmiştir.

Bundan sekiz-dokuz yıl önce IMF'nin en büyük borçlularından biri olan bir ülkenin, şimdi bu konuma geldiğini gösterecek bir mesaj verebilmiştir dünya kamuoyuna.

IMF YAPISINDA YAPILABİLECEK DEĞİŞİKLİKLER

Brezilya bu adımı sizin de adını saydığınız Çin'le ve Ruysa ile Hindistan'la birlikte atıyor. Gelecek hafta Rusya'da küresel mali sistemde ve IMF'nin yapısında bazı değişiklikler yapılmasını tartışacaklar. Sizce IMF'nin yapısında özellikle gelişmekte olan ülkeler lehine ne gibi değişiklikler yapılabilir?

Öncelikle, IMF'nin karar alma sürecinde dengesizlik var. Bana göre ideali, IMF'yi tamamen devre dışı bırakmaktır ama eğer kalacaksa, Dünya Ticaret Örgütü’nü andıran, anonim bir şirket olarak değil gerçek bir Birleşmiş Milletler yapısını yansıtan. Ama işlerlik kolaylığını, karar alma kolaylığını sağlayacak mekanizmaları eklemek olabilir. IMF'nin geleneksel işlevlerini ciddi olarak gözden geçirmesi gerekir. Bunu da, saydığınız çevre ülkelerden Hindistan ve Çin gibi ülkeler de açıkça ifade ediyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bugün yaptığı bir açıklamasında "Türkiye'nin IMF'ye muhtaç olmadığını" söyledi ve Brezilya'yı örnek gösterdi, Brezilya nasıl yaptıysa biz de yapabiliriz dedi. Sizce Türkiye ekonomisinin, Brezilya'nın izlediği yolu izleyebilmeye elverişli bir yapısı var mı?

Hayır, yapamaz, çünkü Türkiye, Brezilya'nın sözünü ettiğimiz 2000'li yılların konjonktürüne tırmanan dış açıklar ve çok yüksek tempolu dış borçlarla girmiştir. Türkiye Doğu ve Orta Avrupa ülkeleri gibi eğer IMF ile anlaşacaksa, kemer sıkma ilkeleri ve reçetesi üzerinde anlaşacaktır. Başbakan'ın IMF ile anlaşmaması mümkündür. Türkiye ekonomisi geçtiğimiz aylarda bazı geçici kolaylıklardan yararlandı. Anlaşmaması mümkündür ama IMF'nin uygulayacağı reçetelerin zıttı reçeteleri, eğer ekonomi modelini, değişik bir platforma dönüştürmezse uygulaması mümkün değildir.

'TÜRKİYE'YE 17-18 MİLYAR DOLAR KAYNAĞI BELİRSİZ PARA'


Bankacılık sisteminin kuvvetli olması ve zehirli varlıkların, toksik varlıkların olmaması Türkiye ekonomisinin güçlü olduğuna dair işaretler arasında sayılıyor...

Bu doğru fakat buna bir şey eklemeliyim. Bunun dışında, en önemli etken, finansal krizin Türkiye'yi etkileyeceği en kritik altı ay içinde, yani geçen yılın Ekim ayı ile bu yılın Mart ayı içinde Türkiye ekonomisinden dış dünyaya kayıtlı olarak çıkan para 17-18 milyar dolardır. Bu büyük ve ağır bir şok yaratabilecek bir miktardır ve bankacılık sistemini çökertmese bile kargaşaya sürükleyecek özellikler taşıyordu. Fakat bu dönemde aynı miktarda kayıt dışı bir para girmiştir Türkiye'ye, yani ödemeler dengesinde kaynağı belirsiz görülen, nerden geldiği belli olmayan adeta bir off-shore ülkesi gibi, adeta bir piyangodan yararlanmıştır Türkiye. Bu sayede de bankalar finansal çalkantıdan korunmuştur. Bunu görmezlikten gelerek, 2001 reformlarının Türkiye'ye getirdiği yeniliklerden söz etmenin anlamı yok. Bankalar henüz sınanmadı ancak belki sınanmayacak da. Çünkü bu kaynak, altı aylık kritik dönemin finansal çalkantıya sürüklenmeden aşılmasına katkı yapmıştır.

Peki siz kaynağının belli olmadığını söylediğiniz bu dış kaynağın nereden geldiğini düşünüyorsunuz?

Hayır, bilemeyiz. Spekülasyon yapmış oluruz ki o da sağlıklı olmaz. Yani ülke içindeki kasaların boşalıp dövize dönüşmesi pek mümkün görünmüyor. Varlık barışı mümkün değil, çünkü varlık barışından yararlanmak için kayıtlı para getirmek lazım. Dolayısıyla Türkiye'yi para aklama veya siyasi olarak destekleme amacıyla mekân olarak kullanan birileri var.

IMF STRATEJİSİ TÜRKİYE'Yİ KRİZDEN ÇIKARIR MI?

Küresel mali krizle karşı karşıya kalan Batı ülkeleri bazı sektörlerde kamu harcamalarını, alt yapı yatırımlarını artırarak krizden çıkma stratejisi izliyorlar, oysa IMF'nin reçeteleri ise kamu sektöründe kemer sıkmaya dayanıyor. Sizce böylesi reçetelerin Türkiye krizden çıkarmaya yönelik bir işlevi olabilir mi?

IMF reçetesi krizi derinleştirir. Batının, Çin'in, Hindistan'ın uyguladığı stratejiyi Türkiye uygulayabilir ama büyük cari açığını sermaye kaçışına dönüştürmemek için sermaye hareketlerini kontrol etmeli ve dış borçlarla ilgili belli bir düzenlemeyi hedeflemeli ve planlamalı. Gerekirse bu konuda müzakere oturmalı.

10 yıl öncesine kadar hem Türkiye hem de Brezilya, Uluslararası Para Fonu IMF'ye borçlu ülkeler arasındaydı.

Bugün ise Brezilya IMF'den kredi alan değil, kredi veren ülke statüsüne geçmiş durumda. Brezilya'nın IMF ile ilişkisine de değinen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da, Türkiye'nin IMF'ye mecbur olmadığını söylemişti.

BBC






İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara