Ankara'nın bu tutumunu nasıl anlayalım?
Malatya Erhaç’tan havalanan Türk savaş uçağının Akdeniz’de Suriye tarafından düşürülmesinin Ankara ile Şam arasında zaten var olan gerginliği biraz daha artıracağı kesin. Ancak olaydan sonra gerek Başbakan’ın Brezilya dönüşü yaptığı değerlendirmeler, gerekse de güvenlik zirvesinin ardından yapılan açıklamayla ilgili, savaş çığırtkanlığı olarak değerlendirebileceğimiz yorumlara göre, Ankara çok daha temkinli ve soğukkanlı bir yaklaşım içinde.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-23 11:11:05
Ankara'nın bu tutumunu daha iyi anlayabilmek için filmi başa sarmak gerekiyor.
Genelkurmay dün saat 14.45’de, herhangi bir kaza –kırım raporu dahi beklemeden, koordinatları vererek yaptığı açıklamayla bölgede “Tuhaf bir gelişmenin” olduğunun sinyalini verdi. Bu bilgi notunun ardından, Başbakan Tayyip Erdoğan, Ankara’da açıklama yapana kadar devletin ilgili askeri ve sivil kurumlarının sessiz kalması da tuhaf bir şeylerin olduğunun göstergesi olarak değerlendirilebilinir.
Başbakan’ın Brezilya dönüşü Ankara’da yaptığı açıklamanın uzunca bölümünü Meksika ve Brezilya zirvelerine ayırması, sorular üzerine uçağın o an için düşürüldüğünü söyleyecek bir bilgiye sahip olmadığını belirtmesi, uçağı arama kurtarma çalışmalarına Türk ve Suriye deniz kuvvetlerinin müşterek bir harekatla sürdürdüğünü vurgulaması bu tuhaflığı perçinledi.
2 saat 10 dakika süren güvenlik zirvesinin ardından da uçağın Suriye tarafından düşürüldüğünün teyit edilmesine rağmen, Türkiye’nin nasıl bir tavır ve tutum takınacağının olay tam netleştikten sonra dile getirilmesi de “tuhaf gelişme”nin bir diğer yanını oluşturdu.
Şimdi bu “tuhaf gelişme” ile ne demek istediğimi, şahsi düşüncem olarak açıklayayım:
Türkiye başından beri uçağın Suriye hava sahasını ihlal etti için düşürüldüğünü biliyordu. Ancak olayı geniş bir zamana yayarak ve uzun bir süre sessiz kalarak durumun iyice alevlenmesini önlemeye çalıştı.
Nitekim Suriye de Türk uçağının Suriye hava sahasının 1 km. kadar içine girdiğini belirten “resmi açıklaması” için Ankara’da güvenlik zirvesi sonrası yapılan açıklamayı beklemeyi tercih etti.
Türkiye Esad rejimine karşı en şiddetli muhalefeti yapmasına rağmen, sorunun askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den, en son Bakan’ına kadar seslendiren bir ülke. Bu nedenle, bu olaydan dolayı iki ülke arasında savaş olarak tanımlanabilecek bir hareketliliği beklemek doğru bir yaklaşım olmaz.
Böyle bir durum sadece Suriye ile değil aynı zamanda Rusya ve Çin’le de savaşa tutuşmak anlamına gelir ki, sanırım bunu sadece Türkiye’de değil, dünyada kimse istemez.
Elbette yanıt arayan sorular da yok değil.
Öncelikle keşif uçağını oraya kimin gönderdiği önemli. Eğer o bölgeye F 16 gibi silah yüklü bir avcı uçak gitseydi, Suriye tek bir avcı uçağıyla havadan saldırı yapılamayacağından hareket ederek uçağın yanlışlıka hava sahasını ihlal ettiğini düşünebilir, en azından kovalamacayla uçağı kendi hava sahasından çıkarabilirdi.
Ancak keşif uçağı olunca durum değişiyor. Keşif uçağının tek amacı var, o da kendi açınızdan riskli gördüğünüz bölgeleri görüntülemek. O bölgede Rusya’nın üsleri olduğu da dikkate alındığında, hele de uçak Suriye hava sahasını delerek içeri girip alçak uçuş yapmışsa, bir ülkeden buna karşı hiçbir şey yapmamayı beklemek saflıktan öteye gitmez. Hele de, Türkiye ile Suriye arasındaki gerginlik dikkate alındığında kimse Şam’dan böyle bir şey beklemesin.
Ortaya atılan bir diğer iddia da Türk uçağıyla birlikte başka bir uçağın daha olduğu ve bu uçağın bölgeden kaçmayı başardığı yönünde. İkinci bir uçak var mıydı, varsa kime aitti, iddia edildiği gibi İsrail uçağı mıydı?
Türkiye-İsrail ilişkilerinin bozukluğuna bakıp, bu da nereden çıktı demeyin.
Ortadoğu’dan bahsediyoruz.
Burada olmaz dediğiniz her şey olabilir…
*Hürriyet Planet
SON VİDEO HABER
Haber Ara