Suriye Kürtlerinin birlik arayışı
Diktatör Baas rejiminin tüm katliamlarına rağmen Suriye halkı İntifadasını sürdürüyor.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-14 10:50:40
Diktatör Baas rejiminin tüm katliamlarına rağmen Suriye halkı İntifadasını sürdürüyor. Gerek yapılar ve gerekse de taban düzeyinde Suriye Kürtleri arasında her ne kadar İntifadaya katılım sağladıysa da, yine de Suriye'de öne çıkmış Kürt partilerinin kahir ekseriyetinde mevcut durum ve yarına dair kafa karışıklıkları varlığını koruyor, gelecek arayışları sürüyor. Özellikle de PYD ve irili ufaklı 11 partinin oluşturduğu ENKS isimli koalisyon, başladığından bu yana İntifada karşısındaki politikasında bir türlü netliğe ulaşıp aktif katılım sağlayamadılar. Söz konusu hareketlerin, özellikle de ENKS'nin Suriye İntifadasıyla ilkesel olarak bir sorunu olmasa da liderliğin diplomatik ayağını üstlenen Suriye Ulusal Konseyi (SUK) ile yıldızı bir türlü barışmadı.
Suriye Kürt Muhalefeti ile SUK İlişkisi
İntifada sürecinde Kürt partileri arasında birlikte siyaset geliştirme çabaları hız kazandı. Özellikle de Barzani'nin yönlendirici etkisinden söz edilen bu buluşmaların arka planında PKK-Barzani ikilisinin Suriye Kürt siyaseti eksenindeki rekabetinden söz edildi. Bu bağlamda Barzani'nin teşvikiyle el-Parti (ya da Suriye KDP'si), Kürtlerden oluşan ulusal blok çağrılarında bulunarak 26.10.2011 tarihinde Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi (ENKS) isimli bir platform kurdu. El-Parti'nin amacı, Suriye'deki Kürt siyasi partilerinin tamamını tek çatı altında toplamak ve gerek İntifada süreci, gerekse de sonrasına dönük olarak ortak bir siyaset geliştirmekti.
ENKS'nin çağrılarına diğer iki büyük oluşum olan PYD ve ŞEPEL tarafından olumlu yanıt verilmedi ancak bunların dışında kalan irili ufaklı 11 partinin tamamı katılma kararı aldılar.
ENKS şuan Suriye Kürdistanı içerisinde 11 adet siyasal Kürt partisinin çatısı pozisyonundadır.
PYD ve ŞEPEL ile de çeşitli zamanlarda Irak Kürdistanı'nda bir araya gelen ENKS, birlik çalışmalarında ısrar etti ancak PYD, PKK'nin de gizli yönlendirmesinden kaynaklı olarak platforma katılmayı reddetti. ŞEPEL hareketi ise İntifadaya yaklaşımı ve Suriye muhalefeti ile aktif ilişkileri dolayısıyla platforma katılmamıştır.
İntifada sürecine aktif katılımdan uzak duran ENKS/el-Parti, İntifadadan daha çok olası bir rejim değişikliği sonrasında Kürtlerin Suriye'deki konumunun nasıl olacağıyla ilgilenmiş, bu konuda kamuoyu oluşturmanın yanı sıra diplomatik faaliyetler geliştirmeye çalışmıştır. Bu bağlamda birincisi Tunus'ta yapılan Suriye'nin Dostları toplantısına temsilcilik düzeyinde katılan hareket, Suriye Ulusal Konseyi eski genel sekreteri Muhammed Galyun'un "Yeni Suriye'de Kürtleri tanıyacağız." yönlü beyanlarını yetersiz bulmuştur.
ENKS'nin İntifada boyunca en önemli faaliyetleri iki yönde gelişmiştir. Bunlar kısaca şöyle özetlenebilir:
- PYD ve ŞEPEL hareketlerini ikna ederek Suriye Kürt ulusal hareketi arasında birlik sağlamak, İntifada süreci ve sonrasına karşı ortak tutum geliştirmek.
- SUK'u Suriye Kürdistanı'nın varlığına ve olası bir rejim değişikliği sonrasında özerkliğine ikna etmek.
Bu çerçevede ENKS ve SUK bölgesel temsilcileri son olarak 23-24 Mart 2012 tarihleri arasında Erbil'de bir araya gelmişlerdir. Kürt basınına yansıdığı kadarıyla ENKS, Baas sonrası Suriye'sinde "Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkı"nın diğer sosyal, siyasal ve kültürel haklarla birlikte ilkesel olarak anayasal güvenceye alınmasını savunmuş; federatif sistemin kurulmasını ve Kürtlerin statüsünün hukuki olarak "azınlık"lar içerisinde değil, "kurucu unsur" şeklinde tanımlanmasını talep etmiş ve kurulacak yeni idari yapının seküler-laik olmasını şart koşmuştur.
Öteden beri SUK liderliğine karşı çekinceleri olduğunu hissettiren hareket, son olarak SUK eski genel sekreteri Burhan Galyun'un Suriye'de Kürtlerin ve Kürt sorununun varlığını kabul etmekle birlikte "Suriye Kürdistanı" olgusunu kabul etmemesi ve sorunun çözümünü üniter yapı içerisinde merkeziyetçi yönetim anlayışıyla ele alması diplomatik ilişkileri bitirmişti.
Aynı dönemde SUK üyesi Kürtlerin genelinin üyeliğini sonlandırması da kamuoyunda ENKS ve PYD için lehte bir propaganda aracına dönüşmüştü.
Öte yandan lideri Mişel Temo'nun hayatını ortaya koyduğu 17 Mart İntifadasına aktif katılımıyla bilinen ŞEPELA KURD (Kürt Geleceği) hareketini koalisyona katılmaya bir türlü ikna edemeyen ENKS, -her ne kadar Baas rejimiyle ilişkilerini, PKK ile doğrudan bağlantısı ve Suriyeli diğer Kürt partileri nezdindeki olumsuz algılanma biçimini bilse de- PYD ile İntifada sonrasında kurulacak müstakbel yeni Suriye'de Kürtlerin ulusal kaderini birlikte tayin etme amacına mebni olarak ortak siyaset oluşturma çalışmalarına devam etmektedir.
Bunun son örneği olarak SUK liderliğine Kürt kökenli Abdulbasit Seyda'nın seçilmesiyle birlikte Suriye Ulusal Konseyi ile yeniden ilişki kurmaya çalışan ENKS'nin dün PYD ile Erbil'de görüştüğü haberleri Kürt basınına sızdı.
Son ENKS-PYD Görüşmesi
Detaylarının tarafların Rûdaw gazetesine verdikleri mülakatta ağırlıkla yer aldığı görüşmede PYDK (Kürt Demokratik Birlik Partisi) Irak Kürdistanı temsilcisi Mehmud Mihemmed'in bildirdiğine göre yedi hususta anlaşma sağlandı. Bu son görüşmeye yukarıda çizilen kısa arka plan eşliğinde eğilmekte iki açıdan fayda var. Birincisi, söz konusu ittifak arayışının ilk bakışta vukua ermiş bir birlik şeklinde algılanmaya müsait olması açısından; ikinci olarak da gerçeklik değeri atfedildiğinde Kürt muhalefetinin Suriye muhalefeti ile ayrışma zemininde farklı bir gelecek arayışı oluşturmasının orta ve uzun vadede Suriye Kürt ulusal hareketine ve Kürt halkının geleceğine yansımaları açısından…
Aslında sonuç olarak söz konusu iki alana doğru akan bu ve benzeri gelişmelerin yeterince işlendiği söylenemez. Bağlı olarak bu alanda literatür boşluğunun yaşanması da kaçınılmaz olmaktadır.
Biz yukarıda arka plan oluşturduğumuz ENSK-PYD ittifakı haberinin -daha doğrusu iddiasının- gerçeklik düzeyini ve muhtemel akışını ilgili haber üzerinden kısaca değerlendirmeyi şimdilik yeterli bulmaktayız. Durumu her iki açıdan ele almaksa doğal olarak hacimli bir iştir ki bu analizin sınırlarını fazlasıyla zorlar.
Mihemmed'in aktardığına göre üzerinde ittifak oluştuğu söylenen yedi husus şunlardır:
1. Diplomatik alanda her iki kesimin de temsilciliğini yapabilecek bir kurulun oluşturulması
2. Devrimin desteklenmesi
3. Rejimin yıkılmasına ve demokratik bir düzenin kurulmasına çalışma
4. Kürt bölgelerinin silahlandırılmasına karşı çıkılması
5. Ortak komitelerin kurulması
6. Savunmasız vatandaşları korumak amacıyla savunma komitelerinin kurulması
7. Halkın korunması ve gözetilmesi için ortak yüksek kurul oluşturulması…
Ancak söz konusu maddelerde yer alan birçok hususun öteden beri Suriyeli Kürt siyasal kesimleri arasında ihtilaf ve çekişme konusu olduğu düşünüldüğünde bu aktarım şüphe oluşturmaktadır. Nitekim Mihemmed de Rûdaw'a verdiği mülakatın sonlarında bu durumu fark etmiş olacak ki, söz konusu yedi hususun "üzerinde ittifak edilen" değil, tersine "tartışılmaya açılan hususlar" olduğunu belirterek durumu düzeltme gereği duymuştur. Keza özellikle de ENKS ve ŞEPEL tarafından PYD'nin yukarıdaki maddelerin kapsamında olan birçok konuda fevri ve dik başlı davrandığı ve dolayısıyla tabanını PKK'nin "öz savunma güçleri" söylemi çerçevesinde silahlandırarak Suriye Kürtleri ve rakip gruplara karşı tehdit unsuruna dönüştürdüğü söylenmekte, eleştirilmektedir. Zaten PYD ile Suriye merkezli diğer Kürt örgütleri arasındaki en temel ihtilaf konusunu da bu hususlar oluşturmaktadır. Ki PYD ile ENKS ittifak arayışlarında "ulusal bayrak" gibi ulusal hareketler için asıllardan addedilen bir konuda bile ihtilaf söz konusudur. ENKS ve bünyesindeki oluşumlar -Kürt siyasal hareketlerinin genelinde olduğu gibi- 1919 tarihli olup bugünkü Kürdistan Federal Bölgesinde resmiyeti olan kırmızı-beyaz-yeşil bayrağı kabul ederken PYD -PKK'nin ısrar ettiği- yeşil-sarı-kırmızı bayrağı ulusal bayrak olarak kabul etmektedir.
ENKS'nin PYD'yi yukarıdaki yedi hususta tartışma masasına oturtmayı başarmış olması sürekli parçalanan, parçalandıkça ufalıp zayıflayan Suriye Kürt ulusal hareketinin elbette lehine bir durumdur. Ancak ülkede bir yılı aşkın süredir olanca katliamlara rağmen sürmekte olan halk ayaklanması ve uluslararası düzeyde tanınmış olan meşru liderliği ile mesafenin bu kadar geniş olduğu bir zeminde ENKS ve PYD'nin yarının yeni Suriye'sinin Kürtlerin de lehine olacak şekilde inşa edilmesi için direniş güçleriyle, en azından liderliğiyle daha koordineli ve katılımcı ilişki kurması öncelikli bir sorumluluk olsa gerektir.
Islahhaber
SON VİDEO HABER
Haber Ara