Kılıçdaroğlu: 'Gelin konuşalım' demek suç mudur?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, terör sorununun çözümüyle ilgili yol haritası önerilerine ilişkin, ''(Gelin konuşalım) demek suç mudur? Ne zamandan beri konuşmak, suç olmaya başladı. Davete icabet etmek lazım'' dedi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-12 15:45:28
Ülkede tüm şehit ailelerinin ortak temennisinin ''inşallah bu son olur, başkasının çocuğu ölmez'' olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Bu son olsun diyoruz. Bir yol haritası önerdik. Bu, Türkiye'nin temel sorunuysa, bu temel sorunu çözmek için bir araya gelelim, çözelim, bunu söylüyoruz'' şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, siyaset kurumunun çözüm üretmek zorunda olduğunu belirterek, ''lafla peynir gemisinin yürümediğini'' söyledi ve oturup bir arada çözüm üretmek gerektiğini vurguladı.
''TESTİ KIRILMADAN YOL GÖSTERMEK İSTİYORUZ''
Kemal Kılıçdaroğlu, 30 yıldır süren bu sorunun, hiçbir zaman etnik çatışmaya yol açmadığına dikkati çekerek, bu ülkenin insanlarının sağduyulu, erdemli olduğunu, çatışmak istemediğini, bir arada barış ve huzur içinde yaşamayı arzu ettiğini anlattı.
Barışa ve huzura katkı sağlamak istediklerinin altını çizen Kılıçdaroğlu, siyasetçinin görevinin toplumu ayrıştırmak değil, müşterek alanları genişletmek, bir arada, huzur içinde, özgürce yaşamayı sağlamak olduğunu kaydetti.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu açıdan bakıldığında CHP, tarihi misyonunun gereği de Türkiye'nin temel sorunları konusunda çözüm üreten bir partidir. Her zaman, her yerde bir sorun varsa, sorun kronikleşmişse soruna en sağlıklı yol haritalarını, çözümü üreten parti CHP olmuştur.
Çünkü biz Mustafa Kemal'in şu sözünü hiç unutmadık; Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. İşte bunun mücadelesini vereceğiz, soruna teslim olmak değil, sorunu teslim almak zorundayız. Soruna teslim olursanız, başka mahfillerde sorunlar çözülür, başka yerlerde sorunlar tartışılır, başka yerlerde çözümler aranır. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar olmasını,özgür olmasını istiyoruz, demokrat olmasını istiyoruz, umut vadetmesini istiyoruz. Dünyaya egemenliği, özgürlüğü yaymasını istiyoruz. Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur, biz testi kırılmadan önce yol göstermek istiyoruz. Gelin diyoruz bir araya.
Bizim isteğimiz ne? Bizim isteğimiz gelin bir araya konuşalım. Söylediğimiz cümle budur. Bir araya geleceğiz konuşacağız, toplumu bölmeyeceğiz, ayrıştırmayacağız ve bir şeyi hafızalardan silmeyeceğiz; Uludere'de 34 yurttaşımız öldürüldü, iki AKP yetkilisi kalktı, taban tabana zıt açıklama yaptı. Ciddi bir kırılmadır o. Sayın Başbakana çağrıda bulunuyorum; kimden yanasın sen. Taban tabana zıt olan iki söylem var. Sen başbakan olarak hangi söylemden yanasın? Bunun yanıtını almış değiliz. Bunun yanıtını sadece ben değil, bu ülkenin yurtseverleri, aydınları tamamı sormak zorundadır, herkes sormak zorundadır.''
''DAVETE İCABET ETMEK LAZIM''
Konuşmanın, tartışmanın, çözüm üretmenin demokrasilerde ''olmazsa olmaz'' kurallar olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, sorun varsa oturup konuşmak, çözüm konusunda kafa yormuş kişilere danışmak gerektiğini ifade etti. Bunun 20. yüzyılın değil, yüzyılların geleneği olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sözün önemine ilişkin Yunus'un ''söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, söz ola ağılı aşı, bal ile yağ ide bir söz'' şeklindeki dörtlüğünü aktardı.
Düşünce, akıl egemen kılındığında ''söz'' ile çözülemeyecek sorun bulunmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Aklı egemen kılacaksınız, toplumu düşüneceksiniz, bireyi değil, kişisel çıkarları değil, partinizin çıkarlarını değil, ülkenin çıkarlarını düşüneceksiniz, toplumun çıkarlarını düşüneceksiniz, bunun için yola çıkacaksınız. Söylediğimiz budur bizim. Gelin konuşalım demek suç mudur. İnsan haklarını konuşalım, sorunumuz var konuşalım, demokrasiyi, özgürlükleri konuşalım. Ne zamandan beri konuşmak suç olmaya başladı. Davete icabet etmek lazım. Niye bunlar bizi davet ediyorlar, çağırıyorlar. Ülkede terör var, sorun var, binlerce kişi yaşamını yitirdi. Biz konuşmayacağız da kim konuşacak?''
Kılıçdaroğlu, herkesin dağarcığındaki bilgiyi, çözümü ortaya koyacağı bir tartışma ortamının yaratılması gerektiğini vurgulayarak, ''Eğer siz meşru bir zeminde bir araya gelmezseniz, konuşmazsanız, başka yerlerde çözümler üretilirse bu Türkiye'nin geleceği için hayırlı bir iş değildir. Nerede konuşalım diyoruz biz? TBMM'nin çatısı altında diyoruz. Eğer bu ülkede milli iradenin tecelli ettiği bir çatının altında biz bir araya gelip Türkiye'nin en temel sorunlarını konuşamayacaksak, nerede konuşacağız, soru budur'' şeklinde konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''30 yıldır çözülmeyen sorunu çözeceğiz, çözmeliyiz diyorsak, halka umut veriyorsak, umudu, beklentiyi bütün ülke coğrafyasına yayıyorsak bu umudu yeşertmek, bu umudu doğmadan öldürmemek lazım'' dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, totaliter rejimlerin çözüm üretemeyeceğini, demokrasilerde, insan haklarına saygı duyulan ortamlarda, dayatmayla değil dinlemeyle çözüm üretilebileceğini söyledi.
Totaliter rejimlere karşı hep mücadele ettiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Sağcısı, solcusu, doğuda, batıda, kuzeyde yaşayan bütün yurttaşlar hepsi kendine sorsunlar, bu ülkede toplumsal barış istiyor muyuz, istemiyor muyuz? Kime sorarsanız sorun, yurttaşlarımız, 'biz bu ülkede huzur, toplumsal barış istiyoruz' der. Bunu, parlamentoda biraraya gelerek, özgür irademizi kullanarak, akıllı şekilde tartışarak, ortak aklı egemen kılarak, ülke çıkarlarını her türlü çıkarın üstünde tutarak yapabiliriz. Bunu yapmazsak sorunları çözemeyiz'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, darbe hukukuyla hesaplaşmaları gerektiğini, darbe hukukuna teslim olanların ülkeye demokrasi getiremeyeceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, 12 Eylül darbesinin getirdiği 105 yasa ve KHK'nın halen yürürlükte olduğunu, bunlarla yol alamayacaklarını, bunlarla topluma demokrasi, özgürlük gelmeyeceğini, değişmesi gerektiğini belirtti.
''DARBE HUKUKUNDAN NEMALANANLAR...''
Uluslararası istatistik yayımlandığına işaret eden Kılıçdaroğlu, özgürlük, demokrasi ve insan hakları açısından sicili en bozuk ülkelerden birinin Türkiye olduğunu kaydetti. ''Hani bizde ileri demokrasi vardı?'' diye soran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Siz istediğiniz kadar ileri deyin. Toplum, dünya bunu görüyor. 102 gazetecinin hapiste olduğu, kaç çocuk sahibi olacağımıza karar veren rejime, parasız eğitim diye pankart atanlara 8 yıl verilmesine, 600 üniversite öğrencisi hapiste, halkın özgür iradesiyle seçilmiş milletvekilleri hapiste; bunlara demokrasi mi denilir? Bunlar demokrasi değil, bunlar 12 Eylül darbe hukukundan nemalanan düzendir. Demokrasi, demokrasi diye yola çıkanlar; darbe hukukunun arkasında saklandılar. Darbe hukukundan nemalananlar darbecilerle aynıdır, suç ortağıdır darbenin. Adaletin, insan haklarının olmadığı yerde demokrasi mi olur? Toplum baskıya teslim olmamalı, direnmeli. Her CHP'linin, her aydının, yurt severin önemli görevi var; baskıya direnmek ve daha fazla haykırmak.
Darbe anayasası dedik, bir araya geliyoruz. AKP, CHP, MHP, BDP var, oturup konuşuyoruz, nasıl daha özgürlükçü bir anayasa yapabiliriz diye. Neden; bir sorun olduğu için. 30 yıldır çözülemeyen bir başka sorunumuz daha var; niye bira raya gelmiyoruz. Hangi anlayış bir araya getirmiyor? Sorunlar yoğunlaştığı,çözümsüz olduğu zaman kaybeden Türkiye oluyor. Sorunları çözmek, parlamentonun, yasama organının görevidir.
Sizin sorunlarınızı çözmek için en sağlıklı, tutarlı, en kararlı adımları atan bir parti var; o da CHP. Bu adımları atarken dayatmacı, kırıcı bir üslubumuz yok. 'Bizim düşüncemiz budur, bunu mutlaka kabul edin' diye bir dayatma içinde de olmadık hiçbir zaman. Bir şey istedik sadece, bir araya gelelim bu sorunu nasıl çözeceğimizi konuşalım.
Bir araya gelmiyorlarsa, bundan kaçıyorlarsa karar halkımızındır. Yetki halktadır. Biz üstümüze düşeni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Türkiye'yi, işsizlik, terör belasından kurtarmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya kararlıyız. Üslubumuza da dikkat ediyoruz, kırıcı olmamaya da dikkat ediyoruz. Sayın Başbakan'a da çağrı yapıyorum. Lütfen kırıcı üslup kullanmayın, kimseye 'morg kapısında bekliyorsunuz', 'ölü seviciler' demeyin. Biz çağrı yapıyoruz, aynı üslupla çağrıyı sen de yap. Biz kavga ediyoruz arkadan şehitlerimiz geliyor. Bu kavgayla şehit sayısı artacaksa bunun sorumluluğu birilerinindir. Sorumluluğu ağırdır, vebali vardır, vebalin altında kalırsınız. 30 yıldır çözülmeyen sorunu çözeceğiz, çözmeliyiz diyorsak, halka umut veriyorsak, umudu, beklentiyi bütün ülke coğrafyasına yayıyorsak bu umudu yeşertmek, bu umudu doğmadan öldürmemek lazım. Yazık günahtır bu ülkenin insanlarına, analarına. Umudumuzu yitirmeyeceğiz, umutsuz olmak bize, topluma yakışmaz.''
Grup toplantısının çıkışında Kılıçdaroğlu'na diğer partilerle görüşüp görüşmeyeceği soruldu. Kılıçdaroğlu, yeri ve zamanı geldiğinde görüşebileceğini, siyasi partilerle görüştüğünü kaydetti.
SON VİDEO HABER
Haber Ara