Suriye'de yaşanan çatışmalar hiç arzu edilmemesine rağmen Lübnan'a da sıçradı. 1975 - 1991 yılları arasında yaşanan iç savaşın açtığı yaraları henüz daha saramayan Lübnan'ın yeniden bir iç savaşa sürüklenmesin felaket olacağı belirtiliyor. Lübnan şimdi de Şii-Sünni çatışmalarıyla gündemde. Halk olası bir iç savaş korkusuyla kar kara düşünürken, Lübnan sokakları giderek daha fazla bölünüyor. Başkent Beyrut tam bir barut fıçısı. Bu durum en fazla İsrail'i hoşnut ediyor. Çünkü İsrail Lübnan'ın içinde bulunduğu karışıklıktan yararlanarak Filistin mücadelesini ezmeye çalıştı. İşbirlikçiler eliyle Lübanan'ı karıştıran İsrail yine devrede.
Şİİ-SÜNNİ ÇATIŞMASINA GÖTÜRÜLÜYOR
Ortadoğu da yaşanan olayları değerlendiren Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı: "Bölge planlı bir şekilde Şii-Sünni çatışmasına doğru çekiliyor. Lübnan kozmopolit bir yapıya sahip bir ülke buda İsrail'in oyununu kolay oynamasını sağlıyor. Olası bir iç karışıklık İsrail'in işine yarıyor. İsrail karışıklığı bahane ederek Lübnan'a müdahale etmeyi planlıyor.
Eğer Lübnan da iç karışıklık başlarsa yani Şii Sünni çatışmasının çıkması demek, bölgenin tümünü sarması demektir. İran, Irak, Suriye gibi ülkelerde bu kıvılcımlardan nasibini alabilir. Bu da çok tehlikeli bir durumu ahzediyor. Türkiye'de bu iç karışıklardan nasibini alabilir. Bölgede yaşanabilecek her türlü kaostan İsrail faydalanmaya çalışıyor. Önce karışıklığı çıkarıyor sonrada müdahale ediyor." şeklinde konuştu.
LÜBNAN KIRILGAN BİR YAPIYA SAHİP
Necmettin Erbakan Üniversitesi Ortadoğu Uzmanı Prof. Dr. Birol Akgün: "Ortadoğu da yaşanan iç çalkantılar kronik çatışmalardır ve uluslar arası konjektürel sistemden ayrı değil. Soğuk savaş döneminde olduğu gibi ülkeler arasında dönemsel bloklaşmalar devam ediyor. Ortadoğu da kırılgan bir yapıya sahip olan Lübnan da daha önce yaşandığı üzere tekrar bir iç çatışmanın yaşanabilme ihtimali yüksek.
Mezhepler arası veya dinler arası yaşanabilecek bu çatışmadan İsrail'in faydalanması da açık bir şekilde görülüyor. Bu konularda oldukça dikkatli olunmalıdır. Lübnan da ya da diğer Ortadoğu ülkelerinde çıkması ihtimal kargaşanın demokrasi ve özgürlüklere engel olarak görmemekte lazım. Çünkü Ortadoğu'da halk diktatör yönetimlerin buyruğu altında." değerlendirmesinde bulundu.
İSRAİL FİTNE ÇIKARMAK İSTİYOR
"Ortadoğu coğrafyasında fitne kazanını kaynatmak isteyenlerinde olduğunu vurgulayan Akgün: "Ortadoğu coğrafyasında fitne kazanını kaynatmak isteyenlerde vardır. Bu fitneyi çıkaracakların başında elbette İsrail vardır. Bu tür oyunlara gelmemek için hızlı bir şekilde demokrasiyi hedefleyerek ve özgürlükleri arttırarak ilerlenmelidir. Ayrıca bu yaşanan değişim ve dönüşüm korku olarak görülmemelidir ama oldukça dikkatlide olunmalıdır" dedi.
İÇ SAVAŞI FIRSAT BİLEN İSRAİL
Lübnan'da 1975 - 1991 yılları arasında yaşanan iç savaştan en karlı çıkan İsrail oldu. Lübnanlılar birbirlerini boğazlaması İsrail'in katliamlarına zemin hazırladı. Lübnan'da iç savaş koşullarını tırmandıran İsrail, 15 Mart 1978 gecesi 25.000 kişilik bir orduyla Lübnan'a saldırdı. İsrail askerleri Litani Nehri'ne kadar ilerlediler. Dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Mordechai Gur, Lübnan'ın güneyinde 6 millik bir güvenlik şeridi oluşturduğunu açıkladı.
İsrailliler bu saldırıyla önemli bir su kaynağı olan Litani Nehri'ne ulaşmış olurken Lübnan'ın yüzde 10'unu da işgal ettiler. İsrail'in dünya kamuoyunu ayağa kaldıran ikinci katliamı da yine iç savaşın yaşandığı 1982 yılında gerçekleşti. Hıristiyan Falanjistler İsrail ordusu ile birlikte Sabra ve Şatilla da bulunan Filistin kamplarını basarak 4000'e yakın Filistinliyi katletti. Katliamın başında Ariel Şaron vardı. 1982 yılında gerçekleşen bu katliam tarihe Sabra ve Şatilla katliamı olarak geçti. Lübnan'da yaşanan iç savaşı fırsat bilen İsrail, bölgede çok sayıda operasyon gerçekleştirdi. Milli Gazete