Dolar

34,8719

Euro

36,7287

Altın

3.040,58

Bist

10.123,70

Başbakan'dan İzmirliler'e 'yaşam tarzı' vurgusu

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Halkapınar Spor Salonu'nda düzenlenen İzmir 4. Olağan İl Kongresi'nde 'yaşam tarzı' vurgusu yaptı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-09 22:12:48

Başbakan'dan İzmirliler'e 'yaşam tarzı' vurgusu
Başbakan Erdoğan, Türkiye'de her şeyin açık açık konuşulmasını, kamplaşmadan, kutuplaşmadan, birbirine hasım kesilmeden, her meselenin müzakere edilmesini, istişare edilmesini, medeni şekilde tartışılmasını istediklerini vurgulayarak, ''Şiddete başvurmadan, başkasının özgürlük alanını ihlal etmeden, başkasının haklarına tecavüz, hakaret etmeden bu ülke her şeyi ama her şeyi açık yüreklilikle konuşsun istiyoruz. Kimse kimseye yaşam tarzını, kimse kimseye ideolojisini enjekte etmeye kalkmasın istiyoruz'' dedi.

Kendi yaşam tarzı dışındakilerin bastırılmasını, etkisizleştirilmesini isteyen bazı çevrelerin Türkiye'de yaşanan normalleşmeyi sorun olarak algıladığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, ''Kimse kendi varlığı için başkasının yokluğunu temenni etmesin. Bu ülkede 75 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı her tür farklılığıyla özgürce, insanca, kardeşçe yaşayacaktır. 9.5 yıldır biz demokratikleşmede insanın temel hak ve özgürlüklerinde her alanda toplumsal başarıyı güçlendirecek adımlar atıyoruz. İfade özgürlüğünün önünü açtık, hakları genişlettik genişletmeye devam ediyoruz. Korkmadan ama aynı zamanda korkutulmadan milletimiz her konuda görüşünü fikrini hissiyatını ifade etsin istiyoruz'' diye konuştu.

KONUŞMANIN TAM METNİ


Erdoğan, partisinin Halkapınar Spor Salonu'nda düzenlenen İzmir 4. Olağan İl Kongresi'nde kürsüye ''Bir adam sevmişiz O, sensin usta'' şiiriyle çağrıldı.

İzmir İl Kongresi'nin İzmir'e, İzmirlilere ve Türkiye'nin demokrasisi için hayırlara vesile olmasını dileyen Başbakan Erdoğan, sıcak havaya rağmen salonu tamamıyla dolduran teşkilat mensuplarının hür türlü övgüyü hak ettiğini söyledi.
Erdoğan, AK Parti'nin İzmir'de 3 Kasım 2002 seçimlerinde yüzde 17, 22 Temmuz seçimlerinde yüzde 30.5, 12 Haziran seçimlerinde ise yüzde 37 oy aldığını anımsatarak, ''Bu muhteşem başarından dolayı sizleri tek tek tebrik ediyorum. Teşkilatımızın her bir mensubuna gayretlerinden, emeklerinden elde ettikleri bu başarıdan dolayı özellikle şükranlarımı sunuyorum'' dedi.

AK Parti'nin İzmir'de önyargıları tek tek ortadan kaldırdığını, İzmir'de diğer siyasi partilerin ürettiği korku siyasetini, korkunun istismarıyla üretilen siyaseti boşa çıkardıklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

''AK Parti, İzmir'de hizmet siyasetinin, eser siyasetinin, millete efendilik değil, hizmetkarlık siyasetinin meyvelerini topluyor. Her geçen gün, güven katsayısını daha da artırıyor. Merhum Menderes, bu bölgenin evladıydı, Menderes arkasına İzmir'i, Aydın'ı, Manisa'yı, Denizli'yi, Uşak'ı, Muğla'yı, Kütahya'yı, Afyonkarahisar'ı alarak yola çıkmıştı. Merhum Menderes, o zaman şunu söylemişti; 'yeter söz milletindir' demişti. Sadece Ege'nin değil, yedi coğrafi bölgenin, tüm vilayetlerin sevgilisi, maşuku olmuştu, tıpkı Menderes gibi arkamıza milleti aldık. Yola çıkarken bir şey ifade ettik; 'yeter söz de karar da milletindir' dedik. Tıpkı merhum Menderes gibi gecemizi gündüzümüze katarak, dağları ovaları geçerek milletimizle kucaklaştık. Kah Aşık Veysel olduk, 'uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece' dedik ve gündüz gece yürüdük. Kah, Ferhat olduk, dedik ki; 'biz dağları deleceğiz'. Çünkü, milletimiz Şirin, Şirin'e ulaşacağız. Ulaşılamaz denilenleri Allah'ın izniyle yaptık, dağları deldik, delmeye devam ediyoruz, ama birileri diyor ki; 'başaramazsınız ki mafyalar var, cuntalar var'. Biz, onlara hep söyledik; 'çoğu gitti, azı kaldı' diyoruz.''

BİZ, ÖZÜ BAŞKA, SÖZÜ BAŞKA PARTİ DEĞİLİZ


Başbakan Erdoğan, kongreyi ekranlardan izleyen vatandaşların İzmir'deki AK Parti coşkusunu gördüklerini ve ortak olduklarını ifade ederek, bu heyecanın sadece İzmir'de değil, tüm Türkiye'de yaşandığını, bütün illerdeki kongrelerde aynı heyecanı görmenin mutluluğu içerisinde olduğunu bildirdi.

Erdoğan, ''Biz korkutma siyaseti, gerilim siyaseti üreten bir parti değiliz. Biz, korkular üreterek, önyargıları kaşıyarak, ideolojik kutupları körükleyerek siyaset yapan parti değiliz. Biz, özü başka, sözü başka parti değiliz. Biz, sadece ve sadece hizmet siyaseti yapıyoruz, biz millete hizmet peşindeyiz, millete hizmet sevdalısıyız'' diye konuştu.

ARTIK TÜRKİYE HAMDOLSUN GÜNDEM BELİRLİYOR

Türkiye'nin batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine, Van'da, İzmir'de, Samsun'da, Sinop'ta, Antalya'da, Hatay'da, 81 vilayetin hepsinde AK Parti hükümetlerinin eserlerinin görüldüğüne işaret eden AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Hamdolsun 81 vilayetin hepsinde eserlerimiz var. Zira durmadık koştuk, ne dedik; 'durmak yok, yola devam' dedik. Zira bize durmak yakışmaz, bize yan gelip yatmak yakışmaz. Çünkü biz, bu yola farklı çıktık. Zira biz, hep şunu düşündük: 600 yıl dünyaya istikamet veren bir ecdadın, Devlet-i Aliyeyi Osmaniye'nin bakiyesi üzerinde inşallah o ifradı yine gerçekleştireceğiz ve 'gündemi belirlenen bir ülke olmayacağız, gündem belirleyen bir ülke olacağız' dedik. Artık Türkiye hamdolsun gündem belirliyor. Gündem belirlerken bir taraftan da güç devşiriyor.

Proje, hizmet üretirken önüne illerin oy çizelgesini alan partilerden değiliz. Biz, Türkiye'yi farklı renklere boyayan, farklı bölgelerde tutunmaya çalışan partilerden değiliz. Biz, korkuları, etnik kökenleri, milli hassasiyetleri istismar ederek siyaset yapan parti de değiliz. Biz milletin partisiyiz, Türkiye'nin partisiyiz. AK Parti, ayrımcılık yapmadığı için, siyasi tarafgirlik, bölgecilik, mezhepçilik, ırkçılık, hizipçilik yapmadığı için Türkiye'nin bütün bölgelerinde sevgisine, güvenine oy alıyor, bugünkü hale geliyor. Şu anda 81 vilayetin 78'inde milletvekilimiz var. Bizim, 3 ilde şu anda milletvekilimiz yok, 78'inde var. Kardeşlerim, evvelallah şundan hiç endişeniz olmasın; bu parti istisnasız 780 bin kilometre karenin partisi, 780 bin kilometre karenin iktidarıdır. Bu iktidar hangi etnik unsur olursa olsun, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Zazasıyla, Romanıyla, Çerkesiyle, Gürcüsüylü, Boşnağıyla aklınıza kim gelirse biz hepsini, yaratılanı seviyoruz, Yaradandan ötürü. Sevdik ve bağrımıza bastık.''

STATÜKO PARTİLERİNİN BU MİLLETE YAŞATTIĞI ACILARI HERKESİN HATIRLAMASI GEREKİYOR

Yakın tarihten bir olay aktarmak istediğini belirten Erdoğan, 12 Ağustos 1930 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye demokrasi tarihi için çok büyük ve önemli bir adım attığını, farklı siyasi partilerin kurulması için yakın arkadaşlarını teşvik ettiğini söyledi.

Atatürk'ün teşvikleri sonucunda Fethi Okyar'ın Serbest Cumhuriyet Fıkrası'nı kurduğunu anımsatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bu parti o dönem sadece 3 ay hayatta kalabildi, 3 ay sonra karşılaştığı baskılar, tehditler, provokasyonlar sonucu 1930 Kasım ayında kendisini feshetmek zorunda kaldı. O 3 ay içinde partinin genel başkanı Fethi Bey'in İzmir'e yaptığı ziyaret demokrasi tarihimizde silinmeyecek bir iz bıraktı. Çünkü, millet değişime hasretti, gerçekleri söyleyecek, savunacak, milletin sesi, nefesi olacak bir siyasi partiye hasretti. Kuruluşundan sadece 22 gün sonra Fethi Bey, İzmir'e geldi. O dönemin bir gazetesi Fethi Bey'in, İzmir'de nasıl karşılandığını şu satırlarla aktarıyor; ''millet Fethi Bey'e sarılıyor, birçokları ağlıyor. İzmir Rıhtımı'nda vatandaşın sevgi gösterilerinde Fethi Bey'in ceketi yırtıldı, bu esnada denize düşenler, ezilenler oldu. Davullar zurnalar çalınıyor. Dikkatinizi çekerim yeni bir parti kuruluyor, genel başkanı İzmir'e geliyor.

Bu ziyaret esnasında İzmir'de dönemin hükümeti çok büyük zorluklar çıkardı. Yeni kurulan partinin milletle kucaklaşmaması, hasret gidermemesi için çok büyük eziyetler çıkardı. Gazi Mustafa Kemal'in araya girmesine, faaliyetlerinin kolaylaştırılması, güvenliğinin sağlanmasını emretmesine rağmen İzmir'de güvenlik sağlanamadı, kalabalığa ateş edildi. Bu esnada 12 yaşında masum bir çocuk polisler tarafından öldürüldü. Ay yıldızlı bayrağa sarılı 12 yaşındaki çocuğu aldılar ve Fethi Bey'e götürdüler ve 'işte ilk kurbanınız' dediler. Sevgili İzmirliler, 1930'da yaşanan bu hadiseden herkesin gerekli dersleri çıkarması gerekiyor. Kim var iktidarda? Statüko partilerinin bu millete yaşattığı acıları herkesin hatırlaması gerekiyor.''

BEN, 'BDP DOĞU'NUN, GÜNEYDOĞU'NUN CHP'SİDİR' DERKEN BUNU BOŞA SÖYLEMİYORUM

Başbakan Erdoğan, geçen hafta Diyarbakır'a gittiğini ve AK Parti'nin il kongresine katıldığını hatırlatarak, orada Diyarbakır'da nasıl bir korku düzeni kurulduğuna şahit olduklarını, kendileri şehre gelmeden önce ''Amed'de Kürtler caddeler çıkmasın, caddelerde olmasın, kongreye Kürtler gitmesin'' propagandasının yapıldığını söyledi.

Erdoğan, ''Biz gittik elhamdülillah caddeler benim Kürt kökenli vatandaşlarımla doluydu. Herkes selamını bütün inceliğiyle veriyordu. Nasıl bir mahalle baskısı olduğunu, insanların nasıl korkutulduğu bir kez daha gördük. Tehditle kepenk kapattırıyorlar, korku salarak esnafımın ekmeğine mani oluyorlar. Tehditlerle kongremize, toplu açılışa katılımı engellemek istiyorlar'' diye konuştu.

Diyarbakır'da yapılan korkutma siyasetinin bir benzerini 12 Haziran seçimleri öncesinde Hakkari'de yapıldığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Baskıyla, tehditle, korkuya milletin AK Parti ile kucaklaşmasını engellediler. Enteresandır ben, arabayla giderken perdenin arkasından bizi izleyen vatandaşlarımızı gördüm. Öyle korkutmuşlar, sindirmişler ki. Kim bunlar? PKK, bölücü terör örgütü. Kim bunlar? BDP. Bunlara haddini bildirmek özgürlüklere inanmış insanların, demokrasiye inanmış insanların görevidir diye düşünüyorum.

Ben, 'BDP Doğu'nun, Güneydoğu'nun CHP'sidir' derken bunu boşa söylemiyorum. İzmir'de 1930'da milletin sesi nasıl kısılmak istendiyse, bugün de aynı zihniyet milletin sesini kısmak, milletin partisiyle kucaklaşmasını engellemek istiyor. İzmir'deki hadiseler yüzünden Türkiye'nin demokrasiye geçişi maalesef 16 yıl geçikti. Bugün CHP'de, MHP'de, BDP'de temsil ettikleri kitleleri korkutarak, onlara sanal tehditler göstererek, siyaseti istismar üzerinden yürüterek, en fazla değişimi ertelerler, başka bir şey yapamazlar. Değişime direnmek en fazla değişimi geciktirir ama değişimi engelleyemez. Bizim değişimden anladığımız ileri demokrasidir, hukuk devleti anlayışıdır. Milletimizin talebi de bu yönde bir değişimin demokratikleşmenin gerçekleşmesidir. Biz AK Parti olarak ilk andan itibaren ülkemizi muasır medeniyetler seviyesi üzerine çıkarmanın, milletimizin beklentisi olan değişimi gerçekleştirmenin gayreti içinde olduğumuzu her yerde söyledik. Biz AK Parti olarak kurulduğumuz andan itibaren Türkiye'nin üzerindeki korku bulutlarını dağıtmanın mücadelesini verdik, vermeye devam edeceğiz. Ak Parti olarak Allah'tan, milletimizden başka hiçbir şeyden çekinmedik, milletin de korkutulmasına müsaade etmedik.''

KİMSE KENDİ VARLIĞI İÇİN BAŞKASININ YOKLUĞUNU TEMENNİ ETMESİN


Başbakan Erdoğan, Türkiye'de her şeyin açık açık konuşulmasını, kamplaşmadan, kutuplaşmadan, birbirine hasım kesilmeden, her meselenin müzakere edilmesini, istişare edilmesini, medeni şekilde tartışılmasını istediklerini vurgulayarak, ''Şiddete başvurmadan, başkasının özgürlük alanını ihlal etmeden, başkasının haklarına tecavüz, hakaret etmeden bu ülke her şeyi ama her şeyi açık yüreklilikle konuşsun istiyoruz. Kimse kimseye yaşam tarzını, kimse kimseye ideolojisini enjekte etmeye kalkmasın istiyoruz'' dedi.

Kendi yaşam tarzı dışındakilerin bastırılmasını, etkisizleştirilmesini isteyen bazı çevrelerin Türkiye'de yaşanan normalleşmeyi sorun olarak algıladığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, ''Kimse kendi varlığı için başkasının yokluğunu temenni etmesin. Bu ülkede 75 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı her tür farklılığıyla özgürce, insanca, kardeşçe yaşayacaktır. 9.5 yıldır biz demokratikleşmede insanın temel hak ve özgürlüklerinde her alanda toplumsal başarıyı güçlendirecek adımlar atıyoruz. İfade özgürlüğünün önünü açtık, hakları genişlettik genişletmeye devam ediyoruz. Korkmadan ama aynı zamanda korkutulmadan milletimiz her konuda görüşünü fikrini hissiyatını ifade etsin istiyoruz'' diye konuştu.

Haber Ara