Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'The İmam'ın yönetmeni sinemayı bıraktı

İsmail Güneş'ten sektöre kırgın veda... Hala ismiyle dillerde dolanan “The İmam” filminin ünlü yönetmeni, sektörün 35 yıllık emektarı sinemayı bıraktı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-08 11:17:43

'The İmam'ın yönetmeni sinemayı bıraktı
Üstelik sektörü bırakışı uzun meslek hayatının sonrası gelen bir emeklilik şeklinde değil. Kaliteli işler yapmaya çalışmasına rağmen, emeğinin yeterince takdir görmemesinin getirdiği kırgınlıkla beraber sinemayı bıraktı. Son filmi, "Ateşin Düştüğü Yer", beklenenin çok altında seyirci toplayabilince, İsmail Güneş, sinemayı bırakma kararı aldı. Bu kadar yılın çabasının sonucunun neden böyle olduğunu konuşmaya ve koşulları anlamaya çalıştık.

Kırgınlıkları ve öfkesiyle 35 yıllık sinema birikimini paylaşan İsmail Güneş ile söyleşimiz:

Bir toplantıda sinemayı bıraktığınızı açıkladığınız söylendi. Doğru mu, söylediniz mi?

Söyledim.

Sinemayı neden bıraktınız?

Kaliteli işler yapabilmek için pahalı meblağların gerektiği bir alanda gereken ilgiyi görmezseniz, yaptığınız iş zulme dönüşüyor. Çoluğumuzun çocuğumuzun nafakası ile böylesi bir zulme daha fazla katlanmamak gerektiğini düşünüyorum.

“CAMİ AVLUSUNDA DİLENSEK MİLYONERDİK”

Seyirciye kızgınlığınız, kırgınlığınız var mı?


‘Kızgınlığımız var’ bile desek bu ‘tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış’ misali olacaktır. Kimse arkanızdan ‘biraz yardım edeyim, aman dur gitme’ demeyecektir. Ben seyircinin dilencisi oldum, seyirci dilendim ama bir tek cami avlusunda dilenmeyi yapmadım. Cami avlusunda dilenmiş olsak zaten milyoner olurduk. Saygın, karşı tarafa da bir şeyler katmaya çalışanlar için durum böyle olmuyor tabii…

“İKİ CAMİ ARASINDA BEYNAMAZ KALDIK”

Seyirci profilinin değiştiği söyleniyor. Bununla ilgili olabilir mi?


Seyirci profilinin değiştiği doğru ve o değişikliğin bilincinde film yaptık. Kod adı Recep İvedik olan filmler de yapabilirdik ama bu defa da bizden kaliteli film bekleyenler, ‘sen de mi böyle filmler yapmaya başladın’ şikâyetinde bulunacaklardı. Bizim durumumuz, ‘iki cami arasında beynamaz’ kalmaya benziyor. Ticari film yapma şansımız zayıf. Ticari film yapamıyoruz çünkü bu tür filmler yapımcıya bakar. Yapımcılar da ya aldığınız ödüllere ya da topladığınız seyirciye bakacaktır. Ödül verilmiyor, seyirci de toplayamıyorsa… Bir sinema seyircisi birinci günden filmin iyi veya kötü olduğunu nereden biliyor? Tanıtım deseniz filmle ilgili iyi yazılar da çıktı ama birinci gün sıfıra yakın bir kitle ki aslında ona kitle de dememek gerek çünkü ‘kitle’ kelimesine ayıp.

Bunu uzun yıllar ‘bisküvi’ örneği ile açıklamaya çalıştım. Bisküvi açlık için olmazsa olmaz değildir ama gıda sektöründe en büyük yeri kaplar. Kaliteli filmlere açlığı hissettirmek, kitleleri bu yönde yetiştirmek gerek. Sanırım bunu beceremedik. Özellikle biz Bağımsız Film yapanlar olarak 70 milyonluk nüfus içinde 100 bin kişilik seyirci her şekilde kurtarır ama bu 100 bin kişiyi bulamamak üzüntü verici. Özellikle bizler gibi sosyal sorumluluk derdi olanların düşünmesi gereken bir durum. Ben kendi filmlerinden her bakımdan memnunum. Uzun yıllar bu sektörde kendi gayretlerimle filmler yaptım.

Bundan sonrasında ne yapmayı düşünüyorsunuz, tekrar sinema olacak mı?

Şu an için sadece cenazeyi kaldırmak için çaba sarf ediyorum. Film için birçok borca girdik, onları temizlememiz gerek. Sinema olmayacak.

“20 YIL TRT İLE MÜCADELE ETTİM. ONLARI ANLARIM DA ŞİMDİKİLERİN DERDİ NE?”

Son olarak neler eklemek istersiniz?


Bakın ben 20 yıla yakın TRT ile mücadele ettim. Bir kurumsal hafıza ile bize düşmanlık ettiler. İktidar değişti ama bizim için ne yaptılar? Sadece benim için değil, sosyal sorumluluk duyarlılığı ile bakanlar için ne yaptılar? Mevcut iktidarla uzlaşanlarla çalışmaya devam ettiler. Neden? O alanlarda daha iyi yapan insanlar yok mu, neden onlarla devam edilmiyor? Değişimi tepede koltuk bazında yapıyorsunuz ama demek ki altlarda da bir şeylerin değişmesi gerek. 20 yıla yakın TRT ile mücadele ettim, onları anlayabiliyorum ama bugünküler ne yapmaya çalışıyor? Bugün o koltukları işgal edenler, vatandaşın elektrik parasından kesilerek gelen parayla ne yapıyorlar, ne ortaya koyabildiler merak etmekteyim.

İSMAİL GÜNEŞ KİMDİR

1961’de Samsun'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Sanata olan tutkusu yüzünden bir müddet Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi'ne devam etti. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine geçti. Üniversite hayatı sırasında Natuk Baytan'ın yanında reji asistanlığına başladı.

1976 yılında atıldığı sinema serüveni 1977 yılında çektiği ilk kısa metraj filmi olan "Karanlık Bir Dönemdi" adlı çalışmasıyla ilk meyvesini verdi. Film, 1982 yılında İFSAK tarafından "En İyi Film" ödülüne layık görüldü. 1982-86 yılları arasında gazetecilik yaptı. 1986'da ilk uzun metraj filmi olan "Gün Doğmadan" ile sinemaya dönüş yaptı. Halen Film Yönetmenleri Derneği(Filmyön) 2.Başkanlığı ve Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği(Sinebir) Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmaktadır.

FİLMLERİ

Gündoğmadan(1986), Biz Doğarken Gülmüşüz(1987), Ateşböceği(1988), Küçük ve Sonsuz Yürek(1990), Çizme(1991), Beşinci Boyut(1993), Gülün Bittiği Yer(1999), The İmam(2005), Sözün Bittiği Yer(2007) ve Ateşin Düştüğü Yer(2011). (Haber5)
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara