Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Bir balona iğneyle dokunmaya benzer'

ABD Savunma Bakanı Leon Panetta, geçtiğimiz günlerde İran'ı vurmak için artık hazır olduğunu ve İran'ın nükleer faaliyetlerini engellemek için ne gerekiyorsa yapacaklarını ifade etti. Batı, İran'ı vurmaya hazır ancak oranın yeni bir Afganistan ve Irak olmasından korkuyorlar.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-07 13:08:10

'Bir balona iğneyle dokunmaya benzer'
ABD Savunma Bakanı Leon Panetta, geçen gün Amerikan Haber Kanalı "ABC News'e" yaptığı açıklamada, Birleşik Devletler'in, İran'ı vurmak için artık hazır olduğunu ve İran'ın nükleer faaliyetlerini engellemek için ne gerekiyorsa yapacaklarını ifade etti. İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Dr. Feridun Abbasi ise, Pazar günü verdiği demeçte, yüksek dereceli uranyum üretimini durdurmayacaklarını, yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyuma kendi ihtiyaçlarını karşılamak için gereksinimleri olduğunu açıkladı.
Bu ne anlama geliyor? Cevabı, Bilim ve Uluslararası Güvenlik Enstitüsü'nün (ISIS) ifadelerine yer vererek açıklayalım: "İran, zenginleştirmeye devam ettiği takdirde beş nükleer silah imal etmeye yetecek kapasitede uranyum üretmiş olacaktır." Bir başka deyişle, uranyumu ne kadar zenginleştirirseniz, nükleer silah yapma imkânınız o ölçüde artıyor.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), geçen hafta yayınladığı raporunda ise, İran'ın uranyum zenginleştirme çalışmalarını devam ettirdiğini ve yüzde 20 düzeyine kadar zenginleştirilmiş materyal stokunu arttırdığını bildirdi. UAEA ayrıca, Fordow zenginleştirme tesisinde, yüzde yüzde 27'ye kadar zenginleştirilmiş uranyum kalıntıları bulduğunu açıkladı. Peki, bu ne anlama geliyor? Cevabı size bırakıyorum. Fakat bir şeyi bil-menizi isterim. Tüm bunları bilmeden, piyasada birilerinin yaptığı analizler yumurtasız omlet gibi bir şeydir...

ARAP BAHARI

Şimdi biraz daha geriye dönüp, "Arap Baharı" ya da "Uyanış", her neyse, yayıldığı ülkeleri ve o ülkelerin mezhepsel farklılıklarını düşünelim. Emperyal güçler, bu ülkelerde her nedense, hep Sünni kesimin yanında yer aldılar. Bu destek, biz "Sünnilere" bayıldıklarından değildi elbette; hesapları vardı. En büyük hesap, İran'a yapılacak harekât öncesi, Şiilerden, İran'a gidebilecek olası "Şii" desteğini engellemekti ve bunu başardılar. Yakında, bu desteğin Suriye ve Lübnan kanadı da ters yüz edilmiş olacaktır.

İç savaşlar, ölümler, bu ülkelerin petrol ve zenginliklerine sahip olmaları, kirli pazarlıklar, gizli anlaşmalar ve Müslüman coğrafyanın sözde "Bahar" kandırmacasıyla siyasi ve ekonomik yönden alaşağı edilmesi, pek tabii bu harekâtın cabası oldu. Sonrasında, bölgeye birer ikişer askeri birlikler gönderilmeye başlandı. Askeri hazırlıklar en üst seviyeye getirildi. Basra Körfezi'ne gönderilen savaş gemileri ve körfezde yapılan tatbikatlar, yeni füze savunma sistemlerinin hazır hale getirilmesi, Türkiye'ye kurulmasına izin verdiğimiz radar üssü, hepsi bir planın parçalarıydı ve bazı aksaklıklara rağmen ustaca yerine getirildi.

"Rusya ve Çin var, planları bu iki ülke bozuyor" diyebilirsiniz. Haklısınız tabii ama zamanı gelince, ikna edileceklerdir; hiç merak etmeyiniz. İkna olmasalar bile, söz konusu İsrail'in güvenliği ise, Batı, ne Rusya, ne de Çin dinleyecek, gereğini yapacaktır.

VAKİT GELDİ Mİ?


Aslında, İsrail, bugüne kadar İran'ı bahane ederek bölgede Batı'nın siyasi ve ekonomik desteğini hep arkasında tuttu. Bir diğer ifadeyle, İran tehdidi, İsrail'in siyasi ve ekonomik çıkarlarına uzunca bir süre hizmet etti. Hatta, bazı kaynaklarda, İsrail ve Amerika'nın, gizli gizli İran'ın silahlanmasına çoğu zaman destek olduğuna da rastlamıştım. Bilemiyoruz tabii; fakat, artık bir gerçek var. İran, Batı'ya göre, nükleer silahlanma konusunda kritik eşiği çoktan aşmıştır.

Şimdi, ABD Savunma Bakanı Panetta'nın açıklamalarına ve omlet konusuna geri dönebiliriz. Panetta, "hazırız" demişti. Bölgede Şii desteğinin kırılmasını, yapılan askeri sevkiyatları, hazır hale getirilen füze savunma sistemlerini, yeni kurulan radar üslerini, uygulanan ekonomik ambargoyu ve düzenlenen siber saldırıları düşündüğümüzde, gerçekten de artık "hazırlar" diyebilir miyiz?

Cevabı vermeden önce, parantez açıp bir bilgi daha paylaşalım: Uluslar arası düzeyde bankacılık işlemlerini idare eden Swift adlı kuruluş, bir süre önce, İran'a yönelik ambargolar çerçevesinde, İran bankalarını sistemden dışlamıştı. İran Merkez Bankası Başkanı Mahmut Bahmani ise, geçen günlerde Rusya, Hindistan, Çin ve bazı diğer ülkelerle birlikte, Amerikan dolarını devre dışı bırakan, yeni bir transfer sistemi kurduklarını açıkladı. Bu İranlılar gerçekten de ilginç insanlar; en zor zamanlarda bile kendilerine bir çıkış yolu mutlaka buluyorlar.

Ancak, böylesine bir kapışmanın olduğu satranç tahtalarında oyun asla "pata" bırakılmaz. İran'ı, şimdilik sadece havadan bile olsa, elbette vuracaklar ve hazırlar. Aslında her zaman hazırdılar. Ancak, Irak ve Afganistan'da yaşadıkları kötü maceradan bir hayli tedirgin oldular ve harekâtı ertelediler.

Hep söylüyoruz, 2012'nin ikinci yarısı ve 2013 çok zorlu geçecektir. Bu süreçte, gerek iç politikada gerekse dış politikada, tezviratları, ayak oyunlarını ve çelmeleri çok daha sık hissedeceksiniz. Beklenmeyeni bekleyiniz. Böyle dönemlerde yapılabilecek en ufak bir yanlış, "ne kadar önemsiz de gözükse, bir balona iğneyle dokunmaya benzer."

* Gazeteci-Yazar

Haber Ara