Avrupa'ya bağımlılığımızı azaltmamız gerekiyor'
Başbakan Yardımcısı, Türkiye olarak hem ihracatta hem de finansmanda artık hızla Avrupa'ya olan bağımlılığın azaltılması gerektiğini bildirdi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-07 15:15:27
Blooomberg HT televizyonunda katıldığı bir programda soruları yanıtlayan Babacan, Euro Bölgesi'yle ilgili gelişmelerin Türkiye ve tüm dünya ülkeleri için önemli bir kaygı kaynağı olmaya devam ettiğini söyledi.
Şu anda Euro Bölgesi'nin en önemli sorunlarından birinin siyasi liderlik açığı olduğunu kaydeden Babacan, yılın başında alınan kararların uygulanıp uygulanmayacağı endişesinin oluşmaya başladığını, Yunanistan ve Fransa'daki seçimlerin de kaygıları biraz daha artırdığını dile getirdi. Düzgün politikalar izlenmezse bankacılık sektörünün tüm ekonomik yapıyı olumsuz etkiyecek bir öneme sahip olduğuna dikkati çeken Babacan, işlerin kötü gittiği zamanlarda bankaları rahatlatmak, işlerin düzelmeye başladığı dönemde de ciddi reformlar yapmak gerektiğini kaydetti. Oysa şu anda Avrupa'daki siyasetçilerin bankacılık sektörüyle ilgili ciddi bir popülizm yaptıklarını ve siyasetçilerin bankacıları adeta aşağıladığını ifade eden Babacan, "Böyle dönemlerde likidite açısından hiçbir bankayı sıkıntıya sokmamak lazım. Çünkü likidite krizi bütün sorunların anasıdır" dedi.
Herhangi bir Avrupa ülkesinde başlayan bir krizin tüm Avrupa ülkelerine yayılabileceğine dikkati çeken Babacan, bu nedenle en güçlü görünen Almanya dahil tüm ülkelerin çok dikkatli olması ve bütün ülkelerin bir bütünlük içerisinde hareket etmeleri gerektiğini söyledi. Babacan, "Bunlar kendi aralarında daha sık görüşseler, daha sık çay, kahve içseler Avrupa'nın bütünlüğü için ne faydalıysa buna baksalar, çok daha iyi sonuçlar elde edilebilir diye düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu. Başbakan Yardımcısı, Avrupa'da şu anda tarihi bir dönem yaşandığını, bölgenin Amerika Birleşik Devletleri gibi Avrupa Birleşik Devletleri olarak yeni bir yapıya gidebileceğini söyledi.
"Türk bankacılık sektöründe şu anda ciddi bir sorun yok"
Babacan, Türk bankacılık sektöründe bu yıl kredi büyümesini yüzde 15 kadar tahmin ettiklerini ve sektörde şu anda çok ciddi bir sorun görmediklerini ifade etti. Başbakan yardımcısı, cari açıkla mücadele en önemli konulardan birisinin özellikle tüketici kredilerinin kontrollü artmasını sağlaması olduğunu, bu konuda da BDDK'nın tedbirlerinin çok etkili olduğunu vurguladı.
Finansal İstikrar Komitesi
Geçen yıl kurulan Finansal İstikrar Komitesi'yle finansla ilgili kamu kuruluşlarının periyodik olarak bir araya getirilmesinin amaçlandığını anlatan Ali Babacan, kurumlar arasında koordinasyonun sağlanması açısından komitenin çok önemli olduğunu söyledi. Türkiye'deki tasarruf oranlarının artırılması, vade yapısının düzeltilmesi, sermayenin borçlanmasındansa sermayenin teşvikiyle gibi yapısal konularda yapılan düzenlemelerin Finansal İstikrar Komitesi'nin bir ürünü olduğunu ifade eden Babacan, "Bu komitenin kurulmasıyla biz çok güzel bir verim aldık, kurumlarımız da memnun. Yani herkesin birbirinden haberi olduğu çok daha öz güvenli hareket ediyorlar" diye konuştu.
Asya ve Körfez'in önemi
Türkiye'nin son dönemde özellikle Asya'ya ve Körfez'e daha çok eğilmesi gerektiğine işaret eden Başbakan Yardımcısı Babacan, şunları söyledi: "Sadece hükümet olarak değil, iş dünyamızın da daha çok eğilmesi gerekiyor. Çünkü Avrupa'daki tablo ortada. En iyi senaryoda dahi bakın, diyelim ki yarın oturdular, anlaştılar. Hiçbir ülke batmıyor, hiçbir banka batmıyor, hiçbir ülke Euro bölgesinin dışına çıkmıyor ve her ülke doğru kararlar aldı. Olabilecek en iyi, ideal tabloyu düşünün. Böyle bir tabloda dahi birikmiş stok sorun o kadar büyük ki. Borç, bütçe açıkları o kadar büyük ki... Bunların temizlenmesi, makul seviyeye indirilmesi yıllar alacak, bazı ülkeler için on yıllar alacak. Avrupa'nın potansiyel büyümesi artık düştü. Yani bugüne baktığımızda en iyi senaryoda dahi kriz öncesi döneme göre Avrupa artık daha düşük oranlarda büyüme gösterebilecek. Dolayısıyla bizim hem ihracatta hem de finansmanda hızla Avrupa'ya olan bağımlılığımızı azaltmamız gerekiyor.
Bağımlılığımızı azaltmak derken oraya daha az mal satmak, daha az finansman sağlamak anlamında değil. Tabii ki oradaki bütün bağlantılarımızı koruyacağız, pazarlarımızı korumaya çalışacağız, finans kanallarını açık tutmaya çalışacağız, ama bunun yanında başka coğrafyalara da muhakkak bakacağız." Babacan, son dönemde çok güzel bir Tokyo programı olduğunu ve bölgedeki iş dünyasının yoğun ilgisiyle karşılaştıklarını, arkasından Hong Kong ve Singapur'da çok verimli görüşmeler yaptıklarını dile getirdi.
Japonya'nın Asya'da, Güneydoğu Asya'da, Amerika'da, Avrupa'da iş yapan büyük şirketleri bulunduğunu, Singapur'dan Türkiye'ye yoğun ilgi duyulmaya başlandığını, dünyanın 3 büyük borsanından biri olan Hong Kong Borsası ile İMKB'nin işbirliği konusunda bir mutabakat zaptı imzaladıklarını kaydeden Babacan, bunların iyi takip edilmesi gerektiğini vurguladı. Körfez'i de çok iyi takip etmek gerektiğini anlatan Ali Babacan, Körfez ülkeleriyle en büyük problemlerden birinin gayrimenkul konusu olduğunu, yeni yasa ile birlikte bunun da aşıldığını ifade etti. Amerikalının, Avrupalı'nın, Japon'un gelip rahatlıkla Türkiye'den gayrimenkul alabildiğini, ama şu anda petrol fiyatları nedeniyle elinde en çok nakit olan Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin vatandaşlarının mütekabiliyet nedeniyle Türkiye'den gayrimenkul alamadığını kaydeden Babacan, "(Siz bize vermiyorsunuz, biz de size vermiyoruz). Zaten Katar'ın bir ucundan bir ucuna arabayla gitmek bir saat sürüyor. Şimdi böyle bir ülkenin gayrimenkul politikasını baz alıp (sen yapmıyorsan ben de yapmıyorum) demek çok yanlış yaklaşımlar. Onların hepsini değiştirdik" diye konuştu.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara