Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'One minute'ten sonra ilk kez forumda

2009 yılında Dünya Ekonomik Forumu'nun İsviçre Davos'taki toplantısını, ''Davos benim için bitmiştir'' diyerek paneli terk eden Başbakan Erdoğan'ın kararlı tavrı, Dünya Ekonomik Forumunun Toplantısını İstanbul'a taşıdı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-05 11:17:33

'One minute'ten sonra ilk kez forumda
Erdoğan, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrasya Dünya Ekonomi Forumu'nun açılışında, Dünya Ekonomik Forumu tarafından düzenlenen ''Dönüşüm İçindeki Bölgeleri Birleştirmek'' konulu Forumun Türkiye'de gerçekleştirilmesinden memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Forumun gerçekleştirilmesinde emeği geçen, katkısı olan herkese teşekkürlerini sunan Erdoğan, Dünya Ekonomi Forumu'nun, ''Dönüşüm İçindeki Bölgeleri Birleştirmek'' konulu toplantısının Türkiye'de yapılmasını son derece isabetli, aynı zamanda anlamlı bulduğunu söyledi.

Erdoğan, Türkiye'nin, son derece zor bir coğrafyanın ortasında, tüm zorluklara ve tüm sorunlara rağmen, istikrarla, demokrasiyle büyüyen, çevresinde yaşanan tüm hadiselere rağmen bir güven adası olma konumunu güçlü şekilde muhafaza ettiğini dile getirerek, şöyle dedi:

''Kafkasya, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Balkanlar'da içine kapanan ülkelerin başarılı olamayacağı, bölgesel işbirliğinden kaçınan bir ülkenin, sadece refah değil, huzur, istikrar ve güvenlikten de yoksun kalacağı aşikardır. Esasen, Türkiye bunun son derece somut, bariz, herkes tarafından rahatlıkla görülen bir örneğidir.''

Türkiye'nin yakın tarihine bakıldığında, aktif dış politika ve demokratikleşmenin ivme kazandığı dönemlerin, ekonomiyi çok güçlü manada desteklediğinin görüleceğine işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Demokrasinin kesintiye uğradığı, reformların askıya alındığı dönemlerde, temel insan hak ve özgürlüklerinin yeterince önemsenmediği dönemlerde Türkiye ekonomik atılım gerçekleştirememiştir. Aynı şekilde, içine kapanan bir dış politika anlayışına sahip olduğu, bölgesel meselelerde aktif roller üstlenmediği dönemlerde de Türkiye, ekonomisini büyütememiş, refah düzeyini yükseltememiştir.

Esasen, hükümetimiz idaresinde son 10 yıl, aktif, barış odaklı bir dış politika ile demokratikleşme eksenli reformların, bir ülkeyi nereden nereye getirdiğini göstermesi açısından son derece manidardır.''

-Ekonomik göstergeler-

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin içinden geçtiği sürecin, belli noktalarda Türkiye'ye özgü olsa da, genel manada, bölgedeki tüm ülkelere örnek teşkil edecek bir süreç olduğunu belirterek, Türkiye ekonomisinin, son 10 yıl içinde, yıllık ortalama yüzde 5,3 büyüme başarısını gösterdiğini kaydetti.

Bu 10 yılın içinde, küresel ekonomik krizin de bulunduğu dikkate alındığında, ortalama yüzde 5,3 büyümenin önemli bir başarı olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

''2011 yılında Türkiye, dünyada, Çin'den sonra en fazla büyüyen ülke olmuş, ekonomisini yüzde 8,5 gibi yüksek bir oranda büyütmüştür. 2002 yılında 230 milyar dolar milli gelir, 2011 yılında 3 kat artışla 772 milyar dolara ulaşmıştır. Kişi başına milli gelir, aynı şekilde, 3 kat büyüyerek, 3 bin 500 dolardan, 10 bin 444 dolara ulaşmıştır. Dış ticaret hacmimiz, 2002 yılında 88 milyar dolar, 2011 sonunda 376 milyar dolara yükselmiş, yani 4 kattan fazla artış kaydetmiştir. Turizm gelirimiz, 2002'deki 8,5 milyar düzeyinden bugün 23,5 milyar dolar düzeyine çıkmış, yıllık 1 milyar doları geçemeyen uluslararası doğrudan yatırımlar ise 2011 yılında 16 milyar dolara ulaşmıştır.

Hemen tüm ekonomik göstergelerimiz, küresel ekonomik krizin ağır seyrettiği 2009 yılında bir miktar gerileme gösterse de, bugün, kriz öncesi dönemleri aşmış durumdadır. İhracatta, büyümede, turizm gelirlerinde, doğrudan yatırımlarda, bütçe dengesinde, borçlanma faizlerinde Türkiye, krize rağmen çok olumlu bir performans sergilemiştir.''

Erdoğan, Türkiye'nin küresel kriz sürecini, IMF ile bir borç anlaşması yapmadan atlattığının altını çizerek, ''Öyle ki, Türkiye'nin, Stand By anlaşmalarından dolayı 2002 yılında IMF'e borcu 23,5 milyar dolar iken, bugün bu borç 1,7 milyar dolara kadar düşmüştür. 2013 yılının Nisan ayında, Türkiye IMF'e olan borcunu tamamen sıfırlamış olacaktır'' diye konuştu.

Haber Ara