Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Yemen’in yenilenen 'Terörle Savaşı'

Yemen güçleri, El-Kaide’yle ilişkilendirilen savaşçılara saldırmayı sürdürüyor. Yemen kuvvetlerinin önemli zaferleri, ülkeyi barışçıl geçişte yönetme ödevi verilen Abd Rabbuh Mansur El-Hadi’nin göreve başlamasının akabinde geldi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-04 10:10:30

Yemen’in yenilenen 'Terörle Savaşı'
TİMETÜRK / Haber Merkezi

Remzi Baroud*

Yemen güçleri, El-Kaide’yle ilişkilendirilen savaşçılara saldırmayı sürdürüyor. Yemen kuvvetlerinin önemli zaferleri, ülkeyi barışçıl geçişte yönetme ödevi verilen Abd Rabbuh Mansur El-Hadi’nin göreve başlamasının akabinde geldi. Yeni bir yasa ve başkanlık seçimlerinin ise 2014’te yapılması bekleniyor.

Yönetimdeki inatçı aile, ABD-liderliğindeki El-Kaide savaşı, mezhepsel gerilim, güney ile kuzey arasındaki çözülmemiş siyasi bölünme ve acımasız fakirlik gibi en şiddetli şartlar karşısında, Yemen gençliği, modern tarihte kasvetli bir dipnot olmak yerine umut dolu bir sayfa açmayı başardı. Bununla kıvanç duyarken, önümüzdeki iki yıl içerisinde kendilerini bekleyen zorluklar karşısında ise temkinli olmayı sürdürmeliler.

Bir sonraki aşama Yemen için belirleyici olacak. Ya ülkenin uzatmalı bölgesel ihtilafını çözerek yaygın eşitsizlikle mücadele edecek gerçek reformlara doğru ülkeyi ileriye götürecek ya da Salih’in ailesinin altındaki çok daha beter bir kaderi çekmeye mahkûm bırakacak. İlk işaretler ise bölgesel uzmanları Yemen’in Somali’yle aynı yola gidebileceğine dair uyarılar yapmak zorunda bırakacak kadar endişe vericidir.

The Guardian David Heartst 25 Mayıs’ta bunu şu şekilde dile getirdi: “İki çatışma aynı anda sürerken – Kuzeyde Hutiler ve güneyde ayrılıkçı hareket – ve ABD’nin ülkeye esas ilgisi El-Kaide’yle savaşacağı bir muharebe alanıyken, vaziyet aynı şekilde sürmeye mahkûmdur”.

ABD’nin Yemen’de bitirilmemiş pek çok işi var. Tıpkı diğer Amerikan maceraları gibi, ülkedeki daha geniş sosyal ve siyasi zorlukları çok da önemsemeden, ABD’nin esas odak noktası genelde askeri hedeflerle sınırlıdır. Elbette bir Yemenli bakış açısından, hükümetleriyle uğraşan en az hoşnutluk verecek yabancı güç ABD’dir. Geçen seneki Abdullah Salih’e karşı yaygın halk ayaklanmasında Yemenliler, meşruiyeti kalmamış başkanlarına olan ABD desteğine fena halde öfkelendiler. Aynı zamanda ABD’nin sürekli Yemen’in işlerine karışmasından ve çeşitli milis gruplarına karşı bitmek-tükenmez savaşlarından da hoşnut değiller. Yemen başkanı ve ABD arasındaki hâlihazırdaki açık ilişki, uzun vadede her iki tarafın da kesinlikle çok canını yakacak. Kısa süre önceki (24 Mayıs) bir El-Cezire haberinde şu iddialar yer aldı: “Washington, Başkan Abd-Rabbi Mansur Hadi Şubat’ta işbaşına geldiğinden beri insansız-hava-saldırılarını hızlandırdı. Pentagon, Arap devletine askeri eğitimcilerini tekrar göndermeye başladığını söyledi”. Bu tarz haberlerin, birçoklarının ülkeyi bağımsızlığa götüreceğini umut ettiği yeni başkanın imajına çok yardımcı olduğu söylenemez.

Arap Yarımadası’nda El-Kaide’yle ilişkilendirilen milislere karşı çatışmalar yoğunlaşıyor. Birçok milisin Zincibar şehrindeki Ca’ar kasabasında ve güneydeki başka bölgelerde öldürüldüğüne dair haberler geliyor. Yemen gibi yıkıcı bir fakirliğe sahip bir ülkeden şiddetin payandalarına fazla dikkat etmeden dağınık savaşçılara karşı geleneksel yöntemlerle muharebeye girişmenin aptallığı mübalağa edilebilecek bir şey değil. Böylesi milis kuvvetlerinin gücü genelde iki etmen tarafından belirlenir: marjinal ve fakir toplumlardaki haklarından mahrum öfkeli gençlerde uyandırdıkları cazibe ve fiziksel manevra kabiliyetleri. Böylesi gruplar, herhangi bir her yerde herhangi bir anda asgari araçlarla saldırabilir.

Hatta Yemen’in merkezi hükümetinin ABD desteğiyle milisleri güneydeki kalelerinden uzaklaştırmayı başarsa dahi, kesinlikle bu terör eylemlerinin Yemen sınırlarının ötesine yayılmasına neden olacaktır. Anında El-Kaide tarafından üstlenilen 21 Mayıs’taki askeri geçiş esnasındaki canlı bomba saldırısı, güneydeki birkaç kasabayı ele geçirmenin Yemen’i kronik şiddetten kurtarmayacağını mutlak şekilde ispatlamıştır. Aslında çoğunluğu fakir topluluklara karşı ABD-destekli bir savaş, sadece daha fazla milis grubun katılımına neden olacaktır ve geleneksel bir savaşı, hâlihazırda kaotik ve aşiret çizgileriyle ayrılmış olan muharebe alanını daha da girift hale getirecek bir şiddet çıkmazına dönüştürecektir.

Yemen hükümeti şiddetin sorunları çözmek yerine daha da karmaşıklaştırdığını iyi biliyor olmalıdır. Bu, Yemen’in 1918’de Osmanlı İmparatorluğu’ndan ve 1967’de İngiliz sömürgesinden kurtulduğundan beri normudur. Çalkantılı yıllar boyunca şiddet ya çatışmaları genişletmiş ya da yenilerini yaratmıştır. Buna rağmen yeni “geçiş” hükümeti, kazanılamayacak bir başka “terörle savaşa” girişerek ABD’nin eline oynamaktadır. Olay terörle mücadele edilmemeli değildir. Soru, başlamasına neden olan şartları yaratırken ve artırırken nasıl bir başarılı savaş verilebileceğidir.

Yemen fakirdir. Bütün topluluklar sadece hayatta kalma ile toptan ve mutlak çaresizlik arasında bocalamaktadır. Hayat süresi beklentisi, eğitim seviyesi ve hayat standardı ile belirlenen Birleşmiş Milletler Kalkınma Endeksi’ne göre Yemen, 177 ülkeden 154’ncü sırayla en üzücü noktalardan birindedir. Şimdilerde devrim nedeniyle rejimin iktidarda kalma inadı, ABD’nin El-Kaide’yle savaşı ve bunun tahmin edilemez ancak beklenen artışıyla, vaziyet çok daha kötüleşmektedir.

“10 milyondan fazla insan, Yemen’deki neredeyse her 2 kadın, erkek ve çocukta biri, yaklaşan bir felaketle yüzleşmektedir. Aileler hayatta ancak kalabilmektedir. Siyasi istikrarsızlıkla ikiye katlanan gıda ve yakıt fiyatları, Yemen ekonomisini paramparça etmiştir” diye yazıyor Oxfam’dan Kelly Gilbride, 24 Mayıs’ta CNN’de yayınlanan yürek burkan makalesinde. Gilbride sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yemenlilerin neredeyse yarısının bugün yiyecek bir şeyleri yok. Yemen açlık mevsimine giriyor. Derhal harekete geçerse, dünya Yemeni felaketin eşiğinden döndürebilir.”

Fakat “derhal” harekete geçmek sadece orada burada sadece birkaç bağış olarak anlaşılmamalıdır. Yemen’deki insani kriz büyük ölçüde ülkenin rakip çıkarlar için açık muharebe alanı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu rekabet de onu yozlaşmaya, sömürgeye ve teröre açık hale getirmektedir. Açlıktan kurtulmak için Yemen bağımsızlığını, yeni bir bayrak ve yeni bir milli marşla değil Yemen toplumunun tüm sınıflarına – haklarından mahrum edilmiş güney, savaş-yaralı kuzey ve kronik eşitsizle dolu ülkenin tamamı – ulaşan kapsamlı ulusal bir program yoluyla yeniden kazanması gerekmektedir. Okullar, hastaneler, fabrikalar askeri üslerin yerini almalıdır. Komşu Arap ülkelerinden sözü verilen 4 milyar gibi bütçenin ekseri kısmı, halkı doyurmak, yıkılmış evleri onarmak ve iş imkânları sağlamak için kullanılmalıdır. Tüm değişiklikler etkili şekilde daha istikrarlı sosyal bir geleceğe katkıda bulunmalıdır.

Remzi Baroud, köşe yazarı ve PalestineChronicle.Com editörüdür. “En son kitabı ise Babam bir özgürlük savaşçısı: Gazze’nin anlatılmamış hikayesi”dir.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.

Haber Ara