İzi tam 40 yıldır silinmedi
40 yıl önce, Associated Press foto muhabiri Huynh Cong Ut’un bu siyah beyaz fotoğrafı çekmek sadece bir saniyesini almıştı. Ama izleri tam 40 yıldır silinmedi...
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-06-02 17:46:22
40 yıl önce, Associated Press foto muhabiri Huynh Cong Ut’un bu siyah beyaz fotoğrafı çekmek sadece bir saniyesini almıştı. Ama izleri tam 40 yıldır silinmedi... 40 yıl önceki Vietnam Savaşının simgesi olan ‘Napalm resmindeki’ kız, bulunduğu durumu ise "Ben yaşadığım o andan asla kaçamadım!" diyerek özetledi.
40 yıl önce, Associated Press foto muhabiri Huynh Cong Ut’un bu siyah beyaz fotoğrafı çekmek sadece bir saniyesini almıştı.
Bu fotoğraf, kelimelerle asla anlatılamayan Vietnam Savaşındaki dehşeti gözler önüne sererken, Amerikan tarihinin en bölücü savaşlarından birinin sona ermesine de yardımcı oldu.
Fakat bu fotoğrafın altında pek de bilinmeyen bir hikâye yatıyor aslında. Ölmekte olan bir çocukla genç bir fotoğrafçının şans eseri karşılaşmalarının hikâyesi bu.
Hayatın onun için yaptığı planı anlamak için çıktığı yolculukta, Phuc’a hem kurtarıcısı, hem de laneti olarak görev yapacak, savaşın kargaşa ortamında yakalanmış bir anın fotoğrafıydı o.
Şimdi 49 yaşında olan Kim Phuc, “Gerçekten o küçük kızdan hep kaçmak istedim ama bu resim kaçmama hiç izin vermedi gibi geliyor bana.”diyor.
Phuc, askerlerin ‘Buradan bir an önce kaçmalıyız. Burayı bombalayacaklar ve hepimiz ölücez!’çığlıklarını duyduğunda 1972 senesinin 8 Haziranıydı.
Saniyeler sonra, kuzey ve güney Vietnam güçleri köylerinin kontrolünü ele geçirmek için savaşırken
ailesinin üç gündür saklanmakta olduğu Cao Dai tapınağının etrafında yükselen sarı ve mor renkteki sis bombalarının izlerini gördü.
Küçük kız havada bir gümbürtü koptuğunu duydu ve bakmak için başını kaldırdı. Güney Vietnam’ın taarruz (Skyraider)uçağı daha yüksek bir sesle ilerlerken, başka bir uçak yumurta gibi metal kutular fırlatarak onun üstüne doğru saldırdı.
Yer sarsılmıştı. Patlamış yüzlerce fırın ısısı, turuncu ateşler olarak etrafa fışkırıyordu. Ağaçlar kızgın meşaleler oluvermişti.
Ateş Phuc’un sol kolunun üzerinde dans ediyordu sanki. Üzerindeki pamuklu giyisisi buharlaşmış, küçük kızın derisi ve kasları kızgın tavada dağlanıyordu adeta.
O şokla, otoyolda ağabeyinin arkasından son sürat koşmaya başladı. Çığlıklar içinde onlara doğru koşarken yabancı gazetecilerin orada toplanmış olduğunu görmemişti bile. Daha sonra da bilincini kaybetmişti zaten.
Bu resmi çeken 21 yaşındaki Vietnamlı fotoğrafçı Ut, Phuc’u kaptığı gibi küçük bir hastaneye götürdü. Orada, küçük kıza müdahale etmek için artık çok geç olduğunu söylediler. Ut, Amerikan Basın Kartını çıkarıp gösterdi ve doktorlardan bu kızı tedavi etmelerini istedi ve oradan içi mütmain bir şekilde ayrıldı.
“Onu koşarken gördüğümde ağlamaya başladım.”diyor, ağabeyi Associated Press tarafından görevlendirildiği Mekong Deltasının güneyinde öldürülen Ut, “Eğer kıza yardım etmeseydim ve bir şey olup kız ölseydi, sanıyorum sonra ben de kendimi öldürürdüm.”
Eski Vietnam fotoğraf editörü Horst Faas fotoğrafa şöyle bir göz attı ve bunun kuralları bozmak için yapılmış bir çekim olduğunu anladı. Bu fotoğrafın haber değerinin diğer kaygılardan çok daha ağır bastığı görüşündeydi ve kazandı.
Dünyayı şok eden görüntüden bir kaç gün sonra, başka bir gazeteci her nasılsa küçük kızın hayatta olduğunu öğrendi.
Olay yerinde kızın yanan sırtına su döken İngiliz Independent muhabiri Christopher Wain, küçük kızın yanık ünitesine sevk edilmesi için mücadele etti. Onun ağır yanıkları ile başa çıkabilecek donanımdaki tek yer Saigon’daydı.
Acılar içinde uyandığında nerede olduğu ve kendisine ne olduğu hakkında hiç bir fikri olmayan Phuc, kendisini bir hastanede, etrafında hemşirilerle bulduğunda çok korktuğunu söylüyor.
Her ne kadar yüzüne bir şey olmamış olsa da, Phuc’un zayıf bedeninin yüzde otuzu üçüncü dereceden yanıklarla kaplıydı.
Zaman içerisinde küçük kızın erimiş etleri iyileşmeye başladı.
Atılan Napalm bombasından yanan Phuc, “Her sabah bir hemşire saat 8’de ölü derilerimi soymak için banyoya sokardı. Ağlardım ve acıya daha fazla dayanamadığımda bayılırdım.” diye anlatıyor.
Geçirdiği bir çok ameliyat sonrasında, bombalamanın üzerinden 13 ay geçmişti ki Phuc’un hastaneden çıkmasına izin verildi. Phuc, Pulitzer ödülünü kazanmış olan, Ut’un çektiği resmini görmüştü ama hala bu resmin gücünün farkında değildi. O sadece evine geri dönmek ve tekrar çocuk olmak istiyordu.
Bir süre sonra hayat normale dönmeye başlamıştı. Resmi çok ünlüydü ama Phuc, Kamboçya sınırına yakın bir yerdeki küçük köyünün dışında neler olup bittiğinin farkında değildi. Ut ve diğer gazeteciler onu bazen ziyarete gidiyorlardı. Savaş, kuzeydeki komünist güçlerin Güney Vietnam’ı ele geçirmesiyle 30 Nisan 1975 tarihinde son buldu.
Yeni rejimin baskısı altında yaşam zordu. Tıbbi tedaviler ve ağrı kesiciler pahalıydı ve şiddetli ağrıları olan gençlerin bunları temin etmesi çok zor oluyordu.
Phuc çok çalıştı ve doktor olma hayalini gerçekleştirerek, tıp fakültesine kabul edildi. Ama yeni komünist liderler ‘napalm resmindeki’ kızı hep propaganda unsuru olarak gördüler. Phuc okulu bırakıp evine geri dönmeye zorlandı. Ziyaretleri hep takip ve kontrol edildi, sözleri kayıt altına alındı. O gülümseyerek rol yaptı ama içindeki öfke onun tüketmeye başlamıştı.
“O resimden kaçmak istedim. Napalm bombasıyla yanmış, savaş kurbanı olmuştum… Ama büyüdükçe başka türlü kurban oldum.”diyor Phuc. “Kalbim adeta siyah bir kahve fincanı gibi olmuştu. Keşke kuzenim gibi, Güney Vietnamlı askerler gibi ben de ölseydim. Keşke ölseydim, o zaman bu kadar acı çekmezdim. Bu nefret ve öfkeyi taşımak benim için çok zordu.”
Daha sonra o fotoğraf, bir kez daha, Phuc’a şans getirerek onu istemediği bir üne kavuşturdu.
1982’de yabancı bir gazetecinin yardımıyla tedavi görmek için Batı Almanya’ya gitti. Sonra Vietnam başbakanı onun hikayesine el attı ve Küba’da eğitim görmesi için düzenlemeler yaptı. O zamanlar Ut, Los Angeles’ta Associated Press’te çalıyordu. 1989’da Phuc’la buluşmaya gitti ama yalnız kaldıkları bir an bile olmadı. Ut’un, Phuc’un ümitsizce ondan tekrar yardım istediğini anlamasının bir yolu yoktu artık.
Phuc okulda Vietnamlı genç bir adamla tanıştı. Phuc asla bir erkeğin kendisini sırtındaki ve kolundaki yamalı derilerle isteyeceğine inanamıştı. Ama Bui Huy Toan onu, o izler yüzünden daha çok sevmiş gibiydi.
Çift 1992’te evlendi ve balayına Moskova’ya gitti. Küba’ya dönüşleri sırasında uçak Kanada’da yakıt ikmali için durduğunda, yeni evli çift uçaktan ayrıldı. Phuc artık serbesti.
Phuc, haberi paylaşmak için Ut ile irtibat sağladı. Ut ise onu hikayesini dünyaya anlatması konusunda cesaretlendirdi. Onunla ropörtajlar yapıldı, resimleri çekildi.
Medya Phuc’u sonunda Toronto yakınlarında yaşarken buldu. Phuc, hikayesini anlatma kararı verdi ve 1999 yılında hikayesi ile ilgili bir kitap yazıldı ve belgeseli yayınlandı.
Phuc’tan, Birleşmiş Milletler İyi Niyet elçisi olup savaş kurbanlarına yardım etmesi istendi. Vietnam Savaşı'nda napalm bombasından yanan küçük kız bu gün UNESCO'nun İyi Niyet Elçisi olarak tüm dünyayı dolaşıyor.
ROTAHABER
SON VİDEO HABER
Haber Ara