Yunanistan 12 ay sonra ne yapacak?
Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman’a göre, Avrupa Birliği’nin içinde bulunduğu krizin yönünü Almanya belirleyecek.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-31 11:56:29
Geçen seneki New York’taki Wall Street İşgal gösterilerinde, bir süper kahraman ilk kez toplum önünde arzı endam etti. Korkunç “makro tokmağı” ile şeytani mali hizmetler imparatorluğunun yardakçıklarının hakkından gelen bu sakallı kişi, “Krug Man” (Burada Almanca-Krug ile Çatlak Ses, Karşıt anlamlarındaki sokak diline gönderme yapılmış olabilir-ÇN) diye adlandırılıyordu. Bu aykırı çizgi kahramanın esin kaynağı, Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman’dı.
Amerika’da bir ekonomistin aileden sayılabileceği yegâne isim Krugman. “Tasarrufçu” siyasileri, kibirli Avrupa elitlerini ve toptan ekonomik aptallıkları kıyasıya eleştirip canına okuduğu New York Times blogu, internetteki en popüler sayfalardan biri. Esir-almak-yok tarzı üslubunun hayranları olduğu kadar düşmanları da olan Krugman’dan nefret edin ya da sevin ancak onu yok sayamazsınız. Ve bu hafta “Krug Man”, ekonomik dürüstlük savaşını İngiltere’ye taşıyor.
The Independent’a konuşurken, her zamanki gibi dobra dobraydı. Krugman, eğer Yunanistan bir seneden fazla avro bölgesinde kalmayı başarırsa “hayrete düşeceğini” söyledi. Maastricht Anlaşması’nın imzalandığı 1992’den beri Avro-bölgesi krizinin kaçınılmaz olduğunu da söyledi: İngiltere’nin kestirmeden büyüyeceğini düşünüyorsa David Cameron, “hüsnükuruntu” ediyor. Ayrıca İngiltere’yi ortak para biriminden uzak tutan önceki başbakana teşekkür etmek için Gordon Brown’un bir heykeli de Trafalgar Meydanı’na dikilmeli.
Yunanistan avroyu terk edecek mi?
Bir şey olmalı ve nihayetinde bu Yunanistan’ın çıkışı olmak zorunda. Eğer ayrılmadan iki yıl dayanabilirlerse şaşırırım. Hatta bir sene kalabilirse hayret ederim. Çıkışı zorlayacak olay ise Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) Yunan bankalarını acil kredi vermeyi durdurduğu zaman meydana gelecek. Kimse bunu yapmak istemiyor ancak bir noktada sayılar bunu kaçınılmaz kılacak. Eğer Yunan bir mudi olsaydım, paramı bankalardan çekmeye çalışırdım zira uzun bir hafta sonunun ardından, yüzde 50 ya da yüzde 30 eksiğine yeni drahmiye dönmüş bulma ihtimali oldukça gerçekçi.
Yunanistan çıkarsa gerçekten daha iyi olur mu?
Eğer Yunanistan ayrılırsa, toparlanma ihtimalleri kesinlikle mevcut. Temel ihracatlarından birini turizm oluşturuyor. Yunanistan’ın çıkışı altı ay ila bir yıl kadar oldukça çirkin bir manzara yaratabilir ancak bundan sonra İngiliz ayyaşlarını Yunanistan adalarına taşıyacak tonlarca paket tur var. Berbat görünüyor ancak yüzde 50 oranındaki genç işsizlikle kıyaslandığında, o kadar da kötü olmayabilir. Fakat asla kesin değil. Herkes devalüasyonunun ardından 3 yıl içinde Yunanistan’ın iyi olacağından fazlasıyla eminim diyebilir. Bunu diyemem. Fakat şu an, Yunanistan sürdürülebilir bir yoldaymış gibi değil.
Yunan çıkışının sonuçlarından diğerleri korkmalı mı?
Avro-bölgesine artçı etkiler dışında Yunanistan’ın esasen bir önemi yok. Eğer Yunanistan çıkarsa avro üyeliğinin geri dönülmez-olmadığını göreceğiz. O zaman İspanyol ve İtalyan bankalarından hızlı para çıkışı olacak. AMB, avroları tedarik etmeyi istediği sürece bunun ani bir kriz yol açmasına gerek yok. Fakat şu soruyu doğuruyor: bu ülkeler için umut nerede? Beş yıllık bir dönemde mantıklı bir iyileşme umudu verecek bir politika değişikliği olmaz ise onlar da aynı sürdürülemez durumun içindeler. Yani bir yol ayrımı var. ECB’nin daha fazla borç vermesine ek olarak genişleyen mali politikası ve yüksek enflasyon hedefleme mi göreceğiz? Yoksa avro bölgesinin tamamen parçalanması mı olacak? Her iki alternatif de mümkün görünüyor ancak birinin olması gerek. Almanya sonunda neyi seçecek? Sophie’nin Seçimi (seçtiğinin yaşadığı seçmediğinin öldüğü dilemma-ÇN) değil, Almanya’nın seçimi.
Avro bölgesi krizinden kim sorumlu tutulmalı?
Bence kumar oynandı ve (tek para birimine zemin hazırlayan) Maastricht Anlaşması’nın imzalandığı 1992’den itibaren tüm olay neredeyse kaçınılmaz bir kaderdi. Neredeyse tüm Avrupalı elitler bunu istedi. “Tam yol ileri, bunu yapalım” diyen tek bir kişi bile yoktu. Belki de ilk günah, (Avrupa birliğin 1952’de kurulan ilk kurumu) Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’na dek geri gidiyor. Yani olması zorunlu olan bir şeydi.
David Cameron tasarruf’a karşı büyümenin yanlış bir seçim olduğunu söylüyor. Haklı mı?
Bir seçenek var. Şimdi için büyüme, sonrası için tasarruf politikanız olabilir ancak onun söylediği bu değil. Hayır; eğer hükümet özel sektörün açığını hızla düşürmeye (deleveraging) dâhil olacaksa bu ekonomiye zarar verir. Bir şekilde uydurduğunuz bir kavram, bir hüsnükuruntudur.
İşçi Partisi’nin önerdiği gibi KDV indirimini destekliyor musunuz?
Geçici vergi indirimlerinin her zaman etkisiz olma ihtimali var zira bunlar harcanmak yerine biriktirilir. Bir KDV indirimi biraz komik çünkü bu aynı zamanda, aslında, gelecek enflasyon beklentisi yaratır ki daha etkili olsun. Fakat ikinci iyi yoldur. Geçen sene Başkan Barack Obama, kesinlikle benim bir canlandırma yolu olarak istemeyeceğim geniş maaş vergi indirimini istedi. Fakat yine de destekledim çünkü sonuçta bir şeydir. Belki de burada da uygundur. Koalisyon, kamu yatırımları ile altyapı harcamalarında gerçekten anormal kesintiler istemeyi planlıyor. Bu kesinlikle iyi bir fikir değil.
İngiltere Merkez Bankası’nın para basması gerçekten ekonomiye yardımcı oluyor mu?
Kanıt gerçekten zayıf. Muhtemelen orada bir şey var fakat bel bağlamak isteyeceğiniz bir şey değil. Bu yapmayın anlamına gelmiyor ancak garantili bir çözüm teşkil etmiyor. Hala temel araç olarak tedbirli politikanın mali teşvike dayanması gerektiğini düşünüyorum ancak para politikasıyla da desteklenmeli. Ve eğer mali canlandırmayı her yolla sağlayamıyorsanız, Niceliksel Kolaylaştırma’yı (Quantitative Easing-Merkez Bankası’nın bankalar ve özel sektörden yeni yaratılmış elektronik parayla finansal varlıklar satın alarak, ekonomiye belirlenmiş para girdisini sağlaması. ÇN) yapalım ve tahtaya vuralım.
İngiltere’nin milli borcu çok mu yüksek?
Daha fazlası ödenmiş olmalıydı. Bence Tony Blair/Gordon Brown yıllarının refahı iyi kullanmadığını söylemek adil bir suçlama olur. Ancak bu onların mali olarak sorumsuz olduğu anlamına gelmiyor. Ve bu, 1930’lardan beri en kötü mali/ekonomik kriz. İngiltere ya da ABD olarak bizler bu bütçe açıklarını sonuçlarını düşünmeden yapıyor da değiliz. Durum dikkate alındığında gayet makuller. Bu sonsuza dek hareket tarzını belirlemeyecek. Tüm kanıtlar, siyasilerin açığı düşürmek için çok yavaş davrandığından ziyade çok fazla hevesli olduğunu gösteriyor. Ekonomi toparlandıktan sonra son derece sorumsuz bütçe yapmaya devam etmeleri fikri ise yanlış.
İngiltere, avro bölgesinde olsa daha mı iyi olurdu?
Wow! İnsanların her zaman bir önerme yapabilir ancak, Tanrım, Cameron ve Osborne, İngiltere’nin düşük borçlanma maliyetinden kendilerine pay çıkarmayı sever fakat aslında bu İngiltere’nin avroda olmamasının kesinkes bir sonucu. Şimdi dahi, her şey devam ederken, İspanya’nın mali beklentileri İngiltere’ninkinden daha kötü değil hatta daha bile iyi fakat orada faiz oranları yüzde 6,6 burada ise 1,6. Samimiyetle İngiltere’yi avronun dışında tutması nedeniyle teşekkür için Gordon Brown’un Trafalgar Meydanı’na bir heykelini koymaları gerektiğini düşünüyorum. Eğer İngiltere avroya dâhil olsaydı mutlak bir felaket olurdu.
2008’de Gordon Brown “dünyayı kurtardı” mı?
Sanırım makul şekilde bu doğru. Lehman Brothers’ın iflasının ardından 6 aya baktığımızda karar-vericiler doğru şeyleri yaptı. Komple mali bir çöküşü durdurmak için ne gerekiyorsa yaptılar. Şimdi bunun olmasının kader olduğunu söylüyoruz ancak belki de değildi. Açıkça bankaların yeniden-sermayelendirilmesine (recapitalisation) ilk başlayan Gordon Brown’du. Bu olmasaydı, ahlaki tehlikeyi bertaraf etmek için Lehman’ın batmasına izin vermenin iyi bir fikir olduğunu düşünenler, bu söylemlerini birkaç ay daha sürdürebilirdi. Ve o zaman da geriye dönülmez olurdu.
Çöküşten sonra birçok insanın artık ekonomistlere güvenmemesinden endişeli misiniz?
Bence meslektaşlarım güveni hak ettiklerini gerçekten gösterselerdi daha fazla rahatsız olurdum! Eğer (bazı ekonomistler) 2009’da gelip kontrolden çıkmış enflasyonu tahmin etse ve 3 yıl sonra (kontrol çıkmış enflasyon olacağına dair kesinlikle tek bir işaret hala yokken) öz-güvenine hala toz kondurmasa, o zaman kamuoyu ekonomistlere güvenmemelidir. Bana güvenmeliler!
Ben Chu, The Independent’in bağımsız ekonomi editörü. Daha önce gazetenin başyazarlığını da yaptı.
Bu söyleşi Oğuz Eser tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara