Sezaryenle doğum kısırlaştırma faaliyetidir
''Yıllardır ülkemizde sezaryenle doğum teşvik ediliyor. Bundan dolayı da, sezaryenle doğum oranı gün geçtikçe artıyor. Hatta bu durum, özel hastanelerde daha da yaygınlık kazanıyor.''
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-05-28 17:16:20
Kamu hastanelerinde sezaryenle doğum oranı azalırken, özel hastanelerde artış gösteriyor. Bu oran bazen % 80-85’lere kadar çıkıyor. Tıp Fakültesi hastaneleri de bundan sonra geliyor.(1)
Bir kadın için fizyolojik açıdan normal doğum, hem çocuğun hem kadının sağlığı açısından çok önemli iken, niçin sezaryenle doğum teşvik edilmektedir?
Hâlbuki sezaryenle doğum bir ameliyattır. Ameliyat olmak ise her zaman risklidir. Ayrıca bu ameliyatın en önemli riski de, kadını kısırlaştırmasıdır. Çünkü iki sezaryenli doğumdan sonra üçüncüsü, tamamıyla risk taşımaktadır. Ondan ötürü, bir kadın sezaryenle en fazla 2 veya 3 doğum yapabilir. Ondan sonra doğum yapması mümkün görünmemektedir.
Ancak hamile kadının veya çocuğun normal doğumla hayati tehlikesi görülürse ve doğum büyük bir risk altına girmişse, o zaman sezaryenle doğum olabilir.
Peki, bu kısırlaştırma faaliyeti neden bu kadar rağbet görmektedir. Hastanelerden ve doktorlardan gelen bilgiye göre, böylesi bir talebin hastadan geldiği belirtilmektedir.
Biz burada, hastanelerimize ve doktorlarımız şu soruyu sormak istiyoruz. Hasta; aşırı doğum korkusu çekebilir, kendinde olmayabilir ya da bu konuda yeterli bilgiye sahip olmayabilir. Size düşen görev onları doğru bilgilendirmek değil midir? Bir şeker hastası da, genelde perhiz yapmak istemez, o istemiyor diye, ona perhiz yapmaması gerektiğini mi söyleyeceğiz? Şeker hastası dilediği gibi hareket edebilir mi? Elbette edemez, hiç kimse de böyle bir riski üstlenmek işstemez.
Akl-ı selim ve Hipokrat yeminine sadık kalan doktorlarımızı, bu kategori dışında tutuyor ve onları tebrik ediyoruz. Bu doktorlarımız, kendi hastalarına gerçekleri olduğu gibi açıklıyorlar.
Ama diğerleri ise, üç kuruş para kazanmak için, halkın da bilgisizliğini istismar ederek sezaryenle doğumu teşvik ediyorlar. Açıkçası kadınlarımızı, hem de paralarını alarak kısırlaştırıyorlar.
Bu kısırlaştırma faaliyeti, kanaatimizce ABD’de bulunan Rockfeller Gurubu’nun başını çektiği ve dünya nüfusunu azaltmayı planlayan programların bir parçasıdır. Bu tarz faaliyetler, İslâm dünyasına karşı Müslümanların sayısını azaltmak maksadıyla acımasız bir şekilde yürütülmektedir.
Asırlardır kadınların büyük çoğunluğu tabiî/normal doğum yapmaktadırlar. Günümüzde de bunun böyle devam etmesi gerekir. Doğru olan da budur. Tabiîlik hem kadın hem çocuk sağlığı açısından vazgeçilmez bir tutumdur.
Tabiîlikten ve ölçülerden uzaklaşmak, her zaman felaket getirir. Bu sıkıntıları da, hepimiz kendi yaşantımızda bir bir müşahede etmekteyiz.
Onun için, insan sağlığını hiçe sayan, paracı özel hastanelerin ve doktorların, sezaryeni teşvik eden para tuzaklarına düşmemek gerekir. Kadınlarımızın bu konuda bilinçli olması gerekir. Hatta sağlık ve insani değerleri öncelemeyip, parayı önceleyen doktorlara imkânımız ölçüsünde muayene olmamamız lazımdır.
Yüce Allah’ın, son kitabında belirttiği üzere kimine çifter çifter, kimine kız, kimine erkek çocuk, kimine her ikisinden vermesi, kimine de hiç çocuk vermemesi dünyadaki bir imtihan vesilesidir.
Ayrıca kadınların da, bile bile kendilerini kısırlaştırma yetkilerinin olmadığını belirtmek gerekir. Allah’ın kendilerine verdiği beden emanetini, yine Allah’ın belirtmiş olduğu ölçüler dâhilinde kullanabilir. Bu benim bedenimdir, istediğim gibi değerlendiririm, diyemez. Hiçbir mazeret olmaksızın, böylesi bir kısırlaştırma işlemine bilerek razı olması, kendisine büyük bir vebal getirir. Ailesine ve İslâm toplumuna karşı da haksızlık etmiş olur.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
1- Bkz. 17.01.2010 Tarihli Zaman Gazetesi, Pazar ve Sağlık ekine.
Mehmet Çelen
SON VİDEO HABER
Haber Ara