Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Ey Beşşar! Biz senin boynunu devireceğiz!

Esed güçlerinin katliamı sürdürmesine kamuoyundan gelen tepkiler çığ gibi büyüyor. Köklüdeğişim Dergisi Suriye’de yaşanan kıyamı “Sessiz mi Kalacağız, Suriye?” başlığıyla düzenlenen konferansa 1000'e yakın kişi katıldı. Konferasta Küçük Akif Suriye’li çocuklara hitaben şöyle seslendi, 'Ey Beşşar! Bütün dünyanın Şebbihalarını toplasanda biz senin boynunu indireceğiz' dedi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-05-28 14:24:20

Ey Beşşar! Biz senin boynunu devireceğiz!
İstanbul Arnavutköy’deki “Sessiz mi Kalacağız, Suriye?” başlığıyla düzenlenen konferansa 1000'e yakın kişi katıldı.

Köklüdeğişim Dergisi’nden Suat Çoban’ın sunduğu konferansa konuşmacı olarak ilahiyatçı-yazar Abdurrahim ŞEN, Köklüdeğişim Dergisi’nden araştırmacı-yazar Mahmut KAR, yine bir süredir Suriye’de Esed rejmi tarafından tutuklanmasıyla uzun süre Türkiye gündemini meşgul eden Adem ÖZKÖSE uzun sunum konuşmaları ile, Ortadoğu üzerine yazdığı yazılarıyla kamuoyunun yakından tanıdığı Ahmet VAROL ise kısa sunum konuşması ile katıldılar.

Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program bu Cuma Suriye Hola’da cocuklara ve kadınlara yönelik işlenen katliama ait görüntüler ve “Bilad- üş Şam’dan İslam Beldelerine Bir Çağrı” adlı sinevizyonla devam etti. Sinevizyon esnasında kimi katılımcıların gözyaşlarını tutamadığı görüldü.

Sinevizyonun akabinde ilk sözü ilahiyatçı-yazar Abdurrahim ŞEN aldı. Konuşmasına Suriye’de ki kıyamı “Batı ve batının İslami beldelerdeki çıkarları ile Müslümanlar arasında bir hesaplaşma” şeklinde tanımlayarak başlayan Şen; batının bu vahşiliğini, Peygamber efendimizin mevcut vakıayı “Öyle bir gün gelecek ki kafirler sizin başınıza obur insanların yemek kabına üşüştüğü gibi üşüşecek..” diye başlayan hadis-i şerifiyle haber verdiğini söyledi.

Hadis-i şerifin devamında ifade edildiği üzere bugün Müslümanların yeryüzünde 2 milyara yakın nüfus, zengin yeraltı yer üstü kaynakları ve stratejik öneme haiz noktalara sahip olmasına rağmen selin önünde ki çer-çöp misali etkisiz ve kuvvetsiz olduğunu ifade etti. Tüm bu acıların müslümanlara ulaşması, İslam coğrafyasında yüzyıl önce kaybettiğimiz İslami Hilafetin neticesinde olduğunu vurguladı.

Bu şanlı kıyamı komplo olarak niteleyenlere yönelik; bunca yıl baskı altında her türlü İslami şiarın kerih görüldüğü bir hayata maruz kalmış bu Müslümanların şimdiye kadar kıyam etmeyişinin garipsenmesi gerektiğini ifade eden Şen, Yunanistan’da insanların ekonomik durumlarında ki kısmi bozulma ile sokaklara dökülüşünü anlayabilenlerin Şam arzında İslami bir hayat talebiyle sokağa dökülen yiğitlerin arkasında komplo aramasının kabul edilemez olduğunu söyledi.

Suriye sokağından aktardığı yaşanmış olaylarla dinleyenleri hüzne boğan Şen Suriye Müslümanlarına reva görülen bu zulmün yegâne sebebinin Suriye’de Batılı think-tank kuruluşlarının, Rus analistlerin raporlarında 2020 yılında Ortadoğu’da kurulması beklenen İslami Hilafete Suriye’de yaklaşılmış olduğunu ifade etti.

ABD Ulusal Güvenlik Dairesi’nin hazırladığı bir rapordan, Oxford Üniversitesi akademisyenlerinden Ferguson’un bu konudaki analizlerini örnek olarak dinleyicilere aktaran Şen; efendimizin Ahmed Ibn Hanbel’den rivayet edilen “.. sonra yeniden Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet olacaktır.” Hadisi şerifinde verdiği müjdeyi Şam arzında görme duasında bulundu.

NATO’nun bir emriyle Libya’ya 5 gemi yollayanların söz konusu Suriye olduğunda Annan Planı, Arap Birliği gözlemcileri gibi Esad’a zaman kazandırma hamlelerine sarıldığını ifade eden Şen, Suriye’de ki ayaklanmaların Cumaların isimlerine kadar İslami nitelik taşıyor olmasının Batı ve bölgedeki işbirlikçilerinin uykularını kaçırdığını söyledi. Konuşması tekbirlerle kesilen Şen, son olarak ölmeden yeryüzünde İslamın hakim olduğu, mazlum ve mustazaf ümmetimizin yaşamış olduğu sıkıntıların sona erdiğini gözümüzle görmeden canımız alma Ya Rab! duasıyla konuşmasına son verdi.

İkinci konuşmacı olarak, Köklüdeğişim Dergisi yazarlarından araştırmacı yazar Mahmut Kar sunumunu gerçekleştirdi.

Konuşmasına “Müminler ancak kardeştir.” Ayeti ile başlayan Mahmut Kar konuşmasını Suriye’de yaşanan ayaklanmalarda biz Müslümanların üzerine düşen sorumluluklara hasretti. Suriye’de ki Müslümanların mübarek Şam arzında her gün kurşunların önüne gövdesini siper ederek üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini ifade eden Kar, biz Müslümanların hangi kitle, cemaat ve grup ile beraber bulunursak bulunalım Suriye kıyamında Müslümanların sıkıntısını paylaşma sorumluluğunu taşıdığımızı vurguladı.

“Müminler bir vücudun azaları gibidir.” Hadisini hatırlatan Kar; bu hukuka göre müslümanlar olarak sorumluluğumuzu yerine getirerek riayet etmemeiz gerekir dedi. Aynı zamanda Suriye’de yaşanan kıyamlarda alimlere, kanaat önderlerine büyük sorumluluklar düştüğünü ifade ederek Gazze saldırılarında, karikatür krizinde, kutlu doğum programlarında on binleri sokağa dökenlerin söz konusu Suriye kıyamı olduğunda neden sessizliğe gömüldüğünü sorgulattı. “Alimler nebilerin varisleridir.” Hadisini okuyup Suriye kıyamında toplumda kanaat önderlerini, üzerlerine düşen sorumluluğu ortaya koymaları konusunda uyaran Kar, aksi takdirde yevm-i kıyamette Allah’ın hesabı ile karşı karşıya kalacaklarını söyledi.

Yine yöneticilerin de bu konuda sorumluluğunun münkerin el ile değiştirilmesi bağlamında ele alınması gerektiğini ifade eden Kar; güç ve kuvvet sahiplerinin üzerine düşeni yapmadığını, dolayısıyla bunun Müslüman kamuoyunca sorgulanması gerektiğini ifade etti. Suriye’li Müslümanların destansı kıyamları ile Müslümanların uyanışına, hilafetin ikamesine ilham kaynağı olduklarını söyleyen Kar, Suriye’de ki Müslümanların Şam beldesinin sokaklarındaki Hilafet nidaları, Tunus’ta demokrasi mabedinde olmaktan gurur duyuyorum diyen Abdullah Gül’e ve son ziyaretinde Pakistan’da yine demokrasi havarisi kesilen Erdoğan’a ithaf olunur dedi.

İran ve Türkiye’de bir kısım çevrelerin Suriye kıyamına İrancı yaklaşımlarını da eleştiren Kar; “Kabe’nin taş taş üstüne yıkılması Allah indinde bir müminin katledilmesinden daha hafiftir.” Hadisini hatırlatıp Irak’ta Necef ve Kerbela için ABD’yi uyaranların bugün Suriye’de körpe bedenlerin katledilişine yardım etmelerinden dolayı yevm-i kıyamette bu cürmün altında kalacaklarını ifade etti. Mahmut Kar’ın konuşması esnasında salonda duygusal anlar yaşandı.

Üçüncü konuşmacı olarak söz alan gazeteci yazar Adem Özköse sözlerine: Müslümanların yaşadığı bütün bu sıkıntıların, bir başlarının, koruyucu hamilerinin, Halifelerinin olmadığından kaynaklandığını söyledi. Suriye’de tutuklanma sürecini salonda ilgiyle dinleyen seyircilere anlatan Özköse "Şam arzında şu an tamamen İslami bir ayaklanma yürütüldüğünü ve Allahın izniyle bu sürecin sonunda Müslümanların zafer kazanacağını" söyledi. Suriye’nin Fua köyünde evlerine Nasrallah posteri asmış Şiiler tarafından kaçırıldığını ve 11 gün sonunda Esed rejimine teslim edildiğini söyleyen Özköse, İnsanın kanını donduran işkencelere şahit olduğun söyledi.

Özköze gözlemlerini salonda aktarırken dinleyiciler dehşet içerisinde dinledi. Suriye’de ki bu kıyamı ilk günlerinden itibaren canlı takip eden biri olarak kıyamların mescid merkezli olduğunu, sloganların tamamen İslami olduğunu ve ayaklanmayı yürütenlerin vakıanın sertleşmesiyle Suriye dışına kaçan laikler ve liberaller olmadığını, aksine Hama’da babaları Esed rejimi tarafından katledilmiş, yakınları Esed’in mahzenlerinde kaybolan Müslüman gençler olduğunu söyledi.

Hep beraber Suriye meselesinde üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmemiz gerektiğini ifade eden Özköse, dün Ayasofya önünde namaz için toplanan kalabalıkların Suriye kıyamı söz konusu olduğunda meydanlarda görülmemesinin üzücü olduğunu söyledi. Konuşması ilgiyle dinlenen Özköse son olarak Hilafetin ehemmiyet ve önemine, Müslümanların yaşadığı bu sıkıntılarda Hilafetin yokluğunun rolüne vurgu yaparak konuşmasını noktaladı.

Adem Özköse’den sonra kısa bir konuşma yapmak için söz alan araştırmacı yazar Ahmet Varol, bu konferansı ve etkinliği organize edenlere teşekkür edip, Suriye kıyamına yönelik İrancı yaklaşımı sert ifadelerle eleştirdi. Ayaklanmaların arkasında komplo arayanlara, direnişçilerin arkasında sömürgeci güçleri arayanlara, Suriye sokağında ABD yi arayanlara hitaben şöyle dedi: "ABD bu kıyamda İslami direnişçilerin değil Esed rejiminin yanındadır. ABD Irak ta neredeyse, Afganistan da neredeyse Suriye dede oradadır." Varol konuşmasını, ABD’nin bu kıyamda nerede durduğunu görmek isteyenlerin Esed rejiminin safına ve onlara saf tutan İran ve Hizbullah’ın safına bakmaları gerektiğini söyleyerek tamamladı.

Konferansta ki en önemli ayrıntıyı belirleyen ise cuma günü humus taki katledilen Suriyeli çocukların sesi ile katılımcılara hitap eden Küçük Akif oldu. Küçük Akif Suriye’li çocuklara hitaben şöyle seslendi:

"Ey Suriyeli çocuklar! şunu iyi biliniz ki sizler bizim kardeşlerimizsiniz. Sizi ağlatan şey bizi de ağlatır. Sizi üzen şey bizide üzer. Aramızdaki sınırlar bizi ayıramaz. Bütün dünya sizden vazgeçsede biz sizden asla vazgeçmeyiz. Salonda katılımcıların duygulu bakışları arasında Esad’a da mesaj veren küçük Akif “Ey Beşşar! Bütün dünyanın Şebbihalarını toplasanda biz senin boynunu indireceğiz .” dedi. Yaptığı kısa konuşmayı “Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” ayeti ile bitirdi.

Konferans Köklüdeğişim Dergisi yazarlarından Suat Çoban’ın yaptığı samimi dua ile son buldu. Çoban’ın yeniden İkinci Raşidi Hilafeti bizlere nasip et duasına salon güçlü bir aminle karşılık verdi.

Haber Ara